Devrimci Eğitim Şurası’nın 15 Nisan’da Türkiye büyük toplantısı öncesinde yapılan hazırlıklar sürüyor. Bu kapsamda Pazar günü Gaziosmanpaşa’da düzenlenen bir panelde, eğitim alanında yaşanan dönüşüm tarihsel bir çerçevede ele alınırken, 4+4+4 modeli ve 652 sayılı kanun hükmünde kararname gibi uygulamalarla İkinci Cumhuriyet’in eğitim sisteminin kurulduğu vurgulandı.
Gaziosmanpaşa’da Pir Sultan Abdal Cemevi’nde düzenlenen panele Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıfat Okçabol ve yine aynı fakültede Araştırma Görevlisi Onur Seçkin katıldı. Velilerden, öğretmenlerden ve öğrencilerden oluşan yaklaşık 100 kişinin katıldığı panelde ilk sözü alan Okçabol, toplantıda “1924 Öğretim Birliği Yasası'ndan 2012'ye Eğitimde Gerici Dönüşüm” başlıklı bir konuşma yaptı.
Okçabol konuşmasında, 3 Mart 1924 kabul edilen Öğretim Birliği Yasası’nın önemine değinirken, bu yasanın daha sonra eğitimde geçen birçok yasaya da temel oluşturduğunu vurguladı. Bu yasayla Cumhuriyet eğitiminin temellerinin atıldığını ifade eden Okçabol, bu yıllarda ortaya konan “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller yetiştirmek hedefinden bugün “dininin ve kininin davacısı olacak nesiller yetiştirmek” hedefine gelindiğini kaydetti. Bu sözlerin yaşanan dönüşümü de özetlediğini belirten Okçabol, bugün artık kanun hükmünde kararnamelerle ülkenin yönetildiğini, yasal yapının büyük oranda değiştirildiğini söyledi.
“4+4+4 esas olarak emekçi çocuklarını vuracak”
Konuşmasında eğitim alanının bugün bilimden hızla uzaklaştırıldığını ifade eden Okçabol, 4+4+4 olarak bilinen kesintili eğitim yasasına da değinerek, Türkiye’nin hızla tamamen dinle kuşatılmış karanlık bir hale sürüklendiğini vurguladı. Okçabol bu yasanın geçmesi halinde en çok etkilenenlerin yoksul emekçi çocukları ve kız çocukları olacağını vurgularken, emekçi çocuklarına “sen meslek okuluna gideceksin, doktor olamazsın, mühendis olamazsın” dendiğini, onların önünün kapatıldığını söyledi.
“Sınıflar arası geçiş tamamen kayboluyor”
Toplantıda Okçabol’un ardından söz alan Onur Seçkin ise, eğitim alanında bugün yaşanan dönüşümün bir ayağı gericilik ise diğer ayağının piyasacılık olduğunu söylerken, dönüşümün bu iki ayağının birlikte ve birbirine muhtaç şeklinde ilerlediğini kaydetti. Konuşmasında AKP’nin 12 Eylül 2010 referandumu ve 12 Haziran 2011 seçimlerinden de aldığı gücün etkisiyle bugün İkinci Cumhuriyet’i kurumsallaştırmaya ve yasalaştırmaya çalıştığını söylerken, bugün eğitim alanında yaşanan dönüşüm de eğitimin bir araç olarak kullanıdığını söyledi. Eğitim alanında piyasacılığın AKP döneminde başlamadığını ancak yaşanan dönüşümlerin bu dönemde niteliksel bir sıçramaya uğradığını ifade eden Seçkin, 2002 yılından bu yana eğitim alanında piyasa temelli dönüştürülmesine ilişkin bazı veriler sundu. Bugün Türkiye’de gelir durumuna göre en yüksek yüzde 20’lik diliminde bulunan kesimin en alt yüzde 20’lik kesime göre 21 kat daha fazla eğitim harcaması yaptığını söyleyen Seçkin, bunun artık eğitim yoluyla sınıfsal geçişlerin de önünün tamamen kapandığı anlamına geldiğini belirtti.
Seçkin konuşmasında, 2011 seçimlerinin ardından eğitim alanında yaşanan dönüşümlerin artık piyaslaştırmayı tamamen yasallaştırmayı amaçladığını kaydederken, geçmişte her ne kadar hayata geçse de okullarda para toplama, özel okullara destek verilmesi gibi gayri meşru görülen uygulamaların yasallaştırılarak meşru hale getirildiğini söyledi. Seçkin konuşmasının son bölümünde, eğitim alanında yaşanan bu köklü dönüşüm sürecinin ancak, öğretmenlerin, velilerin ve öğrencilerin birbirlerinin sorunlarına sahip çıkarak ve birarada örgütlenmeyi başararak durdurulabileceğini ifade etti.
Etkinlikte yapılan konuşmaların ardından dinleyiciler soru ve katkılarıyla toplantıya katılırken, etkinliğini sonunda bütün öğretmenler, veliler ve öğrenciler Devrimci Eğitim Şurası’nın 15 Nisan’da İstanbul’da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde gerçekleşecek büyük toplantısına davet edildi.
(soL - İstanbul)