Volpedo’nun sakin ve kararlı Dördüncü Kuvvet’i

"Volpedo’nun resmi kendi ülkesinde kıyısından dönecek olsa da, işçi sınıfının tarihsel sıçrayışına uzanan örgütlü yürüyüşünü gösteriyor."

Fide Lale Durak

*Kapak resmi: Giuseppe Pellizza da Volpedo, 1901, “Dördüncü Kuvvet / II Quarto Stato”, Milano Novecento Müzesi

Ressam Volpedo’nun, işçi ve köylülerin hakları arama yürüyüşünü betimlediği “Dördüncü Kuvvet” resmini birçok kişi görmüştür. Hatta Bernardo Bertolucci’nin anıtsal filmi Novocento bu tablo ile açılır. Öte yandan, bu resmin görselliği herkesin hafızasında yer etmesine rağmen ne ressamın ne de tablonun adı fazla bilinir. Resme ilk baktığımızda, bir taraftan hâkim renklerin sıcaklığı içimizi ısıtırken, diğer taraftan tanıdıklık duygusu yürüyenlerin bizden biri oldukları hissini yaratır. Belki 21. yüzyıla ait insanlar değillerdir ama yine de bizim tarihimizden birileridir. Yüzlerindeki sakin ifadeden ve kararlı adımlarından tanıyoruzdur onları. Güçlü duruşlarının sebebi sadece kalabalık olmalarından değil, hareketlerindeki kararlığa da yansıyan emin oldukları ideolojilerindendir. İşçi sınıfının tarihinden biliyoruzdur onları.

Öyleyse daha yakından bakalım…

İtalya’da kapitalizm, Fransa ve İngiltere ile kıyaslandığında daha geç gelişmiş ve erken kapitalistleşen ülkelerin 1840’larda yaşadığı işçi hareketlilikleri İtalya’da ancak 1900’lerde yaşanmaya başlamıştır. Ve aynı geç kapitalistleşme sebebiyle, İtalya’daki sanayileşme güneye daha yavaş inerken aynı zamanda işçilerin dikkate değer bir dezavantajı vardır; İtalyan burjuvazisi diğer erken kapitalistleşmiş ülkelerden dersler çıkarmış ve feodalizmi tam anlamıyla tasfiye etmemiştir. Bu yüzden İtalyan burjuvazisi ve feodalleri ortak düşman olan işçilere karşı birlikte hareket etme konusunda beceriklidir. 

1900’lerde İtalya’nın kuzeyinde sanayi burjuvazisi ağırlığını artırırken, güney kesimlerinde feodal beyler hakimiyetlerini sürdürmeye devam eder. Bir taraftan İşçi Odaları, İtalyan İşçi Partisi ve ardından Sosyalist Parti kurulur, diğer taraftan feodallerin ve burjuvazinin şiddet içeren kirli çözüm yolları türemeye başlar. Örneğin İtalyan mafya babaları tam da bu dönemde, özellikle Sicilya gibi güney kesimlerde, işçi ve köylülerin sorunlarını “çözmek” için görev almaya başlamışlardır. “Dördüncü Kuvvet” ise, örgütlü işçi hareketlerinin daha fazla görüldüğü ülkenin kuzeyinde, aynı zamanda sanatçının doğduğu ve öldüğü yer olan Volpedo kırsalında geçer. 

Resmin adı “Dördüncü Kuvvet”, 19. yüzyıl Sanayi Devrimi sırasında kullanılan “Üçüncü Zümre (Tiers Etat)” terimine atıfla konulmuştur. Üçüncü Zümre ilk defa Fransız Devrimi sırasında rahip ve soylu olmayanları, yani köylüler ve işçilerle birlikte burjuvaziyi ifade etmek için kullanılmış olsa da, işçi ve köylülerin burjuvazi ile aralarında bulunan sınıfsal çelişkilerden kaynaklı olsa gerek, kullanımı zamanla sadece burjuvaziye daralmıştır. Sanatçı da manidar bir tercihle resme “II Quarto Stato”, yani doğru çevirisiyle “Dördüncü Zümre” adını vermiştir, ama Türkçeye “Dördüncü Kuvvet” olarak yerleşmiştir.

Giuseppe Pellizza da Volpedo, 1895-1896, “İnsan Dalgası/ Fiumana”, Pinacoteca di Brera Müzesi Milan

Volpedo, “Dördüncü Kuvvet” resminden önce birçok taslak yapmış ve bunların arasından “İnsan Dalgası” isimli çalışması hiçbir zaman bitmemiş olsa da tek başına ünlenmiştir. Hem nihai resimde hem de söz konusu taslakta kompozisyon aynıdır. Kalabalığın öncüsü üç kişiye doğru sivrilen üçgen geometri, bir taraftan klasik resimde sıkça karşımıza çıkan dengeli bir kompozisyon oluştururken bir taraftan da insanların ileriye akış haline güç vermektedir. Öndeki figürlere vuran ışık resmin odağını iyice belirginleştirir. Bu odak “Dördüncü Kuvvet”te elinde bebeği ile ileri atılmış kadınken, “İnsan Dalgası”nda ceketini omzuna vurmuş, kalabalığın emin ve sakin halini simgeleyen adamdır. Önde yürüyen kadın Volpedo’nun karısı Teresa’dır. Resimdeki diğer insanların kimler olduğunda dair detaylı bilgi internet kaynaklarından okunabilir.1

İyi bir taslak olmasının dışında “İnsan Dalgası”nı önemli kılan bir diğer unsur ise, Volpedo tarafından tuvalin kenar boşluğuna yazılan şu şiirdir:

Duyuluyor… insanlık nehri nazikçe akıyor
ve büyüyor. Dışında kalmak bir suç.
Filozof, kitaplarını kenara koy ve akıntının başına geç,
çalışmalarınla ona rehberlik et.
Sanatçı, o seni, sunmayı bildiğin güzellikle,
mutsuzluğu dindirmen için taşıyacak.
İşçi, yorucu emeğin yüzünden içtiğin
şişeyi kenara bırak,
ve akıntı seni taşıyacak.
Ve ne yapacaksın? Karın, çocuğun seni
adalete susamış insanlık nehrini büyütmeye çağırıyor.
Bugüne dek ayaklar altına alınmış
ve şimdi uzakta parlayan bir serap olan adalete.

Resim biçimsel olarak olarak neo-empresyonist ve daha spesifik olarak divizyonist olarak tanımlanır. Divizyonizmin öncüsü George Seurat, sadece biçimci bir yaklaşımla değil aynı zamanda bilimi de dahil ettiği bir yöntemle yeni bir teknik geliştirmek için uğraşmış ve renkleri tüplerden çıktıkları ham halleri ile birbirine karıştırmadan, yan yana sürerek, gözün optik bir yanılgıyla rengi kavramasını sağlamıştır. Böylece örneğin, birbirine karıştırılmadan sürülen mavi ve sarı renkler yakından ayrı ayrı görülebilirken uzaktan yeşil olarak algılanır. Yeşilin tonlarını oluşturmak ise ayrı bir ustalıktır. Volpedo’nun resmini uzaktan gördüğümüzde gerçekçi bir üslupla renklerin tuvale uygulandığını sanırız ama yüksek çözünürlüklü haline baktığımızda boyanın ayrı ayrı sürülüşünü fark edebiliriz.

Volpedo, Seurat gibi renkleri noktalar halinde değil, daha çok Van Gogh gibi çizgisel hareketlerle boyamıştır. Bu çizgisel üslup aynı zamanda resme dinamik bir duygu katar, figürlerin hareketi gerçekçidir hatta figürler hareket halindeyken yakalanmaya çalışılmıştır. 

Son önermenin Volpedo için doğru olma olasılığı yüksektir çünkü sanatçının 1904 yılında yaptığı ve fütürizmin erken işlerinden olan “Penice Geçidinde Araba” resmi bu yaklaşımı kanıtlar niteliktedir. Resimde görünen bir araba yoktur. Sadece arabanın hızının arkasında bıraktığı toz ve o hızı anlatmak için kullanılmış fırça hareketleri ile akıp giden yolu görürüz. Resim, Munch’un akışkan ve dışa vurumcu fırça kullanımıyla yaptığı ünlü Çığlık (1893) tablosundan sonradır ama Fütüristlerin faşist manifestolarını yazmasına daha beş yıl vardır. 

Giuseppe Pellizza da Volpedo, 1904, “Penice Geçidindeki Araba / Auto al Passo del Penice”

Volpedo’nun içeriği toplumcu gerçekçi, biçimi avangard olan resimleri kendi dönemi içerisinde çok tanınmamıştı. Bunun en büyük nedeni sanatçının resimlerini halkın kolaylıkla ulaşabileceği yerlerde, hatta mümkünse sokakta sergilenmesi yönündeki ısrarı olabilir. Bir diğer sebep olarak, sanatçının 1907 yılında, karısının ve oğlunun ölümünün ardından henüz 38 yaşındayken intihar etmesi ve kısa ömründe sınırlı sayıda üretimde bulunmuş olması gösterilebilir. Ama 1920 yılında, Milano’da bulunan Civic Galeri sosyalist bir konsey tarafından yönetilirken, kamusallaştırma amacıyla “Dördüncü Kuvvet” resmi satın alınır. Bu sayede, tablonun sonraki yıllarda Milano’da halka açık farklı mekanlarda sergilenmesi sağlanır. Resim, 19. yüzyılda sosyalizm ideolojisiyle kimlik kazanan işçi sınıfının bir sembolü haline gelir ve Volpedo’nun halkla buluşma arzusu geç de olsa gerçekleşir. 

Tarihteki devrimler ya da önemli gelişmeler, çoğu zaman bazı trajik olayların peşine yaşanan ani değişimler olarak gerçekleşiyor. Örneğin bir Sırp milliyetçisi, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun veliahtını vurur ve Birinci Dünya Savaşı başlar ya da Kışlık Saray basılır ve Ekim Devrimi patlak verir. Halbuki, önemli kırılımların öncesinde belli bir olgunlaşma dönemi yaşanır. İşte Volpedo’nun resmi de, kendi ülkesinde kıyısından dönecek olsa da, işçi sınıfının tarihsel sıçrayışına uzanan örgütlü yürüyüşünü gösteriyor. İçinde birçok kavgayı barındıran, yenilgileri de olan ama bütününe baktığımızda sakin ve kararlı olmaması için hiçbir sebebin olmadığı, haklı bir ideolojiyle donanmış, kendinden emin bir sınıfın yürüyüşü…

Volpedo’nun resminde, İtalya’nın kuzeyinde uzak bir kırsalda yürüyenler belki el konulan topraklarını geri almak için, belki düşük ücretli uzun çalışma saatlerine son vermek için harekete geçmişler ama bugün, “zenginliğinize el koyacağız” diye burjuvazinin karşısına dikilenleri hatırlatıyorlar.

***

Bu vesileyle, soL haber’de Pazar günü kültür sanat yazılarına kaldığımız yerden devam edeceğimizi paylaşmak istiyorum. Bir resmin tarihte bıraktığı izi kendi dönemi içerisinde analiz etmek ve resimden yola çıkarak günümüzün nesnelliğinde estetiği tartışarak birer özne olarak bakışımızı ortaklaştırabilmek amacıyla yazacağız. Umarım ihtiyacımız olan aydınlık için ufacık bir katkımız olur.

***

  • 1https://en.wikipedia.org/wiki/The_Fourth_Estate_(painting)