Yüzün üzerinde cinayetle suçlanan Kosova Cumhurbaşkanı: Kimse tarihi yeniden yazamaz

Kosova Cumhurbaşkanı Thaçi, UÇK üyesiyken işlediği savaş suçlarına ilişkin dosyanın açılması üzerine, bunun Arnavutlara bir saldırı olduğunu iddia etti. Mağdurların aileleri ise dosyanın açılmasında geç kalındığı görüşünde. Thaçi daha önce Türkiye’deki organ kaçakçılığı ve uyuşturucu ticaretiyle gündeme gelmişti.

Dış Haberler

Sırbistan’la yapılacak görüşme öncesinde Lahey’deki savaş suçları mahkemesinin kendisi hakkında dosya açması üzerine Kosova Cumhurbaşkanı Hashim Thaçi, dün Arnavutluk’un başkenti Tiran’a gitti ve olayın ardından ilk defa açıklamada bulundu.

Thaçi Facebook paylaşımında “Tiran'daki Rahibe Teresa Havaalanına yeni indim ve Pazar akşamı ofisimden bir konuşma yapacağım. Size huzurlu bir hafta sonu diliyorum ve umuyoruz ki Kosova ve Arnavut milleti için en iyi günler olur" dedi.

Thaçi, iddianame Çarşamba günü Özel Kuvvetler tarafından açıldığından beri ortalığa çıkmamıştı. İddianamenin yayımlanması üzerine Washington'a yapacağı ziyareti iptal etmişti.

Thaçi Facebook'tan yaptığı açıklamada, "Kimse tarihi yeniden yazamaz" dedi. Dün, Facebook'taki fotoğrafını değiştiren Thaçi, Kosova Kurtuluş Ordusu'nun (Ushtria Çlirimtare e Kosovës, UÇK) amblemini koydu.

Söz konusu iddianameye göre, UÇK komutanı Thaçi ve Kadri Veseli yaklaşık 100 cinayetten, kişileri zorla kaybettirmek ve işkenceden sorumlu tutuluyor. İddianamede Kosovalı Arnavut, Sırp, Roman ve diğer etnik kökenlerden bilinen yüzlerce kurbanı içeren suçlardan bahsedilirken infaz edilenler arasında UÇK'nın siyasi muhalifleri de bulunuyor.

Mağdurların aileleri: Dosya daha önce açılmalıydı

AB menşeli BRIN’e konuşan 1998-9 Kosova savaşında öldürülen ya da kayıp olarak listelenen Sırpların aile üyeleri, Kosova Cumhurbaşkanı Thaçi’nin duruşmasının sonuçlanması hakkında şüphelerini dile getirdiler. Kocası 19 Haziran 1999'da Kosova'nın Gracanica kasabasında kaçırılan Silvana Markoviç BRIN’e verdiği demeçte, Thaçi ve müttefiklerinin “sonunda Sırplara karşı işlenen suçlara cevap vermeye başlaması gerektiğini” söyledi.

“Son kez olduğu gibi, duruşmaların başlayıp duracağı konusunda hâlâ bir şüphe var... Sanırım suçlardan sorumlu olan herkes cezalandırılacak" diyen Markoviç, kocası Goran'ın Kosova'dan ayrılmaya hazırlandığını ancak bu arada diğer iki kişi ile birlikte kaçırıldığını söyledi.

Haziran 1999'da, Kosova'daki savaş sona erdikten sonra Nataşa Scepanoviç, ailesini son kez canlı olarak gördü. 2003 yılında babasının kalıntılarını aldı. Annesi hâlâ kayıp olarak listeleniyor.

BRIN’e konuşan Scepanoviç suçlamaların kendisi ve diğer Sırp kurbanları ve aileleri için “küçük bir umut ışığı” sunduğunu söyledi. “Bir çeşit adalete ulaşılacağını ve Kosova'da meydana gelen suçlardan suçlu bulunanların cezalandırılacağını ümit ediyoruz... Çok fazla kanıt var, çok materyal var” dedi ancak “Bunun için geç bile kalındı” diye ekledi.

Thaçi’nin Türkiye’yle bağı: Uyuşturucu ve organ kaçakçısı

UÇK’lı Thaçi hakkında 2010 yılında yayımlanan bir rapor, Kosova Cumhurbaşkanı’nın işlediği insanlığa karşı suçları ilk defa gündeme getirmişti. Thaçi hakkında dönemin Avurapa Konseyi Başkan Yardımcısı Dick Marty'nin iki yıllık çalışma sonucu hazırladığı 45 sayfalık raporda, o yıllar Kosova Başbakanı olan Hashim Thaçi hakkında uluslararası organ kaçakçılığı mafyasının lideri olmak, Sırp sivilleri böbrekleri için öldürüp, daha sonrasında yüksek fiyatlardan batılı hastalara satmak, uluslararası uyuşturucu ticareti içerisinde yer almak suçlamalarını barındırıyordu.

2008 yılında 23 yaşındaki bir Türk vatandaşı, havaalanında gümrük görevlilerinin önünde bayılmasının ardından hastaneye kaldırılmış ve böbreğini İsrailli birine sattığı ortaya çıkmıştı. Olayın ortaya çıkması ile başlatılan dava kapsamında söz konusu rapor hazırlandı.

Raporda Türk vatandaşı Yılmaz Altun'un ifadelerinden yola çıkarak Kosova’daki "Medicus" adlı kliniğe baskın yapılmış ve Türk vatandaşı bir doktorun ameliyatları gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştı. 23 yaşındaki Türk vatandaşının ve böbreği alan İsraillinin ifadeleri de söz konusu klinikteki doktorun varlığını doğrular nitelikte olmuştu.