Karaduvar zehir solumaya mahkum mu?

Mersin'de kurulmak istenen polipropilen tesisinin çevreye ve halk sağlığına vereceği zarara karşı bölge halkı eylem kararı aldı.

Nişan Mesut Oyardı

Mersin Akdeniz ilçesi Karaduvar Mahallesi'nde yeni bir tesis kurulmak isteniyor. Plastiğin hammaddesi olan polipropilen adında bir madde üretecek olan bu tesise Karaduvar ve çevre mahalle halkı karşı çıkıyor.

Karaduvar Mahallesi, sardalye balığı ve yeşilliği ile ünlü bir yer. Ancak mahallenin çevresi on yıllardır benzer fabrika ve tesislerle çevrilmiş durumda ve bu tesislerin atıkları ya Çukurova’nın bu bereketli toprağına ya da verimli denizine karışıyor. Geçtiğimiz yıllarda Karaduvar sahilinin zaman zaman mor, pembe, kahverengi renklerde görülmesinin nedeni de çevredeki bu tesislerin denize boşalttığı asitler. Şimdi doğayı, havayı, denizi talan edecek yeni ve daha büyük bir proje karşımızda.

Birkaç yıllık mazisi olan bir proje gibi gözüken polipropilen üretim tesisinin öyküsü aslında çok daha eskilere uzanıyor. Hikâye eski ama oldukça tanıdık.

Yıl 1985. Özal yabancı yatırımcı teşviki için, özellikle de Arap sermayesi için körfez ülkelerini gezmektedir. Muradı da gübre üretim alanında bir tesisin kurulmasıdır. Özal muradına kavuşur, Arap sermayedarlarından bir grubu ikna eder ve yatırıma başlanır. Kurulan şirketin %60’ı yabancı sermayedarlardan, %40’ı "yerli" sermayedarlardan oluşmaktadır. Gübre üretim tesisi kurulur. Bugün adı Toros Gübre olarak anılan alanda kurulan tesisin en küçük yerli ortaklarından birisi artık sıkça adını duyacağımız Tekfen’dir. 

Kurulan çoklu ortaklı bu şirkete şu teşvikler hızla sağlanır:

  • %100 yatırım indirimi,
  • Her türlü makina, teçhizat alımında gümrük muafiyeti,
  • Bina, inşaat vergi istisnası,
  • Sağlanacak iç ve dış kredilere vergi, harç, resim istisnası,
  • Kazancın yurt dışına dövizle transfer edileceğine dair devlet güvencesi,
  • Yabancı ortakların ve çalışanların getirecekleri her türlü eşya, araç vs. nin gümrük muafiyeti.

Teşvikler bununla da kalmaz.

Kararnamenin 12. maddesinde aynen şöyle denir:

“Serbest Bölgelere ayrılmış olan, Mersin’deki Akdeniz Gübre Fabrikası yanındaki gerekli arazi şirkete nominal fiyattan satılacaktır”

Üstelik tesisin pazar sorunu da olmayacaktır. Aynı kararnamede “Tesis ürettiği ürünleri kaça mal olursa olsun %10 kar ile devlete satacaktır” denilmektedir. Ancak ülkede işler istenildiği gibi gitmez, kriz kendisini hissettirir ve Arap sermayedarlar kendilerine verilen sözler tutulmadığı için çıkarlar işten. Şirketin en küçük ortağı olan Tekfen ise çıkan Arap sermayedarların hisselerini satın alarak en büyük ortak konumuna yükselir. Sonrasında da tek sahibi olur. Şirketin asıl önemsediği şey gübre üretimi değildir. Bugün Toros Gübre'nin de içinde bulunduğu, yeni tesisinde yapılması istenilen arazi Hazine arazisi iken Tekfen adlı şirkete satılmıştır. Normal koşullarda Serbest Bölge için ayrılmış olan bu hazine arazisi Tekfen şirketine adeta peşkeş çekilmiştir. 370 dönümlük arazi, kıyı kanunu, serbest bölgeler kanunu ve daha fazlası hiçe sayılarak patronların cebine aktarılmıştır.

Şirketin bu hızlı yükselişinin izlerini bugüne bakarak da görebiliriz.

CFS Petrokimya A.Ş. adıyla 2017’de 50 bin TL sermaye ile kurulan şirket bir yıl kadar sonra 1 buçuk milyon TL'lik yatırım için teşvik belgesini almaya hak kazanmıştır bile.

Teşvikte neler yok ki;

KDV istisnası, Gümrük vergi muafiyeti, işveren payına düşen tüm sigorta priminin karşılanması, 10 yıl boyunca gelir vergisi stopajı, nitelikli personele asgari ücretin 20 katını geçmemek üzere 5 yıl boyunca 1 milyon 200 bin TL'ye varan destek, kullanılacak krediler için bankalara ödenecek faiz için 10 yıl boyunca 350 milyon TL'yiaşmayacak faiz desteği, yine on yıl boyunca kullanılacak enerji için enerji tüketiminin %50' sinin (40 milyon TL ile sınırlı) devlet tarafından karşılanması…

1985’ten bugüne patronlar açısından değişen bir şey yok. CFS Petrokimya A.Ş. teşviki aldıktan hemen sonra Haziran 2019’da tüm hisselerini Tekfen holdinge bağlı Toros Tarım şirketine satar. Hızlıca hazırlanan ÇED raporunda önemli detaylar var. Ama en önemlisi; Toros Tarım’ın da içinde bulunduğu, toplamda 1200 dönümü geçen arazinin “Özel Endüstri Bölgesi” ilan edilmesi söz konusu. Bu şu demek oluyor ki; mesele plastik fabrikasıyla kapanmayacak, devamı gelecek.

Yaklaşık 40 yıldır adım adım zehirlenen Karaduvar halkı, Karaduvar Semt Evinin öncülüğünde yaklaşık 2 aydır devam ettirdikleri “Karaduvar zehir solumaya mahkûm mu?” imza kampanyasını 8 Şubat Cumartesi günü bir eylemle sonuçlandıracak.

Patronlar daha fazla kâr etsin diye emekçilere yaşayacak yer bırakmayan bu düzenden hesap sormak için kolları sıvamış durumda Karaduvarlılar.