Hükümet heyeti, Nijer’deki Batı karşıtı askeri darbeden yaklaşık bir yıl sonra ülkeyi ziyaret etti. Bu süreçte Türkiye, ülkedeki yatırımlarını artırmaya yönelik ciddi adımlar attı.
Can kuyumcuoğlu
Nijer’in başkenti Niamey’e ziyaret düzenleyen hükümet heyeti, dış politika, savunma ve güvenlik konulu ortak çalışma toplantılarına katıldı. Heyette yer alan isimler arasında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ve Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün vardı.
İki ülke arasında petrol ve doğal gaz başlığında iş birliğini öngören "Petrol ve Doğal Gaz Alanında İş Birliğine İlişkin Niyet Beyanı"nı imzaladı.
Ziyaret sonrası basın toplantısı düzenleyen Fidan, yapılan ziyaretin “çok verimli” geçtiğini söyledi. Afrika ile ortaklık ilişkilerinin her geçen gün daha da ileriye gittiğini ifade eden Fidan şöyle konuştu:
"Bugün itibariyle 54 Afrika Ülkesi’nin 44’ünde büyükelçiliğimiz bulunuyor. Nijer ile tarihi ilişkilerimiz Osmanlı dönemine kadar dayanmaktadır. Son zamanlarda Nijer ile ilişkilerimizi daha yapısal bir zemine oturtmak için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Afrika'daki güven ve istikrar da önceliklerimiz arasında. Nijer Devlet yetkilileriyle terörle mücadele, eğitim, enerji, sağlık, ticaret, güvenlik ve savunma gibi çeşitli konuları ele aldık. Üç çalışma grubu oluşturarak savunma, madencilik, güvenlik, enerji, ekonomi ve ticaret başlıklarını ayrıntılı şekilde görüştük. Toplantı sonunda ekonomi ve finans alanlarında işbirliğini ilerletmeye yönelik bir dizi ortak adım üzerinde anlaştık."
Hükümet heyetinin bu ziyareti, Nijer’deki Batı karşıtı askeri darbeden yaklaşık bir yıl sonra geldi. Bu süreçte Türkiye, askeri cunta yönetimiyle ilişkileri sıkı tutarak, ülkedeki yatırımlarını artırmaya yönelik ciddi adımlar attı.
Afrika’da ortaya çıkan yeni aktörler
Uzun yıllar boyunca eski sömürgeci güçlerin nüfuzu altında olan Afrika ülkeleri, son yıllarda yeni yabancı aktörler için geniş bir pazar haline geldi. Batı ülkeleri, bu konuda Çin ve Rusya'ya odaklansa da, Türkiye’nin de aralarında olduğu bir dizi ülke de kıtada ekonomik güç haline gelmeye başladı. Türkiye’nin yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Hindistan, İsrail, Mısır, Brezilya gibi ülkeler de kıtada ekonomik, askeri veya siyasi güç sağlamak adına buraya ciddi yatırımlar yapıyor.
Şimdiye kadar bu yeni rekabetin bir kısmı için odak noktası Nijer oldu. Ülkede geçtiğimiz yılki Batı karşıtı askeri darbeden sonra Fransız güçler çoktan ülkeyi terk ederken, ABD güçlerinin de ülkeden ayrılma süreci devam ediyor. Bu sırada, Rusya ve Çin’in yanında Türkiye ve İran’ın da ülkeye yönelik atılımları dikkat çekiyor.
Nijer’le silah anlaşmaları darbe öncesi başladı
Nijer'in savunma bağlarını Batı dışındaki ülkelerle çeşitlendirme çabaları esasında darbeden öncesine dayanıyor. Nijer'in darbe öncesi hükümeti, 2021’in sonlarında Türk Bayraktar TB2 insansız hava araçları (İHA) için bir sözleşme imzalamıştı. İHA’lar Haziran 2022'de teslim edildi. Türkiye ayrıca Nijer'e kara saldırısı ve silahlı keşif görevleri için uygun bazı zırhlı araçlar ve Hürkus-3 eğitim uçakları sattı.
Ancak Türkiye'nin savunma sanayiine dair politikası satışla da sınırlı kalmıyor, izlenen askeri politika kapsamında ülkelere satış sonrasında destek ve eğitim de veriliyor. Somali'ye gerçekleştirdiği satışların ardından ülkede askeri üs kuran Türkiye'nin benzer bir adımı Nijer'de de atmayı hedeflediği gündeme gelen iddialar arasında bulunuyor.
Türkiye'nin yurt dışındaki eli: TİKA ve Maarif Vakfı
Diğer Afrika ülkelerinde de olduğu gibi Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Türkiye Diyanet Vakfı, Nijer'de de faaliyet yürüyor.
Başkent Niamey'e 2014 yılında ofis açan TİKA eğitim, hayvancılık, tarım, sağlık, gıda, sosyal ve kültürel alanlar başta olmak üzere ülkede birçok proje gerçekleştirdi. Bunlar arasında okul inşaatı ve donanımı, Türkiye'de eğitime yönelik burs programları, mesleki eğitimler, hayvan ve tarım aleti hibesi, sağlık merkezlerinin modernizasyonu ve donanımı, su kuyusu kurulumu, sosyal merkezlerin açılması, gıda ve kıyafet yardımı gibi projeler öne çıkıyor.
Türkiye Maarif Vakfı'nın Nijer'deki faaliyetleri ise 2017 yılında başladı. TİKA tarafından Selçuklu mimarisiyle 40 bin metrekare alan üzerine inşa edilen Nijer-Türkiye Dostluk Okulu, Maarif Vakfı'nın kullanımına sunuldu ve okul 2017-2018 eğitim öğretim yılının başında öğrenci kabulüne başladı. Gülenci darbe girişiminin ardından Nijer’deki cemaat bağlantılı 5 okul ve 3 yurt da Maarif Vakfı'na devredildi. Nijer-Türkiye Dostluk Okulu’nda yaklaşık 1600 öğrenci güncel olarak eğitim görmekte. Okullarda, okul öncesinden lise kademesine kadar eğitim veriliyor ve öğrencilerin B1 seviyesinde Türkçe ile mezun olması hedefleniyor.
Suriyeli paralı savaşçılar yaklaşık bir yıldır gönderiliyor iddiası
Öte yandan Rusya’nın Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerin yanında Nijer’de de askeri varlığını büyütmeye başladığına dair haberler dış basına birçok kez yansıdı. Ancak Batı medyasının son altı ayda odaklandığı bir diğer nokta, Türkiye'den Nijer’e yüzlerce Suriyeli paralı askerin gizlice uçurulduğu iddiası oldu.
Bu paralı askerler, Suriye’deki iç savaş sırasında Türkiye tarafından desteklenen cihatçı grupların mensupları. Suriyeli paralı askerlerin Nijer'e vardığı iddiasıyla ilgili Mayıs 2024'te birkaç makale dış basında yer aldı. Suudi Arabistan tarafından finanse edilen Al-Hadath televizyonuysa, bu paralı askerlerin 27 Ocak 2024'te Nijer’e vardıklarını ileri sürdü. Suriye’deki cihatçı örgütlere yakınlığıyla bilinen İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ni (SOHR) kaynak olarak gösteren Suudi kanal, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye’nin himayesinde olan “Sultan Murad Tümeni”nden 3 bin 500'e kadar paralı askerin de Nijer'e gönderileceğini iddia etti. Suriyeli televizyon yorumcusu Fares Şihabi de, 27 Aralık 2023 tarihinde X’te yaptığı paylaşımda, Türkiye'nin Nijer'e paralı asker gönderdiğinden bahsetmişti.
Türk Dışişleri Bakanlığı iddiaları yalanlamış olsa da, Suriye’deki silahlı gruplara yakın kaynaklar, olayı doğrulayan açıklamalarda bulunuyor.
Mayıs ayında Fransız RFI kanalına konuşan SOHR kaynaklarına göre, Suriyeli paralı askerler ülkenin güneybatısındaki Tillabery bölgesinde konuşlandırıldı. SOHR direktörü Rami Abdulrahman, Amerika’nın Sesi’ne (VoA) yaptığı açıklamada, "Geçen yıl Eylül ayından bu yana Nijer'e yaklaşık 1100 Suriyeli savaşçının konuşlandırıldığını doğruladık" dedi.
Fransa merkezli bir insan hakları grubu olan Suriyeliler Gerçek ve Adalet’in Yanında (STJ) adlı sivil toplum örgütü de bu tür işe alımları belgelediğini söyledi. VoA’ya konuşan STJ yönetici müdürü Bassam el Ahmed, "Bu Suriyeli savaşçılar Suriye'den Türkiye'ye taşınıyor ve daha sonra Türk havaalanlarını kullanarak Nijer'e Türk askeri uçaklarıyla gönderiliyorlar" diye konuştu.
Libya ve Dağlık Karabağ’dan sonra Nijer
Bu durumda, Türkiye Suriye'nin dışında üçüncü kez paralı askerlerini konuşlandırmış oluyor. Türkiye ilk olarak, 2019'daki Libya İç Savaşı'nda, ülkeye Suriyeli paralı askerlerini göndermişti. Türkiye’nin paralı askerleri, burada zaman zaman Rusya’yla anlaşan Suriyeli paralı askerlerle de karşı karşıya gelmişti. Türkiye daha sonra 2020 sonlarında da Dağlık Karabağ’da Ermenistan’a karşı Azerbaycan safında savaşmaları için Suriye'deki aynı paralı asker havuzundan yararlandı.
Savaşçıların en büyük motivasyonu para
Paralı askerler, Sultan Murad Tümeni'nin yanı sıra, Sultan Süleyman Şah Tugayı ve Hamza Tümeni gibi Türkiye’nin Suriye’deki diğer birliklerinden de istihdam ediliyor. Paralı askerler, uzun süredir İslamcılık ve Türkçülük ideolojileriyle bezenmiş olsalar da, bu askerlerin asıl motivasyon kaynağı para. Aylık 1500 dolar maaş için altı aylık bir sözleşme imzalayan Suriyeli paralı askerlerin ailelerine de, askerlerin yaralanma durumunda 35 bin dolar, ölmeleri durumundaysa 60 bin dolar tazminat ödenecek.
Suriyeli paralı askerler, AFP’ye Mayıs ayında verdikleri söyleşide, para nedeniyle Nijer’e gitmeyi kabul ettiklerini söyledi.
Kendini “Ömer” olarak tanıtan bir asker, "Ayrılmamın asıl nedeni Suriye'deki hayatın zor olması. Kuzey Suriye'de silahlı bir gruba katılmak ve ayda 1500 Türk lirasından az kazanmak dışında iş imkânı yok" dedi. Ağustos ayında gittiği Nijer’deyse aylık 1500 dolar maaş aldığını belirten Ömer, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye’nin kontrolündeki bölgeyi terk ederek Nijer'e giden 200'den fazla savaşçıdan oluşan ilk gruptan biri olduğunu aktardı.
İki diğer Suriyeli paralı asker de, Sultan Murad Tümeni bünyesinde olduklarını ve Nijer'de çalışmak üzere kaydolduklarını söyledi.
Paralı askerlerden biri, iki haftalık askeri eğitimden sonra, adını bilmediğini söylediği bir madenin yakınındaki bir alanı korumakla görevlendirildiğini aktardı. Kendisi ve diğer Suriyelilerin askeri üniforma giymiş Nijerlilerle birlikte çalıştığını ancak Nijerlilerin asker olup olmadıklarını bilmediğini ifade etti.
"Bizi birkaç muhafız ve savaşçı grubuna ayırdılar" diyen paralı asker, başka bir grubun Boko Haram'la savaşmak için gönderildiğini, bir diğer grubun da komşu ülke Togo'daki Lome'ye sevk edildiğini belirtti.
“Ahmet” takma adını kullanan bir paralı asker, eğitimden geçtikten sonra görevinin "askeri mevzileri korumaktan" oluşacağının kendisine iletildiğini ifade etti. Ahmet, "bir noktada savaşlar olabileceğini, ancak kiminle savaşacağını bilmediğini” söyledi.
Kendini “Abed” olarak tanıtan bir askerse Nijer’de ölmekten korktuğunu, ancak “Suriye'de 1000 TL’ye ölmek yerine Nijer’de 1500 dolara ölmeyi tercih edebileceğini” kaydetti.
Geçtiğimiz gün İngiliz yayın kuruluşu BBC’ye röportaj veren üç Suriyeli paralı asker de para için “Rus safında savaşmak pahasına” Nijer’e gitmeyi kabul ettiklerini aktarmıştı.
Dikkat çeken iddia: Türkiye’nin gönderdiği askerler Rus safında savaşıyor
Rus paralı asker grubu Wagner’in Nijer’de konuşlanmasına uzun süredir tepki gösteren Washington’un Türkiye’ye bağlı paralı askerlerin ülkeye vardığına dair iddialara sessiz kalması da dikkat çekiyor. Bu durum, ilk olarak dünya basınında ABD’nin “Rusların yerine Türklerin paralı askerlerini yeğlediği” şeklinde yorumlandı.
Ancak alana dair son raporlarda yer alan ilginç bir iddia, Batı medyasında kafaları karıştırmış durumda: Türk himayesindeki Suriyeli paralı askerler, Nijer’de Wagner'in muhalifleri veya rakipleri olarak değil, Rusların safında El Kaide ve IŞİD’e karşı savaşıyor.
Henüz doğrulanmayan bu iddia, bazı makaleler tarafından ABD’nin NATO üyesi olarak Türkiye’ye karşı sessiz kalmayı tercih etmiş olabileceği şeklinde değerlendirildi.
Aslında buradaki durum, Türkiye, Suriye ve Rusya üçlüsünün son diyaloglarının bir yansıması olarak görünüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin aracılığıyla, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la ilişkileri normalleştirme adımları atmaya başlayan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Nijer’de de bu kapsamda taraflarla birtakım uzlaşı çizgisine yönelmiş olabilir. Zira, Suriyeli paralı askerlerin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesi, bir bakıma tüm taraflara yarayacak nitelikte bir hamle.
Erdoğan için Suriye’yle normalleşme sürecinde en büyük baş ağrısı, Suriye’de TSK kontrolündeki bölgelerde paralı askerlerin varlığıydı. Türkiye, burada bulunan silahlı grupları Nijer’e göndererek, normalleşme sürecindeki bu tıkanıklığı da gidermiş olacak. Silahlı grupların bölgeden çekilmesi, Esad tarafı için de bir kazanç anlamına geliyor. Diğer yandan, bu askerler, Nijer’de Rus safında savaşarak, Putin için de bir avantaj sağlamış olacak.
Cihatçılarla çatışma noktası: Üç ülkenin sınırındaki Liptako-Gourma
Bu arada, çeşitli raporlara göre, Nijer’e giden Türkiye bünyesindeki Suriyeli paralı askerlerin bazıları Nijer’deki mevcut çatışmada, bazılarıysa Nijer, Mali ve Burkina Faso arasındaki üçlü sınır bölgesine konuşlanırken öldürüldü. Liptako-Gourma adlı bu bölge, yıllardır tüm Sahel bölgesinde cihatçı çetelere karşı savaşın başlıca merkezlerinden biri oldu. Sahel bölgesindeki IŞİD ve El Kaide'ye bağlı cihatçı gruplar bu bölgede bulunuyor.
SADAT gönderiyor iddiası
RFI kanalında ortaya atılan iddialardan biriyse, bu paralı askerlerin SADAT tarafından işe alındığı.
AFP’ye konuşan bazı paralı askerler de, Nijer’e gitmeyi kabul ettiklerini, bu kapsamda SADAT’la altı aylık sözleşmeler imzaladıklarını öne sürdüler. Bir paralı asker, "SADAT subayları odaya geldi ve onlarla sözleşmeyi imzaladık. Seyahatten konaklamaya kadar her şeyi onlar hallediyor" ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz günkü BBC haberinde de Nijer'e paralı asker gönderilmesinin altında SADAT'ın olduğu iddia edilmişti.
BBC’ye konuşan paralı askerler de, silahlı örgüt liderlerinin kendilerine SADAT'ın sözleşmeler imzalandıktan sonra kendileriyle ilgileneceğini ve seyahat ve lojistiklerini ayarlayacağını söylediğini aktardı.
SOHR da, daha önce Nijer'e gitmiş diğer paralı askerlerden aldığı bilgilere dayanarak, SADAT'ın sürece dahil olduğunu iddia ediyor.
İddialara ilişkin İngiliz medya kuruluşunun iletişime geçtiği SADAT, Suriyeli paralı askerlerin Nijer için işe alınmasına dair iddiaları reddetti. SADAT tarafından yapılan açıklamada, "Bunun, gerçekle hiçbir bağlantısı yok. Nijer'de hiçbir faaliyette bulunmuyoruz" denildi.
"Devlet dışı aktörlere hizmet sağlamadığını" ileri süren şirket, "Türk Ticaret Kanunu'na göre savunma ve güvenlik alanında silahlı kuvvetlere ve güvenlik güçlerine danışmanlık, eğitim ve lojistik hizmetleri" sağladığını iddia etti.
SADAT’ın, Libya ve Karabağ’a Suriyeli savaşçı gönderme sürecinde de yer aldığı öne sürülmüştü.
Tüm bu iddiaları reddeden SADAT, bir yandan da faaliyetlerine ilişkin bilgilerini şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşmıyor. SADAT’ın Türkiye’de de devlet içinden birçok kişi ve kurumla bağlantıları ortaya çıkmış, ancak şirket bu iddiaları ısrarla yalanlamıştı.
SOHR’dan Türk tarafına tepki: Çıkarlar için Suriyeli yoksullar sömürülüyor
Bir dönem Erdoğan’ın Suriye’deki önemli destekçilerinden biri olan SOHR’un, artık Erdoğan’la kavgalı olduğu görülüyor.
SOHR direktörü Abdulrahman, Türkiye'nin, Ankara'nın dış çıkarlarına hizmet eden askeri operasyonlarda "paralı asker olarak işe almak için" kontrolü altındaki bölgelerdeki yoksul erkekleri "sömürdüğünü" savundu.
Savaş gözlemcisi ve diğer insan hakları grupları, yurtdışına gönderilen paralı askerlere verilen kazançlı ödeme vaatlerinin her zaman tutulmadığını öne sürdü.
ABD’deki Suriye Adalet ve Sorumluluk Merkezi'nden Muhammed el Abdullah’sa, örgütünün Azerbaycan veya Libya'ya gönderilenlere "Türk vatandaşlığı verme konusunda sahte vaatler" belgelediğini kaydetti.
'Nijer’de şu ana kadar 50 Suriyeli öldü'
Abdulrahman, ayrıca Nijer'de çoğunlukla cihatçıların saldırısı sonucunda yaklaşık 50 Suriyeli savaşçının öldürüldüğüne dair raporlara dikkat çekti. Abdulrahman, örgütünün yalnızca dokuz ölümü doğruladığını ve dört cesedin geri gönderildiğini aktardı.
Üyeleri Nijer'e gönderilen fraksiyonlardan bir kaynaksa, önümüzdeki günlerde yaklaşık 50 cesedin geri dönmesinin beklendiğini ifade etti.