Türkiye ve Ukrayna: Derinleşen askeri ilişkiler

Savaşla birlikte ivmelenen Türkiye-Ukrayna askeri işbirliği ve silah ticaretinin artmaya devam etmesi muhtemel görünüyor.

HAKKI HACINEBİOĞLU

Ukrayna’da NATO yanlısı rejimin kurulmasının ardından Ukrayna ordusunu Sovyet standartları ve askeri doktrininden NATO standartlarına ve askeri doktrinine evriltme süreci başlamış oldu. İlk yıllarda ağır aksak ilerleyen süreç Rusya’nın saldırısının ardından ivme kazandı. Türkiye bir NATO üyesi olarak bu sürecin en başından beri içindeydi. Ukrayna, son yıllarda hızla büyüyen Türk silah sanayi için büyük bir pazar olmanın ötesinde bir anlam taşıyor. Sovyet mirası havacılık sanayi ile Ukrayna Türkiye’nin maruz kaldığı, Batılı müttefiklerinin açık ya da örtülü ambargolarına karşı özellikle hava araçlarının motorları için önemli bir alternatif haline gelmişti. Hantal, teknolojisi Batılı rakiplerinin gerisinde kalmaya başlamış Ukrayna havacılık ve silah sanayii için; dinamik, hızla büyüyen ve Batı standartlarındaki Türk havacılık ve silah sanayii ile ortaklık da hayati bir önem taşıyor. 

Savaş öncesi başlayan işbirliği

Türkiye ile Ukrayna arasındaki ilk askeri işbirliği 2015 yılında gündeme geldi. ASELSAN, NATO standartlarında ve günümüz muharebe gerekliliklerine uygun olarak modernize edilmesine karar verilen Ukrayna T64 ve T72 tanklarının haberleşme sistemlerinin modernizasyonunu gerçekleştirdi. ASELSAN bu kapsamda Ukrayna’ya teknoloji transferi de gerçekleştirdi. Ayrıca Ukrayna, ASELSAN’dan çok sayıda askeri telsiz sistemi de satın aldı ve son savaşta bu telsizler aktif bir şekilde kullanılıyor. 

Bu ilk örnekte de görüldüğü gibi Türkiye, silah sanayinin geleneksel aktörlerinin aksine teknoloji transferinde kolay ikna edilebilir bir ülke. Türkiye, Ukrayna örneğinde olduğu gibi teknoloji transferini yeni pazarlara girebilmek için bir araç olarak kullanıyor. Türkiye’nin NATO standartlarında, Batılı muadilleriyle benzer özelliklerde, gerçek çatışmalarda test edilmiş ve muadillerinden ucuz askeri platformları Ukrayna ordusunun hızlı dönüşümü için de gerekliydi.

Zelenski’nin ziyareti ve Baykar

Türkiye ile Ukrayna arasındaki askeri işbirliğinin ivme kazandığı yıl 2020 oldu. 2020 Ekim ayında Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Türkiye ziyareti iki ülke askeri ilişkilerinde dönüm noktası oldu. Bu ziyaret sırasında iki ülke arasında bir askeri işbirliği anlaşması imzalandı. Bu tarihin 2. Karabağ Savaşı’nın hemen sonrasına denk geldiğine dikkat çekelim. Türkiye’nin savaşa pek çok açıdan dahil olması, Baykar’ın TB2 taktik-MALE SİHA’larının savaşın kaderini belirlemesi büyük ilgi çekmişti. Batı kamuoyundaki Türkiye’ye yönelik tepkiler, özellikle Türk SİHA’larının kullandığı Batı menşeli alt sistemlere yönelik açık ya da örtülü ambargolara dönüşmüştü. Bu durum Türkiye’nin, askeri platformlarının kritik parçalarının hızla yerlileştirilmesine, yerlileştirmenin zaman alacağı parçalar için alternatifler aranmasına karar vermesine neden oldu. Böylece Türkiye, Ukrayna havacılık ve silah sanayini keşfetmiş oldu.

Zelenski’nin ziyareti ve imzalanan anlaşmanın ardından Ukrayna Türkiye’ye ilk büyük askeri siparişini gerçekleştirdi. Ukrayna,  Milli Gemi Projesi (MİLGEM) kapsamında geliştirilen Ada Sınıfı korvetlerden iki tane sipariş verdi. Türkiye’deki tersanelerde üretilmekte olan korvetlerin motorları ve Ukrayna’nın teknolojisine sahip olduğu bazı sistemleri Ukrayna malı olacak. 2023 yılı sonunda teslim edilmeleri beklenen korvetler Rusya-Ukrayna Savaşı’na yetişmedi. Ukrayna’nın siparişini dört korvete çıkaracağı ve/veya yine MİLGEM kapsamında geliştirilmekte olan İstif Sınıfı fırkateynlerden de sipariş edeceği iddia ediliyor.

Ukrayna ile Türkiye arasındaki askeri işbirliğinin en popüler ve en önemli başlığı Baykar’ın SİHA ihracatları ve Ukraynalı havacılık şirketleriyle işbirlikleri. Ukrayna, 2019 yılında Baykar’dan 6 adet (bir filo) Bayraktar TB2 SİHA ve üç adet yer kontrol istasyonu satın aldı. 2020 yılında Zelenski’nin Türkiye ziyareti sırasında Baykar ile Ukrayna havacılık sanayi arasında işbirliği gündeme geldi. 2022 yılında Ukrayna-Rusya Savaşı başlamadan üç hafta önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kiev ziyaretiyle iki ülke arasında yüksek teknoloji, havacılık ve uzay teknolojilerinde işbirliği hedefleyen bir anlaşma imzalandı. Yine aynı ziyaret sırasında Baykar’ın Ukrayna’da bir TB2 fabrikası kurması, teknoloji ve know-how transfer etmesi kararlaştırıldı.

Türkiye, Ukrayna ile bu işbirlikleriyle askeri hava platformlarının uğradığı motor ambargolarını aşmayı hedefliyordu. Ukrayna’nın Ivchenko Dizayn Bürosu’nun tasarladığı motorlar Baykar’ın o dönem geliştirmekte olduğu Akıncı SİHA’da ve Kızılelma insansız savaş jetinde kullanılacaktı. Baykar, bu kapsamda, kendi özgün motorları yanı sıra Ivckenko’nun tasarladığı ürünlerin de seri üretimini gerçekleştiren Motor Sich firması ile sözleşme imzaladı. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nın bir şirketi olan Türkiye Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş. (TUSAŞ-TAI) T929 ATAK2 ağır sınıf taarruz helikopteri geliştiriyor. İlk prototipinin 18 Mart’ta test uçuşlarına başlaması beklenen ATAK2’nin testlerinde ve ilk seri üretiminde Motor Sich şirketinin turboşaft motorlarının kullanılması planlanıyor.

Savaş ve katlanan silah ticareti

Ukrayna-Rusya Savaşı’nın başlaması Türkiye ile Ukrayna arasındaki askeri işbirliğinin normal seyrinin dışına çıkmasına neden oldu. Baykar’ın Ukrayna devleti ile olan bağları ise gün geçtikçe derinleşiyor. Türkiye’nin 2022 yılının ilk üç ayında Ukrayna’ya gerçekleştirdiği silah, mühimmat ve savaş aracı ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre 7 kat arttı. 2022 yılının Nisan ayına geldiğimizde Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) silah ve bağlantılı ürün ihracatının hangi ülkelere gerçekleştiğini artık açıklamayacağını duyurdu. TİM’in bu kararını Ukrayna’ya yapılan ihracatları gizlemek için almış olması kuvvetle muhtemel. 

Baykar’a geri dönelim. Ukrayna’ya 50 civarı TB2 SİHA teslim edilmiş olması muhtemel görünüyor. Savaşın ilk dönemlerinde Ukrayna ordusunun paylaştığı görüntüler TB2’lerin ciddi bir etkinliğinin olduğu yönündeki iddiaları destekler nitelikte. Paylaşılan görüntülerde sayısız Rus tankı, zırhlı aracı ve hava savunma sistemi gibi kritik platformların savaş dışı bırakıldığı görülüyor. Yılan Adasında karada konuşlu bir Rus Ka-52 taarruz helikopterini vurmasıyla TB2, karada konuşlu da olsa bir hava platformunu, gerçek bir muharebede vuran tarihteki ilk SİHA oldu. Ukrayna, Rusya’nın Karadeniz filosunun bayrak gemisi olan Moskva’nın batırılışında da TB2’lerin rolü olduğunu iddia etti. İddiaya göre, TB2’ler Moskva’nın radarlarını meşgul etti, bu sırada karada konuşlu Neptün füzeleriyle başka açıdan bir saldırı gerçekleşti. İsabet alan geminin saatler boyunca yandıktan sonra battığına şahit olduk.

TB2’lerin bu ilk dönem başarılarının ana nedeninin Rus ordusunun organizasyon sorunları olduğu iddia ediliyor. İyi organize olamayan Rus birliklerinin hava savunması “stand alone” hava savunma sistemleriyle sağlanmaya çalışıldı. Radar izi düşük olan TB2’lerin böylece bu önlemleri aştığı düşünülüyor. Bayraktar TB2’lerin ününü artıran bu başarıların Rusya’nın organizasyon sorunlarını çözmesiyle sona erdiği belirtiliyor. Ancak, TB2’lerin ilk dönem başarıları onun ününü ve gerçek muharebede test edilmişliğini pekiştirerek yeni ihracat imkanları bulmasını sağladı. Ukrayna ile kurduğu yakın ilişkiler Baykar’a Akıncı’da kullanılan motorların teslim edilmesini sağladı. Yine savaş sırasında Baykar’ın Kızılelma insansız savaş jetinin turbojet motorları da teslim edildi. Baykar CEO’su Haluk Bayraktar Ukrayna Devlet Nişanı ile ödüllendirildi. TB2’lerin Batı kamuoyundaki ünleri birkaç ülkede Ukrayna’ya TB2 alınması için “yardım kampanyaları” düzenlenmesine neden oldu. Baykar buralarda toplanan paranın Ukrayna’ya verilmesini, bu kampanyalarla alınması planlanan TB2’leri Ukrayna’ya hibe edeceklerini açıkladı ve öyle de yaptı. Baykar, böylece en az altı adet TB2’yi Ukrayna’ya hibe etmiş oldu. TB2’lerin birim fiyatının 5 milyon dolar kadar olduğu biliniyor. Sadece Baykar’ın Ukrayna’ya yaptığı yardımlar en az 30 milyon doları buluyor.

Savaşta kullanılan diğer Türk askeri platformları

Türkiye, Ağustos ayında BMC’nin mayına dayanıklı ve pusuya karşı korumalı personel taşıyıcı araçları (MRAP) Kirpi’den 50 tanesini Ukrayna’ya teslim etti. Araçların bir kısmının Kirpi’nin ilk versiyonları olduğu ve doğrudan TSK envanterinden teslim edildiği açıklandı. 4 Ocak’ta 44 adet Kirpi’nin daha Romanya üzerinden trenlerle sevk edildiğine dair görüntüler sosyal medyada yayıldı. TSK’nın yurtiçi ve yurtdışı tüm operasyonlarında kullanılan Kirpi’ler sahada test edilmişliği en net olan platformlardan. Son günlerde Batılıların da göndermekte tereddüt ettiği zırhlı araçlar Ukrayna ordusunun en acil ihtiyaçları arasında. Personeli güvenli bir şekilde muharebe sahasına taşımakta kullanılan araçların öz savunması üzerlerine entegre edilen 7.62 mm makineli tüfeklerle sağlanıyor. Türkiye, Ukrayna’ya verdiği bu araçlara bu makineli tüfekleri dahi yerleştirmedi. Hatta araçların bir kısmının TSK envanterinden temin edildiği düşünüldüğünde, araçların üzerinde bulunan makineli tüfeklerin söküldükten sonra Ukrayna’ya teslimatın gerçekleşmiş olması da kuvvetle muhtemel.

Türkiye’de birden fazla şirket kompozit başlık ve balistik yelek üretiyor. Savaş öncesinden itibaren Ukrayna ordusuna yüz binlerce kompozit başlık ve balistik yelek satıldığı ve/veya hibe edildiği biliniyor. Savaşın ilk günlerinde Ukrayna’nın, Garanti Kompozit’ten Zelenski ve ekibi için 6 adet balistik yelek ve kompozit başlığı özel olarak istediği, bunları Zelenski ve ekibinin cephe hattına ziyaretlerinde kullandığı biliniyor. Türkiye’den de temin ettiği kompozit başlık ve balistik yelekler ile ordusunun tamamını donatmaya başlayan Ukrayna’nın, bu konuda ciddi sorunlarla karşı karşıya olan Rus ordusuna karşı psikolojik avantaj elde etmiş olduğu da belirtiliyor. Savaştan yansıyan görüntülerde Rus askerlerinin çok az bir kısmında balistik yelek olması dikkat çekiyor. İddiaya göre, Rusya son seferberlikle silah altına aldığı askerlerin bir kısmına kompozit başlık yerine dökme çelik miğfer verdi. Bu durumu desteklediği iddia edilen çok sayıda görüntü geçtiğimiz aylarda paylaşıldı. Metalurji teknoloji ve sanayisinde yerli olanakları kısıtlı olan Rusya’nın, bu sorunu çözmek için, aracı şirketler yoluyla Türkiye’den bu ihtiyaçlarını temin etmeye çalıştığı iddia edildi. İddiaya göre, Türkiye durumu fark edip buna engel oldu.

Savaşın ilk aylarında Ukrayna’nın Ankara Büyükelçiliği yoluyla Türkiye’ye bir acil ihtiyaç listesi ilettiği iddia edilmişti. İddiaya göre Ukrayna, Korkut alçak irtifa hava savunma topu sistemi, Hisar A+ alçak irtifa hava savunma sistemi, Hisar O+ orta irtifa hava savunma sistemi, T155 Fırtına kundağı motorlu obüs, TRLG230 çok namlulu güdümlü topçu roketi sistemi gibi Türkiye’nin ürettiği neredeyse tüm major askeri platformlar listede bulunuyordu. Türkiye’nin bu talebi karşılamadığı ortada olsa da Kasım ayında ilginç bir iddia ortaya atıldı. İddiaya göre Türkiye TRLG 230 topçu roket sistemlerini Ukrayna’ya verecekti. Middle East Eye’dan Ragıp Soylu’nun bu iddialardan birkaç gün sonra yaptığı haber iddiaları güçlendirdi. Soylu, bir kaynağına dayandırdığı haberinde 50 adet TRLG230 füzesinin Ukrayna’ya yollandığını iddia ediyordu. Bu zamana kadar TRLG230’un Ukrayna’da kullanıldığı tespit edilmiş değil. Üstelik Kirpi’lerin öz savunmasında kullanılan makineli tüfekleri bile vermeyen Türkiye’nin yeterli sayıda kullanıldığında savaşın seyrine belirgin bir etkide bulunabilecek sistemleri vermesi ilginç bir durum. 

Soylu haberinde sadece füzelerden bahsediyor. Kendi lançerleri haricinde uygun nitelikteki başka lançerlerden de fırlatılması mümkün olan bu füzeler, lançerleri olmadan verilmiş olabilir. Diğer bir ihtimal ise iddiaların zamanlamasıyla bağlantılı. İddialar Kasım ayında, yani Türkiye’nin yeni bir kara harekatı ihtimalini yokladığı dönemde geldi. Türkiye bu iddiaları yayarak Rusya’yı kara harekatına menfi bir tutum sergileme ihtimalinden alıkoymaya çalışmış olabilir. Türkiye bu gelişmiş topçu roketi sistemlerini gerçekten Ukrayna’ya verdiyse bu durumun savaşın gidişatında etkide bulunması olanak dahilinde.

Türkiye ve Ukrayna askeri işbirliği savaşın getirdiği sorun ve belirsizliklere rağmen sürecek gibi görünüyor. Ukrayna hayati önemdeki askeri platformların bir kısmını Türkiye’den temin ediyor. Türkiye, silah sanayii ve bağlantılı projelerde gecikmeleri önlemek için Ukrayna havacılık birikimine ihtiyaç duyuyor. Türkiye’nin pek çok hava platformu için motor tedarikçisi olan Motor Sich şirketinin fabrikasının Rusya tarafından vurulmuş olması bu durumu ne kadar etkileyecek bilinmiyor. Son olarak TUSAŞ’ın T929 ATAK-2 helikopterlerinde kullanılacak olan, Motor Sich’e ait motorların Türkiye’de üretileceği TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil tarafından açıklanmıştı.