Nazi Almanyası ve faşist kukla Slovakya devletinin orduları, 1 Eylül 1939'da Polonya'yı işgal ederek 2. Dünya Savaşı'nı başlattı. Savaş faşizmin ezilmesiyle son buldu, ancak yeni ve "soğuk" bir savaşın da ayak sesleri geliyordu.
Sovyetler Birliği ve sosyalist blok ve dünyanın çok çeşitli ülkelerinde mücadele eden komünistler emperyalizmin saldırganlığına karşı barış mücadelesini yükseltmeye karar verdi. Böylece emperyalizmin 2. Dünya Savaşı'nı başlattığı gün, Dünya Barış Günü ilan edildi.
Bugün, 1 Eylül Dünya Barış Günü.
TKP ve THTM'den açıklamalar
Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi (THTM), Dünya Barış günü nedeniyle açıklamalarda bulundu.
TKP'nin açıklamasında "Başkalarının vekilliğine soyunarak değil kendimiz için sınıf kimliğimizle savaşmak ve Dünya Barış Günü’nü yeniden yaratmak zorundayız" denildi ve NATO saldırganlığının durdurulmadığı takdirde Dünya Barış Günü'nün her yıl daha büyük felaketlerin eşiğindeyken geleceği belirtildi.
Türkiye'nin NATO'dan çıkmasına ilişkin çağrıda bulunulan THTM açıklamasında ise NATO’ya ve savaşa karşı bir kampanya başlatacağı ilan edildi. Kampanya kapsamında önümüzdeki günlerde açılacak olan sergi bugün çevrimiçi olarak ziyarete açıldı.
TKP: Dünya Barış Günü’nü yeniden yaratacağız
TKP tarafından yayımlanan "Dünya Barış Günü’nü yeniden yaratacağız" başlıklı açıklamada, "Bu yıl Dünya Barış Günü’nü ne yazık ki dört bir yanımızda süren savaşların ağırlığını hissederek ve daha büyük ölçekli savaş ihtimallerinin gölgesinde karşılıyoruz" denildi.
"Başkalarının vekilliğine soyunarak değil kendimiz için sınıf kimliğimizle savaşmak ve Dünya Barış Günü’nü yeniden yaratmak zorundayız" ifadelerine yer verilen açıklamada, NATO saldırganlığının durdurulmaması halinde her yıl Dünya Barış Günü'nün daha büyük felaketlere tanıklık edeceği vurgulandı.
TKP'nin açıklaması şöyle:
"Bu yıl Dünya Barış Günü’nü ne yazık ki dört bir yanımızda süren savaşların ağırlığını hissederek ve daha büyük ölçekli savaş ihtimallerinin gölgesinde karşılıyoruz.
Gazze yanıyor. Amerikan emperyalizmi Ortadoğu’da güç tekelini eline almak için İsrail aracılığıyla hiçbir hukuk gözetmeden bölgeyi savaşın eşiğine getiriyor. 7 Ekim’den bu yana on binlerce Filistinli emperyalizmin kurbanı oldu ve katliam devam ediyor…
Uluslararası sermaye güçleri yalnızca Gazze’de değil dünyanın pek çok farklı bölgesinde de NATO aracılığıyla durmaksızın gerilimi artırmaya ve çıkarlarını maksimize etmenin yollarını aramaya devam ediyor. Hiçbirine amansızca sömürdükleri kaynaklar yetmiyor, hepsi birbirlerinin sömürdüklerine de göz koyuyor. Onun için de mesele hiçbir zaman 40 bin Filistinlinin canı olmuyor, onlar milyonlarca insanı da ölüme sürüklemeye hazır. Mesele kandan beslendikleri bu düzende onların servetlerinin geleceğinden ibaret…
Bugün bütün emperyalistler kendileri adına başkalarını savaştırabilmek için yalan söylemek zorunda. Bu yalanları söylerken de şüphesiz insanlığın ortak değerlerinin bugün sahipsiz kalmış olmasından faydalanıyorlar. O ortak değerler ki 1 Eylül’ü yaratan ve dünyanın en büyük savaşını muzaffer bitiren işçi sınıfının değerleri…
Evet bugün işçi sınıfı uluslararası alanda ağırlığını hissettirebilmiş değil. Onun için emperyalizm dizginsiz, azgın, arsız…
İnsanlığın huzur ve güvenliğini, barış içinde kardeşçe yaşaması idealini savunmak, hiçbir emekçinin emperyalistlerin kâr hırsı için hayatını kaybetmeyeceği bir dünyayı kurmak komünistlerin işi.
İşçi sınıfı ağırlığını koymadığı müddetçe emperyalist yalanlar boşa çıkarılamayacaktır. Büyük sömürgenlerin aralarındaki savaşlar çeşitli kılıflarla vekalet savaşlarına dönüştürülebilecek, dünya kontrolsüzce bir savaşın içine sürüklenme riski ile karşı karşıya kalacaktır. İşçi sınıfının evlatları büyük sermaye sahipleri için savaşacak, hayatlarını kaybedecektir. Oysa bizim vermemiz gereken savaş başkadır.
Dünya Barış Günü’nde tüm dünya işçi sınıfının vermesi zorunlu olan nihai savaşı, en haklı davayı hatırlayalım. Emperyalizmin hışmına uğramışlar başta olmak üzere bütün dünya halklarının dizginleri ellerine almaları ve sömürücülerle kendileri namına kavga etmeleri gerektiğini…
Başkalarının vekilliğine soyunarak değil kendimiz için sınıf kimliğimizle savaşmak ve Dünya Barış Günü’nü yeniden yaratmak zorundayız. NATO saldırganlığını durduracak, emperyalist savaşa geçit vermeyeceğiz. Amerikan emperyalizmini mutlaka yeneceğiz. Çünkü bunu yapmadığımız her yıl Dünya Barış Günü daha büyük felaketlerin eşiğindeyken gelecek!"
THTM'den çağrı ve sergi
THTM'nin açıklamasında Türkiye'nin NATO’dan çıkması, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin NATO kapsamındaki yükümlülüklerinin feshedilmesi, Türkiye’deki NATO personelinin sınır dışı edilmesi ve üslerin kapatılması, ülkenin nükleer silahlardan arındırılması ve NATO mühimmatının imha edilmesi için çağrıda bulunuldu.
Öte yandan THTM, önümüzdeki günlerde NATO’ya ve savaşa karşı bir kampanya başlatacağını da ilan etti. THTM, NATO’nun simgesi olagelen İncirlik Üssü’nde sona erecek olan bir yürüyüş ve ülkenin dört bir yanında toplantılar, paneller, seminerlerler düzenleneceğini duyurdu.
Ayrıca THTM'nin “NATO’ya ve savaşa karşı kaleminle, boyanla, fırçanla ses ver!” çağrısıyla karikatür ve resim dallarındaki sergi de 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde çevrimiçi olarak ziyarete açıldı. 84 karikatür 23 resmin yer aldığı sergiye Türkiye’nin farklı kentlerinden sanatçıların yanı sıra Çin, Rusya ve Kıbrıs’tan da sanatçılar katıldı. Eserlerde, NATO saldırganlığının yanı sıra emperyalizmin iki yüzlü barış söylemi, İsrail’in Filistin işgali, emperyalist savaşa karşı mücadele umudu ve değerleri işlendi. Sergi fiziksel olarak 13 Eylül tarihinde Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde düzenlenecek.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi'nin "Dünya Barış Gününde NATO’ya ve emperyalist savaşa karşı çağrımızdır" başlıklı açıklaması şöyle:
"1 Eylül 2024’te barışın ve insanlığın üstünde NATO’nun karanlık gölgesi var. Açık adı Kuzey Atlantik Paktı Teşkilatı olan bu yapı güya Sovyetler Birliği ve komünizm tehlikesine karşı kurulmuştu. Sovyetler Birliği Nazizme son verilmesinin altındaki en güçlü imzalardan birinin sahibiydi oysa. Ama bunu geçelim, sosyalist ülkeler çözüldükten sonra Batı emperyalizminin ihtiyaç duyduğu tek şey, kendine yeni baş düşman aramak oldu.
Yıllar geçti, şimdi Rusya ve Çin’in merkezinde durdukları bir coğrafya NATO’nun stratejik düşmanı ilan edilmiş durumda. Atlantik yetmediği için şimdi Pasifik bölgesini de kapsamak derdinde.
NATO yayılmacı bir sömürü sisteminin savaş aygıtıdır. İçinde bulunduğumuz dönemde bu örgüt bütün dünyada savaş hazırlıklarını şiddetlendiriyor, en bilinenleri Ukrayna ve Filistin olmak üzere oluşan kan ırmaklarının arkasında o duruyor.
Ukrayna’nın NATO’ya alınma girişimi Rusya’nın kuşatılmasının bir parçasıydı. Artırılan gerilim bir patlamaya dönüştü. Şimdi de Kafkasya bölgesinde kışkırtmalar peşinde. İsrail’in üyeliği diye bir gündem olmayışına bakmayın. Bu devlet NATO’nun fiili ortağıdır ve bugün Filistin’de süregiden soykırım bu ortaklık olmadan düşünülemezdi bile.
Türkiye bu NATO’nun temsil ettiği Batı sistemine en başta kopmaz ekonomik bağlarla bağlı. Ama bunun ötesinde Türkiye NATO çıkarları için yakılan ateşlerin ortasında konumlanıyor. Topraklarımız onlarca yıldır nükleer bombalara depoluk ediyor. Halkımız zerre faydasını görmediği bu sözde güvenlik teşkilatı yüzünden savaşın tehdidi altında yaşıyor.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi olarak önümüzdeki günlerde NATO’ya ve Savaşa karşı bir kampanyayı başlatacağımızı 1 Eylül Dünya Barış Gününde ilan ediyoruz.
Önümüzdeki günlerde İstanbul’dan başlayarak NATO’nun simgesi olagelen İncirlik Üssü’nde sona erecek olan bir yürüyüş gerçekleştireceğiz. Barıştan yana, emperyalizme karşı bütün yurtseverlerin desteğini ve katılımını bekliyoruz.
Yürüyüş günlerine sanatçılarımız eşlik edecek. Bir karikatür ve resim sergisi için başlatılan hazırlıklar tamamlandı. Yurtdışından da katılım sağlanan NATO karşıtı sergi önümüzdeki günlerde İstanbul’da açılacak, yürüyüşe eşlik edecek.
Ülkenin dört bir yanında toplantılar, paneller, seminerlerle NATO’nun kanlı yüzünü deşifre edeceğiz. Kampanya Kasım ayında bir kitle gösterisiyle devam edecek.
Türkiye NATO’dan çıkmalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin NATO kapsamındaki yükümlülükleri feshedilmelidir. Türkiye’deki NATO personeli sınır dışı edilmeli, üsler kapatılmalıdır. Türkiye nükleer silahlardan arındırılmalı, ülkemizdeki NATO mühimmatı imha edilmelidir. İnsanlığa karşı suçların merkezi konumundaki NATO dağıtılmalıdır.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin Dünya Barış Günü çağrısı budur."