Uyuşturucu bağımlılığından kurtulan yurttaş neler yaşadığını anlattı: Sokaklar cehennem gibi

Geçmişte uyuşturucu kullandığını ve bağımlılıktan yeni kurtulduğunu ifade eden T.A soL'a anlattı: Diyarbakır sokakları cehennem gibi. Çocuk yaşta kullanım yaygınlaşıyor.

Özkan Öztaş

Uyuşturucu sorunu ülkenin en çok konuştuğu konulardan biri. Büyük paraların döndüğü uyuşturucu ticaretiyle ilgili iddiaları ülkece izliyoruz. Bu iddiaların bir kısmı iktidara uzansa da malum nedenlerle henüz bunları kamu adına araştırma cesareti gösteren bir savcı çıkmadı.

İşin bir diğer boyutu uyuşturucunun özellikle gençler arasında yayınlaşması gerçeği. İstanbul, Adana gibi şehirlerin adı listenin üst sıralarında gelirken, bunlara Diyarbakır da eklenebilir. Gerek uyuşturucu tacirlerinin silahlandığına dair haberler gerekse kullanım yaşının 8'e kadar düşmesi bir süredir Diyarbakırlıların da gündeminde. 

Geçmişte uyuşturucu bağımlısı olduğunu ifade eden T.A bu sorunla kısa bir zaman önce yüzleşerek tedavi görüp bağımlılıktan kurtulmuş. Şimdi 19 yaşında olan T.A, "Dört yıl boyunca kullandım. Gördüklerimi yaşadıklarımı düşününce hayret ediyorum. O cehennemden kurtulmam büyük şans. Ama Diyarbakır sokakları cehennem gibi. Devlet üzerine düşeni yapmıyor." diyor. 

Yaşadıklarını soL'a anlatan T.A'nın ifadeleri, tüyler ürpertici gerçekleri ortaya çıkarıyor. 

'Benim çevremde 12-13 yaşında yaygın örnekler vardı'

2012 yılında AKP Diyarbakır İl Başkan Yardımcısı olan avukat Cevdet Nasıranlı’nın hazırladığı "Uyuşturucu ile Mücadele" raporunda son 10 yıl içinde uyuşturucu kullanım yaşının 11'den 8'e indiği belirtiliyor. Diyarbakır'ın aynı zamanda uyuşturucu satıcılarının elini kolunu sallayarak dolaştığı bir kent haline geldiği ifade ediliyor Diyarbakırlı emekçiler tarafından.

T.A'nın soL Haber'e verdiği bilgilere göre kullanım yaşı düşmekle birlikte 12-13 yaşındaki çocukların uyuşturucu bağımlısı olması artık yaygın örnekleri oluşturuyor. T.A verdiği bilgilerde "Ben 14 yaşımda başladım kullamaya, bir senedir de tedavi görerek kurtuldum bu sorundan. Burada insanın çevresi çok önemli. Çevrem çok destek oldu bana bu sorunla yüzleşmem ve üzerine gitmem için. Artık hayatı yeniden kuruyorum. Ama uyuşturucu kullandığım dönemde gördüklerimi unutamam. Şimdi siz kullanım yaşı düştü mü diyorsunuz ya? Ben 14 yaşında kullanırken büyük sayılıyordum bir çok kişiye göre. Siz düşünün hesap edin gerisini" diyor.

'Her şey sokakta başlıyor sokakta bitiyor'

Her şeyin sokakta başlayıp sokakta bittiğini ifade eden T.A, "Diyarbakır sokakları cehennem gibi. Böyle bir sürü mahallede sokak başında bekliyor torbacılar. Mesela Bağlar'a diyelim ki şık güzel bir araba geldi ya. Hemen yanına yanışıyorlar. Başka niye gelsin ki bu mahalleye varlıklı biri diye bakıyorlar. Ben sokakta tanıştım uyuşturucu ile. Bu hayata tutunamayıp kendini sokakta arayan kişi uyuşturucu ağında buluyor bir anda kendisini." diyor. 

'Küçük çocuklara, yazmalı teyzelere uyuşturucu sattırıyorlar'

Uyuşturucu tacirlerinin dikkat çekmemek için her yolu denediğini ifade den T.A, "Akla gelmeyecek şeyler yapıyorlar. Mesela 7-8 yaşında çocukları kurye gibi kullanıyorlar. Karşılığında da ailesine, kendisine bazı hediyeler veriyorlar" diyor. 

Bu hediyelerin ne olduğunu sorduğumuzda da "Ürünün cinsine ve miktarına göre değişiyor. Yani esas mesela alınan risk. Riski alan kişiye ürünün cinsine ve miktarına göre bazen maddi destek, bazen bir araba, büyük bir vurgun yaptığı takdirde ev dahi alırlar. Neden almasınlar ki? Böyle insanların küçük çocukları da buna dahil ediliyor bu zincire. Polisler sokak ortasında uyuşturucu arıyoruz derken küçük çocuklarla, yazmalı teyzeler ile uyuşturucu transferi yapıyorlar" diyor. Uyuşturucu satıcılarının dikkat çekmemek için bu yolu izlediklerini belirten T.A, bazen bu paraları aklamak için mahalle içlerinde göstermelik dükkanlar açarak süreci devam ettirdiklerini ifade ediyor. 

'Kullananlar sadece yoksullar, düşkünler değil'

Kullancıların genelde filmlerde anlatıldığı üzere hayatı kötü giden ya da maddi sorunlardan sonra buna başlayan insanlardan oluşmadığını ifade eden T.A, aynı zamanda Diyarbakır'ın önde elen ailelerinden ve ileri gelenlerinden de isimlere rast geldiğini belirtiyor. "Ben Diyarbakır'da uyuşturucu kullanan doktor da gördüm, hemşire de gördüm, varlıklı iş adamı da gördüm." diyor. 

Kullanım meselesinin bir çeşit kültür haline geldiğini belirten T.A, "Çocuklar kendi aralarında sohbet ediyor. Bir rütbeymişcesine anlatıyorlar ben böyle ürün temin ettim, bu kadar temin ettim, falanca para tuttu diye. Niye böyle anlatıyorlar? Çünkü bu insanların artık bir araya gelip doğru düzgün buluşacağı ortamlar da yok ediliyor. Uyuşturucu kullanımı çok yaygın. Dolayısıyla fiyatı da öyle aşırı pahalı değil. Ulaşılabilir durumda. Okulların yakınlarında, fabrikalarda, bir çok yerde temin edilebilir hale gelmiş durumda. Mesela böyle görseniz bu hayatta hiç sigara içmemiştir dediğiniz tiplere denk geliyorsunuz hepsi uyuşturucu müptelası olmuş durumda" diyor.

'Her gün gözümün önünde satılıyor'

Diyarbakır'da Ofis semtinde bir firmada çalıştığını ifade eden T.A, "Burası Diyarbakır'ın en işlek caddelerinden biri. Biliyorsunuz arkamız Dağkapı önümüz 75'e gidiyor. Her gün yüz binlerce insan gidiyor geliyor buradan. İşte bak ben görüyorum her yerde satılıyor bu. Gözümün önünde satılıyor. Bunu ben görüyorum da başkası görmüyor mu? Her yerde kameralar var. Görmemek mümkün mü?" diyerek anlatıyor kent merkezindeki uyuşturucu satışlarını. 

'Onlarca kez telefon açtım polislere'

Sokak ortasında uyuşturucu kullanan insanları telefonla polise şikayet ettiğini ifade eden T.A, "Her seferinde geç geliyorlar. Bunun kasten olduğunu düşünüyorum artık. Mesela arıyorum polisleri diyorum ki karşıdaki bankta uyuşturucu kullanıyorlar (anlatıcı bunu kova yapıyorlar diye aktarıyor) görüyorum ama polisler aramamdan 3 saat sonra geliyor. Bakın ben samimiyim. Dilerlerse polislerle tekrar görüşebilirim. Hatta arama kayıtlarım var kamera kayıtları var. Benim aramamdan kaç saat sonra gidiyorlar bir baksınlar. Polisler gittiğinde ya zaten kullanan kişiler gitmiş oluyor ya da uyuşturucuyu kullanıp bitirmiş oluyorlar. Neden müdahale etmiyorsunuz dediğimde de üzerlerinden uyuşturucu çıkmadığı için bir şey yapamayız diyorlar ve çekip gidiyorlar" diye anlatıyor.

"Kullananlara da satanlara da göz yumuyorlar"

Kullanıcılara ve uyuşturucu satanlara göz yumduklarını düşündüğü ifade eden T.A bu düşüncelerini şu sözlerle anlatıyor. 

"Ben eski bir kullanıcıyım. Birkaç yıldır da bu ortamlardan uzağım. Yeni bir hayat kuruyorum kendime. Yanımda olan kişiler var. Sağolsunlar. Hepsi elimden tuttu. Aştım sorunları. Ama ben mesela, bunları basit bir göz ile görüyorsam, duyuyorsam, işi narkotik olanların görmemesi mümkün mü? Bakın gerçekten her şeyi bir kenara bırakın sadece mobese kameralarını izleyip takip etseler bir sürü kişiye ulaşırlar. Polise sorunca da bağlantılarını araştırıyoruz o yüzden müdahale etmedik diyorlar. Yahu görüyorum işte aynı 2-3 kişi yan yana geliyor aynı yerde her hafta uyuşturucu kullanıyor. Daha neyi bekliyorsunuz yeni bağlantılar kurmasını ve yeni insanlara mı ulaştırmasını mı?

Ben bu uyuşturucu baronlarının eskisine kıyasla daha güçlü olduklarını ve muhtemelen edindikleri servet ile emniyetten de bazı isimleri kendileri ile çalışmaya ikna ettikleri düşüncesindeyim. Aksi bir şeyi aklım almıyor çünkü. Düşünsenize bugün bir memura bir ev bir araba hediye etseniz ne olur? Bu piyasada paralar havada uçuşuyor ve kolay kazanılıyor. Buraya devletin ciddi müdahale etmesi lazım. Sokak ortasında herkesin bildiği üç dört torbacıyı yakalayıp bir ay sonra serbest bırakmaktan söz etmiyorum. Gençlere el uzatılması lazım, ailelere bilinç aşılamak lazım, yanlarına olmak lazım. O kadar zor değil gerçekten bunlar" 

soL Haber'e Diyarbakır'daki uyuşturucu ağlarını ve yaygınlığını anlatan T.A, sözlerini "Bunlar gerçekten buzdağının görünen yüzü. Ben 15 yaşında yüksek doz uyuşturucu kullandığı için yakın bir arkadaşını kaybetmiş biriyim. Öyle basit şeyler değil. Aileler parçalanıyor, yaşamlar sona eriyor. El ele verip bu konuya karşı bir şeyler yapmalıyız" diyerek tamamlıyor.