TKP'den Kocaoğlu'na İZBAN yanıtı: Biz bu üslubu tanıyoruz, İzmir'e patronluk sökmez!

İzmir halkına hafif raylı banliyö sistemi İZBAN'da kademeli ücret uygulamasını ve bu uygulamanın ardına gizlediği fahiş zammı dayatan Aziz Kocaoğlu'na tepkiler büyüyor... "İZBAN'da gizli zamma hayır" kampanyası başlatan TKP'nin çalışmaları çığ gibi büyürken, Kocaoğlu dün İzmir halkının tepkilerini hafife alan talihsiz bir açıklama yaparak, "Ne yaparsak yapalım…

soL-İzmir

İzmir halkına hafif raylı banliyö sistemi İZBAN'da kademeli ücret uygulamasını ve bu uygulamanın ardına gizlediği fahiş zammı dayatan Aziz Kocaoğlu'na tepkiler büyüyor...

"İZBAN'da gizli zamma hayır" kampanyası başlatan TKP'nin çalışmaları çığ gibi büyürken, Kocaoğlu dün İzmir halkının tepkilerini hafife alan talihsiz bir açıklama yaparak, "Ne yaparsak yapalım İzmir bir sallanır sonra taşlar yerine oturur" dedi.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) İzmir Kent Komitesi bir açıklama yayımlayarak Aziz Kocaoğlu'na yanıt verdi. 

İŞTE O AÇIKLAMA

"Biz bu üslubu bir yerden tanıyoruz: İzmir'e patronluk sökmez" başlıklı açıklama şöyle: 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu İZBAN’da uygulanmak istenen “Artı Para” sistemine ilişkin yeni açıklamalarda bulundu. Açıklamada kullanılan ifadeler ve açıklamanın üslubu, sorunun, sadece İZBAN’daki hatalı bir uygulama ile sınırlı kalmadığını, çok daha temelde olduğunu kanıtlıyor.

 

İzmir Büyükşehir Belediyesinin CHPli başkanı Aziz Kocaoğlu, kendisini, her şeyi yapmaya hakkı olan bir patron gibi görüyor…

 

Aziz Kocaoğlu, açıklamasına, "Ne yaparsanız yapın İzmir bir sallanır sonra taşlar yerli yerine oturur" cümlesi ile başlıyor.

 

Oysa cümle, tutanın elinde kalıyor. Sadece, İzmirlileri ve İzmirlilerin tepkisini küçümsemekle kalmıyor, karar verirken İzmir halkını önemsemediğini açıkça söylemiş oluyor. İşine gelince, AKP iktidarı karşısındaki en büyük direnç kaynaklarından birinin İzmirliler olduğu söylemine tutunan Kocaoğlu, kendi yaptıkları söz konusu olunca, İzmirlilerin tepkisini önemsiz sayıyor.

 

CHP'li Kocaoğlu, “Metropolde aynı gidiyor. Burada zam söz konusu değil” demekten çekinmiyor.

 

Oysa Bütünşehir Yasası öncesinde de, İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı bir ilçe olan Menemen’den Halkapınar’a giden bir yolcu, 2017 yılında 2.70 TL ödediği mesafeye, yeni tarife ile 3.21 TL ödemek zorunda kalıyor. Böylece, ulaşım bedeline yüzde 19'luk bir zam yapılmış oluyor. İZBAN'ı kullanacak yurttaşlardan tam tarifede en az 5,87 TL, en çok  10,6o TL bloke edilip bu paranın işletilmek üzere İzmirim Kart hizmeti sunan şirket kasasına akması da cabası.

 

Hal böyleyken, Kocaoğlu’nun açıklamasının, AKP zamlarına, yandaş medyanın attığı “ücret düzenlemesi” ya da “tarife değişikliği” başlıklarından ne farkı kalıyor?

 

Aziz Kocaoğlu, “Sadece lokomotiflere ödediğimiz para dünya paradır” diyor.

 

Ancak nereden geliyor bu özgüven? Sayın Kocaoğlu, bu parayı kendi cebinden mi ödüyor? Neden bu paraların ana kaynağının, halkın ödediği vergiler olduğunu söylemiyor?

 

Bir ülkede insanların, sadece kendileri için değil, aynı zamanda tüm toplum için çalıştıklarını, ürettikleri değerin bir bölümünün, kamusal ve toplumsal işlerde kullanılmak üzere, genellikle vergi olarak kesildiğini, emeği ile geçinen yurttaşların maaşlarından kesilen vergilerin dışında kent içi toplu ulaşım için 1 kuruş fazladan vermelerinin asıl adaletsizlik olduğunu bilmiyor olabilir mi Aziz Kocaoğlu?

 

Bu cümlenin, bir patronun “bu sene fabrikaya çok yatırım yaptık, o yüzden zam yapamayacağım” sözünden ne farkı kalıyor?

 

CHP'li Kocaoğlu “Gittiğin kadar öde tarifesinin daha adil, daha doğru, daha hakkaniyetli olduğunun ve hizmetin daha adil dağıtıldığının bilinmesi taraftarı” olduğunu söylüyor.

 

Oysa, benzer bir konuda, Bütünşehir yasası sonucunda, büyükşehir belediyesine yeni bağlanan ilçelerdeki su ücretlerinde büyük bir artış yaşandığında, Aziz Kocaoğlu yorum yapmaktan çekiniyordu.

 

Çünkü CHP'li Aziz Kocaoğlu, işine geldiğinde kenti bir bütün olarak görüyor, işine geldiğinde ise kenti mesafelere göre bölüyor.

 

Bu davranışın, “adaleti” kendisine göre yorumlayan AKP’den ne farkı kalıyor?

 

CHP'li Aziz Kocaoğlu, açıklamasında tehdit etmekten de geri durmuyor: “Ulaşım desteklensin ama her şeyin bir sınırı vardır.”

 

Aziz Kocaoğlu, konu halk olunca her şeye bir sınır çizmekten çekinmiyor. Ama söz konusu sermaye olunca tavrı değişiyor. Kocaoğlu, İZBAN’ı kullanan yolculardan, en uzak mesafeye göre bloke edilecek paranın, özel bir şirketin kasasına aktarılacağını neden gizliyor? Şirketin, hiç bir hizmet sağlamadan, sadece bu parayı faize yatırarak kısa zamanda milyonlarca TL kazanacağını neden açıklamıyor?

 

Gerçeklerin üstünü tehditlerle örtmeye çalışmanın, kendisine yönelik her tepkiye “gereği yapılacak” diyen zihniyetten ne farkı kalıyor?

 

Oysa, Aziz Kocaoğlu, kendi dediğini kendi unutmamalı: Her şeyin bir sınırı olmalı!

 

Yıllardır, Ankara ve İstanbul’da gördüğümüz yönetici kibrinin bir sınırı olmalı.

 

İzmir'i bir şirket gibi yönetmeye çalışmanın, İzmirlilere patronluk taslamanın, İzmir'in çıkarı diye kenti piyasa yağmasına açmanın bir sınırı olmalı.

 

Çünkü sanıldığının tersine, İzmirlilerin sabrının da bir sınırı var!

KOCAOĞLU İZMİR HALKININ TEPKİLERİNE NE DEMİŞTİ?

İzmir'de gizli İZBAN zammına karşı yükselen tepkileri hafife alan CHP'li Aziz Kocaoğlu, dün Bornova TV'de yayımlanan Kent Gündemi programında şunları söylemişti: 

"İzmir'de ne yaparsanız yapın, İzmir bir sallanır sonra taşlar yerli yerine oturur. Sadece lokomotiflere ödedeiğimiz para dünya paradır. Ulaşım desteklensin ama her şeyin bir sınırı vardır. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ve TCDD'nin köşeye sıkıştırılmasının doğru olmadığını düşünüyorum."