Türkiye’ye mektup: 'Güçlü ol, Mehmet yoldaşım'

'Birbirimize yardım etmek ve barış içinde yaşamak bizim görevimiz ve halklarımızın yararınadır.'

soL - Çeviri

Yazan Nikos Mottas*

Pazartesi günü Türkiye ve Suriye’yi vuran güçlü ve yıkıcı deprem, Türkiye’nin Kocaeli kentinde 17 Ağustos 1999’da (7,6 şiddetinde bir deprem) meydana gelen ve yaklaşık 18.000 can kaybına yol açan depremi hatırlattı. 

19 Ağustos’ta, söz konusu depremden iki gün sonra Yunanistan Komünist Partisi’nin (KKE) parti gazetesi ‘Rizospastis’in başlığı şu şekildeydi: ‘Güçlü ol, Mehmet yoldaş’. Bu başlık, gazeteci Pavlos Rizargiotis’ın, Yunanistan işçileri ve halkının komşularına karşı proleterce dayanışma duygularını ifade ederek kaleme aldığı makalesiydi. Enternasyonel dayanışmanın harika bir örneği olan söz konusu makalenin serbest çevirisi şuydu: 

Güçlü ol, Mehmet yoldaşım

Mehmet kardeşim ben buradayım. Yeryüzünün sarsılışını hissedip beni şafak vakti çağırdın. Birisinin başına kötü bir şey geldiğinde ve yardıma ihtiyacı olduğunda gelen komşuyum. Uyurken seni rüyamda duydum gibi. Uyandım. Komşum tehlikedeydi. Enkaz altında gömülü olduğunu ve kendini kurtarmak için mücadele ettiğini görünce dondum kaldım. Sana yardım edeceğim. Aramızdaki deniz bizi birleştiriyor, bölmüyor. Bizi hiçbir şey bölemez. İkimiz de bunu biliyoruz.

Cesur ol, Mehmet arkadaşım. Gözyaşlarını sil. Kalbini güçlendir. Ayağa kalk. Sıkı tutun. Ölülerini toprağa verecek ve diğer mağdurlara yardım edecek gücü kendinde bul. Yaşamını yeniden kurmaya çalış. ‘Dayanıksız binalara’ seni mahkum ederek kızgın, yıkıcı depremin titreşimlerine karşı seni savunmasız ve en çok ihtiyaç duyduğun anda desteksiz bırakanlardan intikam almaya hazırlan. 

Sen işçisin, Mehmet yoldaşım ve işçiler güçlüdür. İşçiler fırtınayı savuşturmayı bilir. Türkiye senden yıkılmış evleri daha sağlam bir şekilde yeniden inşa etmeni ve makineleri çalıştırarak zarar gören fabrikaları yeniden çalışır hale getirmeni bekliyor. Ürünler üretmeni, zenginliği yaratmanı, Türkiye halkı için yarınların daha iyi olmasını sağlamanı; yoksulların, güçsüzlerin, ezilenlerin, tüm insanların yaşamlarını iyileştirmeni  bekliyor.

Biliyorum kızgınsın Mehmet arkadaşım. Sen acı çekerken ve ihtiyacın olduğunda yanında olmayıp seninle hiç ilgilenmeyen ve Allah’tan sana yardım etmesini isteyen Ecevit’e kızgınsın. Ben de Simitis’e kızgınım. Bizim işçilerimiz tehlikede olup ondan yardım istediklerinde o da hiç ortalarda görünmez. Bu yüzden de sen acı çekerken senin yanında olduğunu söylediğinde ona inanma. O yalnızca Ecevit’le ‘iyi’ geçinmeye bakıyor. Birbirimize yardım etmek ve barış içinde yaşamak bizim görevimiz ve halklarımızın yararınadır.

Türkiye ve Yunanistan’ın o dönemki liderlerinin adını günümüzdekilerle (Erdoğan ve Mitsotakis) değiştirdiğinizde, Ege’nin iki yakasındaki halkların ortak kaderine vurgu yaparak halkları ayıran bir şey olmadığını tam tersine aynı acıları paylaştıklarını ve sömürücü kapitalist sisteme karşı beraber mücadele etmeleri gerektiğine vurgu yapan makalenin güncelliğini son derece koruduğunu görürsünüz.

Günümüzde bir yanda Türkiye halkının ürettiği zenginliği sömüren bir avuç tekelden -modern sultanlar- oluşan bir Türkiye, diğer yanda ise İstanbul’dan Gaziantep’e kadar yoksulluk içinde yaşayan bir halk ayrıca olumsuz koşullarda mücadelesini sürdüren sendikalar ve komünistlerin olduğu bir Türkiye yer alır. Ege’nin diğer yakasında da varlıklı büyük sanayici ve gemicilerin Yunanistan’ı ile işçilerin, grevcilerin, yoksul tabakanın Yunanistan’ı karşımızdadır.

Yunan-Türk dostluğunun gerçek anlamını bir burjuva siyasi lider hiçbir zaman dile getiremez. Bu büyük dostluk bundan 71 yıl önce büyük komünist şair Nazım Hikmet’in Yunan kardeşlerine yazdığı şu mektupla eşsiz bir şekilde ifade edilmişti: “Türkiye ve Yunanistan halkları Yunan-Türk dostluğuna bambaşka bir anlam verir. Onlar için dostluk, vatanlarının özgürlüğü için ortak mücadele yürütmek demektir. Ayrıca ulusal bağımsızlık ve dostluğun kardeşlik sofrasında yan yana durarak kendi ülkelerinin ekmek ve zeytinlerinin tadına bakabilmenin mutluluğuna erişmek için mücadele etmek demektir.”

*In Defense of Communism (Komünizmi Savunurken) sitesinde baş editor olan Nikos Mottas tarafından kaleme alınan bu makale 8 Şubat 2023 tarihinde yayımlanmıştır.