'Bu seçimlerin önemi Türkiye toplumunda seçimin sonucu ne olursa olsun ondan sonra gelişecek olan her şeye daha örgütlü girebilmek, daha dirençli ve umutlu bir siyaseti yaratabilmek olacak.'

Bu seçimlerin önemi

Neredeyse her seçim döneminde söylenen "Bu seçimler çok önemli" sözü sadece AKP'li yıllarda değil, geçmişte de çok kullanıldı. Genellikle bu söz iktidar partisine karşı bütün muhalefeti CHP arkasında toplamanın sözü oldu. Siyaseti meclis aritmetiğine indirgeyen, halkın örgütlenmesinden ürken, düzenin temellerinin sorgulanmasını istemeyen siyaseti temsil ediyordu.

Diğer yandan seçimlerin önemsizleştirilmesinde bu söz etkili oldu. Çünkü politik bir tavırdan ziyade inanmadığı ilkeler etrafında toplum bir araya getirildi, sahte umutlar öne çıkarıldı.

Elbette önemsiz seçim olmaz. Seçimler, halkın politik olduğu, yaşanan sorunları daha fazla dile getirdiği önemli süreçler. En temelde genel oy hakkının işletilmesi sürecidir. O yüzden bütün seçimler önemlidir.

Bugün toplumda hissedilen Erdoğan'dan kurtulmak duygusunun bir gerçekliği var. Ancak bu duygu, düzenin yeniden tesisi için liberallerden, emperyalistlerden medet umanlar, tarikatları inanç özgürlüğü sayanlar tarafından düzen içi çözüme bağlanıyor.

Ülkenin kritik dönemlerinde AKP'ye meşruiyet kazandıran Hasan Cemal ve Cengiz Çandar gibi liberallere, "yetmez ama evet"çilere yeniden alan açılması çareyi sermaye düzeninin yeniden tesisinde aramaktır.

Birkaç gün önce Forbes Dünya'nın zenginleri listesini yayınladı. İlk 500 içinde Sasa Polyesterin sahibi İbrahim Erdemoğlu'da yer alıyor. Listede 2640 milyarderin toplam varlığı 12,2 trilyon dolar. Listede, ABD'den 735 kişi 4,5 trilyon dolara, Çin'den 562 kişi 2 trilyon dolara, Hindistan'dan 169 kişi 675 milyar dolara sahip. Dünya büyük bir yıkım altındayken, savaşlar, doğal afetlerle yıkılırken birilerinin zenginliği artmaya devam etmiş.

Yılın başında uluslararası gelir dağılımını ele alan bir raporda milyarderlerin servetlerinin günde 2,7 milyar dolar arttığı, buna karşılık iki milyara yakın işçinin enflasyonun altında ücretler aldığı aktarılıyordu. "İyi niyetli milyarderler" bu sorunun çözümü için "bizden daha çok vergi alın" diyerek mevcut kapitalist düzenin iyileştirilmesini sağlamaya çalışıyorlardı. Aslında bahsedilen raporda da düzenin devamlılığı için çözüm önerisi olarak zenginlerden vergi alınması öneriliyor.

Bu zenginliğin kaynağını sorgulamayan her politika, bugün yaşanan hiçbir soruna çözüm bulunamayacağını gösteriyor.

Hatırlayalım 2015 yılında Yunanistan’da gerçekleşen seçimlerde Syriza, iktidarı aldıktan sonra düzenin krizini aşmak için Yunan işçi sınıfına kemer sıkma politikaları uygulamış yapmış, emperyalizmle ilişkileri hızlandırmış, özelleştirmeleri arttırmıştı. Diğer tarafta iktidara gelirken ve hükümet olduktan sonra "sol" bir iktidar algısı yaratılmıştı. Sermaye sınıfının en büyük saldırısı bu oldu. Solculuk adı altında piyasa düzeni krizini aşmıştı. Diğer taraftan Yunanistan'da Syriza'nın iktidara gelmesinden sonra toplumda biriken öfke sönümlenmişti. Yunan kapitalizmine tepkili olan emekçiler hiçbir şey kazanmadı tam tersine elinde avucunda ne varsa daha da geriye gitti. Bugün Türkiye’de gerçekleşen seçimlerde tam da böyle bir süreç ilerlemektedir.

Seçimlerden sonra Türkiye'de ne değişecek? Bu ülkenin başına ne gelecek, piyasacılık devam edecek mi, emperyalizmle ilişkiler daha da ileriye taşınacak mı, tarikatlar cemaatler ihya edilecek mi, Erdoğan’ın "tek adamlığına" karşı Millet İttifakının çok adamlığı neyi değiştirecek? Bu soruların cevabı bugünden belli. Ancak bunlara karşı emekçilerin seçeneği güçlenecek.

Bir süredir Türkiye Komünist Partili milletvekilli adayları 81 ilde sahada çalışmalara başladı. Halkımız Erdoğan'ı istemiyor ancak Türkiye’de millet ittifakının da bir kurtuluş olmadığını görüyor. Çünkü gerçek sorunlar konuşulmuyor. İşsizlik, geçim derdi, kiralar, faturalar, kadın cinayetleri, savaşlar, ülkeyi terk etmek, eşitsizlik, gibi gerçek sorunların tek çözümü bu sorunlarla yüz yüze kalan ve bu sorunları çözme mücadelesini kararlılıkla sürdüren TKP'nin emekçi adaylarıdır.

Emperyalizmin, patronların, gericilerin elbirliğiyle ülkenin emekçilerini NATO'ya, TÜSİAD'a mahkum etmesini engelleyecek olan TKP'ye verilecek oylardır.

Bu seçimlerde TKP'nin alacağı oyların anlamı, Erdoğan'dan kurtuluyoruz diyerek en kötü seçeneğe ikna edilmemek, Erdoğan'dan kurtulup daha iyi bir düzen için mücadeleyi sürdürmek olacaktır. 

Sosyalizm bu krizli dönemde tek gerçekçi kurtuluş yoludur. 

Bu sesin güçlü çıkması, yurttaşların etkin bir şekilde seçimlere girmesi, seçimlerde aktif bir rol üstlenmesini sağlamaktır. Düzenin kimseye umut vermediği bir dönemde ondan kurtulmayı hedefleyen ve sosyalizmi bir seçenek haline getirmeye çalışan emekçi adaylara oy vermek bu seçimlerin önemi olacak.

Bu seçimlerin önemi Türkiye toplumunda seçimin sonucu ne olursa olsun ondan sonra gelişecek olan her şeye daha örgütlü girebilmek, daha dirençli ve umutlu bir siyaseti yaratabilmek olacak.