Yeni Zelanda'da kraliyet komisyonunun yürüttüğü soruşturma, ülkede 200 bin çocuk ve yetişkinin devlet ve dini bakım kurumlarında istismara uğradığını ortaya çıkardı.
Dış Haberler
Yeni Zelanda'nın devlet ve dini bakım kurumlarında binlerce insanların geniş çaplı istismara maruz kaldığı ortaya çıktı.
Ülkede istismara ilişkin kurulan kraliyet komisyonunun raporuna göre, bu kurumlarda 200 bin çocuk ve yetişkin istismara uğradı.
Komisyon tarafından yürütülen bağımsız soruşturma, çocukları korumak için tasarlanmış kurumlardaki istismarın kapsamını ve devam eden etkisini ortaya çıkarmak için 2018'de başlatıldı. Soruşturma, öncelikli olarak 1950'den 1999'a kadar olan dönemi kapsıyordu, ancak 1999'dan sonra istismara uğrayanlar da soruşturmada ifade verdi.
Çocuklara işkence de var
14 kilogram ağırlığında olduğu belirtilen nihai rapor, bugün kamuoyuna açıklandı. İstismardan sağ kurtulanlar, raporun sunulmasına tanıklık etmek için parlamentonun kamuya açık koridorunda toplandılar.
Raporun, 100 günden fazla süren kamu duruşmalarından, toplanan yaklaşık 3 bin ifadeden ve delil olarak alınan bir milyondan fazla belgeden oluştuğu belirtildi.
Soruşturma, 1950'lerden bu yana bakım kurumlarına uğrayan 655 bin kişiden yaklaşık 200 bininin tacize uğradığını tahmin ediyor. Gerçek sağ kalan sayısının çok daha yüksek olabileceği söyleniyor.
Soruşturmada, cinsel, fiziksel, duygusal istismar ve ihmalin yaygın ve sistematik olduğu, kurbanlarda önemli travmalara yol açtığı ortaya kondu. İstismarı gerçekleştirenler arasında bakıcılar, dini liderler, sosyal hizmet görevlileri ve sağlık uzmanları bulunuyor.
Bir dosyada, 1970'lerde Lake Alice Psikiyatri hastanesindeki çocukların ceza olarak elektrik şokları ve acı verici enjeksiyonlarla işkenceye maruz kaldığı kaydedildi.
'Mağdurlar onarılmaz hasarlar yaşadı'
Kurtulanların ifadelerinin sunulduğu raporda, istismar ve ihmalin bireyler ve aileleriyle toplum üzerindeki etkisi incelendi.
Raporda, şu ifadeler yer aldı:
"Yeni Zelanda Aotearoa'daki bakım sistemi, yaygın istismar ve ihmale olanak tanıyan, tam finanse edilmiş bir başarısızlıktı. Soruşturmayla ilgili deneyimlerini paylaşmak için öne çıkan hemen hemen her kurtulan, yaşam kalitelerinde onarılamaz hasarlar yaşadı."
Bazı kurumlarda çocukların "aşırı istismar"a maruz kaldığı belirtilen raporda, gençlerin sahte infazlarla ölümle tehdit edildiğine, cinsel organlara silahlarla uygulanan ağır bedensel cezalara maruz kaldığına ve rutin olarak tek kişilik hücrelerde tutulduklarına dair kanıtlar sunuldu.
Birçok sağ kurtulanın daha sonra evsizlik, yoksulluk, bağımlılık, sağlık ve ruh sağlığı üzerinde yıkıcı etkiler yaşadığı, eğitim ve iş fırsatlarının azaldığı kaydedilen raporda, yerli Maori halkından kurtulanların kültürlerinden ve kimliklerinden kopmayla karşı karşıya kaldığı, bazı kurtulanlarınsa çete üyeliği, hapis ve intihar yoluna girdiği ifade edildi.
‘Sistemin tamamen elden geçirilmesi’ çağrısı
Soruşturmaya başkanlık eden yargıç Coral Shaw, istismarın ölçeğini "ulusal bir utanç" olarak nitelendirerek, bunun bir daha asla yaşanmaması sağlamak için ülkeyi raporu dikkate almaya çağırdı.
Raporda, başbakandan resmi bir özür, papadan ve diğer kilise başkanlarından resmi özürler, kanıtlanmış bir failin adını taşıyan sokakların ve tesislerin isimlerinin değiştirilmesi ve olası suçlara ilişkin cezai soruşturmaların yeniden açılması önerildi.
Bakımda istismar ve ihmali önlemek ve bunlara yanıt vermek için "Care Safe" adlı yeni bir kurumun kurulmasının önerildiği raporda, bu kurum ve soruşturmanın önerilerini yürürlüğe koyacak yeni bir yasa hazırlanması çağrısında bulunuldu.
Başbakan özür dileyecek
Başbakan Christopher Luxon, raporun Yeni Zelanda tarihinde "karanlık ve kederli bir gün" olduğunu söyledi.
"Bir toplum ve bir devlet olarak daha iyisini yapmalıydık ve bunu yapmaya kararlıyım" diyen Luxon, bu yılın ilerleyen zamanlarında kurtulanlardan resmi bir özür dileyeceğini duyurdu.