Tarihte bir değil bir kaç kez, sermayenin devr-i devranının nefes borularından olan bu kanalın tıkandığına tanık olduk. Elbet birgün tam tıkanacak. Kehanet mi? Ne münasebet!

Boğazına dizilsin!

Başlığın kusuruna bakmayın, sözüm elbette sizlere değil.

Hani yük gemisi sıkıştı, bir hafta Süveyş kanalının iki yanına dizi dizi gemiler sıralandı, tonlarca mal bir süreliğine de olsa bu düzenin kursağında kaldı, oradan geldi aklıma.

Hayır bir de, bu pandemi toz dumanının ortasında tüm dünyanın gündeminde günlerce yer alan, uzaydan fotoğrafları çekilen, çeşit çeşit internet mizahına konu olan geminin adı sanı da manidar: Evergreen-her daim taze/güncel şirketinin, Ever Given -vazgeçilmez, verilmez gemisi!

Olaylar şöyle gelişti:

23 Mart günü, Tayvan merkezli Uluslararası nakliye şirketi Evergreen'e ait olan Ever Given adlı 400 metre uzunluğunda, 220 bin tona yakın dev yük gemisi, sert rüzgârdı, kum fırtınasıydı derken Süveyş kanalının orta yerine takoz gibi sıkışıverdi.

Akdeniz ve Kızıldeniz’i birbirine bağlayan ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sinin içinden aktığı kanaldaki tüm trafik tıkandı. Kanalın iki yanında yüzlerce dev gemi tüm yükleriyle kalakaldı. Mısır hükümetine bağlı Süveyş Kanalı Otoritesi adlı kurum uluslararası başka kurumlarla işbirliğine de giderek bir kurtarma operasyonu planladı, işe koyuldu.

Ever Given Malezya’nın, Tanjung Pelepas limanından hareket etmişti ve kanalda sıkışıp kalmasaydı Hollanda’nın Rotterdam limanına gidiyordu. Koca gövdesinde, kuvvetle muhtemel, IKEA depolarına giden mobilya parçaları, otomotiv ara ürünleri, konfeksiyon parçaları ve imalat ürünleri taşıyordu.

İşte o hafif yan dönüvermeyle, sadece kendi sırtındaki yükün de değil, tıkanan kanalda dünya ticareti sahiplerinin kursağına dizilen yüzlerce diğer gemi ile birlikte günlük 9.6 milyar Dolar değerinde malın akışını durdurmuş oldu. Zaten pandemi nedeniyle keyfi kaçmış Dünya kapitalist devlerinin kâbus günleri başlamış oldu.

Kurtarma operasyonunun haftalar sürebileceği söyleniyordu, ama Mısırlı teknisyen ve mühendisler son derece başarılı iş çıkardılar ve ticaret camiası bir yanda ağlaşıp dövünürken altı gün içerisinde gemiyi tekrar yüzdürmeyi başardılar. Böylece biraz gaz yapsa da deniz ticareti tekrar seyrine döndü.

Ee tamam biliyoruz bu hikayeyi ne anlatıyorsun diyeceksiniz değil mi? İşte ben de tam onu anlatacağım, biz bu hikayeyi iki yüzelli yıldır biliyoruz. Adı gibi, her daim taze!

Gemiler dünya kapitalizminin boğazına dizilmiş beklediği günlerde bir arkadaş, sosyal medyadan, “bakın bu da varmış bizim kitapta” diye bir içerik gönderdi.

Türkçe karşılığı “filozof internet şakacısı” anlamına gelecek bir hesap, kanala sıkışmış Ever Given fotosunun üstüne, “Marx işte bunu öngörmemiş, yakıştıramadım” demeye getiren bir yazı yazmış, ama hemen ardından da “Lafımı geri alıyorum, bal gibi de öngörmüş, benim hatam” diyerek bir metin alıntısı eklemiş.

Bu şakacı hesabın keserek alıntıladığı metin de İngiliz Marksist Profesor David Harvey’in Kapital ikinci cilt için yazdığı el kitabından.

Özetle Profesör Harvey diyor ki, Kapital’in ikinci cildi, 14 ve 15. bölümlerinde yapılan çözümleme ışığında, sermayenin dolaşım süresi herhangi bir nedenle, örneğin Süveyş Kanalının tıkanması gibi, beklenmedik bir şekilde uzarsa işte o zaman para piyasaları karışır, faiz oranları artar ve en nihayet sermaye devri küresel ölçekte sekteye uğrar.

Harvey Kapital’i okuma el kitaplarını 21. yüzyılda yazdı, ama Marx bunları 19. yüzyılın ortasında gördü. Kehanet mi? Ne münasebet! Adıyla sanıyla, diyalektik ve tarihsel materyalizm.

Yazıyı bulandırmak istemem ama Marx’ın Kapital ikinci ciltte tartıştığı kavramları kısaca açıklamaya çalışayım. Marx’ın çözümlemelerinde sermaye dolaşımı: sermayenin değer biçimlerinin döngüsü, yani, para sermaye-üretken sermaye-meta sermaye ve yeniden para sermaye olarak karşımıza çıkışıdır.

Bir başa özet tanımla, sermaye dolaşımı denen şey, herhangi bir değerin, üretim, bölüşüm, dağıtım, tüketim döngüsünde yer alan sermayenin yolculuğudur. Sermayenin bu biçim değiştiren yolculuğu başa döndüğünde yani yeniden üretken-sermayeye dönüşmeye hazır para-sermaye halini aldığında devir tamamlanır.

Kapitalist işleyişte bu devir boşa dönmez. Bu düzen, küresel ölçekte, sermayenin çoğalmasına, yayılmaya ve sürekliliğe muhtaç bir birikime müpteladır.

Bunların bizim tıkalı boğazla ilgisi ne mi? O da şöyle: sermaye dolaşımının ve dolayısıyla devrinin dünya ölçeğinde gerçekleşmesi, ticaret yolları aracılığıyla olur. Düzenin muhtaç olduğu süreklilik, zamanlama ve kesintisizlik konusunda hassastır.

Velhasıl sermayenin devr-i devranının süresinde oynama aksama yaratacak her olay, bu devranın sorunsuz dönüşünü sağlayacak her yol mühimdir.

Dünya ticaretinin yüzde seksenini yüklenen deniz ticareti mühimdir, işte bu ticaretin en büyük kanallarından biri olan Süveyş Kanalı da bu yüzden mühimdir.

Tabi bir de başka boyutu var olayın, jeopolitik olarak da çok ama çok değerli bu düzen için Süveyş Kanalı, bunu da tarihsel olarak gördük, biliyoruz.

Hatırlayalım.

Yine kısaca özet geçeyim. 1956’da Nasır’lı Mısır, arkasına diğer Arap ülkelerinin ve Sovyetler Birliğinin de desteğini alıp, sınırlarına dahil Süveyş Kanalı’nı uluslararası Kanal Şirketinin elinden alıp millileştirdi.

Emperyalist ülkelerin en değerli ticaret yollarından biri üzerinden bu meydan okuma, bekleneceği gibi Birleşik Krallık, Fransa ve İsrail'i yerlerinden hoplattı. Birleşip, Mısır’a askeri müdahale kararı aldılar. İşbölümünde İsrail tetikçi oldu, krizin başlangıcından bir kaç ay sonrasında Sina yarım adasını işgale başladı. Ardından Birleşik Krallık ve Fransa birlikleri geldi, pek de zorlanmadan Mısır birliklerini yendiler ve kanalı ele geçirdiler.

Ancak sonuç, askeri olarak zafer kazanan bu iki emperyalist ülkenin beklediği gibi olmadı, ve hem Sovyetlerin hem de ABD’nin kendi cephelerindeki stratejik kararları doğrultusunda Birleşmiş Milletler Barış Gücü devreye girdi ve Birleşik Krallık ve Fransa kös kös geri çekildi.

Süveyş Krizinin sonuçları ve sonrası süreçte elbette daha pek çok konu ve tarihe yazılmış başlık var, ne bu yazının sınırlarına sığar, ne de benim birikimim aktarmaya yeter.  

Sadede döneyim.

Ever Given olayı da aslında bir uluslararası dengeler kriziydi. Kanalın, Mısır’lı mühendis ve teknisyenler tarafından açılmasından sonra Mısır Komünist Partisi’nin yayınladığı kutlama mesajında, kendisini Süveyş Kanalı’nın sahibinin Mısır halkı olduğunu hatırlatmak zorunda hissetmesi tesadüf değil.

Velhasıl Süveyş kanalı bu emperyalist kapitalist düzen için pek mühim. Tarihte bir değil bir kaç kez, sermayenin devr-i devranının nefes borularından olan bu kanalın tıkandığına tanık olduk.

20. yüzyıl ortasında, nefesi tıkandı, kızardı bozardı, BM manevralarıyla kurtuldu. Birkaç gün öncesinde, sıra sıra mal gemisi dizildi boğazına, morardı kaldı, teknik operasyonla kurtuldu.

Gel gör ki bu düzen arsız bir müptela, boğazı durmuyor. Elbet birgün tam tıkanacak.

Hık! deyip kalacak...