İşçi tulumu, emeğin, üretkenliğin, çalışkanlığın, yaratıcılığın giysisidir, aydınlığın simgesidir. Tulumundan, kaskından, önlüğünden utanandır asıl gariban.

Sensin gariban…

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan üç gün önce YÖK'ün düzenlediği 2021-2022 yükseköğretim akademik yılı açılış törenindeki konuşmasının bir yerinde şöyle demiş:

“...Teknofest’te ülkemizin dört bir yanında üniversite ve lise öğrencisi olan gençlerimizin kendilerine fırsat verildiğinde ne büyük başarılara imza attıklarını görüyoruz…” 

Buraya kadar anladık. Belki teknofest de ne diyebilirsiniz, onu birazdan yazacağım, ama gerisi tamam, gençliğe eğitim hakkının tüm gerekleri ile sağlanması durumunda başarı elde etmek doğal.

Konuşma şöyle devam ediyor:

“...rahmetli Cem Karaca'nın 'işçisin sen işçi kal' şarkısında dile getirdiği ruh haliyle Anadolu'daki evlatlarımızın önünü tekrar kesmek isteyenlere izin vermeyeceğiz…”

Bu da nereden çıktı şimdi dediniz değil mi? Ben de önce Karaca’nın tamirci çırağının bu konuşmaya nasıl girdiğini anlamadım, ama sonra biraz arşiv karıştırdım ve buldum. Anlatayım:

Erdoğan, bundan iki yıl önce, TEKNOFEST, yani Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yürüttüğü yarışmalı, şarkılı, türkülü bir etkinlik olan Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’nin açılışında sahnede Cem Karaca’nın Tamirci Çırağı şarkısının şarkı sözlerini içli içli şiir gibi okumuş.1 O gün bu şarkıyla konuyu şöyle bağlamış: “Bize 'siz geri kalmış bir milletsiniz, öyle kalın' dediler. Evet biz de giydik tulumları, Türkiye’nin geri kalmışlıktan kurtuluş mücadelesini veriyoruz.”

Sanırım, konuşma yazıcıları, bugünlerde 2019’da sahnedeki performansının bir benzerinin Erdoğan’a iyi geleceğini düşünmüşler ki, bu kez de 2021’de YÖK töreninde Cem Karaca’yı ve Tamirci Çırağı’nı kürsüye çıkarmışlar. Hem iki yıl öncesiyle ilişkisini kurmak, hem de yükseköğretime konuyu getirmek için olsa gerek TEKNOFEST’i de cümleye ekleyip “prompter”a iliştirmişler. Neyse ki bu sefer, tek dizede kesilmiş performans…

Gelelim şu “işçisin sen işçi kal” ruh hali konusuna. 

Her iki konuşmada da şarkının sözlerinden alıntı yaparak Erdoğan, “garibansın öyle kal dediler ama biz buna kanmayız o tulumları çıkarıp atarız” demeye getiren şeyler söylüyor. Neymiş, gençlerimiz okuyacak, işçi tulumu giymeye mahkum olmayacak, gönüllerinin çektiği süslü kızlara yüksek teknolojili araba alacakmış.

Ne münasebet…

İtiraf edeyim, Tamirci Çırağı şarkısını hiç bir zaman sevmedim, sindiremedim. Arabasını tamire getiren bakımlı genç kadından etkilenen genç işçinin, içi boş, gelir geçer, yüzeysel tutkusunun romantik bir aşk hikayesi gibi anlatılması; roman okumanın hayalperestlik, işçi tulumunun garibanlık göstergesi olarak sunulması; çalışmanın fakirlik, araba kullanmanın zenginlikle eşleştirilmesi; bir kadının ancak bedensel özellikleriyle, süsüyle püsüyle çekici olabileceği vurgusu… Şarkıda beni rahatsız edenleri daha da uzatabilirim ama burada kesiyorum.

Öte yandan Cem Karaca da zamanında benzer bir içerikle anlatmış bu şarkının öyküsünü 1975’te TV’de 7 gün dergisine verdiği söyleşide:

“Doğrusunu isterseniz bana bu esintiyi Orhan Gencebay getirdi. Dikkat ederseniz Gencebay şarkılarında belli bir “gariban” teması işler. İşte bundan hareket ettim. Ama benim için sadece gariban değil, garibanın gariban kalış nedenleriydi önemli olan…Garibanın aşktaki mutsuzluğuydu..” demiş.


Tamirci çırağının öyküsünün dönemin Yeşilçam’ındaki zengin kız-fakir oğlan aşkı kurgularından esinlendiğini anlatmış ve bir de şöyle söylemiş:

“Nereye gitsem, nerede konser versem insanlar ısrarla ‘Tamirci Çırağı’nı söylememi istiyorlar. Oysa o dönem şarkıya yüklenen bakış estetik olmaktan ziyade politikti. ‘İşçisin sen işçi kal’ deyince ben Karl Marx’mışım gibi yaklaşıyorlardı. Tamam politik bir motif var, ama bu benim her şarkımda vardır.”

Üzücü.

Marx olmaya gerek yok, aklımızla baksak yeter. Nerden çıkmış zavallılık, çaresizlik? İşçi tulumu, emeğin, üretkenliğin, çalışkanlığın, yaratıcılığın giysisidir, aydınlığın simgesidir. Tulumundan, kaskından, önlüğünden utanandır asıl gariban.