Üniversitelerin açılmasına az bir zaman kaldı. Bazı bölümlerde farklılık göstermekle birlikte kimi üniversiteler eylülün ortalarında, kimileri ise ekim ayının başlarında açılacak.
Üniversite için şehir değiştirmek, Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) bursu veya kredisiyle geçinmek ve odalarının kapasitesi olması gerekenin üzerinde artırılan KYK yurtlarında kalmak her sene daha zor hale geldi.
Son olarak KYK’nin yurtlara yaptığı yüzde elli zamla en düşük ücret 345 TL’den 517 TL’ye, en yüksek ücret ise 570 TL’den 855 TL’ye çıktı. Yurt ücretine ek olarak 15 Eylül’e kadar yatırılması gereken depozito ücreti de 685 lira olarak belirlendi. Buna karşın lisans öğrenciler için 2000 lira olan KYK burs ve kredilerinde herhangi bir zamma gidilmedi.
KYK yurtlarının bir diğer problemi de artan öğrenci talebine odalara ranza koyarak yanıt vermeye çalışması. Örnek vermek gerekirse, üç kişi için tasarlanan odalara ranza koyularak oda kapasitesi altı kişilik yapıldığında ancak üç gardırop ve üç çalışma masası olduğu için oda herkesin ihtiyacını karşılamıyor. Yani öğrenciler gardırop ve çalışma masalarını bölüşmek zorunda.
Eve çıkan veya özel yurtlarda kalan öğrencilerin karşısına da yine ekonomik problemler birinci sırada. Büyükşehirlerde 10.000 TL’nin altına özel yurt odası bulmak oldukça zorken, ev kiralarında da aynı sorun mevcut.
Ailelerinden ayrı kentlerde okuyan üniversite öğrencileri Kübra, Oğuz ve Fatma yaşadıklarını soL sordu.
Öğrencilerin ortak sorunu, barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorluk çekmeleri.
‘KYK yemekleri sağlıksız, dışarıdaki yemekler de pahalı’
Kübra’nın ailesi İstanbul’da yaşarken, kendisi Eskişehir’de, Anadolu Üniversitesi’nde okuyor ve KYK yurdunda kalıyor.
Bu sene geçen sene yaşadıkları problemlerin katlanacağını düşünen Kübra, bunun nedeni olarak artan enflasyonu, yükselen hayat pahalılığını işaret etti.
Bu maliyetlerin beslenme gibi yaşamsal konuları da etkilediğini söyleyen Kübra, KYK yurdunda verilen yemeklerin sağlıksız olduğunu, okul yemeklerinin kısıtlı ve dışarıdaki yemeklerin maliyetli olduğunu belirtti.
Kübra, beslenme sorunuyla ilgili “Neredeyse hiçbir zaman sağlıklı beslenemedim geçen sene. Bu sene daha zor olacak gibi görünüyor. Hafta sonu okul yemeği yok, KYK yemekleri sağlıksız ve dışarıdaki yemekler de pahalı” dedi.
KYK yurdundaki barınma problemine şu sözlerle değindi:
“Odam altı kişilik, bırakalım oturup iki satır bir şeylere bakılacak alanı, özel alan bile yok. Buna rağmen yüzde elli zam yapıldı. Haliyle KYK’den de çıkmak istiyorum ama bu ekonomik durumda oldukça zor.”
Kübra, öğrencilerin devletten aldığı paranın yanı sıra ailelerinden aldığı paranın da yetmediğini, pek çok arkadaşının çalıştığını ve kendisinin de çalışmaya başlayacağını anlattı.
‘Bazen okumak ve çalışmak arasında kalıyorum’
Oğuz, İstanbul Üniversitesi’nde okuyor. Ailesi Diyarbakır’da yaşayan Oğuz, okurken çalışan öğrencilerden.
Geçen sene çalışmaya başlayan Oğuz, gıdadan barınmaya kadar neredeyse her kalemde maliyetlerin artığını, dolayısıyla öğrenci olmanın her geçen sene zorlaştığını söyledi.
Barınma problemine dikkat çeken Oğuz harcama kalemleri yükseldikçe gelir kalemimin artmamasından dert yandı:
“Hem çalışmak zorunda olduğum için hem imkanların yetersiz olmasından dolayı KYK yurdundan ayrılmak zorunda kaldım geçen sene. Geçen sene eve çıktık arkadaşlarla, bu sene başka bir yere taşındık, çalıştıklarımın neredeyse tamamını ev kirasına veriyorum.”
Oğuz, İstanbul’un zaten her açıdan pahalı bir kent olduğunu, bunun üstüne bir de İstanbul-Diyarbakır arası yol masrafını düşündüğünü belirtti. Uçak ve otobüs biletleri arasında artık bir fark kalmadığını yani ikisinin de pahalı olduğunu söyledi. Oğuz’un en çarpıcı sözleri şunlar:
“Bazen okumak ve çalışmak arasında kalıyorum.”
‘Sağlıklı yemeğe hasret kalarak yaşamımızı sürdürüyoruz’
Fatma da İstanbul Üniversitesi’nde okuyor, ailesi ise Muğla’da yaşıyor.
Günümüzde üniversite öğrencilerini mezun olduktan sonra işsizlik ve kötü yaşam koşullarının beklediğini düşünen Fatma, eğitim sürecinde yaşanan zorlukların da kendilerini boğduğunu, “gelecek kaygılarıyla günlük temel ihtiyaçları arasında bocalayan bir üniversite gençliği olduğunu” belirtti.
Fatma, özellikle memleketinden ve ailesinden uzakta yaşayan öğrenciler için durumun daha vahim olduğunu kaydetti:
“Bugün ortalama bir öğrencinin özel yurt ya da evde kalması çok zor. KYK yurtlarındaki koşullar malum, ayrıca yurt sayısı yetersiz olduğu için de açıkta kalan pek çok öğrenci var.”
Tarikat yurdu problemine de değinen Fatma, şunları anlattı:
“İşte bu noktada tarikat yurtları devreye giriyor, dönemin başlamasına az bir zaman kala belki de daha önce hiç gelmediği bir şehirde barınma gibi temel bir hakkından yoksun kalan gençler ve aileleri, kendilerini bu yurtların kapısında buluyor. Kimi istemediği halde kimi de sunulan çeşitli vaatlere inanıp kayıt yaptırıyor. Fakat sonuç iki durumda da aynı oluyor. Üniversite gençleri kendilerini tarikat yapılanmalarının kucağında buluyor.”
Barınmadan sonra diğer bir büyük problemin beslenme olduğunu söyleyen Fatma, KYK yurtlarındaki yemeklerin sağlıksız, dışarıda yemek yemenin ise maliyetli olduğunu, okul dışında bir seçenek kalmadığını dile getirdi. Fatma, “Beslenme maliyeti bütçemizin önemli bir kısmını oluştururken sağlıklı yemeğe hasret kalarak yaşamımızı sürdürüyoruz” diyerek durumu özetledi.