Türkiye Komünist Partisi (TKP) İstanbul 1. Bölge milletvekili adayları Şafak Korkmaz ve Ömür Yaşayan, bugün Tuzla’da İstanbullular ile bir araya geldi. Tuzla Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleşen toplantıya yoğun ilgi gösterilirken, milletvekili adayları ile de birçok konuda fikir alışverişinde bulunuldu.
Tuzla'nın bir işçi havzası olarak emek sömürüsünün en yoğun yaşandığı bölgelerden biri olduğunu belirten Şafak Korkmaz, MATA Otomotiv direnişinin de yine Tuzla’da başladığını hatırlattı. Yıllardır ana muhalefetin halk kitlelerini pasifleştirerek toplumda adeta bir "sandık fetişizmi" yarattığını belirten Korkmaz, Türkiye Komünist Partisi’nin seçimleri önemsemekle birlikte emekçi kesimin kurtuluşunun sadece seçimlerden ibaret olmadığının altını çizdi. Yaklaşık 21 yıldır iktidarda olan AKP iktidarına yönelik "asla yenilemez" algısının yanlış olduğunu kaydeden Korkmaz, yakın tarihte AKP iktidarının toplum direncine karşı olan büyük korkusunun altında Gezi Direnişi ve İstanbul Sözleşmesi'nin feshinin ardından karşılaşılan halk tepkisinin olduğunu söyledi.
'AKP dönemi suçları nasıl yargılanacak?'
Emekçilerin önümüzdeki seçimde halktan son derece kopuk iki büyük siyasi ittifak arasında sıkıştırıldığını belirten Şafak Korkmaz, olası bir Millet İttifakı iktidarında bugüne kadar işlenen AKP dönemi suçlarının nasıl yargılanacağı konusuna dikkat çekti. "Ankara Gar katliamı sırasında AKP’nin Başbakanı olan Ahmet Davutoğlu bu katliamın hesabı sorulurken hangi konumda olacak, millet ittifakının cumhurbaşkanı yardımcısı mı yoksa sanık mı" diyen Korkmaz, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye Komünist Partisi’nin Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verme çağrısı yaptığını, ama bunun asla Millet İttifakı'na kefil olmak anlamına gelmeyeceğini, bilakis olası Millet İttifakı iktidarında emekçi halk ile birlikte en ön safta mücadele edecek olan siyasi partinin yine Türkiye Komünist Partisi olduğunu belirtti. Son olarak kendilerine sıkça yönelen "TKP neden Emek ve Özgürlük İttifakına dahil olmadı" sorusuna da yanıt verdi. Türkiye Komünist Partisi’nin halihazırda Sosyalist Güç Birliği'nin bir bileşeni olduğunu, bu ittifaktaki partilerin "laiklik, planlı-kamucu bir yönetim ve emperyalizmle mücadele" olmak üzere üç temel ilkede mutabık olmak suretiyle bir araya geldiklerini belirten Şafak Korkmaz, Türkiye solunun bu üç ilkenin hiçbirini esas almayan HDP ve CHP’ye muhtaç olmadan da baraj ahlaksızlığına rağmen parlamentoya girebileceğini söyledi.
'Halk her türlü afette yalnız bırakıldı'
Toplantıda söz alan Ömür Yaşayan ise konuşmasına 21 yıllık AKP iktidarına ilişkin bir hatırlatma ile başladı. AKP iktidarının işçilere ekmek ve su kadar lazım olan laikliği alenen ayaklar altına aldığını, LGBTİ+ yurttaşlara karşı her seferinde işlenen nefret suçlarının bu dönemde zirveye çıktığını, cihatçı-gerici terörü besleyen iktidarın faillerinden biri olduğu göçmen krizi neticesinde göçmenleri sermaye sınıfına ucuz iş gücü olarak sunduğunu belirtti. Böylesi bir tabloda her yurttaşın sorunların merkezinin yalnızca AKP iktidarı olmadığını, AKP’yi iktidara taşıyan yerli ve yabancı sermaye sınıfına karşı da esaslı bir mücadelenin gerekliliğini vurguladı. AKP iktidarının halkı her türlü afette kesin bir şekilde yalnız bıraktığını, AFAD ve Kızılay gibi kurumların içinin nasıl boşaltıldığını belirten Yaşayan, "İşini yapması gereken devlet kurumları enkaz altındaki insanlara ulaşmak yerine sermayeye yeni talan alanları hazırlarken, halkın bağışlarından başka bir geliri olmayan Türkiye Komünist Partisi’nin sağlam örgütlülüğünün bölgede birçok cana dokunduğunu gördük. Yaşadığımız bu büyük afet, bu büyük ihmaller, bu büyük suçlar bize gösterdi ki depremde halk ile kurulan dayanışma ve örgütlülük yine halkla, iktidarı alma hedefiyle de gerçekleştirilmeli. İşte bu yüzden parlamento seçimlerinde oylarınızı Türkiye Komünist Partisi’ne verin; emeğimizin, örgütlülüğümüzün sesini parlamentoya taşıyalım" dedi.