Türkiye Komünist Partisi, mücadele ve dayanışmanın merkezleri olan semt evlerine bir yenisini ekledi. TKP, Sinop’taki Yalı Semt Evi ile birlikte buradaki yerel seçim çalışmalarını da başlattı.

Açılışta ilk konuşmayı TKP MYK Üyesi İlter Aslaner yaptı. Türkiye’de en yakıcı iki gündemin yoksulluk ve umutsuzluk olduğunu kaydeden Aslaner, "Bunların sebeplerini de biliyoruz, çözümlerini de biliyoruz. Bu ülkenin emekçileri bir araya gelmek zorunda, Türkçülüğe, Kürtçülüğe, siyasal İslamcılığa karşı kendi dertlerini ve kendi çözümlerini konuşacağı bir dayanışmayı örgütlemek zorunda. Bugün Sinop’ta açılan semt evinin bizim için kıymeti budur" dedi.

Yalı Semt Evi'nin Sinop’un emekçileri, yoksul çocukları, kadınları için dayanışma ve mücadelenin merkezi haline geleceğini belirten Arslaner, "Türkiye’de bu düzenin siyasetçileri de herhangi bir öznesi de emekçilerin sorunlarına çözüm bulamaz. Ama biz birlikte muhakkak buluruz. Çünkü biz çözümün, hepimizin bir araya gelerek eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesiyle yoksulluğa karşı o bir avuç zenginin elinde tuttuğu bu ülkenin zenginliklerini onların elinden almak olduğunu biliyoruz" ifadelerini kullandı.

Yerel seçimlerde birçok örnekte belediye başkanlığını alarak, mümkün olan her yerde de belediye meclislerine girerek belediyeleri bir rant kapısı ve talanın merkezi olmaktan çıkaracaklarını anlatan Aslaner, belediyeleri ait olduğu yere, halka açacak olan komünist belediyecilik örneklerini çoğaltmak için çalıştıklarını belirtti. Aslaner konuşmasını, “Bir Karadeniz kenti olan Sinop’ta bulunuyoruz. Bu semt evinin açılışının, Mustafa Suphi ve 15 yoldaşımızın Karadeniz’de katledilişinin yıl dönümüne denk gelmesi de bugünü daha anlamlı hale getirdi” sözleriyle bitirdi.

Aslaner’in ardından söz alan TKP Sinop Belediye Başkan adayı Arzu Kayhan kendini şu sözlerle tanıttı:

"Söze adımla, yaşımla, nerede okuyup büyüdüğüm, nasıl bir evde oturduğum gibi demografik bilgilerle başlayabilirim. Ancak bu her zaman duyduğumuz şey; kişi kendini nasıl tanımlar? Bir kişinin kim olduğu sorusunun cevabı, onun toplumsal duruşunda gizlidir. Ben komünistim. Yani kendi istekleri, hakları ve kazanımları kadar komünün, topluluğun, ben ve benim gibi bu topraklarda yaşayan herkesin hak ve beklentilerini düşünen biriyim. Bu yola çıkışımın hikayesi, bugün burada olmama giden yolu açtı. Aslında hep böyle biriydim. Bu hayatta hakkım olan ve yürüyebileceğim yoldaki mücadelemi önemsiyor ama bunlara sadece benim sahip olmamla yetinemiyordum. Diğerleri de bu haklara sahip olabilmeli diyordum. Kendi hayat mücadelemde başarılı olsam da yolun çoğunda kendimi çok yalnız ve başarısız hissettim. Bir gün bir arkadaşım, bana hem sahip olduğum sorunlar hem de bunları başkaları için de çözme arzusu taşımam anlamında yalnız olmadığımı söyledi. ‘Bak, burada senin gibi düşünen insanlar var’ dedi. Ben de TKP’ye katıldım. Ev ve yuva farklı şeyler. Yuva bir mekan olmak zorunda değil. Bir insan, bir yer, bir düşünce de yuva olabilir. TKP’li olmak benim için yuvamı bulmak gibiydi."

Türkiye Komünist Partili olmakla gurur duyduğunu vurgulayan Kayhan, "Bir komünist ve TKP’li olarak bugün burada belediye başkan adayı olarak iki şeyi önemsediğimi söylemek istiyorum. Birincisi ben adayım ve oyunuzu istiyorum. İkincisi, elbette oyunuzu istiyorum ama beni seçin, biz size projeler sunalım demiyorum. Çünkü bu birlikte yapabileceksek anlamlı olacak. Mahallelerde, işyerlerinde birlikte örgütleyebileceğimiz bir iş. Halkın iktidarı. Siz bugün buraya gelerek elinizi taşın altına koydunuz. Sizden istediğim ikinci şey de bununla ilgili. Şimdi burada konuştuklarımızı etrafınızdaki emekçilere, halka anlatmanız ve birlikte mücadele etmemizi sağlamanız, yani çoğalmamız. Bu semt evinin varlığı da bu anlama geliyor" dedi.

"Bu ülkenin kuruluşunda vardık, geleceğinde de olacağız" diyen Arzu Kayhan, sözlerini şöyle sonlandırdı:

"Son olarak önem verdiğim üç sözü paylaşmak istiyorum. Birincisi, kısa ve net; bu kenti ranta kapatacağız, halka açacağız. İkincisi, sloganlarımızdan biridir ve bugün ben bunu size bir söz olarak vermek istiyorum; bakın bu fabrikalar, tarlalar ve hatta siyasi iktidar, hepsi bizim olacak, hepsi, yani emeğin, yani halkın. Üçüncüsü, şuradaki afişte yazıyor. Bir daha enkaz altında kalmamak için TKP. Biz 6 Şubat depreminde çok büyük bir enkazın altında kaldık. Ancak biz uzun zamandır hastane kapılarında, üniversite kapılarında, işyerlerinde, yaşadığımız her alanda enkaz altında kalıyoruz. Emekçi halkın üzerine çökmüş sayısız enkaz var. İşte biz bir daha bu enkazların altında kalmamak için, kentlerimizi ranta kapatıp halka açarken, ulusalda da bağımsız, laik ve kamucu bir sosyalist cumhuriyeti yeniden kuracak, yola öyle devam edeceğiz."

Açılış konuşmalarının ardından, açılışa katılan parti dostu müzisyenlerin seslendirdiği şarkılarla bir müzik dinletisi gerçekleşti.