Radikal'in içinde hava gergin

Sağcı Eyüp Can'ın yaptığı "devrimden" çalışanlar için daha ücret eşitsizliği, daha uzun çalışma süreleri, ağır iş yükü çıktı. Radikal'in "yaşadıklarımızı anlatırsak işten atılırız, medyada bir daha iş bulamayız" kaygısıyla susan emekçileri, artık daha ağır koşullarda çalışıyor.

Sağcı Eyüp Can yönetiminde “solcu”lara hitap etmeyi hedefleyerek kendisini diğer gazetelerden ayrıştırmaya çalışan Radikal gazetesi, gazete emekçilerinin çalışma koşulları ve işgüvenliği söz konusu olduğunda herhangi bir patron gazetesinden ayrışmıyor. Eyüp Can’dan önce olduğu gibi şimdi de solculara satılan “sosyal haklara duyarlı” çizgiyi, gazetenin kendi içinde, gazete emekçileri ile gazete yönetimi arasındaki ilişkide görebilmek mümkün değil.

Üstelik “Radikal devrim” parolasıyla yola çıkan Eyüp Can yönetimi, çalışma koşullarını “devrimden önce”sinin de gerisine götürdü. Yeni içerik ve tasarımıyla Radikal’de çalışanların iş yükü ağırlaştı. Radikal’in sayfa sayısı arttı, eklerde çok sayıda değişikliğe gidildi. Yapılan yeniliklerin en önemli sonuçlarından biri, gazetede iş yükünün neredeyse iki katına çıkması oldu.

Radikal, sol örgütleri yaftalamaya kalkıştı
"Özgürlükçü solun sesi" iddiasında, Fethullahçı Eyüp Can'ın yönetiminde faaliyetini sürdüren Radikal, dün "Sosyalist solda derin yarılma" konulu bir yazı dizisi başlattı. Ancak dizinin ilk gününden, gazetenin dizideki örgütlere dair kullandığı ifadeler, örgütlerden tepki çekince gazete özür dilemek zorunda kaldı. Özre rağmen, düzeltmeler "sözde düzeltme" olmaktan öteye geçemedi. İlgili haber:
Sağcı Radikal soldaki ayrışmaya bakınca

Gazetenin yeni halinin çalışanlara nasıl bir yük getirdiğini soL’a anlatan bir gazeteci, Radikal'deki genel havayı “büyük bir mutsuzluk” olarak tanımlıyor. Gazetede herkesin neredeyse yedi gün çalışmak zorunda kaldığını, her gün mesaiye kalındığını belirten gazeteci, yapılan değişikliklerin getireceği iş yükünün hesaba katılmadığını, artan iş yükünü karşılayacak yeni personel alınmadığını, az sayıda yeni gazetecinin kadroya katıldığını ve gazete emekçilerinden bu yükü kaldırmalarının beklendiğini kaydetti ve ekledi: “Birçoğu solcu olan gazete çalışanları ücreti de ödenmeyen fazla mesaiyi kabul etmiyor, çıkıp gidiyor. Ama o zaman yük çıkmayanların üzerine biniyor. Bazıları arkadaşlarını zor durumda bırakmamak için kalıp çalışmak zorunda hissediyorlar kendilerini.”

"Çalışanlar çok gergin"
Üstelik sorun sadece gazete emekçilerinin üzerindeki yükün artmış olması da değil. soL'a konuşan gazeteci, Radikal ve Referans gazetelerinin birleşmesiyle birlikte gazeteye sonradan gelenlerin yıllardır Radikal’de çalışmış olanlardan çok daha yüksek ücretler aldıklarını belirtti. Yeni gelenlerin ücretlerinin daha yüksek olmasının başka gazetelerden “transfer” edilmelerinden kaynaklandığını belirten gazeteci, gazete yönetiminin yıllardır gazeteye emek verenlerin ücretlerini ve sosyla haklarını 'nasılsa bir yere gitmiyorlar' düşüncesiyle iyileştirmediğini söyledi. Bu durum yeni gelenlerle, eski çalışanlar arasında büyük bir gerginlik yaratırken, eskilerin öfkelerini yenilere yönelttiklerini, yenilerin ise kendilerini yönetime beğendirmek derdinde olduklarını, gazetede insanların küçük öbekler halinde çalışma koşullarından sürekli şikayet ettiklerini de kaydetti.

"Her gün biri istifa etmek istiyor"
Öte yandan bu durumda en fazla sıkıntıyı yaşayanların, konumları gereği gazete yönetimi ile gazete emekçileri arasında bir aracılık yapmak zorunda olanlar olduğunu belirten gazeteci şunları söyledi:

“Gazetelerde artık yayın yönetmenleri eski yayın yönetmenleri değil. Ellerinden birşey gelmiyor. Her gün arada kalan bu kişilerden biri istifa etmek istiyor, zar zor ikna ediliyor. Çünkü o kişi de sonuçta üç kuruş alan, gecesi gündüzüne karışmış bu insanları çalıştırmak zorunda. Her gün bu insanlara iş yaptıracak. Pek çok ara yönetici çok bunaldı.”

Radikal'de Eyüp Can dönemi
Radikal gazetesinin başına Fethullahçı Eyüp Can Sağlık'ın getirilmesiyle gazetede ne değiştiği sorusuna daha önce yanıt aramıştık. Eyüp Can'ın ibretlik Gülen röportajı ve "1973 Şili darbesi" yazısının da yer aldığı haberimiz için:
Yeni Radikal'de ne değişti?

Gazete çalışanlarının üzerindeki baskının kaynaklarından birinin gazetenin tirajı konusundaki sıkıntılar olduğunu söyleyen gazeteci, “Aylardır bekliyorlar rakamlar düzelmiyor, düzelmez de. Rakamlar düzelmeyince finansal sorunlar artıyor. Çalışanlar üzerindeki satış baskısı da herkesi çok bunaltmış durumda” diye konuştu.

10 yıllık gazetesinden tazminatını alabilmek için 4 yıldır bekliyor
Daha önce Radikal gazetesiyle yollarını ayırmış olan deneyimli gazeteci İbrahim Günel ise, 10 yıl çalıştığı iş yerine açtığı davaların 4 yıldır sürmekte olduğunu anlattı.

Radikal gazetesine 1996 yılında Mehmet Yılmaz’ın genel yayın yönetmenliği döneminde girdiğini belirten Günel, özellikle ekonomik darboğaz yaşandığında çalışanlar açısından ciddi sıkıntılar yaşandığını kaydetti. Ancak sorunların tek nedeninin bu olmadığını belirten Günel, gazetede Ocak ve Temmuz aylarında çalışanların ücretlerine zam yapıldığını, bu nedenle her yıl Aralık ve Haziran aylarında toplu işten çıkarmalar yaşandığını anlattı. Günel'in bahsettiği bir başka hukuk dışı uygulama ise, o dönemde ücretlerin diğer Doğan grubu yayınlarında olduğu gibi üçte bir oranında ücret, üçte iki oranında telif olarak ödenmesi yani çalışanlara çift sözleşme imzalatılması. Bu durumda gazete yönetimi sigorta primlerinden çaldığı gibi, işten çıkarılan gazetecilerin kıdem tazminatları da böylece eksik hesaplanıyor.

2003 yılındaki yasal değişiklikten sonra gazete emekçilerinin eskisi kadar rahat bir biçimde işten çıkarılamadığını belirten Günel, gazete yönetiminin de zaman içinde farklı yöntemler kullanmaya başladığını söyledi. Ödenmeyen mesai ücretleri nedeniyle yargıya başvurduktan sonra istifaya zorlanarak işten atılmaya çalışıldığını anlatan Günel, kendisine karşı mobbing de dahil olmak üzere çeşitli baskı yöntemleri kullanıldığını söyledi. Kadrolu serbest muhabir olarak gazetenin haber merkezine bağlı olarak çalışırken istihbarat servisine alındığını ve sürekli olarak gazetede yayınlanmayacağı belli olan haberlerin takibiyle görevlendirilerek yıldırılmaya çalışıldığını anlatan Günel, “örneğin Küçükçekmece Belediyesi’nde DİSK Genel İş’le belediyenin toplu sözleşme imzalaması” haberi için buraya gönderildiğini ancak kendisinin de giderken bu haberin yayınlanmayacağını bildiğini kaydetti.

Diğer pek çok gazeteci arkadaşı gibi işten çıkarıldıktan sonar Radikal gazetesine karşı hukuk mücadelesine devam eden Günel, açtığı işe iade davasını kazandığını, bu sırada tazminatının ödenmesi için açtığı davanın ise hala sonuçlanması beklediğini kaydetti. Tazminat davasını da kazanan Günel, hakkı olan parayı alabilmek için gazetenin temyize götürdüğü davanının sonuçlanmasını bekliyor. 10 yılını Radikal gazetesinde geçiren tecrübeli gazeteci, işten çıkarıldığı 2006 yılından bu yana, toplam 4 yıldır gazeteye açtığı davaların sonuçlanmasını ve kıdem tazminatının ödenmesini bekliyor.

Günel tek değildi
Radikal emekçilerinden gazeteci İbrahim Günel’in başına gelenler bu gazetede yaşanan tekil bir örnek değil. Özellikle 2007 yılında Radikal’den çok sayıda gazeteci tazminatsız olarak işten çıkarılmıştı.

Radikal'de dikiş tutmadı
Radikal gazetesinin Eyüp Can "devrimiyle" birlikte "özgürlükçü solun sesi" olmaya yönelik baştan tutarsız projesi, üniversite öğrencilerinin protesto gösterilerinden sonra elde patlamıştı. Radikal'in köşe yazarları, ağır ifadelerle birbirlerine girmişler, Eyüp Can da durumu toparlamak bir yana, öğrencileri suçlar tavrıyla duruma tüy dikmişti. İlgili haber:
Radikal yazarları niye birbirine girdi?

Bu sırada Adnan Keskin ve Soner Arıkanoğlu, kendilerinden önce 42 kişinin gazeteden çıkarılmasına tepki amacıyla düzenlenen basın meslek örgütlerinin eylemine katıldıkları için Ankara temsilcisi Murat Yetkin ve istihbarat şefi Deniz Zeyrek tarafından tehdit edilmişlerdi. Tehditlere kulak asmayarak eylemlere katılan ve işten atılan arkadaşlarının davasında tanıklık yapmayı kabul eden gazeteciler de işten çıkarıldı.

Dayanışma eylemine katıldığı için işten çıkarılan Keskin aleyhine ifade veren Yetkin ve Zeyrek, “performans düşüklüğü”nü gerekçe göstermişlerdi. Ancak mahkeme bu tanıklıkları inandırıcı bulmayarak Keskin lehine karar vermişti.

Bu süreçte aralarında Ahmet Şık, Mahmut Hamsici, Müjdat Tolu, Emre Boztepe, Serkan Taycan ve Osman Işıl Durmuş’un olduğu gazeteciler Radikal gazetesi aleyhine açtıkları işe iade davasını kazanmışlardı.

Bir diğer toplu işten çıkarma ise “Radikal devrim” adı verilen süreçte yaşandı.

Dönüşüm, Doğan medya bünyesinde bulunan Radikal ve Referans gazetelerinin birleştirilmesiyle gerçekleştirilmiş, bu birleştirme sırasında çok sayıda gazete emekçisinin işine son verilmişti. İşten çıkarılanlar arasında şu isimler yer aldı:

Ekonomi Müdürü Ruhi Sanyer, ekonomi servisi muhabirleri Çağrı Bilgin, Esin Çetinel, Satfiye Yuva Kireççi düzeltmenler Cengiz Alkan, Devrim Çakır İstihbarat servisi muhabiri Ertan Kılıç Kültür ve Sanat servisi muhabirleri Ceren Akardaş, Gönül Koca Görsel Yönetmeni Metin Öztürk ve Görsel Bölüm Şefi Vedat Özdemir ile sayfa operatörleri Sefade Kırımlı, Sevim Yıldıran, Tanju Tapar, Sabriye Bakır, Gülbahar Aytar, Cem Sancaklı, Seçkin İçten, Hakan Uğurluay, dizgici Cevdet Abbas ile İsmet Berkan'ın sekreteri Meltem Özsoy. Radikal çizeri Ramize Erer ile köşe yazarı Funda Özkan da işten çıkarılan isimler arasında.

Fikrini söyleyince işine son verildi
"Radikal devrim"in hemen ardından yaşanan bir skandal ise yargı haberleriyle dikkat çeken gazeteci Lube Ayar'ın, kısa süre önce gazeteyi eleştirdiği bir twitter mesajı nedeniyle işten atıldığının iddia edilmesi oldu. Gazetede telifle yazan Ayar, 12 Aralık tarihindeki twitter mesajında yazdığı yazının gazetede yanlış basılmasını eleştirmişti.

Ayar daha sonra twitter'ında şunları yazdı: "Telifle yazıyordum zaten. Ama ufacık bir Twitter eleştirisi sonumuz oldu. Özgür basın."

(soL-Haber Merkezi)