Başlıktaki söz abartı değil. Gökyüzünü delen adam atağa kalktı. Ethem Sancak’ın yeğeni Mesut Sancak’ın yönetim kurulu başkanı olduğu Saya Grup’un kurduğu Folkart adlı şirketten söz ediyorum.

Şirket, İzmir- Bayraklı’da 2014 yılında, 150 milyon dolara mal olan; 200 metre yüksekliğinde; Avrupa’nın 38’inci, Türkiye’nin 2’nci en yüksek yapısı unvanını taşıyan; 150 dönüm kapalı alana sahip 45’er katlı, Folkart ikiz kulelerini bitirmişti.

2016 yılında 375 metre yüksekliğinde, 85 katlı, Highlife projesi için kollarını sıvadığını öğrendik. 600 milyon liraya mal olacağı ve bittiğinde Rusya’daki 339 metrelik Mercury City Tower’ın Avrupa şampiyonluğu unvanını elinden alacağı söyleniyordu.

Şirket, gözlerini “İzmir’in Manhattan’ı olmak yolunda ilerleyen” Bayraklı’ya dikmiş bekliyor. 450 hektar büyüklüğünde bir alan, yeni kent merkezi olarak belirlenmiş. Yabancı yatırımcıların da dikkatini çekiyor ve birbiri ardına kuleler yükseliyor. Şirketin internet sitesinde 10 yıl içinde en az 16 milyar dolarlık 100 proje gerçekleştirileceği belirtiliyor. Pastadan en büyük pay almayı umduğunu anlıyoruz. 

Şirketin hedefi Bayraklıyla sınırlı değil elbette. Alsancak’da 850 milyon lira değerinde Folkart Vega adlı bir proje yürütüyor.

Bugünlerde çok büyük bir projeyle daha adını duyurdu. Rönesans Holding ile Tekfen’in %50’şer payla ortak olduğu Florya Gayrimenkul Şirketini Temmuz/2021’de 50 milyon 500 bin dolara satın aldı. Şimdi artık Konakta, körfez manzaralı olduğu özellikle vurgulanan 44.500 m² büyüklüğünde taşınmazın sahibi.

İzmir’de bugüne dek yapılmış en büyük gayrimenkul yatırımını aşağıda resmini gördüğünüz bu arsa üzerinde gerçekleştirecekler. Basında “İzmir’de kazandığını İzmir’e yatırıyor” başlıklarıyla verilen açıklamada 4 milyar lira yatırım yapılacağı ve bu sayede 2 bin kişiye yeni istihdam olanağı sağlanacağı belirtiliyordu. 

Patronlar, kazanmak için yapıyoruz demezler. Onların kutsal amaçları vardır; hep ülke çıkarlarını gözetirler. Folkart’ın patronu da gerçek amaçlarını şu özlü sözlere sığınarak gizlemiş; “Her ortamda yatırım yapmayı sürdürerek, İzmir’e ve yaşadığımız topluma katkı sağlamaya, sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışacağız… İzmir’lilerin güzelliğine layık, çok özel bir proje gerçekleştireceğiz…”

Mesut Sancak’ın İzmir’de inşaatçılığa başlamasının ilginç bir öyküsü var. 2004 yılında aile şirketi Alliance’nin geliştirilmesini sağlamak amacıyla bir yıllık süre için İzmir’e geldiğinde 3 çocuklu bir ailenin oturabileceği rahat bir konut bulmakta zorlanmış. Bunun üzerine de İzmir’e yerleşip baba mesleği inşaatçılığa dönmeye karar vermiş. Yatırım yapmadıkları için İzmir’li müteahhitlere şaşırıyor. 

İzmir’i çok seviyor. Şu sözler onun; “Türkiye’nin en modern ve güzel şehirlerinden birisi. İzmir’lilerin desteği ve bizlerin en iyiyi, en güzeli yapma çabamız birleştiğinde dünyanın sayılı şehirlerinden birisi olacağına inanıyorum… İzmir neden bir marka şehir olmasın?”

Dubai’nin, Hong Kong’un daha iyiyi, daha güzeli yapma yarışının eseri olduğunu düşünüyor ve İzmir’i oralara benzetmeye çalışıyor.

Bu hizmetlerine karşılık Devlet de desteğini esirgemiyor. 2014 yılında İzmir Bornova’da Folkart’ın sahibi olduğu 24.743 m² büyüklüğündeki taşınmazın, kentsel çalışma alanından çıkarılıp iş merkezine dönüştürüldüğü ve değerinin bir anda 40 milyon liradan 300 milyon liraya çıktığını okumuştuk.

İzmir’in üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Kültürpark, rant avcılarının yakın ilgi alanında. Büyükşehir Belediyesi ile TMMOB Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası arasında koruma amaçlı imar planı konusunda çekişme yaşandığı gözlerden kaçmıyor.

İzmir Limanı Varlık Fonuna devredildi. Satmak için zaman kolluyorlar. Çevresinin, özel sektörün iştahını doyuracak bir anlayışla yeniden planlanması gerekecek. 

İzmir’in dağlarında çiçekler açıyor olsa da başından dert eksilmiyor: 8 Eylül günü yayımlanan bir CB Kararıyla Bergama’da Batı Anadolu Serbest Bölgesi kuruldu. Böylelikle petrol rafinerisi ile gemi söküm alanı ile boğuşan İzmir’e yeni yükler bindirildi.

Şu seçim ve ittifaklar işi bitse de siyasete sıra gelse iyi olacak…