Albüme giren 13 parçanın arasında birinin hikâyesi ayrıksıydı: A yüzünün kapanışındaki “Blues On Fidayda”…

İstanbul Blues Kumpanyası “Kökler”

Doksanlı yılların başında bir blues ya da rock albümünü basacak plak şirketi sayısı sınırlıydı. Ana-akım pop dışında farklı projelere açık bir elin parmaklarını geçmeyen sayıdaki firmadan biri Ada Müzik idi. Yeni ve yenilikçi işlere şans veren bu firma, İstanbul’un Beyazıt Meydanında, Narmanlı’sında, Akmar’ında toplanan (yasal yayınlardan ve Unkapanı’ndan umudu olmayan) bir avuç insanın ilgisini çekecek işlere sıcak bakıyordu. Bir süre sonra bu firmada çalışmaya başlayan, bir buçuk yıl zarfında da “Sesimizi Yükseltiyoruz”, “Kent Ozanları”, “Lodos” gibi albümlerin hazırlanışında aktif olmuş, uzak görüşlülüğü ile rap müziği önemsemiş, “Rapor 2” albümünün (henüz format olarak yeni yeni piyasaya sürülürken) CD olarak basılması konusunda ısrar etmiş gencin adıydı Sarp Keskiner.

Onun bu firmada çalışmasına vesile olan şey ise, bir süre evvel kurucusu olduğu İstanbul Blues Kumpanyası adındaki topluluğun ilk albümü “Kökler”i yayınlamış oluşuydu.

***

Sarp, albüme giden yolda taşlar yeni yeni döşenirken bir yandan (1992 yılında, İzmir’de üniversite sınavına hazırlandıkları dershanede tanıştığı) ev arkadaşı Salih Nazım Peker ile topluluğun ilk konserlerini düzenliyor, diğer yandan evdeki kasetçalara iptidai koşullarda kayıtlar alıyordu. Radyoculuğa kısa bir dönem için geri döndüğü İzmir’de Radyo Aktif’te başlayan Sarp, istasyon faaliyetine son verince kuruluş aşamasındaki Açık Radyo’dan davet almış, İstanbul’a dönmüştü. Salih de Çukurcuma’da tuttuğu dairede ona yoldaşlık etmeye başlamıştı. Virüs Blues Band’dan Erke Erokay’ın katılımıyla şekillenen çekirdek kadro, ev provalarında Kumpanya’nın konser repertuarını nasıl çeşitlendirebileceğine kafa yoruyordu. Üçlü, şehirde nerede konser varsa izliyor ve her konserde o dönem caz, folk, rock, funk ile ilgilenen yeni müzisyenlerle tanışıyordu. Her konser çıkışında biralarını yudumlarken “biz bu konserden ne öğrendik; bunların Kumpanyaya yansıması ne olabilir” diye zihin mesaisi yapıyorlardı. 1993 sonunda kumpanyanın fikri temellerini atmışlardı. Bazen Mississippi’nin bağrından kopup gelmiş deltacılar gibi, bazen de bir Anadolu halk ozanı ruhuyla çalıyorlardı. “Kökler” albümünde sonradan yer alacak olan pek çok parçanın orijinal hali ve demo versiyonu, bu zaman aralığında kayda geçmişti.

Topluluğun adını Muammer Ketencoğlu’nun parçası olduğu Compania Rembetika ekibinden esinlenip Constantinopolis Blues Company koymuşlarken, Sappho konseri için keçeli kalemlerle, elde hazırladıkları afişi gören sivil polisin uyarısı üzerine “gâvur” ibaresini bırakınca, nihai adlarına kavuşmuşlardı: İstanbul Blues Kumpanyası.

***

Sarp, albümün ana rahmine düştüğü günlerde Açık Radyo’da müzik direktörü ve program yapımcısı olarak çalışıyordu. Radyo ekibi ile beraber, gece mesaisine denk düşen o yoğun olmayan saatlerde prodüksiyon odasını kullanmanın peşindeydi. Kuruluş ve yayına hazırlık aşamasını birlikte geçiren ekiple sıkı fıkıydı. İlk kayıtlar, 1995 yılının aralık ayında başlamışken. prodüksiyon ekibi Sarp’ın direktörlüğünde üç kişinin zar zor sığabildiği, izole edilmiş o küçücük odada radyoya yeni gelen Akai DR-8’i test ediyor, çok kanallı kayıt imkânın coşkusuna kapılarak her akşam beşlik galondaki köpek öldüren eşliğinde parça kaydediyorlardı.1

Radyo, ilk defa böyle bir girişime şahit oluyordu. İstanbul Blues Kumpanyası’nın kayıtları ciddi bir birikime dönüşmeye, sık sık Açık Dergi programında yayınlanmaya başlamıştı. Sarp bir yandan da prodüktörlükte yetkinleşmeye bakıyordu; zira Akai DR-8 kısa zamanda yerini DR-16’ya bırakmıştı. Yaptıkları kayıtlar herkes için bir çeşit deneme tahtasıydı. Tüm ekip, ileri seviyede müzik dinleyicisiydi; dolayısıyla neyin nasıl tınlaması gerektiğinde fikir birliğine varmak zor olmuyordu. Bu deneme yanılma süreci bir yıl devam ettikten sonra, elde biriken kayıtların nasıl albümleşebileceği meselesi gündemlerine oturmuştu. Sarp, o sıralarda Levent Büyük ile tanışmış, onun mükemmeliyetçi fikirleri sayesinde kimi parçaların onun tarafından Stüdyo 18’de yeniden kaydolması gereğine ikna olmuştu.2

***

Albüme giren 13 parçanın arasında birinin hikâyesi ayrıksıydı: A yüzünün kapanışındaki “Blues On Fidayda”… Parça, Murat Ertel’in daveti üzerine Zen’in Maltepe, Süreyya Plajı’ndaki Plaj Stüdyosu’nda, dört kanallı Fosteks kaset kayıt cihazına canlı çalınarak kaydedilmişti. Mekânın kayıt stüdyosuna dönüşme hikâyesi ilginçti: “Zen” Merih ailesiyle papaz olunca evden şutlanmış, babaannesinin Süreyya Plajı’na mukim evine taşınmıştı. Topluluk elemanları sıklıkla burada toplanırlarken, Murat yandaki evi görüp beğenmiş, bir süre sonra da satın alarak stüdyoya çevirmişti. Murat, telleri eksik (sadece iki teli bulunan) gitarı “Sudaki Balık” albümünde ilk kez kullanmış, buradan esinle kartonete adını Murat Tel olarak yazmıştı. Sarp ve Salih ile birlikte “Kökler” albümü için gerçekleştirdikleri kayıtta bu gitarı ikinci kez eline almış, (bu kez sadece bir telini kullanarak çalarak parçaya iştirak etmiş) bu münasebetle albüme aynı mahlasla konuk olmayı münasip görmüştü.

Kaset 3000 baskıyla çıkmış, sonraki iki yıl boyunca üç kez 1000’er adet tekrar-basım görmüştü. Plak şirketi bu süreçte kendilerine yüzde 13 üzerinden telif ödemesi yapmıştı. CD ise bir yıl sonra basılmış, 1400 adet satmıştı. Kaset ile CD kapağı arasındaki fark ise ölçü farkından kaynaklanmış, CD kapağında görselin altını kesmek zorunda kalmışlardı. İstanbul Blues Kumpanyası dağıldığı 2000 yılına dek, bir dolu müzisyene okul görevi görmüştü.  

***

Murat Beşer ([email protected])

  • 1. Can Tekgündüz, Aytuğ Yıldırım, Efkan Öztürk, Altuğ Dilli, Göksenin Göksel ve Cem Madra bu girişime öncülük eden isimler arasındaydı. İlerleyen yıllarda bu girişimden esinlenen prodüksiyon elemanları, aynı odada Necati Tüfenk ve Gökhan Aya yönetiminde Crunch, Siddhartha gibi toplulukların kaset kayıtlarını gerçekleştirecekti.
  • 2. “Kökler” albümü, sonraki yıllarda sayısız ünlü müzisyeni, topluluğu ağırlayacak olan Stüdyo 18’in ilk bandrollü albümü olarak tarihe geçecekti.