Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi 'MESEM' raporuyla uyardı: 'Gericilik ve piyasacılık eğitimden elini çekmeli'

Mesleki eğitimin ve MESEM'lerin sorunlarını inceleyen THTM, güncel verileri derlediği raporunda "Eğitimde patronların, şirketlerin, tarikatların ve gerici vakıfların varlığı son bulmalı" dedi.

Haber Merkezi

Türkiye günümüzde çalışmak zorunda kalan milyonlarca çocuk işçi sorunuyla yüzleşiyor. Öte yandan okula emanet edilen çocukların mesleki ve teknik eğitim adı altında çocuk işçi haline getirilmeleri gerçeğin bir diğer yanını oluşturuyor. 

Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi'nin (THTM) Eğitimde Gericilikle Mücadele Komitesi mesleki eğitimin güncel sorunlarını ve çocuk işçiliğe yasal kılıf oluşturan Mesleki Eğitim Merkezleri'ni (MESEM) inceleyen bir bildiri ve rapor hazırladı.

Tarikatlar ve patronlar eliyle beslenen gerici, piyasacı uygulamaların çocukları eğitimden uzaklaştırdığını kaydeden raporda mesleki eğitim müfredatının ise bilimsel yönden zayıflatıldığı vurgulandı.

Çıraklık okullarının MESEM adını almasıyla haftalık "staj" süresinin 5 güne kadar çıktığı, öğrenci kimliğinin ‘’işçi’’ kimliğine dönüştürüldüğü ve çocuklar için patronların ödedikleri ücretin devlet tarafından teşvik olarak karşılandığı hatırlatıldı.

İSİG verilerine atıfta bulunan raporda 2013’ten 2024’e kadar 713 çocuğun çalışırken hayatını kaybettiği, 9 çocuğunsa MESEM kapsamında çalışırken öldüğü kaydedildi.

'Eğitimde patronların, şirketlerin, tarikatların ve gerici vakıfların varlığı son bulmalı'

Çocukların çok yönlü gelişimleri besleyen bir eğitim sistemine ihtiyaç duyulduğunu belirten raporda "Bunun için gericiliğin ve piyasacılığın eğitimden elini çekmesi gerekmektedir" denilerek şu uyarılarda bulunuldu:

  • 14-18 yaş arasındaki bu çocuklar okul ortamından koparılarak akran ilişkilerinden mahrum kalmaktadırlar.
  • Okul yerine işletmelerde çalışmak zorunda bırakıldıkları için yaşlarının gerektirdiği kültür ortamından uzaklaşmaktadırlar.
  • Denetimi mümkün olmayan işletmelerde, pedagojik açıdan uygun olmayan ortamlarda ve uzman personelin olmadığı yerlerde çocukların istismara uğrama ihtimali yüksektir.
  • Yetişkin kişilerin emirlerine boyun eğerek geçirdikleri ergenlik dönemi gelecek için ruhsal sağlık bakımından da tehlikeler içerir.
  • Baskı altında geçen ergenlik sonrasında pasif, saldırgan veya anti sosyal eğilimler geliştirebilirler.
  • Kontrolsüz ortamlarda çeşitli iş kazalarına maruz kalmaktadırlar.
  • Alkol ve madde kullanımına daha yakın olmaları mümkündür.

On iki yıllık temel eğitimin devlet güvencesinde nitelikli, zorunlu ve bedelsiz olmasını savunan THTM'nin raporunda "Eğitimde patronların, şirketlerin, tarikatların ve gerici vakıfların varlığı son bulmalıdır. Çocuk işçiliği, erken yaşta çalıştırılma ve sömürü yasaklanmalıdır. Eğitim emekçileri iş güvencesine sahip, kendilerini geliştirebildikleri ve yurttaşların gelişimine odaklanabildikleri güvenli bir çalışma ortamına kavuşturulmalıdır" ifadelerine yer verildi.

Özellikle meslek liselerinde çocuğu bulunan veliler ve meslek lisesi öğretmenlerini Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi'nin yerel meclisleri ve temsilciliklerine davet eden raporda "Çocuklarımızın haklarını birlikte savunalım" denildi.

Sömürünün merkezi MESEM'lerde 385 bin öğrenci kayıtlı

Mesleki eğitimdeki güncel tabloya ilişkin verilerin derlendiği raporda yer alan bilgilerden bazıları şöyle:

-2023-2024 Milli Eğitim İstatistiklerine göre örgün eğitime kayıtlı öğrenci sayısı 18,7 milyondur. Orta öğretime kayıtlı öğrenci sayısı ise 5.796.881’dir.

-MESEM’lerde 238 bini 344’ü erkek, 147 bin 612’si kız öğrenci olmak üzere toplamda 385 bin 956 öğrenci kayıtlıdır.

-‘’Sektör Okulları’’ ise büyük işletmelerin içinde açılacak. Öğrenciler 9. sınıftan itibaren işletmenin içinde açılmış bölümde eğitim alacaklar. 11 ve 12. sınıfta ise o işletmenin üretim hattına öğretmenlerinin gözetiminde, eğitim göreceği belirtilmektedir.

-‘’Sektöre Entegre’’ okullarda ise Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinin 10. sınıfını tamamlayan 11. ve 12. sınıf işletme bünyesinde teknik personel gözetiminde çalışmaya başlayacakları hedeflenmektedir.

-MEB tarafında Eylül 2024 itibariyle duyurulan Mesleki Ortaokullar ise AKP’nin çocuk işçiliğini orta okullara kadar düşürmeyi hedeflediğini gösteriyor. Bursa, Sivas, Konya ve Burdur’daki 4 okul pilot okul olarak açıklandı. Daha önce yaz programı olarak duyurulan ‘’Beceri Geliştirme Programları’’ ve ‘’Zanaat Atölyeleri’’ pilot illerde Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bünyesinde orta okullar olarak açılmaya başladı. Mesleki ortaokulların  5. ve 6. sınıfında okuyan öğrenciler diğer ortaokullarla aynı eğitimi alacak, 7. sınıfta ise okul bünyesindeki alanlarda atölye derslerine katılacaklar ve 8. sınıfta ise kayıtlı okulda bulunan alanlardan birisini seçeceklerdir. 2024-2025 eğitim öğretim yılında öğrenci alacak olan pilot okulların açıkladığı toplam kayıtlı öğrenci sayısı 253’tür.

-Öğrencilere ödenecek ücretler 2016 ve 2021 yıllarında 3308 sayılı Kanun’da yapılan geçici düzenlemeler ile ücret alt limitleri işletme çalışan sayısına bakılmaksızın asgari ücretin en az yüzde otuzu olarak belirlenmiş, yirmiden az personel çalıştıran işletmeler için üçte ikisi, yirmi ve üzerinde personel çalıştıran işletmeler için üçte biri, mesleki eğitim merkezi programına devam eden öğrencilere ödenebilecek en az ücretin ise tamamı Devlet katkısı kapsamında işletmelere geri ödenmektedir. Mesem 12.sınıf öğrencilerine ödenecek ücret, asgari ücretin yarısı kadar olmak zorundadır.

Bölümlere göre öğrenci sayıları

'Eğitime erişimdeki sorunlar keskin sınıfsal ayrımlara neden oluyor'

Çalışma içerisinde yer verilen "Mesleki Eğitim Raporu" başlıklı ek raporda Osmanlı'dan günümüze mesleki eğitimin gelişimi aktarılırken "Kapitalist üretim ilişkilerinin ihtiyaç duyduğu iş gücünün niteliğinin ve niceliğinin arttırılması açısından mesleki eğitim kritik bir araç olarak görülmektedir" tespitine yer verildi.

Eğitimin toplumsal eşitsizlikleri besleyen değil aksine onları ortadan kaldıracak ve eğitim alanında yeniden üretilmesine engel olacak şekilde kurgulanması gerektiğini vurgulayan THTM, raporun sonuç bölümünde şu değerlendirmelere yer verdi:

"Çocuğun fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimi açısından eğitim süreçlerinin planlanlanması büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda mesleki ortaöğretim programlarında okuyan öğrencilerin akranlarına oranla iş gücü olarak görülmeleri toplumsal olarak da sınıflandırılmarına neden olmaktadır.

Mesleki eğitim kapsamında işletmelerde beceri eğitimi dolayısıyla okul ortamında koparılan çocuklar akranlarından sosyal yönden yalıtılma riskiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu bağlamda akademik eğitimine devam etmeyen gruplar olarak görülmektedirler. İş yerinde eğitim, bazı öğrenciler açısından fiziksel ve psikososyal gelişim bakımından riskler de doğurmaktadır. Ayrıca çalışma yaşı ve kötü çalışma koşulları açısından yasal hakların aksine çeşitli istismarlara neden olabilmektedir.

Mesleki eğitim psikolojik açıdan da çeşitli riskler barındırmaktadır. Erken yaşta yaşamlarını şekillendirecek mesleki kararlar vermeye zorlamak sonrasında düzeltilemeyecek sorunlara neden olmaktadır. Ayrıca mesleki eğitime yönelme, kimlik oluşturma dönemlerinde olan çocuklarda akademik başarısızlık değersiz hissetme gibi olumsuz durumlara neden olabilmektedir.

Mesleki eğitim bu haliyle pedagojik açıdan da çeşitli sakıncalar barındırmaktadır. Teknik eğitim özel mesleki beceriler kazandırırken diğer yandan kültürel ve akademik anlamda çok daha geniş bir bilgi beceri kazandırma sürecinden mahrum olmak anlamıda gelmektedir.

Mesleki eğitim ekonomik bakımdan düşük gelir ve statüye sahip işlerde çalışmaya yönlendireceğinden toplumsal ve kültürel olarak da dışlanmalara neden olabilmektedir. Mesleki eğitimin ailelerin yoksulluğu nedeniyle zorunlu bir seçim haline getirilmesi eğitimde eşitsizliği de beslemektedir.

Ortaöğretime yönlendirirken çocuğun ilgi ve yeteneklerinden, bireysel ve toplumsal ihtiyaçlarından bağımsız olarak istihdamla ilişkilendirmesi ve kendi iradesi dışında sebeplerle bir okul türüne yönlendirilmesi öğrencinin çok yönlü gelişimini engellemektedir. Yoksulluk, eğitim tercihlerinin en kısa sürede istihdama yönelmesinde etkili olmaktadır. Bunun bir diğer sonucu ise eğitimin kamusal niteliğinin zayıflaması anlamına gelmektedir. Eğitime erişimdeki sorunlar, toplumsal alandaki eşitsizliklerle birlikte keskin sınıfsal ayrımlara neden olmaktadır."

Raporun tamamına şu adresten ulaşabilirsiniz.

MESEM organize yolsuzluğun aracı oldu: 50'ye yakın gözaltı, hortumlanan para nerede?
1