Aladağ: Tarikat yurdundaki katliamdan 3 yıl sonra

'Aladağ'a Süleymancılara gidiyorum. Okumak için her şeyi yapıyorum. Eğer ben okursam kardeşlerimi de okuturum.' Aladağ katliamında can veren Cennet Karataş günlüğüne böyle yazmıştı. O yurt tarikat yurdu olmasaydı, denetlenirdi. Tarikatlara geçit verilmeseydi, o çocuklar yanarak ölmezdi.

Özge Demir

29 Kasım 2016 günüydü…

Adana’nın Aladağ ilçesinde bir kız yurdunda yangın çıktı…

Katliamda 11 çocuk ve 1 eğitimci yanarak, birbirlerine sarılarak can verdi… Dumandan zehirlendiği ve pencereden atladığı için yaralanan öğrenciler ise hastaneye kaldırıldı.

Yangına elektrik kontağının yol açtığı kısa bir sürede anlaşıldı. Elektrik kontağının 12 kişinin hayatına son vermesinin sebebi ise Soma Katliamında da benzeri görüldüğü üzere gerekli önlemlerin alınmamasıydı. Ancak mesele sadece gerekli önlemlerin alınmaması değildi...

İddia oydu ki, yangının çıktığı yurt Süleymancı "Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği”ne aitti.

Ancak aynı gün soruşturma tamamlanıncaya kadar Aladağ hakkında yayın yapma yasağı getirildi.

Yurt tarikatlara mı aitti? Havuz medyasında bu konu hakkında tek kelime yer almadı.

Yurt müdürü, Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği başkanı, dernek yöneticileri ve yurt çalışanından oluşan 7 kişi tutuklandı. 182 gün sonra yazılan iddianamede sanıkların taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verme suçundan üç ile 15 yıl arasında hapis cezası istendi. Sanıkların bir kısmı ara kararla tahliye edilip, itirazlar üzerine bir hafta sonra yeniden tutuklandı...

ÜÇ FARKLI BİLİRKİŞİ HEYETİNDEN ALINAN RAPORLAR

Peki sanıklar taksirle birden fazla kişinin can vermesine neden yol açmışlardı? Üç farklı bilirkişi heyetinden alınan farklı tarihli raporlar birden fazla eksikliğe dikkat çekiyordu “-Binada yangın tüplerinin bulunmadığı, -Binada yangın algılama sistemlerinin bulunmadığı, -Tapuda mevcut 2. katın gözükmediği ve bu katta inşaat kurallarının göz ardı edildiği, -Yangın erken uyarı sistemlerinden duman dedektörü, ikaz uyarı sistemi, yangın kaçış levhalarının bulunmadığı, -Binada yangın çıkış kapılarının yangına dayanacak malzemeden yapılmadığı açıklanmıştır.”

Yurt binası yıkıldı...

Yaklaşık bir yıl sonra sanıklar birer birer tahliye edilmeye başlandı. Dahası 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Aladağ eski Milli Eğitim Müdürünün Çukurova İş Adamları Ortaokuluna müdür olarak atandığı iddia edildi.

Kozan Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Temmuz 2019’da kararını açıkladı: yurt müdürüne 11 yıl 1 ay 10 gün, yurt yöneticilerinden birine 12 yıl 2 ay 20 gün, diğerine 10 yıl, diğer yöneticilere ise 8'er yıl 10'ar ay 20'şer gün hapis cezası verdi. Diğer sanıklar beraat etti.

Katliamda ölen 5. sınıf öğrencisi Cennet Karataş’ın günlüğünden şu satırlar kaldı bize “Bugün okula gitmem için 8 günüm kaldı. 4. Sınıfı bitirdim. 5’e geçtim. Aladağ'a Süleymancılara gidiyorum. Annem ve babam benim için her şeyi yapıyor. Benim okumam için her şeyi yapıyorlar. Ben de okumak için her şeyi yapıyorum. Eğer ben okursam kardeşlerimi de okuturum. Okumak için elimden gelen imkanları değerlendireceğim.” Büşra G.’in beyanına göre Cennet Karataş ile koridorda karşılaşmıştı ancak Cennet 2. Katta bulunan arkadaşlarına haber vereceğini söyleyerek üst kata gitmişti. Cennet arkadaşlarına haber vermek isterken, yanarak can verdi.

Cennet’ten ve arkadaşlarından geriye sözleri, umudu kaldı…

Ancak Cennet’in sözleri bir şeye daha işaret ediyordu: Gittiği yurt Süleymancılarındı…

KİMDİ SÜLEYMANCILAR?

Kimdi Süleymancılar? Nakşi geleneğinin sürdürücüsü olan Süleyman Hilmi Tunahan’ın öncülüğünde ortaya çıkan Süleymancılık özellikle orta ve yükseköğretim yurtları ile Kur’an kursu açıyordu.

1980 Askeri Darbesi'nden sonra İçişleri, Adalet, Milli Eğitim Bakanlıkları tarafından hazırlanan ve darbe yönetiminin atadığı başbakan olan Bülend Ulusu'ya sunulan ancak hakkında ciddi bir işlem yapılmayan irtica raporu Süleymancılık tarikatı konusunda şu bilgilere yer veriliyordu: “Ülkemizde yaygın biçimde gizli ve din kaynaklı, yasak din eğitimi faaliyeti vardır. Bu faaliyet örgütlenmiştir, bu faaliyet önlenmezse ilerde devlete karşı din kaynaklı bir kalkışmanın oluşturulması kaçınılmazdır. Zira, Kurs Ve Okul Talebelerine Yardım Derneği, Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği, ortaokul ve lise çağındaki talebeler için açılmış öğrenci pansiyonları, biçki-dikiş kursu, arıcılık kursu, halıcılık kursu ve benzeri faaliyetler arkasında örtülü olarak yürütülen bu eğitim yerlerinde din bilgileri ve genel kültürleri oluşmamış küçük yaştaki çocuklara laiklik düşmanlığı, Anayasa, devlet ve toplum düşmanlığı aşılanmakta devletin bir gün mutlaka yıkılacağı öğretilmektedir."

Genelkurmay Başkanlığı’nın 2002 yılında yayımladığı “İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi” adlı raporunda da Süleymancıların Türkiye çapında 800 dernek, 1200 yurt ve pansiyon ile 16 vakıf ve 28 şirket aracılığıyla örgütlendiği ifade ediliyordu. Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği adı altındaki dernekler vasıtasıyla sürdürdükleri belirtiliyordu. 

Süleymancıların siyasetle ilişkisi de eskiye dayanıyordu “Süleymancıların yurt ve kurslarının çatı örgütü durumunda olan 'Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Dernekleri Federasyonu'nun da başkanlığını yapmış olan, döneminde önde gelen bir Süleymancı olduğu bilinen Ali Ak’ın Adalet Partisi’nden milletvekili seçildiği de bilinmektedir. Nitekim daha sonraki yıllarda da Süleyman Demirel’in başkanlığını yürüttüğü Adalet Partisi’nde başkaca Süleymancı olduğu iddia edilen milletvekilleri de yer almıştır.” Süleymancıların aktif olduğu iddia edilen bir diğer parti olan Millet Partisi ise laikliğe aykırı politikaları nedeniyle kapatılmıştı.

2002-2007 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı yapan ve 23., 24., 25., ve 26. Dönemlerde Adana milletvekilliği yapan Necdet Ünüvar da Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği’nin etkinliğine katılmıştı ve bu etkinlik hakkında kişisel sayfasında şu ifadelere yer vermişti “Öğrencilerimizin en iyi şekilde yetişmesini sağlamak için toplumun her kesimine görev düşüyor. O yüzden Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneğimiz önemli bir görevde bulunuyor.”

YURT SÜLEYMANCILARINDI, BU NEDENLE DENETLENMİYORDU

Basında yer alan başka haberler, yurdun Süleymancıların olduğunun bilindiğine ve bu nedenle denetlenmediğine işaret ediyordu.

Cennet o Süleymancıların yurduna gittiğini söylüyordu.

Cumhuriyet kurulurken, 30 Kasım 1925 tarihli yasayla tekke ve zaviyeler kapatılmıştı.

Cennetin ve arkadaşlarının birbirilerine sarılırken yanarak can verdiği gün, katliam günü, cumhuriyetin yok edildiği de bir kez daha ilan ediliyordu… Üstelik bu yok ediliş uzun süreden beri devam ediyordu ve hatta raporlanıyordu.

Yurt tarikatların olmasaydı, çocukların dört bir yanını tarikatlar sarmasaydı; o yurt denetlenirdi.

Laik, bilimsel eğitim devlet tarafından ücretsiz sağlanıyor olsaydı Cennet ve arkadaşları yanarak ölmezdi…