Öncesinde, sırasında, sonrasında: Depremde yapılacaklar

Detaylı ve çoğunlukla okuyanın gerçekliğiyle ilgisiz yönergelerle günlerimizi geçirdikten sonra okurlarımız için hazırladık: Depreme hazırlık için, deprem sırasında ve deprem sonrasında ne yapmalı?

soL

Birkaç gün boyunca “deprem sırasında yapmanız gerekenler” konulu açıklamalar, yazılar, yönergeler, broşürler internet yayınlarının çok okunanları arasında yer aldı. Gerekli, gereksiz, doğru, yanlış, bir sürü bilgi belki insanları rahatlatıyordu ama bizim gerçeklerimizle ilgisi tartışmalıydı. Örneğin, bizim de derlediğimiz ve dün yayından kaldırdığımız bir çalışmada evlere şenlik bir deprem çantası tarifi vardı: kredi kartı ve pasaportumuzu unutmamalıydık!

Oldukça sadeleştirilmiş bir “ne yapmalı, nasıl yapmalı” yazısını okurlarımız için hazırladık: Deprem bekleme örgütlen!

Olması gereken:

Deprem, doğal afet kategorisindeki bir acil durumdur, yani gerçekleşmesi öngörülse bile kesin zamanlaması bilinemeyen ve önlenemeyen büyük ölçekli kriz durumudur.

Depremin ortaya çıkarabileceği kriz: kentsel yapılarda neden olacağı fiziksel zarar, altyapılarda bozulma, kamusal hizmetlerde aksama, kent düzeninde kaos vb. nedenlerle ortaya çıkacak can ve mal kaybıdır.

Toplumun en geniş kesimlerinin ortak gereksinimlerine göre ve eşitlikçi bir yöntemle yönetilen kentlerde, kentsel yapılar, ulaşım ve diğer altyapısal hizmetler hastane okul belediye vb. Gibi kamunun denetiminde ve mülkiyetindedir. Acil durumlara karşı kentsel yapıların güvenliği, ulaşım ve diğer kamu hizmetlerinin düzeni, tahliye ve tıbbi müdahale sorumluluğu da kamudadır.

Kentsel acil durum planı olan bir toplumda, bu tür kriz anlarına dönük önlemler önceden planlanmış, hazırlıklar yapılmış ve kentte yaşayanlara aktarılmış olmalıdır.

Bu koşulların tümünün gerçekleşmiş olduğu varsayıldığında deprem anında yurttaşlara düşenler için birçok şey sıralanabilir. Ülkemiz açısından yine de bunların mutlak doğrular olduğunu iddia etmek mümkün değildir.  Önerilerin bazılarına itirazlar mümkündür, haklıdır. Öneriler, Türkiye gibi, kapsamlı yapı standartlarından uzak ve yaşam alanlarında da büyük eşitizlikler barındıran coğrafyalar için fazlaca tekleştirilmiş genel değerlendirmelerdir. Standarttan uzak yapılaşmada kimse bir diğerine standart yapılar için üretilmiş öneriler için ısrar edemez.

Yaygın rastlanan öneriler aşağıdaki gibi özetlenebilir.

Bina içerisinde iseniz sarsıntının başladığını hissettiğinizde, önce sakin olmaya çalışın, bulunduğunuz mekanda yüksekte bulunan nesnelerin üzerine düşmesini önlemek için, en yakınınızdaki büyük eşyaların korunağına sığının, başınızı ve boynunuzu  koruyacak bir pozisyon alarak sarsıntının durmasını bekleyin.
Bina içerisinde sizden başkaları da varsa, panik yaratmaktan kaçınarak, yukarıda sıralanan önlemleri onların da almasına yönelik uyarılar yapın. Etrafınızda çocuklar ya da kendi güvenliğini sağlayamayacak kişiler varsa onlara yardımcı olun.
Sarsıntı durduğunda, yine sakin kalarak, acil durum tahliye yollarını kullanarak binayı terk edin. Asansöre binmeyin, tahliye kapılarını açık tutun. Tahliye yollarını ve yöntemini etrafınızdakilere de işaret edin. Tahliye sırasında hava koşullarına uygun olarak sadece gerekli eşyalarınızı ve cep telefonunuzu (varsa yedek şarjı ile birlikte) alın. Eğer daha öncesinde hazırladığınız bir acil durum çantanız varsa yanınıza alın. 
Binayı terk ettiğinizde, ya da sarsıntıya zaten dış mekanda yakalandıysanız, sarsıntı durduğunda, bulunduğunuz bölgedeki acil durum toplanma meydanına gidin ve orada acil müdahale ekiplerinin yönlendirmeleriyle hareket edin, çevrenizdekileri de bu yönde rehberlik edin.

Gerçekliğimiz:

Yukarıda sıraladıklarımızın ülkemizde bir karşılığı yok, bunu biliyoruz. Bırakalım büyük ölçekli bir depremi, şiddetli yağmur, aşırı soğuk ya da sıcak hava gibi doğa olaylarının bile kentlerimizde kriz ve kaosa yol açtığını biliyoruz. Öngörülen büyük depremin geleceğini, kar hırsı ile işgal edilmiş kentlerimizde birçok binanın sarsıntıdan zarar göreceğini, acil durum toplanma mekanlarının avm ve benzeri yapılarla işgal altında olduğunu, zaten piyasanın insafına terk edilmiş kamu hizmetlerinin aksayacağını, görevli ve sorumlulara ulaşamayacağımızı biliyoruz.

Peki ne yapacağız? 

Toplumsal acil durumlarla baş edebilmek için temel ilkeyi kendi irademizle uygulayacağız, kendi planımızı kendi düzenimizi kuracağız. 

Yani sözün özü, deprem için örgütlenin.

Felaketleri beklemeden mahallenizde, semtinizde, işyerinizde biraraya gelin. Komşularınızla, çalışma arkadaşlarınızla tanışın. Sadece acil durumları değil, günlük yaşamlarınızı da paylaşın. Semtlerinizde ortak güvenli buluşma mekanları belirleyin. Varsa, kendi yeteneklerinizi, becerilerinizi, mesleğinizi acil durumlarda çevrenizdeki insanlarla paylaşabilmek için iş bölümünde görev alın. Acil durum anını, yaşadıklarınızla birlikte gözden geçirin. Acil durumda onlarla olacaksınız

Acil durum anında, yine sakin kalıp, yukarıda sıraladığımız temel korunma ve sonra tahliye kurallarını uyguladıktan sonra planladığınız gibi biraraya geldiğinizde artık, semtinizdeki ya da işyerinizdeki dostlarınızla, arkadaşlarınızla, yakınlarınızla, yoldaşlarınızla kendi örgütlü gücünüzün güvencesinde olacaksınız.