Yapay uydular ve uzay kirliliği üzerine

Sosyalist Gelecek ve Planlama Sempozyumu Güz-2020 Çalıştayı'na sunulan "Yapay uydular ve uzay kirliliği üzerine" başlıklı bildiri yayınlandı.

Haber Merkezi

Ogün ERATALAY, Emel GÜNEŞ
Bilim ve Aydınlanma Akademisi Kolektif Yaşamı Kurgulama BA Uzay Komisyonu

Aslında uzay yolculuğu adına her şey 4 Ekim 1957 günü akşam 19:28 itibarıyla Sovyet topraklarındaki Baykonur Üssü’nden uzaya fırlatılan ilk insan yapımı uyduyla başladı. 58 cm çapıyla irice bir sağlık topu boyutlarındaki bu metal küre, 3 hafta süren macerasında Sputnik-1 adının ve Sovyetler Birliği’nin adının uzay yolculuğuna ilk başa kaydedilmesini sağladı (Altshuler, 1981).

O tarihten bu yana insanoğlu uzayın fethedilmesi için belki de yüzyıllardır kurduğu hayalin ilk adımlarını attı. Uzaya önce hayvanlar olmak üzere insanlar çıktı, mekik dışına çıkılıp uzay yürüyüşü yapıldı, dünyanın tek doğal uydusu olan Ay’a çıkıldı ve dünyanın yörüngesinde uzayın derinliklerinde bir uzay üssü inşa edilip içinde bilimsel deneyler yapıldı.1

Bu gelişmelerin haricinde insanlık uzay teknolojisini iletişim ve haberleşme alanında da kullanmaya başladı. Bu anlamda dünyanın yörüngesine oturtulan uydular sayesinde dünya yüzeyi daha iyi bir şekilde gözlemlenip analiz edildi, dünya üzerindeki iletişim ağları verimli hale getirilmiş oldu. Ancak bu yapılırken ilk başlarda pek de önemsenmeyen bir konu bugün artık istesek de istemesek de gündemimize girmiş oldu: uzay çöplüğü.

Uzay çöplüğü nedir?


Orbit adlı uygulamada temsili olarak gösterilen dünya etrafındaki uydular

Uzay çöplüğü kavramı ilginç bir kavram. Dünyada anladığımız anlamda bir tüketimin ardından ortaya çıkan kirlilik gibi düşünülebilse de tanımlama, gerçekte olan durumu tam olarak kapsamıyor. Burada daha çok bahsetmek istediğimiz durum, uzaya fırlatıldığı zamanki kullanım amacını tamamlayan uyduların durumu. Atıl konumda kalan bu yapılar genel olarak yörüngesel çekim etkisiyle dünya atmosferine girmekte ve yanarak yok olmaktadır. Ancak bu süreç oldukça yavaş ilerleyen bir süreçtir ve işlevi kalmamış olan uydunun hangi yörünge seviyede olduğuyla da yakın ilişkilidir (Desmond, 1987)

Bu aşamada dünyanın etrafında çekim gücüne bağlı olarak uyduların yerleşimlerinin sınıflandırılması hakkında bilgi vermek isteriz.


Dünyanın etrafındaki yörünge sınıflandırmaları (Mesafeler dünyanın büyüklüğüne göre ölçeklidir.)

Bu sınıflandırmaya göre yörüngeler şu şekilde ayrılmaktadır:

AÇIK MAVİ-Alçak dünya yörüngesi: Dünyadaki deniz seviyesinden azami 2000 km uzaklıkta veya daha yakındaki cisimlerin bulunduğu yörünge alanını tarif eder. İnsan yapımı uyduların birçoğu buradadır.

SARI-Orta dünya yörüngesi: Dünyadaki deniz seviyesinden 2000 ila 35786 km uzaklıktaki cisimlerin bulunduğu yörünge bölgesidir. Burada özellikle küresel iletişim uydu sistemlerine bağlı uydular bulunur. Bu bölge içindeki yeşil çizgi GPS sistem uydularını işaret eder.

KESİK SİYAH ÇİZGİNİN ÖTESİ-Yüksek dünya yörüngesi: Dünyadaki deniz seviyesinden 35786 km veya daha uzaktaki yörünge bölgesini tanımlar. Burası nadir olarak kullanılır.

Yörüngelerle ilgili bu temel bilgiyi verdikten sonra uzay kirliliği veya uzay çöplüğü konusunda özellikle popüler basında bu konunun magazinsel şekilde abartıldığını da belirtelim.


Yanıltıcı resimlere örnek (ölçeksiz görsel)

Resimde görülen durum yüzeysel olarak değerlendirildiğinde gerçekten uzayda adım atacak yer kalmamış olduğunu düşünmek işten bile değil. Ancak durum bundan çok uzak. İnsanların bugün uzaya göndermiş olduğu ve artık “çöp” olarak değerlendirebileceğimiz yapının toplam ağırlığının 7500 ton olduğu düşünülüyor. Uzayın devasa büyüklüğü göz önüne alındığında bu aslında büyük bir rakam değil. Çoğu alçak dünya yörüngesinde olan bu çöp yığının zaten takip eden 10 ila 20 yıl içinde dünya atmosferine girip yanacağı düşünülmekte. Bu çöplüğün uzay seyahatlerini engellediği ise yine magazinsel bir konu. Örneğin halihazırda bazı geceler gökyüzündeki en parlak cisim olan ve görece alçak yörüngede bulunan ISS Uluslararası Uzay İstasyonu bünyesindeki güvenlik sistemi istasyonun etrafındaki 50 km x 50 km x 1,5 km hacme sahip yabancı bir cisim giriş yaptığında, ondan kaçacak şekilde manevra yapmaya programlanmıştır ve istasyon ortalama yılda bir kez böyle bir durumla karşılaşmaktadır!

Kapitalist yaklaşım ve verimlilik

Kapitalist bakış açısı yani insanlığın yüksek çıkarlarının yerine kâra dayanan bakış, uzayı tamı tamına yağmalanacak bir Terra nullius2 olarak görmekte ve buna göre davranmaktadır. Dünya yörüngesindeki uzay çöplüğünün abartıldığı kadar büyük veya engelleyici olmuyor olması bu durumu bir sorun olmaktan çıkartmamaktadır. Çözüm olarak önerilen ağ sistemleri, imha mekanizmaları vb. ise sorunu çözmekten uzak, karmaşıklaştırıcı yöntemlerdir. Burada yapılması gereken uyduların planlı bir şekilde ve merkezi bir sistematik içinde sınırlı şekilde kullanılması, ömürlerinin sonuna doğru imha süreçlerinin de planlanmasıdır.

Burada özellikle tekil uydulardan değil, adeta takım ada yıldızları gibi çoklu çalışan iletişim sistemleri örnek konu olarak ele alınabilir. 2000’li yılların başında bir pazarlama ve lansman stratejisi hatası yaparak piyasaya çoklu uydu sistemiyle giren İridyum iletişim firması, cep telefonu teknolojisinin hızlı gelişmesiyle atıl kalmış ve batmıştır. Firma yeni bir oluşumla farklı bir isimle faaliyete geçince uzaydaki uydular yeniden işlevlendirilmiştir.


Küresel konumlandırma ve iletişim sistemleri uydularının konumu; 

ISS: Uluslararası Uzay İstasyonu, MEO: Orta dünya yörüngesi)

Benzer şekilde yaklaşık olarak aynı şeyi yapmakta olan küresel iletişim sistem uyduları şu şekildedir:

  • Glonass (Rusya): 24 adet uydu aktif – 101 uydu çöp konumundadır.
  • Galileo (Avrupa Birliği): 22 adet uydu aktif – 2 uydu çöp konumundadır.
  • BeiDou (Çin): 42 adet uydu aktif – 12 adet uydu çöp konumundadır.
  • GPS (ABD): 31 adet uydu aktif – 30 adet uydu çöp konumundadır.
  • İridyum (Özel-ABD): 76 adet uydu aktif – 73 adet uydu çöptür.

Gerçek durum analizi

Uzay çöpü konumundaki bir uydunun yol açtığı bugüne kadarki en ciddi kaza 10 Şubat 2009 tarihinde yaşanmıştır. Sibirya üzerinde 789 km yükseklikte aktif ticari İridyum 33 uydusu, uzay çöpü konumundaki kontrol edilemeyen Rus askeri uydusu Kosmos 2251 ile 42 bin km/saat hızla çarpışmıştır. Çarpışma sonrası alçak dünya yörüngesinde ciddi bir enkaz oluşmuştur (NASA, 2011). Çarpışmadan sonra büyüklüğü en az 10 cm olan en az 1000 cisim ortaya çıksa da bu enkaz büyük oranda ilerleyen aylarda dünya atmosferine girerek yanmıştır (ESA, 2020). Ancak bu ölçüde büyük bir çarpışma sonrası bile sadece bir adet küçük parça ISS Uzay İstasyonu yakınlarından geçmiş, tehlike arz etmemiştir.

21. Yüzyıl kapsamında öngörü

21. yüzyılda dünya yüzeyinde hatırı sayılır sayıda ülkede iktidara gelecek işçi sınıfının geliştireceği sosyalist düzenin merceğinden yani 21.yüzyıl sosyalizminin merceğinden bakıldığında ortaya ilginç bir tablo çıkmaktadır. Bugün kalburüstü bir küresel şirket tarafından kâr güdüsüyle gerçekleştirilebilen bir iletişim-gözlem uydu sistemi birden çok sayıda sosyalist devlet tarafından rahatlıkla üstesinden gelinebilecek bir konudur. Uzay alanında Sovyetler Birliği döneminde Interkozmos ortak çalışması örneğinde görüldüğü gibi geliştirilebilecek ortak projeler sayesinde sosyalist devletler ortak amaçlar için ortaklaşa girişilecek uydu teknolojisi programlarıyla hem kaynaklardan tasarruf edecek hem de uydu teknolojisi alanında sosyalist ülkeler arasında ortak bir asgari standardın yakalanmasını sağlayabileceklerdir (Altshuler, 1981). Bu işbirliğinin konumuz açısından en önemli çıktısı da uzay kirliliğinin gereksiz uydularla artırılmaması tam tersine verimli ve planlı kullanımla kirliliğin azaltılması olacaktır.

Sonuç

İnsanlık aslında daha çok yeni sayılabilecek bir dönemde çıktığı uzay serüvenine devam etmektedir. Ancak bu serüvene nasıl devam edeceği, dünyada sürmekte olan üretim ilişkileri tarafından belirlenmektedir. Bu anlamda kapitalist bakış uzaya gönderilen uyduları da etkilemekte, farklı aktörler benzer görevleri gerçekleştirecek araçları yeniden ve yeniden uzaya göndermektedir. Konumuz olan uzay kirliliği başlığında çöp oranı henüz uzay seyahatini tehdit edecek düzeyde olmasa da bu bakış açısının değişmemesi ileride daha büyük sorunlara yol açabilecektir.

Kaynakça

Altshuler, J. (1981). Vuelo Especial Conjunto URSS-CUBA Victoria Del Socialismo, 10, 38.

Desmond King-Hele (1987). Satellite Orbits in an Atmosphere - Theory and Applications. https://www.spaceacademy.net.au/watch/debris/orblife.htm Erişim tarihi 6 Aralık 2020

Glonass Applied Customer Center, https://www.glonass-iac.ru/ Erişim tarihi 6 Aralık 2020

ESA - European Space Agency, About Space Debris (2020), https://www.esa.int/Safety_Security/Space_Debris/About_space_debris Erişim tarihi 6 Aralık 2020

NASA, USA Space Debris Environment, Operations, and Policy Updates (2011) http://www.unoosa.org/pdf/pres/stsc2011/tech-31.pdf Erişim tarihi 6 Aralık

Katkılar

Erhan Nalçacı

BAA Uzay Komisyonu’nu bu ilk bildirinden dolayı kutluyorum, anlamlı bir başlangıç olmuş. Sonuçta evrenin uçsuz bucaklığında uzay çalışmalarının yaşamımızı en çok değiştiren sonucu dünya çevresindeki uydu teknolojisi oldu.

Ancak bu yakın uzayın getirdiği olanakların günümüz emperyalizmi tarafından suiistimali sonraki bildirilerin konusu olabilir. Dünya yörüngesinde uzay çalışmalarının askerileşmesi gibi. Ayrıca bugün uydular kullanılarak yapılan enformasyon transferinin ne kadarının emekçi sınıfların yararı için kullanıldığı sorusu biraz daha açılabilir. Örneğin küresel düzeyde televizyon yayınlarının ne kadarı yabancılaşma, ticari faaliyet taşıdığı belki daha büyük bir ekiple ele alınabilir.

Yanıt

Teşekkür ederiz katkı için. Önümüzdeki çalıştaya uzayda mülkiyet ve emperyalist devletler tarafından uzay çalışmalarının suiistimali üzerine bildiri sunmaya çalışacağız.

Katkılarınızı şu adrese iletebilirsiniz: [email protected]

  • 1. Bunun dışında Sovyet yapımı Mars 3 aracı 2 Aralık 1971 tarihinde Mars yüzeyine inmiş, yine Sovyet yapımı Venera 7 ise 15 Aralık 1970 günü Venüs yüzeyine başarılı şekilde inmiştir.
  • 2. Latince kimsenin olmayan toprak parçası anlamındadır. Uluslararası hukuka göre bir toprak parçası bu şekildeyse hiçbir devlet üzerinde egemenlik iddia etmemiş demektir ve fethedilmesi uygun görülür.