Dün İzlanda karşısında futbol anlamında en ufak bir kıpırtı gösteremeyen Türkiye, sahadan 2-0  mağlup ayrıldı. Milli takım aday kadrosu tercihleri ile başlayan Fatih Terim tartışmaları, dünkü İzlanda maçı ile tavan yaptı. Terim, kendisine yönelen eleştirileri kabul etmeyen bir üslup ile siyasal iktidarın kendisine taktığı “direktör” rütbesinin “hakkını” veriyor. Keskin söylemler, tahakküm ve himayeci anlayış hem çarpık ruh halini, hem de sermaye sınıfının çıkarlarını Terim’de topluyor. Bu anlamda Terim, kapitalizmin futbol sahalarında görülen en tipik örneği olarak öne çıkıyor.

NEDEN FATİH TERİM?

Terim’ in ne idüğü belirsiz ‘mağrur’ yapısı, tarikat ve cemaatlerle iç içe geçmiş ve AKP gericiliği ile zirve yapmış, Ağarcılık ile desteklenen öz geçmişi ‘neden’ sorusuna doyurucu bir yanıt üretiyor.

Göstermelik hırçın karakteri ile parayı seven bencil yapısı onu diğerlerinden farklı kılıyor ve bu farklılık, gerici iktidarın da gözünden kaçmış değil. Ne zaman bir ihtiyaç olsa, Fatih Terim tahta çıkarılıyor ve parlatılıyor. Fatih Terim, Türkiye futbolunun tek “kurtarıcı” ismi olarak gösteriliyor.

Terim, bu kurtarıcı misyonunun hakkını da veremiyor. Ancak aldığı uçuk maaşları ile gündeme gelmekten kaçınıyor. “Bu ülkede yalnızca bir tane Fatih Terim var” diyerek geliştirdiği savunmacı tutum, onu düzenin başat temsilcisi hale getiriyor.

Aldığı maaşla tüm İzlanda'ya tavuk döner ısmarlayabilecek olması sosyal medyada espri konusu olan Fatih Terim'in dudak uçuklatan serveti espri konusu olamayacak kadar ciddi bir sorun. Bu maaşın başarı olduğu durumda hak edileceğinin düşünülmesi ise problemin diğer yüzü. 

Bitmeyen başarısızlık dönemleri, milli takım kutsallığına, şeref ve haysiyet nidalarına tahvil ediliyor, futbolun emaresi dahi okunmadan kaybedilen maçlar ile, Fatih Terim servet biriktirmeye devam ediyor.

Fatih Terim, dünkü İzlanda maçı sonrası söylemi ile futbol izlediğini zanneden bizlere ‘savaşmaya devam edeceğiz’ mesajı gönderiyor.

Ancak artık bu mesaja verilmesi gereken cevabın geciktiği her an, başka ve gerçek tek meşru savaş erteleniyor.

Asıl kavga bu düzenin bizlere pazarladığı Fatih Terim gibi tipolojilere yönelmedikçe, yeni Fatih Terimler ürüyor, ‘eskiler’ ise bir türlü eskimiyor.

Çok küçük bir azınlık ise emeğimizi çalmaya, hırsızlığa, gericiliğe ve bu sahte ‘savaşlara’ devam ediyor...