Yolun sonu değil: Çayırhan madencileri Ankara'da

Hava soğuk, yol uzun. Ama işçiler "Ankara yolun sonu değil" diyor inatçı bir biçimde ve ekliyor: "Varlık satışına izin vermeyeceğiz!"

Özkan Öztaş

Sert rüzgârın madencilerin yüzüne vurması aylara yayılan direnişte artık alıştıkları bir durum. Çayırhan Maden Sahası'nda çalışan madenci Volkan, yorgun ama kararlı bakışlarıyla anlatıyor gülümseyerek: “Durmak yok, yola devam.”

85 gün önce başlayan bir yürüyüş…

Bugün yürüyüşün üçüncü günü. Beypazarı’ndan Ayaş’a, Ayaş’tan Yenikent’e, Yenikent’ten Özelleştirme İdaresi’nin önüne kadar uzanacak bir rota. Yolun her adımı, madenin satılmasına karşı yükselen bir itiraz. Yürüyüş, Çayırhan’ın kara elmasından çıkan ekmeği savunma mücadelesi.

Volkan anlatıyor: “Biz bu yürüyüşe daha önce başlamıştık. Günlerce direndik, satış takvimini ertelettik ama hiçbir somut kazanım elde edemedik. Şimdi tekrar yollardayız.”

Gözleri uzaklara dalıyor. Çevresindeki arkadaşlarına bakıyor. Omuz omuza yürüyen işçileri göstererek, “Bu sadece bizim davamız değil” diyor: 

“Beypazarı, Nallıhan, Çayırhan… Buraların ekmeği bu madenden çıkıyor. Bize ‘özelleştirme’ dedikleri şey, aslında bir tasfiye süreci. Biz buna karşı duruyoruz.”

Volkan’ın sesi giderek yükseliyor: “Bize sunulan şartnameye iki madde eklenmiş. İşçi sayısını 2050’ye sabitlemişler. Lojman hakkımız dört aydan bir yıla çıkartılmış. Ama sosyal haklarımız, sendikal haklarımız? Onlardan hiç bahseden yok! Yarın maaşımızı kim ödeyecek, güvencemiz ne olacak, onu söyleyen yok!”

Çayırhan maden sahasındaki madenciler 6 Şubat'ı hatırlatıyor her seferinde. Yaptıkları iyilik ve dayanışma için değil. "Çayırhan maden sahası o dönem özelleştirilmiş olsaydı belki de patron izin vermezdi madencilerin deprem bölgesine gitmesine" diyorlar. Haksız da değiller. 

'Sonuç alamazsak açlık grevine başlayacağız'

Çayırhan’da çalışan maden işçileri, maden sahası ve termik santralin özelleştirilmesine karşı uzun süredir direniyor. Mart ayında satılması planlanan maden yatağı ve santral için hazırlanan satış takvimini geçtiğimiz aylarda erteletmeyi başaran işçiler Ankara’ya doğru yürüyerek kamuoyunun dikkatini bir kez daha çekmek istiyor.

Satış sürecindeki maden sahası ve termik santralin yeni sözleşmesinde üç farklı sorun olduğu gibi duruyor. 

Yapılan son değişikliklere göre devam eden sorunlar ve belirsizliğini koruyan maddeler şu şekilde:

  • İş güvencesi: Şartnamede, maden işletmesinde en az 2050 işçinin çalışmaya devam edeceği belirtiliyor. Ancak bu, mevcut işçilerin satış sonrasında da istihdam edileceği anlamına gelmiyor. İşçilerin kadrolarının korunmasına dair hiçbir güvence verilmemiş durumda.
   • Sendikal haklar ve maaş güvencesi: Şartnamede işçilerin maaşları, sosyal hakları ve sendikal haklarıyla ilgili hiçbir maddeye yer verilmemiş. Bu da, özelleştirme sonrası işçilerin mevcut haklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalması anlamına geliyor.
   • Barınma hakkı: İşçiler ve aileleri için kritik öneme sahip olan lojman hakları da tehdit altında. Daha önce işten çıkarılan işçilerin 4 ay içinde lojmanları boşaltması gerekirken, bu süre 12 aya çıkarıldı. Ancak bu düzenleme, işçilerin uzun vadede barınma hakkının elinden alınmasına yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Öfke, yorgunluk ve umut iç içe geçmiş. Yürüyüşçüler arasında tansiyonu düşen, bacağı şişen işçiler var ama kimse geri dönmüyor. Herkesin dilinde aynı söz: “Buradan da sonuç alamazsak yeraltına ineceğiz. Açlık grevine başlayacağız.”

Çayırhanlı madenciler, yollarını Ankara’da, Özelleştirme İdaresi’nin önünde tamamlayacaklar. Ama biliyoruz ki bu yolun sonu değil. Çünkü "yılgınlık yok" diyorlar.

Çayırhan madencilerinin direnişi, sadece bir iş mücadelesi değil, aynı zamanda yerel kaynakların korunması ve vatan topraklarının satılamayacağına dair bir duruş olarak da dikkat çekiyor. Mart ayında gerçekleşmesi planlanan satışa karşı madencilerin mücadelesi, bölge halkının da desteğiyle devam edecek gibi görünüyor.

Çayırhan maden işçileri özelleştirmeye karşı yürüyüşlerinin 2. gününde: 'Enerji, maden vatandır!'
çayırhan