Hakarete uğrayan çalışan işten mi çıkarıldı?

İstanbul Havalimanı'nda bir yolcunun hakaretine uğrayan yer hizmetleri çalışanı T.S. için Atlas Global Yolcu Hizmetleri Genel Müdürü'nün 'Bir daha bizim uçaklarımızda hizmet ederken görmek istemiyorum' dediği ileri sürüldü.

soL - Haber Merkezi

İstanbul Havalimanı'nda yaşanan ve bir yolcunun cep telefonu ile yaptığı kaydı yayınlamasıyla gündem olan olayla ilgili gelen sıcak bir haber tozlumikrofon adlı internet sitesinde yayımlandı.

Yer hizmetleri çalışanına hakaret eden yolcunun görüntüleri büyük tepki çekmişti.

İddiaya göre, saldırgan yolcu hakkında dava açacağını duyuran Atlas Global, hakarete uğrayan çalışanla ilgili de bir adım attı.

Atlas Global’in Yolcu Hizmetleri Müdürü Luiza Köse'nin, çalışana hakaret eden yolcu Funda Esenç’in sözlerinin sosyal medyada trendler listesine girmesinin ardından Çelebi Yolcu Hizmetleri Müdürü’nü arayarak "görevli personeli bir daha bizim uçaklarımızda hizmet ederken görmek istemiyorum" dediği ileri sürüldü.

Çalışan T. S. genel bilginin aksine Atlas Global'in bir çalışanı değil. T. S.'nin görevinden alındığı iddiası, işten çıkartılması anlamına gelebileceği gibi, yaptırım görev yerinin değiştirilmesi ile de sınırlı olabilir.

O HAVALİMANINDA ÇALIŞANLARIN DERDİ BİR DEĞİL

İhalesinden inşaatına, yol açtığı çevre katliamından yapımı sırasında işçi cinayetlerinde can veren onlarca inşaat işçisine pek çok nedenle uzun süredir gündemden düşmeyen İstanbul Havalimanı, bu kez de yaşanan rötar nedeniyle bir yer hizmetleri çalışanına hakaretler eden yolcuyla tekrar gündem oldu. Yolcunun hakaretleri büyük tepki toplarken, rötarlı uçuşu gerçekleştiren Atlasglobal firması da bir açıklama yaparak, çalışanlarına "sahip çıktı." 

Öte yandan havayolu şirketlerinin genel kuralı, yaşanan aksaklıklarda çalışanları yolcuların önüne atarak sıyrılmak oluyor. Saldırgan ve şımarık yolcuların hakaretlerini göğüsleyen çalışanlar, yolcularla çoğu durumda yaşanan sorunda doğrudan sorumluluğu olan şirket arasında kalıyor.

İstanbul Havalimanı açılışının ardından da projedeki yanlışlıklar, uçuşlarda yaşanan aksaklıklarla gündeme gelmeye devam ediyor ancak daha az üzerinde durulan bir konuyu geçen hafta Patronların Ensesindeyiz ağı ve soL gündeme taşımıştı: İstanbul Havalimanı çalışanlarının durumu...

Atatürk Havalimanı'nda çalışmaktayken, "büyük göçle" birlikte işyeri değişen, bu sırada tazminat hakları gaspedilen, ücretleri düşürülen işçiler yayımladığımız bir söyleşiyle durumlarını anlatmıştı.

Atatürk Havalimanı'ndaki işlerinden ayrılıp İstanbul Havalimanı'na geçen çalışanların durumu hakkında yayımladığımız söyleşiyi yeniden okurlarımızın dikkatine sunuyoruz:


Büyük göç işçileri de göçertti: TAV'dan İGA'ya geçen işçiler hak kayıplarını ve dayatmaları anlatıyor...

Atatürk Havalimanı tamamen İstanbul Havalimanı’na taşındı. Ancak bu taşınma işleminin bir de görünmeyen yüzü var: Atatürk Havalimanı'nı işleten TAV’da çalışan işçilerin, yeni havalimanını işleten İGA’ya geçişlerinin nasıl yapıldığı, geçişte hak kayıplarının olup olmadığı, çalışma koşullarının nasıl değiştiği gibi birçok soru bilinmezliğini koruyor.

Bu konuda Patronların Ensesindeyiz Dayanışma Haberleşme ve Mücadele Ağı her iki şirkete de yanıtlaması için bir dizi soru yöneltmişti.

Atatürk Havalimanı'ndan İstanbul Havalimanı'na geçişte çalışanların durumuyla ilgili sorduğumuz bu sorulara, henüz ne TAV ne de İGA yanıt verdi.

Beklenen yanıt, konunun asıl muhatabı olan İGA çalışanlarından geldi. Uzunca bir süre Atatürk Havalimanı’nda TAV bünyesinde çalışan ve taşınmadan önce İGA’ya geçen bir işçiyle bu süreçte yaşadıklarını konuştuk.

Şirkete yöneltilen soruların yanıtlarının önemli bir bölümünü bu röportajda yer alıyor. Atatürk Havalimanı’ndan İstanbul Havalimanı’na geçişteki skandalların ayrıntılarını da bu röportajla okurlarımıza sunuyoruz.

HAVALİMANI İŞÇİLERİ ANLATIYOR... 

Bize kendinizi tanıtır mısınız? TAV’ da ne kadar süre çalıştınız? Göreviniz/iş tanımınız neydi?

Uzun yıllar TAV’a bağlı olarak Atatürk Havalimanı’nda çalıştım. 2018’in son aylarında TAV ile iş akdim son buldu ve çok uzun bir ara vermeden İGA’ya geçiş yaptım. Yeni açılan İstanbul Havalimanı’nda terminal işçisiyim.

TAV bünyesinde Atatürk Havalimanı’nda çalışan işçilerden yaklaşık olarak ne kadarı yeni havalimanını işleten İGA’ya geçiş yaptı?

Yaklaşık 1500 arkadaşımızın TAV’dan geçiş yaparak yeni havalimanı terminalinin çeşitli yerlerinde İGA işçisi olarak çalıştığını söyleyebiliriz. Bu geçişlerin toplu yapılacağı söylenmişti ama öyle olmadı. Zamana yayılarak yönetiliyor ve geçişler devam ediyor.

'GÖRÜŞMELERDE ÇOK DÜŞÜK ÜCRETLER TEKLİF EDİLDİ'

İGA’ya geçiş için işçilerin görüşü alındı mı ya da gerekli hukuki bilgilendirme yapıldı mı?

Sürecin başında bizlere söylenen TAV ve İGA arasında bir centilmenlik anlaşması yapıldığıydı. Bize, “Bu anlaşmanın kapsadığı şirketlerden birine geçiş yaparsanız tüm haklarınızı alacaksınız, kadronuz garanti olacak ve toplu şekilde geçilecek” denildi ama bununla ilgili ayrıntılı bir hukuki bilgilendirme yapılmadı.

Öncelikle TAV güvenlik için görüşmeler başladı. Sonra sonrasında ATÜ (Duty Free) ve terminal işletme ile görüşmeler devam etti. Bu görüşmelerde mevcut koşullardan çok daha düşük miktarda ücretler teklif edildiğini biliyoruz. 2400–2500 TL’lik ücret tekliflerini duyduk. Örneğin güvenlikteki arkadaşlarımız örgütlü davrandı ve teklif edilen düşük ücreti kabul etmedi, teklif revize edildi.

Atatürk Havalimanı’nda çalıştığınız ücretlerden daha düşük ücrete çalışmayı neden kabul etmek zorunda kaldınız?

En başta birlikte davranamadık, en büyük kaybımız bu oldu. Bir de işsiz kalma korkusu oldu. Çalışanlara, “nasıl olsa ücretler zamanla düzeltilir, yeni havalimanı açılışından sonra koşullar değişir. Açılış sürecindeyiz, borcumuz var, şu anda para kazanmıyoruz, yalnız açılıştan sonra bir düzeltme yapacağız” denildi. Resmiyete dökülmeden “zam değil, iyileştirme” sözü verildi ve görece düşük ücretlere imzalar atılarak geçişler başladı.

'BİZE İŞİNİZE GELİRSE TAVRI GÖSTERDİLER'

İGA’ya geçenlerin tazminatları ne oldu? Bunlar ödendi mi?

Centilmenlik anlaşmasına göre Atatürk Havalimanı kapanınca toplu geçişler yapılacak diye biliyorduk. Ama daha kapanmadan İGA’dan aranmaya başlandı işçiler. Bu süreçte, “TAV’da tazminatımız var, hemen işbaşı yapamayız” diyen çalışanlara İGA tarafından, “Çok acelemiz var, siz bilirsiniz, işgücüne ihtiyacımız var, siz olmazsınız başkası olur” denilerek adeta, “işinize gelirse” tavrı gösterilmiş oldu. “Centilmenlik anlaşması ne oldu, Atatürk Havalimanı kapatılana kadar TAV bünyesinde çalışmaya devam edecektik, içeride tazminatımız var” diye sorduğumuzda kapılar yüzümüze kapatıldı. Birçok insan işsiz kalma korkusuyla panik yaşadı ve o imzalar öyle atıldı. Tazminatsız geçiş hikayesi budur… Kıdem dışında; ihbar tazminatı, teşekkür, ikramiye ve başka özlük hakları da geride bırakıldı.

Ne haklar korundu ne de sözler tutuldu. TAV, bu süreçte dürüst davranmadı. Başta centilmenlik anlaşması vs. denildi ama sonuçları farklı oldu. TAV, “Oraya geçeceksen bazı haklarını bırakacaksın” demiş oldu. Bunun karşısında İGA da, “Gelmezsen sen bilirsin, kadrolar dolar, benim de acelem var” demiş oldu. Özetle havalimanı çalışanları İGA’ya mecbur bırakıldı, dayatmayla geçiş bunun adı…

'HER SABAH GÜNE KRİZLE BAŞLIYORUZ'

Geçiş yapanların başka ne tür kayıpları oldu?

Söylediğim gibi, genel olarak düşük ücretlerle işbaşı yapıldı. 1000–1100 TL’lik bir farktan söz edebiliriz. Ayrıca yol, yemek ve primlerde de düşüş yaşandı. Yemekhane hizmetleri yetersiz ve nitelik oldukça düşük. Yol hizmeti dediğinizde ise her sabah güne krizle başlıyoruz diyebiliriz. Ölüm/vefat durumunda dahi izin almak çok zor. Eğer mazeret izni almak isterseniz, bunu bir ay önceden bildirmeniz gerektiği söyleniyor, mazeret izni bu… İşçiler seçim günü 15-16 saate yakın çalıştırıldı. İnsanlar oy hakkını kullanabilmek için ertesi gün mesai yapmak zorunda kaldı ve bunun maddi, manevi bir karşılığı verilmedi. Aylardır haftalık mesainin çok üzerinde çalışılıyor. Buna karşılık ekonomik kriz ve işsizlik bir tehdit unsuru olarak kullanılıyor.

Geçişle birlikte iş tanımı değişen, daha önce yaptığı işten başka işler yapmak zorunda kalan işçiler var mı?

Geçişle birlikte iş tanımı değişen, iş niteliği belirsizleşen çok fazla arkadaşımız var. İş tanımımız kapsamında olmayan bir dizi iş yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bu başlıkta da bir güncelleme yapılacağı söylendi ancak henüz bir açıklama yapılmış değil. Konuyla ilgili e-postalara cevap dahi verilmiyor.

'İŞ YÜKÜMÜZE VE ÇALIŞMA SAATLERİMİZ ARTIRILDI'

Peki İGA’ya geçmek istemeyen ya da isteyip geçirilmeyen işçiler oldu mu? Geçişi yapılmayan işçilere ne tür gerekçeler sunuldu?

İGA’ya geçmek istemeyip TAV’dan tazminatını alan işçiler oldu. Ancak bu da bir açıdan zorunlu tercihti diyebiliriz. Bu insanlar da tazminatlarını almak için yaptılar bunu ve başka bir belirsiz sürece girmiş oldular. Bunun dışında geçişi yapılmayan işçiler de var. İGA’da elbette kadrolaşma yaşandı. Havacılık tecrübesi olmayanlar işe alındı. Bu da bazı işçilerin geçişinin reddedilmesi anlamına geliyor. Onlara herhangi bir gerekçe de sunulmadı. TAV, bu süreci uzun bir zaman dilimine yayarak yönetiyor.

İGA’nın işgücüne ihtiyacı var, Atatürk Havalimanı’nın yedi katı büyüklüğünde bir yerden söz ediyoruz. Ancak aynı oranda da işe alım yaşanmadı henüz. Bunun anlamı; önemli sayıda işten çıkarılma yaşandı, iş yükümüz ve çalışma saatlerimiz artırıldı.

İGA’ya geçmeyen/geçirilmeyen işçilere TAV bünyesinde başka işler önerildi mi? Sonuçta TAV birçok havalimanının işletmecisi.

Örneğin Antalya havalimanına geçmek isteyen işçiler oldu. Bu talepler TAV, “Böyle bir söz ya da garanti veremeyiz ama İGA size iş veriyor” demiş. Halbuki TAV, Antalya havalimanı dahil olmak üzere bulunduğu diğer alanlarda operasyonuna devam ediyor. “Ya işin ya tazminatın” sözünün anlamı; ya İGA koşulları ya da daha belirsiz bir gelecek oldu. İGA’ya geçenler tazminatsızlığın, geçmeyen/geçemeyenler de belirsizliğin bedelini ödüyor. Bu sürecin işçiler ve onların aileleri üzerindeki psikolojik etkisini de siz düşünün.

Artık yeni havalimanında çalışıyorsunuz. Ulaşım ve konaklama konusunda sorun yaşıyor musunuz?

Öncelikle şunu söyleyeyim, TAV’da görece daha oturmuş bir düzen ve kurumsallık vardı. İGA’ya geçişle birlikte daha belirsiz ve esnek koşullarda çalışmaya başladık. İGA bünyesinde henüz mesai ücretleri konusunda bir iyileşme olmadı, mesai ücretlerimizi alamıyoruz. Ay ortasında yapılan shift değişikliğiyle birlikte yasal çalışma saatinin çok üzerinde çalışıyoruz. 29 Ekim açılış baskısını hatırlarsınız, açılış sürecinde hesabını tutamadığım kadar çalıştırıldım. İtiraz ettiğimizde bizlere söylenen, “Taşın altına elinizi koyun; henüz kazanmıyoruz, özveri ile çalışın” oldu. Ulaşım ve servis hizmeti ise tam bir kriz başlığı. Henüz yeterli sayıda personel olmadığı için İGA yönetimi yeterli sayıda servis koymuyor, sabahları yalnızca personeli toplama süreci bile bir saatten fazla sürüyor. Dalga geçer gibi, “Serviste geçirdiğin zamandan şikayetçiysen evini değiştir.” deniliyor. Taşınmak zorunda kalan arkadaşlarımızdan biliyoruz ki bu süreçte Göktürk’teki kiralar da fazlasıyla artmış durumda.

Yemekhane hizmetiyse dediğim gibi yetersiz. Bir saatlik yemek aramız var, bunun en az yarım saati de zaten yemekhaneye yürürken gidiyor.

Son olarak eklemek istedikleriniz? Nasıl değişir?

İGA süreciyle birlikte işyeri kültürü, zihniyet ve alışkanlıklar da kötü yönde değişti, geriye gitti. Yöneticilerin çalışanlara davranış biçimi değişti, çirkinleşti. Düşünün ki; dünyanın en büyük havalimanını işletiyorsunuz, öte yandan çalışanlarınıza köle gibi davranıyorsunuz. Dünyanın gözü bizim üzerimizde deniliyor, peki insanlar burada yaşananların ne kadarını biliyor? Yeni havalimanı inşaatında kaç işçi öldü? Kim biliyor? Yeni havalimanı vitrinde güzel görünüyor ama madalyonun diğer yüzüne bakmak, orayı görmek gerekiyor.

NE NEDİR? (SÖYLEŞİDE KULLANILAN TERİMLER-KAVRAMLAR)

İstanbul Havalimanı: 3. Havalimanı olarak bilinen, ihalesinden inşaatına, işçi barınaklarından, uçuşlara açılışına kadar her konuda gündem olmuş, AKP iktidarı için bir başarı öyküsü, inşaat işçileri için çok sayıda ölümlü kaza, havacılar için inişi ayrı kalkışı ayrı kabus olan bir havalimanı, çalışanları için bir emek cehennemi olan “çılgın proje.”

Atatürk Havalimanı: Üçüncü havalimanının hizmete açılmasının ardından kapanan, iktidarın arsasına “millet bahçesi” yapacağını vaadettiği, spekülatörlerin ağzını sulandıran eski havalimanı.

TAV: Tepe–Akfen Havalimanları Holding. Atatürk Havalimanı’nın işletmesini 1997 yılında alan ortakların kurduğu, daha sonra yurtiçinde ve yurtdışında pek çok havalimanının ve havalimanı terminalinin işletme ihalelerini almış olan Bilkent Holding – Akfen Holding ortak girişimi.

İGA: Cengiz, MAPA, Limak, Kolin ve Kalyon holdinglerin İstanbul Havalimanı işletme ihalesini 2013 yılında alırken kurdukları ortaklık.

TAV–İGA geçişi: Atatürk Havalimanı’nda özel güvenlikçilerin, yer hizmetleri elemanlarının, mağaza çalışanlarının ve başka pek çok daldan işçinin AH’nin kapanması ile birlikte İH’da çalışmayı sürdürmeleri ile ilgili yalanlar ve hayal kırıklıklarıyla dolu öykü.

TAV çalışanlarının tazminatları: AH’da TAV elemanı olarak çalışanların havalimanının kapanması ile birlikte TAV’la ilişkileri kesilirken almayı bekledikleri kıdem ve ihbar tazminatları. Birbiriyle hiçbir mali ilişkisi olmayan TAV ve İGA’nın ortaklaşa hayata geçirdikleri senaryo sonrasında iç edilen haklar!