Alpullu Şeker Fabrikası işçileri: Mücadele sokakta kazanılır

AKP'nin göz diktiği 14 şeker fabrikasından Türkiye'nin ilk şeker fabrikası olma özelliğini taşıyan Alpullu Şeker Fabrikası işçileri soL'a konuştu.

Cem Boz

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk göz ağrılarından Alpullu Şeker Fabrikası, AKP'nin 14 şeker fabrikasını özelleştirme hamlesine kurban gidiyor.

1926 yılında Mustafa Kemal'in talimatıyla kurulan, 1938 yılında ürettiği 328 bin ton şekerle dünya birinciliği alan Alpullu Şeker Fabrikası'nın uğradığı üretim "mobbing"i 1980'den sonra Türkiye'yi etkisi altına alan neoliberal politikaların, cumhuriyetin "kamucu" ilkesiyle hesaplaşmasının adeta bir özeti. 

Fabrika sadece üretimiyle değil, bölgeye kazandırdıklarıyla da büyük bir önem taşıyordu. Fabrika bünyesinde açılan ilkokulda hem işçilerin hem de kasaba sakinlerinin çocukları eğitim alırken, işçilerin tedavilerini görmesi için tam teşekküllü bir hastane, bunların yanı sıra yine fabrika sahasında olimpik yüzme havuzu, kapalı sinema salonları, golf, basketbol, futbol ve voleybol sahaları, yine sosyal tesisler içinde yer alan yüzden fazla konut işçilere ve bölge halkına sunuluyordu. 

Fabrika, 1980 döneminden beri sürekli olarak kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış ancak günümüze kadar direnmişti.

Fabrika, 2017 yılının Eylül ayında 4 yıllık bir molanın ardından, 104 köyde bin 175 çiftçiden 130 bin ton şekerpancarı alarak yeniden üretime başlamıştı. 

Özelleştirme İdaresi Başkanlığının (ÖİB) Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’ye ait 14 fabrikanın satış yöntemiyle ayrı ayrı özelleştirilmesine ilişkin ilanının, Resmi Gazete’nin 21 Şubat tarihli sayısında yayımlanmasının ardından Alpullu Şeker Fabrikası'nın da aralarından bulunduğu 14 fabrika özelleştirilecek.

Özelleştirme sürecinin ardından fabrikaların bir süre daha üretime devam edeceğinin açıklanması kimseyi tatmin etmezken, işçiler bir süre sonra fabrikalarından tamamen uzaklaşacaklarından emin.

Şeker fabrikalarına yıllarını veren Hasan Şentekin de bu işçilerden biri. Şentekin, memleketi Malatya'da başladığı şeker işçiliğine daha sonra Tokat Turhal Şeker Fabrikası'nda 10 yıl çalışarak devam etmiş. Şeker işçiliği Şentekin'i en sonunda kurulan ilk şeker fabrikası olan Alpullu'ya kadar getirmiş.

Şentekin'le şeker fabrikalarının özelleştirilme sürecini ve sonrasını konuştuk:

Öncelikle şu anki süreç hakkında neler söylemek istersiniz?

6 aydır Alpullu'da çalışıyorum, onun öncesindeyse 2007 yılından itibaren Turhal'da çalışmıştım. Geçtiğimiz cumartesi biliyorsunuz CHP milletvekilleri geldi. Burada da Tokat'ta olduğu gibi imza topluyoruz. 

Resmi Gazete'den önce revizyonda çalışmaya devam ediyorduk, şu anda durum; fabrika ha kapandı ha kapanacak korkusuyla geçen günlerden ibaret. İşçilerin tamamı tedirgin ve gelecek kaygısı taşıyor.

Eşim de şeker fabrikasında memur olarak çalışıyor. Şimdi onun atamasını başka bir yere yapacaklar ve benim ne olacağım belli değil. Ben emekli olmayı düşünüyorum maalesef, benim için bir kaçış belki de...

'EMEK HIRSIZLIĞI YAPIYORLAR'

Alpullu'nun bir özelliği de ilk şeker fabrikası olması... 

Burası geçmişte 2500 kişinin çalıştığı fabrikadaydı. Devlet bunu küçülte küçülte bugünlere getirdi. 20 kişinin yapabileceği işi bir kişinin sırtına yükleyerek emek hırsızlığı yaptılar. Sırf bugünleri yaşatmak için yıllardır fabrika kapanacak dedikoduları yaydılar.

Şimdi fabrika için iki alıcı çıktı. Birisi Koton, diğeriyse Cargill. Koton'un ismi Turhal için geçmedi ama burası için geçiyor.

'SOKAKTA HAYKIRMAMIZ GEREKİYOR'

Yalnız burada dikkat çekmek istediğim başka bir konu var. Bu olaylar buraya 5-10 gün önce gelmedi. 15 yıl önce de gelmedi. Bu kapanma sürecinin başı 1980 yıllarına dayanır. Tüm örgütlülüğü paramparça ettiler, sendikaları bitirdiler büyük ölçüde ve süreç şimdi bu noktaya geldi. 1980'de örgüt elemanı diye içeri attılar, bugün işte sendika yok. Dört tane imza toplamayla sonuç alabileceğimizi sanmıyorum, sokakta haykırmamız gerekiyor. 

'BEN SATTIM OLDU' DİYEN İKTİDARA KAFA TUTMAK GEREKİYOR

Şeker-İş sendikası ne yapıyor peki?

Burada yaptıkları, şu anda parti yöneticilerini getiriyorlar. Dün CHP, bugün İyi Parti yarın da Saadet Partisi'ni getirirler. Başka ne yapacaklar? Temel konu ''ben sattım oldu'' diyen bir iktidara kafa tutabilmek, ama bu partilerin hiçbiri bunu yapmaya niyetli değil. Satılan bu topraklar bu fabrikalar, kimsenin babasının malı değil, halkın parasıyla yapıldı. 

Burada temel olarak herkesin şunun bilincine varması gerekiyor. Sokakta mücadele olmadan sonuç alınamaz. Alpullu'da, Babaeski'de tüm Türkiye'de mücadele etmek gerekiyor. Sadece Şeker Fabrikaları özelinde değil tüm Türkiye için zor bir süreç, özelleştirme furyası yıllardır devletin sahip olduğu her değerin üzerine kara bulut gibi çöktü. 

'EMEK SERMAYE ÇELİŞKİSİNİN ORTAYA ÇIKMASI GEREK'

Son olarak neler söylemek istersiniz?

10 yıl Tokat Turhal'da çalıştım dediğim gibi, şimdi buradan başka bir yere gidebilirim ama benim özlük haklarımı verip vermeyecekleri belli değil. Yazdıkları şey ''Hakları muhafaza edilecektir''den ibaret. Çok iyi biliyorum ki bir cümlenin arkasına elli tane şerh koyarak insanları köleleştirecekler. Boğazımızı sıkıyorlar, nefessiz bırakıyorlar, sen ne dersen o olur demeye mecbur ediyorlar. Yaptıkları şey "size lütfettim, beş yıl daha çalışın" demekten ibaret, bunu bir lütuf gibi sunuyorlar. İşçilerin emeğini görmezden geliyorlar. Benim şekerde 27 yıllık emeğim var, hayatımın merkezinde şeker fabrikaları var. Emek-sermaye çelişkisinin ortaya çıkması gerek artık, insanların bunu görmesi gerekiyor. Başka türlü kazanım mümkün değil, bu sistem size böyle bir alan bırakmıyor. 

Bütün şeker fabrikası işçileri ve tüm emekçilerin bu işe baş koyması gerekiyor. Bu özelleştirme silsilesine boyun eğmemeliyiz. Dün diğer kurumlar satıldı, bugün şeker fabrikaları yarın da kim bilir hangi kurumlar satılacak.