Tekstil işçileri anlatıyor: Sabahlara kadar çalıştırıp, paramızı vermediler

İzmir Buca'da yer alan Begos 3. bölgedeki Üniteks Tekstil'in taşeronu TR İnter Tekstil firması, 70 gündür 150 işçisine maaşlarını ödemiyor. Günlerdir patrona ulaşamayan ve bayramı makinelerin başında nöbet tutarak geçiren işçiler, fabrikadaki çalışma koşullarını soL'a anlattı.

soL - Patronların Ensesindeyiz

Üniteks Tekstil'in taşeronu TR İnter Tekstil firması, 70 gündür 150 işçisine maaş ödemesi yapmıyor. İşçiler bayramı makinelerin başında nöbet tutarak geçirirken, herhangi bir yetkiliye de ulaşamadıklarını söylüyorlar. Maaşlarını alamayan işçiler, fabrikadaki çalışma koşullarını, tekstilde yaşananları soL'a anlattı.

Yalnızca İzmir'in sanayi bölgelerinden BEGOS’ta yer alan fabrikalarda değil genel olarak tekstil sektöründe benzer süreçlerin yaşandığını biliyoruz. Siz kaç yıldır bu sektöründe çalışıyorsunuz? Daha önce herhangi bir hak gaspına uğradınız mı?

Ç.K: Ben 9 senedir tekstilde çalışıyorum. Hiç hak gaspına uğramadım. Ama şimdi keşke bu sektöre girmeseydim diyorum.

Ü.A: Nereden baksanız 15 yıldır tekstil sektöründeyim. Burası benim ikinci iş yerim. Önceden İstanbul’da çalışıyordum. Ancak böylesini ben de daha önce yaşamadım.

D.K: 12 yıldır tekstilde, 6 yıldır da burada çalışıyorum. Daha önce hiç başıma böyle bir şey gelmemişti.

H.Ö: Ben 22 yaşındayım ancak akrabalarımın çoğu hep bu sektörün içindeler. Ustalar, patronlar... Onlardan da böyle bir şey duymadım. 5 yıldır çalışamama rağmen ilk defa böyle bir şeyle karşılaştım.

S.A: Ben 6 yıldır tekstil içindeyim. Başka bir sektörde buna benzer şeyler yaşadım. Çalıştığım şirket iflas vermişti. Biz o anda çalışıyorduk. Maaşlarımızı çok sonra almıştık.

'TEHDİTLE, ZORLA ÇALIŞTIRILDIK'

Peki tekstil sektöründe ne gibi zorluklar yaşadınız? Sektörde emekçilerin genel sorunları nelerdir ? 

Ç.K: Bence en büyük sorun, çok fazla mesai olması. Geç saatlere kadar, hatta sabahlara kadar çalıştırılması. Bu kadar fazla saat çalıştırılıyoruz ama hakkımızı da alamıyoruz. Yeri geliyor, servissiz eve gidiyoruz. Bazen yemek bile yemiyoruz. Zorla, “bu iş bitecek” deyip tehdit edilerek çalıştırılıyoruz. Tekstil sektörü böyleymiş meğer.

İ.A: 1998 yılından beri tekstil sektöründe çalışıyorum ama böyle bir şey görmedim. Haklarımız gasp ediliyor. TR İnter Tekstil’de çalıştığımız süre boyunca çok sıkıntı yaşadık. Yemek içme konusunda, lavabo konusunda sorunlar yaşadık. Lavabolar için bile yasak getirdikleri günler oldu.

'TUVALETLERİ KİLİTLİYORLARDI'

Ç.K: Tuvaletlerin kilitlenmesi var mesela. Bunlar tekstilde normal şeyler. Tuvaletleri kilitleyip, iş başında kimse tuvalete gidemez diyorlar. Bizim 15 dakika çay molamız var ama biz çalışan 100 kişiyiz. Bize ne zaman sıra gelecek de tuvalete gidebileceğiz? Bize yemek molanızı kullanmayacaksınız diyorlar. 15 dakikada yemeğini yedin yedin, yemediysen tekrar işbaşı yaptırıyorlar. Hiç dinlenmeden, bizi böyle sağlıksız bir şekilde çalıştırdılar. Emeğimizi gasp ettiler...

İ.A: Sektörde çalışan insanlar hep küçük yaştan beri çalışan insanlar. Ekonomik olarak okuma güçlüğü çeken insanlar. Çocuk yaşta çalışmaya başlıyor ve okumuyorlar. Onun için kimse hakkını nasıl arayacağını da bilmiyor.

S.A: Mesela sigortasız çalışan çok. Genellikle yevmiye usulü çalışılıyor. Ya da sigortanı bir ay sonra yatırırız deyip, sigortasız çalıştırıyorlar. Bir de sigortamız aldığımız maaş üzerinden yatmıyor tabi. 

'SABAHLARA KADAR BİR TANE POĞAÇA İLE ÇALIŞTIRDILAR'

Fabrika kapalı, sizlere 70 gündür maaş verilmiyor. Patron da ortada yok. Son hafta gece 4’e kadar çalıştığınızı biliyoruz. İş yerinde son zamanlarda çalışma koşullarınız nasıldı? 

Ç.K: Son zamanlarda çalışma koşullarımız insanlığa aykırıydı diyebilirim. Biz öğlene kadar çalışıyorduk. Patronlarımız bize bir tane poğaça getiriyordu ve o poğaçanın bile kavgası oluyordu. Ve biz o bir poğaça ile akşama kadar çalışıyorduk. Akşam oluyordu, saat 6'dan sonra bizi tekrar mesaiye bırakıyorlardı. Mesaiye kalmak istemiyorduk, önümüze geçip “Hayır, bu iş bitecek!” diyorlardı. Evde çoluk çocuğumuz vardı, ağladığımız oldu. Bizi dışarı bırakmıyorlardı. Bizi insan gücünü aşacak şekilde çalıştırdılar. Bazen sabahın dördüne kadar çalışıyorduk ve o saatte işten çıktığımızda servisimiz bile olmuyordu.

İ.A: Anlayacağınız patronumuz hepimizi kandırdı, emeğimizi gasp etti. Sadece o değil Uniteks de aynı şekilde emeğimizi gasp etti. Uniteks yani yandaşı demek daha doğru çünkü verdiği vaatlerden anlaşılıyordu, patronun Uniteks'in yandaşı olduğu.

'PATRONUMUZ KANDIRMAYI İYİ BİLİYORDU'

S.A: Ben burada bir ay dört gün çalıştım. İlk gün akşam saat 10'a kadar çalıştık ve sabahtan itibaren bir tane kıymalı pide ile ayran yemeğimizdi. İkinci gün sabahladık, yemek vermediler ve gece saat 1 ya da 2 gibi, “Çabuk yapın da, bir saat sonra çıkalım!” diyorlardı. Biz o gün sabah saat 7'de çıktık işten. Sadece 2 tane poğaçayı kuru kuruya yemiştik, o kadar. Sürekli olarak psikolojik baskıya maruz kalıyorduk. Patronumuz kişisel gelişim uzmanlığı ve insan psikolojisi üzerine eğitim almış. İnsanları ikna etme, kandırma yöntemlerini çok iyi biliyordu. Karşısında konuştuğunuz zaman put gibi oluyor ve o an ona inanıyordunuz.

Fabrikanın Uniteks ile ilişkisi nedir, biraz bahseder misiniz?

Ç.K: Fabrikanın Uniteks ile ilişkisini biz fabrikadaki işçiler olarak tam bilemeyiz. Biz şunu biliyoruz, bir senedir Uniteks ile çalışıyoruz. Çünkü bizi buraya teftişe geliyorlar, bize sorular soruyorlar. Bize, “Kimle çalışıyorsunuz?”, "Ücretinizi kimden alıyorsunuz?”, "İşvereniniz kim?” diye sorulduğunda "Uniteks" dememiz söylendi. Yani kısacası biz böyle biliyoruz.

Paramızı eskiden daha iyi alıyorduk. Ne zaman ki Uniteks’e girdik, ondan sonra böyle olmaya başladı. Maaşlarımız aksadı, işler yoğunlaştı. Sabahlara kadar çalışmaya başladık. Uniteks'ten birileri geliyordu buraya. Toplantı yapıyorlardı ve “Bu işi bitirin, biz Ayten hanımın arkasındayız. Uniteks’te paranız kalmaz, alacaksınız paranızı. Siz de Ayten hanımın arkasında durun” diyorlardı. Paramızı almadığımız gün, bizimle bu konuşmayı yapan adam tekrar geldi. Bu sefer de “Ayten hanımın bana borcu var, bizim onlara borcumuz yok. Ayten hanım bizi kandırdı” dedi. Sonuç olarak biz 2 aydır maaş alamıyoruz.

'70 GÜNDÜR MAAŞ ALAMIYORUZ'

İ.A: Bizim işverenimiz Ayten hanım. Ayten Aslan. İşi getiren de Uniteks, öyle biliyoruz. Bütün ilişkiler de Uniteks’i gösteriyor. Bizi teftişe gelenlerden tutun, iğnesinden ipliğine, güvenliğinden yangın giriş çıkışlarına her şeyi kontrol edenler hep Uniteks’tendi. Biz hep orayı bildik. Ben 9 aydır buradayım ve 9 aydır da orası ile çalıştığımızı biliyorum. Başladığımda işler biraz durgundu ve Ayten hanım ile konuştuk. Bana, “ Biz Uniteks ile birlikte çalışıyoruz, iş güvenliği sözleşmesini yaptık. Hiçbir sıkıntı yok, işimiz hazır. İşler açıldığında da bu sıkıntıların hepsi gidecek” dedi. Tam tersi oldu. 70 gündür maaş alamıyoruz.

S.A: Son toplantıda hem paralarımızı alacağız hem de yılbaşına kadar bir iş sözleşmesi daha yapacağız diye konuşmuştuk. Çok vaatte bulundular. Ve bunu bize Uniteks’in gönderdiği fason müdürü söyledi. Patrona inanmazsın ama Uniteks’ten gelen biri bunu söylüyorsa, mecburen inanmak istiyorsun o an.

'PATRON 'HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK' DEYİP GİTTİ'

Maaşınızı alamadığınız bu iki buçuk aylık süreçte patron işçilere nasıl davranıyordu? 

Ç.K: Ayın 15'inde maaşlarımız yatar normalde. 15 Temmuz’da geçmiş ayın maaşı yatmadı. Patron bizimle toplantı yaptı. Bu ay biraz gecikme olacağını birkaç gün içinde alabileceğimizi, moralimizi bozmamız gerektiğini söyleyip, çalıştırmaya devam etti. Günü geldiğinde para ödenmedi ve yine toplantı yapıldı. Uniteks’in para ödemediği için sıkıntıya düşüldüğü belirtildi. Yüklemeleri yaptığımızda para alacağımızı söyleyip, patron bizi yine çalıştırmaya devam etti. Biz paramızı almak için her seferinde her yükleme yapılana kadar çalıştık. Her yüklemede para amayı bekledik.

Bayram öncesi son hafta başı geldiğinde yine paramızı alamadık ve bizi aynı şekilde oyaladılar. "Maaşınızı perşembe alacaksınız" dediler en son. Bu koşullarda perşembeye kadar her gün yükleme yaptık. Perşembe günü saat 15.00 olduğunda hala hesabımıza para yatmayınca, bazı arkadaşlarımız çalışmayı durdurdu. Böyle olunca patronumuz Ayten hanım yine toplantı yaptı. "Arkadaşlar moralinizi bozmayın şu anda içeride bir toplantı yapıyorum, paralarınız yatacak. Ancak cuma günü hesabınıza geçecek" dedi. Gece saat 4'e kadar çalıştık o gün ve para alacağız diye evimize gittik. Ertesi gün evde baktık, hesaplarımızda para olmayınca iş yerine geldik. Gelince tüm çalışanlar neredeyse 150 kişi iş yerindeydik ama ne patron vardı, ne müdürleri. Biz o an bizi bırakıp gittiklerini anladık.

S.A: Son gün arkadaşlarımızı gece 4'e kadar çalıştırdılar. Patron en son çıkarken "Arkadaşlar merak etmeyin, 'her şey çok güzel olacak'. Bayramdan sonra size sürprizim var, şok olacaksınız" deyip, gülerek ayrılmış. 

'HER TÜRLÜ MÜCADELE EDECEĞİZ'

Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz ?

Ç.K: Tabi ki ben haklarımı bırakmayı hiçbir zaman düşünmüyorum. Sabah iki çocuğumu aç bırakıp, işe geliyorum. Yemek yediler mi, yemediler mi belli değil. Akşam benim kaçta çıkacağım belli değil. Burada emeğim var. Hakkımı alana kadar mücadele edeceğim.

Ü.A: Kimse doğal olarak hakkını bırakmak istemez. Biz de hukuki yollardan hakkımızı arayacağız.

S.A: O kadar gece gündüz mesai yaptık. Bizim emeğimizin üstüne yatmaya çalışabilirler ama ben ona emeğimi yedirmem. Her türlü mücadele edeceğiz.