TRT '200 bin TL kazanıyorlar' dedi, inşaat işçileri şantiyeye davet etti: 'Gelin, anlatalım!'

TRT bir kez daha ezber bozdu. En düşük ücret düzeyine sahip inşaat işçilerinin, asgari ücretin 10 katından fazla kazandığını savundu. Bir de iş beğenmemekle suçladı. İşçilerin yanıtıysa gecikmedi.

Haber Merkezi

Türkiye'de iş gücü maliyetinin en düşük olduğu sektör inşaat. İşçilerin çoğu asgari ücret düzeyinde kazanıyor, kimi onu da bulamıyor. Tabloyu ortaya koyansa TÜİK verileri. Devletin istatistik dairesi bu verileri elde etmek için çeşitli sektörlerden binlerce işçiyle görüşüyor.

Ancak devletin bir başka kurumu aksini savunuyor. Kamu yayıncısı TRT, İstanbul'da bir şantiyeye gitti. Burada işçilere çalışabilmeleri için aracılık eden komisyoncuyla konuştu ama bu kişiyi işçi olarak tanıttı. Komisyoncunun "ayda en az 200 bin lira alıyorum" sözü "inşaat işçisi aylık 200 bin lira kazanıyor" başlığıyla haberleştirildi. İnşaat işçilerinin özel sektörde çalışan pek çok yöneticiden daha fazla ücret aldığı ama buna rağmen şantiyede çalışacak işçi bulunamadığı anlatıldı.

TRT'nin "kapsamlı" araştırmasına düzeltme inşaat işçilerinden geldi. 

Patronların Ensesindeyiz İnşaat ve Kule Vinç İşçileri Dayanışma Ağı, yayımladıkları açıklamayla TRT'ye seslendi, "halkın parasıyla, halk düşmanlığı, işçi düşmanlığı yapmayın" dedi.

İnşaat işçisinin gerçeği: Geciken ücretler, eksik yatan sigorta, işsizlik korkusu...

"Şantiyelerde 'biraz' yorularak ayda 200 bin lira kazanılıyorsa, Patronların Ensesindeyiz Dayanışma Ağı’na neden yüzlerce ihbar geliyor" diye soran işçiler, şantiyelerdeki gerçekleri tek tek sıraladı.

"Ücretleriniz eksik ve aylarca geç yatar. Aylarca alın terinizin karşılığını alamazsınız. Bankalara, kredi kartlarına borçlanır, faiz ödersiniz. Örneğin sırf bu sebepten sayısız inşaat işçisine icra takibi başlatılır, hesaplarına haciz konur.

En iyi ihtimalle ücretlerinizin bir kısmını içeride bırakırlar. Yani geriden ödeme yaparlar. Sebebi şudur: Tüm baskılara, tüm kötü koşullara rağmen çalışmaya devam etmenizi beklerler. Çünkü içeride alacaklarınız olduğu için işten ayrılamazsın. Ayrılırsanız, hakkınızı ödemezler. Ya aylarca, yıllarca mahkemede sürünürsünüz ya da sırf bu yüzden emeğinizin çok azını ödeyerek konuyu kapatmaya çalışırlar. Evet, bildiğiniz kölelik. Maaş vermeden çalışmaya zorlarlar sizi.

Hatta öyle ki, yurt dışında çalışıyorsanız; pasaportunuza dahi el koyalar. Dönemeyin memlekete diye. Ne başka işte çalışabilirsiniz ne memlekete dönebilirsiniz. Gittiğiniz ülkede beş parasız sokakta kalırsınız ve o güne kadar çalıştıklarınızın üstüne yatarlar ya da maaş almadan çalışmaya devam etmek zorunda kalırsınız.

Sigorta priminiz ya yatırılmaz, kayıtsız çalıştırılırsınız ya da asgari ücret üzerinden yatırılarak; kalan ücret ‘elden’ ödenir. Sigorta piriminiz hiçbir zaman ederi kadar ve tam yatırılmaz.

İş çok ama çalışan yok diye yalan söylerler ama inşaat işçileri bilir ki; yılın belirli sezonları şantiyelerdeki işler yavaşladığı için işsizlikle geçer. 12 ay düzenli çalışmak bir hayaldir. Ve her zaman işsiz kalma korkusuyla yaşarsınız."

Bir de diğer yüzü var: Çalışma koşulları

Haberde konuşturulan kişinin komisyoncu olduğunun altını çizen açıklamada "Patronsanız, komisyoncuysanız yani işçilerin emeğini sömürüyorsanız ancak bu paraları kazanabilirsiniz. Ama emek hırsızlığını aklayamazsınız" denildi.

Kötü şartların yalnızca maaş-ücret-sigorta gibi kalemlerle sınırlı olmadığını belirten metinde çalışma koşullarına da değinildi:

"Yayınladıkları videoda bahsetmemişler ama inşaat işçisiyseniz; her yıl çalışırken ölen, ağır yaralanan, uzuvlarını kaybeden, engelli kalan binlerce emekçiden birinin siz olabileceğini bilirsiniz. Hatta videoda öyle ki, güya 200.000 TL kazanan ‘işçi’, çalışırken hiçbir güvenlik önlemi almadan, baret bile takmadan çalışıyor.

‘Kurgu’ videoda bile gerekli güvenlik önlemlerini almayı akıl edememişler; varın gerçekte şantiyeleri siz düşünün.

İnsan onuruna yakışmayacak yatakhanelerde barınmanızı beklerler. Kalabalık, hijyen koşullarının sağlanmadığı, çamur/toz içerisinde her türlü haşerelerle beraber yatmanızı beklerler.

Yemek her zaman sorundur. Bazen o kadar iş vardır ki, yemek dahi yiyemezsiniz. Genellikle de besleyiciliği olmayan, içerisinden her türlü pisliğin çıkabildiği, insan sağlığını tehdit eden, bozulmuş yemekleri yemenizi beklerler.

Patrondan, şeften her türlü azarı, aşağılamayı, küfrü, hakareti duyabilirsiniz. Yeter mi tabii ki hayır. Aşağılamalara boyun eğmezseniz şeften, patrondan, patronun akrabalarından, parayla tutulmuş çetelerden dayak yiyebilirsiniz. Gerek görülürse şantiyenin önüne polisi, jandarmayı yığabilirler."

'Gelin bizimle konuşun. İşçi köle gibi çalışırken voliyi vuran patronu anlatalım'

İşçiler TRT'ye bir çağrı, bir de davette bulundu. Haberin yayından kaldırılmasını talep eden işçiler, gerçekleri aktarması için TRT'yi şantiyelerine davet etti.

"İnşaat işçilerinin durumunu merak ediyorsanız, gelin bizimle konuşun. Size hangi şantiyede, neler dönüyor; işçiler üç kuruş için köle gibi çalışırken, patronlar nasıl voliyi vuruyor anlatalım.

Derdinizin işçi düşmanlığı olduğunu biliyoruz. Ama esas amacınızın, işçi düşmanlığı kadar patron yalakalığı olduğunu da biliyoruz. Bu düzen böyle gelmiş böyle devam etsin, istiyorsunuz. İşçilerin 200.000 TL kazandığı yalanını ortaya atıp; patronların ettikleri karı gizlemeye çalışıyorsunuz.

Tüm inşaat işçilerini, yalanlarıyla bizi hedef alan TRT’ye ve kurgulanmış ‘haber’i izlemekten memnun olan patronlara karşı tepki göstermeye davet ediyoruz."