Türkiye'nin en büyük iletişim şirketinin çoğunluk hissesinin sahibi Suudi sermayeli Oger Telekom üç yıl önce içlerinde Deutsche Bank gibi büyük bankaların da olduğu 30’a yakın bankadan aldığı 4 milyar 750 milyon dolarlık kredinin 290 milyon doları tutarındaki taksitini ödeyemedi ve süre istedi.

Bu durum 3 yıldır dolar karşısında yaklaşık yüzde 50’ye yakın değer kaybının Türk şirketlerine etkisini gözler önüne seriyor ki; yükselen dolar karşısında bilanço eriten ve temettü ödeme kapasitesi düşen Türk şirketlerinin kredi ödeme, istihdam yaratma ve büyümeye olumlu katkı sunma kapasitelerinin zayıfladığını gösteriyor.

Reel kesim, finans kesimi dışı; yani ülke ekonomisinin aslında dayanması gereken kesim birçok açıdan zor durumda görünüyor. Öncelikle TCMB’nin açıkladığı açık pozisyon verisine bakabiliriz.

Bu veri, finans dışı kesimin döviz cinsinden varlıkları ile yine döviz cinsinden yükümlülükleri (borçları) arasındaki farkı gösteriyor. Buna göre, finans dışı kesimin açık pozisyonu Temmuz ayı itibariyle, 201 milyar doları geçiyor. Açıklanan bu veriye göre, finans kesimi dışında faaliyet gösteren şirketlerin Temmuz 2016 itibariyle döviz cinsinden varlıkları toplamı 106,3 milyar dolar olurken, yine döviz cinsinden borçları 307,9 milyar doları gösteriyor. Aradaki fark da, 201 milyar dolar, söz konusu şirketlerin açık pozisyonu yani, vadede ödemekle yükümlü oldukları borçlarını gösteriyor. Özellikle, döviz kurunda %50’lere varan gerileme ile bu denli borca sahip olan reel kesimin bilançolarının pasif tarafları sürekli şişme eğilimde oluyor. Bu borçlarını çeviremeyen ve dolayısıyla borçlarını ödeyemeyen reel kesim daha az üretiyor ve dolayısıyla daha az istihdam ediyor.

Türk Telekom’un net karı, 2015 yılının tamamında büyük ölçüde TL’nin ABD doları ve Euro karşısındaki değer kaybının etkisi ile 907 milyon TL olmuştu.

Türk Telekom 2005 yılında dönemin AKP hükümeti tarafından çok tartışmalı bir sürecin ardından özelleştirilmiş ve hisselerinin yüzde 55'i Oger Telekom'a değerinin çok altında satılmıştı.