'Devletin içinde katiller var' denildi, hepsi itiraf edildi: Tüm sanıklar beraat etti...

1996’da dönemin ANAP lideri Mesut Yılmaz, dönemin Cumhurbaşkanı Demirel’e 'Devletin içinde katiller var' dedi. Demirel, dönemin Başbakanı Erbakan’a 'Araştırın' talimatı verdi. 24 yıl süren soruşturma ve yargılama tamamlandı. 19 sanık, delil yetersizliğinden beraat etti.

Uyuşturucu baronu Behçet Cantürk'ten, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın eşi Savaş Buldan'a kadar, Sapanca-Adapazarı-Düzce ölüm üçgenindeki faili meçhul cinayet dosyaları resmen kapandı.

Bağlantıları, Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal, suç örgütü lideri Enis Karaduman, sanatçı Yılmaz Erdoğan'ın amcası müfettiş Namık Erdoğan ve MİT'çi Tarık Ümit'e kadar uzanan cinayetler, 24 yıllık soruşturma ve yargılamadan sonra, yine faili meçhul kaldı.

Cinayet soruşturmaları, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e, ‘'Devlet emrinde çalışan katiller var'' diyen eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın iddiaları üzerine başlamıştı.

Demirel de bu iddiaları dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'a bir mektupla iletmişti.

SUSURLUK İLE ORTAYA ÇIKTI

1993-96 yıllarındaki cinayetlerin ilk bağlantıları 3 Kasım 1996'daki Susurluk kazası ile ortaya çıktı. Polis müdürü Hüseyin Kocadağ ve Interpol'ün aradığı Abdullah Çatlı'nın öldüğü, DYP Milletvekili Sedat Bucak'ın yaralandığı kazadaki Mercedes'te, suikast silahları bulundu. Çatlı'ya ait silahın, İsrail'den EGM'ye hibe edilen susturuculu tabanca olduğu anlaşıldı. Cinayetlerin, eski Bakan Mehmet Ağar, EGM Özel Harekat Başkanı İbrahim Şahin ve emekli Yarbay Korkut Eken'in yönlendirmesi, Sedat Bucak'ın koruma polisleri, ‘'Yeşil'' kod adlı Mahmut Yıldırım, Abdullah Çatlı ve MİT elemanı Tarık Ümit tarafından işlendiği öne sürüldü.

Birbiri ardına açılan davalar Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde birleşti.

'54 KİŞİLİK ÖLÜM LİSTESİ' İTİRAFI

Sözcü'den Asuman Aranca'nın haberine göre aralarında Mehmet Ağar, Korkut Eken ve özel harekatçıların da bulunduğu 19 sanık, delil yetersizliğinden beraat etti.

MİT Kontrterör eski Başkanı Mehmet Eymür bu davada verdiği ifadede o dönemde 54 kişilik bir ölüm listesi olduğunu ve devlet birimleri ile bağlantılı kişilerin bu cinayetleri işlediğini açıklamıştı.