Baskı, ayrımcılık, taciz başta olmak üzere kötü çalışma koşullarıyla bilinen Telus Digital’de işçiler mücadeleye başladı, Çağrı-İş Sendikası’nda örgütlendi.
Haber Merkezi
Kanada merkezli telekomünikasyon şirketi Telus Digital, son günlerde sendika düşmanlığına dönük müdahaleleri ve Telus işçilerinin mücadelesi ile gündeme geliyor.
Telus işçilerinin hızlı örgütlenme süreci Telus Digital’i sıkıştırmakla birlikte süslü laflar geride kalırken şirketin işçi düşmanı gerçek yüzü her geçen gün daha fazla ortaya çıkıyor. Patronların Ensesindeyiz Dayanışma Ağı, Telus şirketindeki örgütlenme sürecini, şirketin ve çağrı merkezi patronlarının gösterdiği sınıfsal refleksi, fırsatçılığını, çağrı merkezi işçilerinin nasıl bir yaşam sürdüklerini mercek altına aldı.
'Aileyiz' yalanıyla öğrenci kentine yerleşmeye çalıştılar
Telus işçisiyle yapılan görüşmeye yer verilen haberde, şirkette çalışan işçi örgütlenme ihtiyacını şöyle anlattı:
"Telus İzmir lokasyonu, öğrencilerin yoğun olarak bulunduğu Buca’da, BEGOS’ta yer seçerek, yeni mezunları ve öğrencileri 'Biz bir aileyiz', '#HappyHere' gibi söylemlerle sömürmeyi hedefliyordu. Telus’un gözünü diktiği genç işçileri çok uzun yıllar çalışmasınlar diye kötü koşullara maruz bırakırken bir yandan da kıdem tazminatsız ayrılanların yerine daha kolay işçi bulabilmek için içeride kalanlara 'referans olma teşviki' veriyordu. 2021 yılı itibariyle şirket her geçen gün büyümekte ve büyümesini sağlayan en büyük şey ise 'Refer to win' adını verdikleri bu referans sisteminde şirkette çalışan işçiler sistem üzerinden arkadaşlarını referans göstererek, arkadaşları işe girdikten sonra '500 TL brüt' prim almaya hak kazanıyorlardı. Buca’daki işyeri yerleşiklik kazanmadığı dönemde şirket sömürü çarkını bu yolla rahatça döndürürken çalışacak işçi bulmakta zorlanmıyor, çalışan işçiyi 'kaybetmek' için de özel bir çaba gösteriyordu. 2021 yılında 500 TL olan prim, 2025 yılında hâlâ 500TL, çünkü Telus artık yerleşiklik kazanmış rahatça işçi bulabiliyor aydan aya onlarca işçi işten ayrılıyor yerine yenileri geliyordu."
Evden çalıştırmanın patrona verdiği huzur kaçarken…
Pandemi dönemi ve devamında şirket uzaktan çalışma ile işleyişini sürdürürken, işçilerin ayda yalnızca birkaç gün şirkete gittiğini anlatan Telus çalışanı, "2021 yılında verilen maaşlar da o günkü asgari ücret baz alındığında öğrenci veya yeni mezun genç işçilere günün koşullarında cazip geliyordu. Şirket için ise bir araya gelemeyen, örgütlenemeyen işçiler ve hatta servis gibi bir dizi maliyetten de 'arındırılmış' bir çalışma sistemi bulunmaz bir nimet. Yıllar geçip Telus Buca’da yaklaşık bin kişiye yakın işçi çalıştıracak şekilde büyüdüğünde işçiler için rüzgar da sert esmeye başlamıştı. 2022 yılında işçi sayısı giderek artarken aynı zamanda baskılar kendini göstermeye başlamıştı" dedi.
Günde 4 vardiya olacak şekilde 7/24 çalışılan Telus’ta 3 hafta üst üst gece vardiyasına bırakılan bazı işçilerin bu veya başka yolla istifaya zorlandığını, işçilerin tazminatsız bir şekilde ayrılmasından şirket mutlu olduğunu ifade eden işçi, böylelikle Telus’ta sendikal örgütlenmenin başladığını belirtti.
Tacizin üstü yönetici istifasıyla örtüldü
Haberin devamı ve işçinin anlattıkları şöyle:
"Ayda birkaç gün işyerine gidilen dönemde şirketin üst düzey yöneticilerinin başka yüzleri de görünür olmaya başlamıştı. Şirketin süslü laflarından olan 'yatay hiyerarşi' bu yöneticinin kadın işçilere yönelik tacizini perdeleyen, adının konmasını zorlaştıran bir araca dönüşmüştü. Tacizin sıklığı, yaygınlığı artınca ve işçilerin çoğunluğu arasında konuşulacak şekilde açığa çıkınca şirket müdahale etmek zorunda kalmış ancak işten atmak yerine bu yönetici istifa ettirilerek üzeri örtülmüştü.
Bizzat işyerinde çalışmaya başlayınca işçiler oksijene de veda ettiler. Çünkü işyerindeki pencerelerin kolları yoktu ve açılmıyordu. Penceresizliğin şirket açısından bahanesi ise 'işçi intiharı' korkusu oldu ve bunu açıkça dile getirmekten de çekinmediler. Mobbing, taciz, ayrımcılık… Yaptıklarının olası sonuçlarını biliyorlar ve korkuyorlardı. İşyerinin havalandırmasından kaynaklı ise işyerinden hastalık hiç eksik olmuyordu. Bu kötü koşullar işçiler açısından dayanılmaz hale geldikçe istifa ile sonuçlanıyordu. Sistematik olarak kıdem tazminatı yükünden kurtulan şirket koşulların bu halinden memnuniyetsiz değildi.

Örgütlü hareket etmenin kazanımlarından sendikalaşmaya…
Tüm bu çalışma koşullarının yanında 2021 yılında asgari ücrete nazaran cazip görünen ücretler her geçen yıl eriyor ve 2022 yılının sonlarına doğru açıklanan zam oranları Telus işçileri örgütlü ilk tepkilerini vermelerine vesile oldu. Telus işçilerinin ve Telus müşterisinin de kullandığı bir uygulamada işçilerin ezici çoğunluğu tepkilerini Telus müşterilerinin önünde dile getirdi. Bu tepkinin birkaç gün ardından kullanılan bu uygulama yasaklandı, zam oranlarında da kısmi bir iyileşme gerçekleşti.
Örgütlü hareket etmenin sonuç verdiğini gören işçiler 2023 yılına girerken sendikal örgütlenme arayışına girdiler. Ayda bir hafta işyerine gelen işçiler bir araya gelme ve örgütlenme zemini bulurken şirket de baskısını artırıyordu. Ekran kaydı alarak performans izleme, performans izleme programları gibi yeni adımlar şirket tarafından atılıyordu. 2023 yılı sonlarına doğru maaşlar erirken işçiler yeniden örgütlenerek yasaklanan uygulama sonrası uzun bir maille şirketin Kanada’da bulunan CEO’nun mail kutusunda kendilerini gösteren bir hareket başlattı. Bu hareketin devamında 'Gece Primi' kazanımı elde edilmiş oldu. İşyerinde henüz yetkili bir sendika olmasa da örgütlü hareket eden Telus işçileri kısmi kazanımlar da elde ediyordu.
Gece primi işçiler için bir kazanım olmakla birlikte 2024 yılı zam oranının da açıklanmasıyla birlikte işçilerin sendika arayışı bir adım daha öne çıktı. 2024 yılı Ocak ayı itibariyle Çağrı-iş sendikasıyla yola koyulan Telus işçileri 6 ay gibi bir sürede şirkette ve iş kolunda yetki alacak sayıya ulaştı ve Çalışma Bakanlığı'ndan yetkiyi aldı.
Telus Digital sendikanın aldığı yetkiye dava açmakla kalmadı, alınan yetki sonrasında Çağrı Merkezi sektöründe faaliyet yürüten diğer Çağrı Merkezi patronları ile birlikte iş kolunu değiştirerek sendikayı boşa düşürmeye dönük adım attı."
İşçilere dönük cadı avı başladı
Telus yönetimi bu gelişmelerin ardından baskıyı artırdı, öncü işçilere dönük cadı avı başlatıldı. Yaşanan hak ihlalleri sonrası sendikal örgütlenme çabaları 2024 yılının başından itibaren hızlanırken şirketin işçilere dönük tutumundaki agresiflik düzeyi de artmaya başladı.
Şirkette çalışan tüm işçiler her geçen gün yeni bir baskı yöntemine maruz kaldı. Sendikal örgütlenmede öne çıkan işçiler bu baskıyı daha fazla hissediyordu.
Molalar kısaltıldı, tuvalete gitmek ise izne tabi
Telus Çağrı-İş’te örgütlenmeyi büyütürken Telus yöneticileri, aynı baskı ve çalışma koşullarına maruz kalan ekip liderleri ile işçilerin arasını açma yoluna gitti. Yöneticiler, kimi ekip liderleri aracılığıyla işçilerin koşullarını daha da geriye çeken adımlar attı. İşçilerin bir araya gelebildiği, işyerindeki sorunları konuşabildiği dolayısıyla örgütlenebileceği zamanı kısmaya dönük adımlar atıldı. Uygulanan mola kısaltmalarında, şirketin müşteriye verdiği performans vaadi ve “performans düşüklüğü” bahane edildi. Mola kısaltmalarına itiraz edildiğinde ise çalışma arkadaşlarının rapor alması gerekçe gösterildi ve personel sayısının azlığı öne sürüldü.
Takım liderlerinden sendika karşıtı olan bazılarının sendika öncüsü işçilere özel olarak mola konusunda baskı yaptığı biliniyor. Bir takım liderinin mola planı yapılırken özel olarak bir işçiye mola izni vermeden saatlerce çalıştırmasının yasal dayanağını diğer takım liderlerine sorduğu ve işçilere baskının şirkette meşru görüldüğü bir işyeri atmosferi yaratıldı. Yöneticiler “gizli mobbing”i bir kenara koyup kimi takım liderleri aracılığıyla açık açık baskı uygular hale geldi. Kimi takım liderleri işçilerin izinsiz yerinden kalkmaması gerektiği konusunda telkinlerde bulunur, tuvalete giderken izin almaları gerektiğini bildirir duruma geldi.
Rapor almak suistimal olarak değerlendiriliyor
Penceresiz ve havalandırma koşullarının yetersiz olduğu işyerinde hastalıklar çok kolay yayılabiliyorken işçilerin rapor alması, yalnızca mola saatlerinin kısaltılması için bahane edilmiyordu. Bir işçi aldığı sağlık raporu sebebiyle suistimal gerekçesiyle işten çıkarıldı. Türlü hukuksuzluk ile işten çıkarılan işçiler bu süreçte açtıkları davalarla haklarını aramak zorunda kaldı.
Takım liderleri aracılığıyla işçilere yapılan baskı şiddetini arttırıyor
Ekran kaydı, performans izleme programı, mola sürelerinin kısaltılması gibi işçilere dönük bir çok baskının yine benzer koşullara maruz kalan takım liderleri eliyle yapılması yetmiyor. Şirketin içe ve dışa gösterdiği “çok kültürlü olma”, “kimliklere duyarlı olma” iddiasının da bir balon olduğunu gösteren yönetici/takım lideri baskıları yaşanıyor.
Yalnızca şirket mailleriyle ve şirket bilgisayarlarından giriş yapılabilen sosyal medya ortamı ve şirket içi yazışmaların yürütüldüğü uygulamada gerçekleşen yazışmalar, gönderiler ve emojiler üzerinden bazı işçiler doğrudan yöneticiler veya yöneticilerin talimatıyla takım liderleri tarafından homofobik bir tutumla uyarılara maruz kaldı. Telus Digital’in "sevimli yüzü" açık veya gizli baskı koşullarına karşı işçiler örgütlendiğinde yerini her alanda işçi düşmanlığına bıraktı.
Tüm bu süreçte işçilerin yaşadığı bu sorunlar karşısında Telus işçileri kol kola girerek şirket bünyesinde ve iş kolunda Çağrı-İş Sendikası’nın yasal örgütlenme barajlarını aşarak Çalışma Bakanlığı tarafından Telus Digital’de Çağrı-İş Sendikası'na yetki verilmesini sağladı.
'Sendika düşmanı değiliz, yasal hakkımızı kullanıyoruz' dediler, işten çıkarmalara başladılar
Çağrı-İş Sendikası’nın yetki almasının ardından Telus Digital hızlıca iki adım attı. Sendika işyerinde yüzde 50, iş kolunda yüzde 1 barajını aşmış ve Bakanlık tarafından yetkilendirilmişken şirket Bakanlığın verdiği yetkiye dava açtı.
Bakanlığın verdiği yetkiye dava açıp toplu iş sözleşmesi masasına oturmamak için süreci uzatmaya ve şirkette işçileri düşük ücretlerle, kötü çalışma koşullarında çalıştırmayı bir süre daha sürdürmeyi “Sendikaya karşı değiliz, yasal hakkımızı kullanıyoruz” diyerek açıkladılar. Sadece dava açmakla kalmadılar. Çağrı merkezi patronlarının örgütlü olduğu "Müşteri Deneyimi Yönetimi ve Teknolojileri Derneği" aracılığıyla iş kolu değişikliği yapılmasına dönük adım attılar ve çağrı merkezi şirketlerinin 7 numaralı iletişim iş kolundan 10 numaralı iş koluna geçmesi ile birlikte sendikayı üyesiz bırakmak için adım attılar. Yetmedi, Telus içinde cadı avına başladılar. Sendikal örgütlenmede öne çıkan ve sendikaya yakın işçileri farklı bahanelerle işten çıkarmaya başladılar. İşten çıkarılan işçilere “Küçülmeye gidiyoruz” derken, içeride çalışan işçilere de “Referanslarınızı bizlerle paylaşın, 500₺ brüt priminizi alın” mailleri attılar ve işe alım yaptılar.
Şirketin türlü baskılarına rağmen Telus’ta işçilerin sendikal mücadelesinin devam ediyor.