Türkiye Komünist Partisi (TKP), Mustafa Suphi ve yoldaşlarını anmak için "TKP yeni bir Türkiye için çağırıyor" başlıklı etkinlikler düzenledi.
Ankara, İstanbul ve İzmir'de eş zamanlı olarak düzenlenen etkinlikler yoğun katılımlarla gerçekleştirildi.
Ankara'da çok sayıda yeni parti üyesine 'merhaba' denildi
Ankara'da etkinlik TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Salonu'nda yapıldı.
TKP'nin örgütlenme çağrısına ilişkin bir video gösterimiyle başlayan etkinlik, daha sonra son dönemde partiye katılan çok sayıda kişiye parti rozetinin takılmasıyla devam etti.
'21. yüzyıl henüz başlamadı'
Rozet töreninin ardından Mustafa Suphi ve yoldaşlarının mücadelesini anlatan bir video gösterimi yapıldı.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, rozet töreninin ardından kürsüye çıkarak bir konuşma yaptı.
"Bugün sadece bundan 101 yıl önce yaşanan tarihsel bir cinayeti anmak için toplanmadık. Mustafa Suphi ve arkadaşları, TKP'nin kurucu kadroları, bundan yaklaşık bir asır önce, Türkiye'nin işçi sınıfı iktidarına, sosyalizme taşınması için zorlu bir yolculuğa başladı" diyen Okuyan, "Bu mücadele bugün devam ediyor. 100 yıl toplumların tarihinde bir yandan çok uzun bir süredir, öte yandan da insanlığın sınıfsız, sömürüsüz bir dünya için mücadelesinde çok da uzun değildir. Geride bıraktığımız 100 yıl, bize emekçilerin, işçi sınıfının, ezilenlerin asla ve asla boyun eğmeyeceğini gösterdi. Bu anlamda 21. yüzyıl henüz başlamadı. Evet, dikkatle bakıldığında her yerde ezilen, mücadele eden emekçileri, yoksulları, işgalcilere karşı mücadele eden yurtseverleri, zalimlere karşı ayağa kalkanları görürüz. Ama diyorum ya, 21. yüzyıl henüz başlamadı. 21. yüzyılı, 20. yüzyılı 1917'de başlatanlar bir kez daha başlatacak, bundan emin olun" ifadesini kullandı.
'TKP'nin ilk kadroları cesur, yurtsever, devrimci ve sonuna kadar komünist oldular'
Okuyan, Mustafa Suphi ve yoldaşlarının mücadeleye başladığı yılların tarihsel niteliğine vurgu yaparken, "Mustafa Suphi ve yoldaşları bir yandan Türkiye'ye sosyalizm yakışır derken, bir yandan da burjuva kadrolarının başlattığı milli mücadeleye destek vermek, o mücadelede emekçileri temsil etmek için Anadolu'ya gelmek zorundalardı. Partimiz Anadolu'da kuruldu, bu coğrafyaya, kendi ülkelerine geldiklerinde, mücadele için geldiklerinde tuzağa düşürülüp katledildiler" dedi.
"Biz Marksistiz, tarih bizim için sınıfsal mücadelenin ve bu mücadelenin siyasal, sınıfsal uzantılarının ürünüdür" vurgusunu yapan bulunan Okuyan, "Ne mutlu ki TKP'nin ilk kadroları korkak, ürkek, hain olmadılar, sonuna kadar cesur, yurtsever, devrimci ve sonuna kadar komünist oldular" diye konuştu.
Komünistlerin dünyanın her yerinde işgalcilere karşı yurtseverce mücadele ettiğini belirten, buna Çin'den Fransa'dan Yugoslavya'dan örnekler veren Okuyan, "Nerede bir komünist varsa, orada işgalciler mutlaka kaybetti. Bizim tarihimizde işgalcilere, işbirlikçilere boyun eğmek yok" dedi.
‘Eşitlik yoksa özgürlük de yok’
Okuyan, “Dünyada sömürücülerin dini, imanı, milleti olmaz. Onların tek taptıkları şey kârlarıdır, o kârı kafalarına vuracağız. O zaman ülkemiz yaşanabilir bir yer haline gelecek. O Türkiye emekçi halkımızın, bu ülkede yaşayan bütün emekçilerin eseri olacak” dedi.
Okuyan, bağımsız ve laik bir Türkiye’nin ancak sömürücü sınıfların sırtımızdan atıldığında mümkün olacağına işaret ederken, laik, bağımsız bir ülke isteyenlerin bu düzenin sınırlarının dışına çıkan mücadelenin bir parçası olması gerektiğini vurguladı.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan “Biz sınıfsız, sömürüsüz bir düzen için mücadele ediyoruz. Biz özgürlük değil, eşitlik mücadelesiyle hareket ediyoruz. Eşitliğin en büyük özgürleştirici olduğunu biliyoruz. Eşitlik yoksa özgürlük de yok. Başka bir deyişle ekmek yoksa ne özgürlük var ne de barış” ifadesini kullandı.
‘Fabrikalar, tarlalar, siyasi iktidar, hiçbir şey patronların olmayacak. Biz bunu istiyoruz’
TKP’nin devletleştirme çalışmasından söz eden Okuyan, “Hodri meydan diyoruz bütün düzen partilerine. Hemen devletleştirme. Enerjiden başlayalım. Bugünkü sistemde bile elektrik piyasası devletleştirilsin, halkın sırtına binen yük hafifler. Basit bir slogan değil bu, hemen devletleştirme. Bu kavramı halkın gündemine sokmalıyız ki, o zaman ‘Fabrikalar, tarlalar, siyasi iktidar, her şey emeğin olacak’ sloganının bir anlamı olsun. Bu slogan gerçek olduğunda fabrikalar, tarlalar, siyasi iktidar, hiçbir şey patronların olmayacak. Biz bunu istiyoruz” diye konuştu.
‘TKP’nin düşmanlıktan vazgeçemeyeceği şey sermaye sınıfı ve onun uzantılarıdır’
İttifak görüşmelerine dair de konuşan Okuyan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“EMEP ve SOL Partili dostlarımızla görüşmeler yürütüyoruz ve bu hukuka saygı duyarak sürdürüyoruz. Bu üç parti önümüzdeki döneme dair hızlandırıcı, öncü bir rol oynayabilir dedik ve yola çıktık. Bu bir heyecan ve beklenti yarattı. Bu yüzden de sürekli soruluyor, ‘ne olacak, ilan edecek misiniz, kuracak mısınız?’ diye. Şunu unutmayalım, son derece dinamik bir dönemden geçiyoruz. Burada TKP açısından önemli olan şudur, sözümüzü açıklıkla söylemek, dostlarımızla, anlaştığımız, ortaklaştığımız noktalarda gücümüze güç katmak, dostlarımızı çoğaltmak ve Türkiye’nin yakın geleceğinde devrimci bir iradeyi Türkiye siyasetini önemli bir ağırlık noktası haline getirmek. Umut ediyoruz, inanıyoruz ve biliyoruz ki bu üç parti yakın zamanda, bütün bu görüşmelerin hakkını veren, sonrasına güç veren adımlar atacak. TKP ancak şunu söyleyebilir. Biz şu ana kadar sürdürdüğümüz yapıcı tutumu, dostlarımızı, dost bildiğimiz bütün siyasi hareketleri anlama çabasını sürdüreceğiz. Bizim için ittifak, ilkeli ve ortak bir program doğrultusunda, ittifak üyelerinin birbirine güvendiği bir platformdur. Burada bir başka mesele sürekli karşımıza çıkıyor. Özellikle CHP ile yan yana gelecek misiniz, HDP ile yan yana gelecek misiniz diyorlar. Yanıt veriyoruz bu sorulara sürekli ama bu sorular yine soruluyor. Biz CHP ve HDP içinde sayısız dostu olan bir partiyiz. Bu partilerle bir düşmanlık ilişkisi tarif etmiyoruz ama TKP’nin genetik kodlarında, yapısında bir sınıf düşmanlığı var. O sınıf düşmanlığı Türkiye’de sermaye sınıfına doğrudan hizmet eden herkesi kapsıyor. Bu tarif içinde kimler var sorusu yanlış soru. Bu şöyle bir irade beyanıdır, TKP dostunu çoğaltmak isteyen bir partidir. TKP’nin düşmanlıktan vazgeçemeyeceği şeyse Türkiye’de sermaye sınıfı ve onun uzantılarıdır. Bu bizim kırmızı çizgimiz. Buna anlayış gösterilmesini istiyoruz."
Kemal Okuyan'ın konuşmasının ardından Yapıcılar müzik grubu bir dinleti sundu.
'Yeni bir Türkiye'yi birlikte kuracağız!'
İstanbul'da ise Kartal’da Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde bir araya gelen TKP üyeleri ve dostları Mustafa Suphi ve yoldaşlarını andı.
Yakın zamanda TKP’ye üye olan çok sayıda kişiye rozetleriyle birlikte karanfillerin sunulduğu etkinlikte, komünist şair Nihat Behram kürsüden “Çıkmak İçin Bu Karanlıktan” adlı şiirini okudu.
Mustafa Suphi’yi ve mücadelesini anlatan bir videonun gösterilmesinin ardından TKP Merkez Komite üyesi Senem Doruk İnam kürsüye geldi.
Doruk İnam, “1921’de Mustafa Suphileri kaybettiğimizde, yalnızca TKP'nin kurucu önderlerinin hayatlarını kaybetmedik” dedi. Suphilerin öldürülmesinin aynı zamanda binlerce, milyonlarca emekçinin kurtuluşuna yapılan bir müdahale olarak da görülmesi gerektiğini söyleyen İnam “Suphilerin öldürülmesi, içinde tarihsel ilerlemeyi barındıran burjuva devrimlerinin karşı devrimci rolünü de apaçık gözler önüne koymuştur” diye konuştu.
Suphilerin öldürülmesinden 101 yıl sonra bugün, Türkiye'de bütün sorunların kaynağında kapitalizm olduğunu vurgulayan İnam “1920-21’den çok daha sade bir mücadele zemini var. Kapitalizm ve onun asalak sınıfıyla mücadele edilmelidir ve bu köhne düzen yıkılmalıdır. TKP’nin görevi budur ve TKP bunu yerine getirmek için hazırdır” diye konuştu.
TKP’nin Patronların Ensesindeyiz Ağıyla, Kadın Dayanışma Komiteleriyle, semt evleriyle mücadelesini büyüttüğünü, TKP gönüllülerinin bulundukları her noktada; her mahallede her işyerinde boyun eğmeyenlerin sesini örgütlediklerini dile getiren İnam “Peki TKP bu ülkenin yalnız partisi mi? Elbette yalnız değiliz ama dahası da var… Bugün Türkiye Komünist Partisi, solun ve sosyalizmin bir alternatif olarak emekçilerle buluşabilmesi için aynı ilkelerle mücadele eden partilerle bir araya geliyor. Emek eksenli, gericiliğe karşı ve anti-emperyalist bir hattı hep birlikte güçlendirmeye çalışıyor” dedi.
'Sözümüz olsun yoldaşımıza kazanacağız!'
“AKP'den kurtulmak istiyorsak, Erdoğan'dan kurtulmak istiyorsak. Türkiye'de ihtiyacımız olan şey onların temsil ettiğin düzenden kurtulmaktır” diyen İnam şunları kaydetti:
“Konuşmamdan önce izlediğimiz videoda Mustafa Suphi bize sesleniyordu, eşit ve özgür bir ülke hayaliydi, bu hayali gerçekleştirmek bizim kuşağımıza kaldı, sözümüz olsun yoldaşımıza. İnanıyoruz, Partimize, sosyalizme ve ona omuz veren, verecek milyonlarca emekçiye… Türkiye Komünist Partisi’nin binlerce üyesi onbinler olacak, yüz binler olacağız sonra ve Kazanacağız! Ne bu ülke, ne ülkemizin güzel insanlarının hiçbir çaresizliğe, karanlığa mahkum olmadığını göstereceğiz.
Mustafa Suphilere sözümüz, emekçilere sözümüz olsun. Bu düzeni birlikte yıkacağız ve yeni bir Türkiye'yi birlikte kuracağız. Başka yolu yok. Yaşasın Sosyalizm, yaşasın partimiz.”
İnam’ın konuşmasının ardından sahneye çıkan Los Obreros Müzik Topluluğu şef Haluk Polat yönetiminde Ruhi Su’nun Onbeşler Ağıdı’nın yeni düzenlemesinin de yer aldığı bir dinleti sundu.
'TKP'nin görevi çok sade: Kapitalizm yıkılmalı!'
TKP üye ve dostları İzmir'de de Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi'nde bir araya geldi.
Yeni üyelere rozet takıldıktan sonra, şair Tuğrul Keskin sahneye çıktı. Keskin, "Yüreğim 28-29 Ocak'ta hep kanadı. Bu zalimlere karşı bir arada, omuz omuza duracağız. Bizi bu bir arada duruş kurtaracak" dedi. Keskin daha sonra da "Kalk" isimli şiirini okudu.
Suphilerin anıldığı video gösteriminin ardından konuşan TKP MK Üyesi Savaş Sarı, "TKP'nin görevi çok sade: Kapitalizm yıkılmalı! 'Kiminle yıkacaksınız kapitalizmi?' diye soruyorlar. 'İşçi sınıfı mı kaldı?' diye devam ediyorlar. Bugün işçi sınıfı toplumun büyük çoğunluğunu oluşturuyor. Milyonlarca emekçi emek gücünü satarak yaşamlarını sürdürmek zorunda" dedi.
Sarı, "Bugün işçi sınıfı toplumsal hayatın sürdürülebilmesini sağlayan asıl unsur. Örneğin bugünlerde çok tartışılan enerjinin, evlerimizde işyerlerinde kullanılan elektriğin üretimi ve konutlara kadar taşınması emekçiler olmadan nasıl mümkün olacak. İşçi sınıfı bugün ülkenin yağmasına ve ortadaki ağır eşitsizliğe dur diyebilecek yegane güç. Yeter ki bir araya gelmeyi, örgütlü hareket etmeyi başarsın. 15 - 16 Haziran Direnişi, Tariş Direnişi, Tekel Direnişi bunu gösteren örneklerden sadece birkaçı" diye konuştu.
Savaş Sarı şunları söyledi: