AKP'lilerin 'Pelikan kavgası' büyüyor: Fethullahçı cuntanın izinden yürüyen Pelikan Şebekesi

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun tasfiyesi sürecinde rol oynayan, Hilal Kaplan ve Cemil Barlas gibi isimleri içinde barındıran "Pelikancı" AKP'liler ile diğerleri arasındaki kavga sürüyor. Akit yazarı Kenan Alpay, "Pelikan Şebekesi namıyla şöhret bulmuş oligarşik bir zümre benzer bir tertibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı merkeze alarak kurmak üzere epeyce bir mesafe kat ediyor…

AKP'liler arasında referandum sonrası gün yüzüne çıkan kavgaya her gün yeni bir isim ekleniyor.

Yeni Akit yazarı Kenan Alpay, "Pelikan şebekesi" diyerek AKP içindeki bir grubu hedef aldı. "Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye toplumu hatta daha ileri düzeyde başta Suriye, Irak, Filistin, Mısır ve daha birçok Müslüman toplum için taşıdığı önem ve değerin de bu bağlamda değerlendirmesi acil bir görevdir. Çünkü Pelikan Şebekesi namıyla şöhret bulmuş oligarşik bir zümre benzer bir tertibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı merkeze alarak kurmak üzere epeyce bir mesafe kat ediyor" derken, "Ergenekon ve Fethullahçı cuntaların izinden yürüyen Pelikan Şebekesi aynı mantık ve örgütlenme biçimiyle kendi iktidarlarını kurmanın en kolay ve kestirme yolunu şu söylem etrafında örüyor: 'Söz konusu Reisse gerisi teferruattır'" ifadelerini kullandı.

Alpay yazısında şu ifadelere yer verdi:

Ergenekon ve Fethullahçı psikolojik harp tekniklerini kullanan mezkûr Pelikan kliğinin “gizli hayırcılar, fırıldak AKP’liler, Hocacılar, Gülcüler, Kraliçenin adamları” vs. klişeler üzerinden tertipledikleri hem şapşalca hem de ahlaksızca operasyon kime kazandırıyor, kime kaybettiriyor? Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, AK Parti’ye ve genel olarak Türkiye toplumuna kazandırmadığı, toparlayıcı değil dağıtıcı karakter arz ettiği, güven değil huzursuzluk ve şüphe telkin ettiğine dair çok sayıda somut gelişme yaşanıyor. 

Tasfiye planları ve söylemleri salt olarak ‘İslamcı’ camianın problemi veya derdi olarak görülmemelidir. Pelikan Şebekesi veya benzerlerinin idrak edemediği temel husus şu: İslamcı siyaset ve hareket kendileri gibi sığıntı veya asalak bir mahiyette değil çünkü iktidar imkânlarına bağımlı olarak değil aksine haksızlığa, hukuksuzluğa ve çarpıklıklara muhalefet ederek varlığını geliştirmiştir. Bu İslamcı hareketleri ilgilendirir. Fakat Türkiye toplumunu kucaklama, kuşatma ve toplumun tamamının temel hak ve özgürlüklerini garanti altına almakla mükellef bir parti daha düne kadar Fethullahçı cuntanın içinde pozisyon almış yavru komitacılarla yola devam kararı verirse ağır çekimde bir intihar kararı almış demektir.