Bir yıldır iç savaşın yaşandığı Sudan’da 12 Ağustos’ta ilan edilen kolera salgını can almaya devam ediyor. Salgının sürdüğü Sudan'da ülke kıtlığın da eşiğinde.
Salgın nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 852’ye yükseldi. Sudan Sağlık Bakanlığı, ülkede toplam kolera vaka sayısının 29 bin 147’ye ulaştığını açıkladı.
Kolera, Sudan'da nadir görülen bir hastalık değil. 2017 senesinde yaşanan büyük salgında iki aydan kısa bir süre içinde en az 700 kişi ölmüş ve yaklaşık 22 bin kişi hastalanmıştı.
Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre kolera, oldukça bulaşıcı bir enfeksiyon. Tedavi edilmediği takdirde saatler içinde ciddi dehidrasyona ve ölüme yol açan bir hastalık.
Salgının başlıca sebebi, temiz suya erişimin olmaması ve etkili bir sağlık altyapısının bulunmaması. Kolera, "vibrio cholerae" adlı bakterinin neden olduğu bir hastalık ve bu bakteri genellikle kirli su veya dışkıyla bulaşıyor.
Kolera salgınlarının temel sebepleri arasında temiz suya erişim eksikliği, sağlık altyapısının yetersizliği ve çevresel koşullar var.
Salgının ülkede yayılmış olmasının ardında Haziran'dan bu yana etkili olan yağışlar ve seller var.
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), 1 Ekim'de, 3,4 milyon Sudanlı çocuğun salgın hastalık riski altında olduğunu bildirmişti. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), 5 Ekim'de, Sudan'a 1,4 milyon doz kolera aşısı gönderdiğini açıklamıştı.
Savaşın sürdüğü Sudan'da, sağlık sisteminin etkin bir şekilde çalışmadığı bu dönemde salgın hastalıkların yayılması insanların hayatını daha da zorlaştırıyor.
Sudan'da iç savaş: Çatışmalar ve derin kriz ne durumda?
Sudan’da ekonomik, siyasal ve toplumsal olarak derin bir kriz mevcut.
Sudan’da Aralık 2018’de başlayan ve 2019’da 30 yıllık Ömer Beşir rejimini deviren halk ayaklanmalarını bastırmak için darbe yapan askeri cunta içindeki iktidar kavgası, ülkeyi gerici bir iç savaşın eşiğine getirdi. İki askeri güç olan Sudan ordusu ve paramiliter güç RSF arasında çatışmalar başladı.
Çatışmaların yaşandığı ülke ekonomik açıdan da büyük bir kriz içinde. Darbe sonrası uluslararası yardımların kesilmesi, ekonomik durumu daha da kötüleştirdi.
Yoksulluk, işsizlik ve enflasyon gibi sorunlar halkın yaşam standartlarını düşürüyor.
Sudan, geçmişteki askeri yönetimlerin ve emperyalist müdahalelerin etkisiyle uzun süredir derin bir ekonomik bağımlılık içinde.
Sudan'da bir yıl önce askeri darbeyle yönetime gelen General Abdel-Fattah Burhan yönetimindeki ordu ile General Muhammed Hamdan Dagalo komutasındaki paramiliter HDK arasında başlayan savaş, birinci yılını geçti.
Sudan ordusunun, HDK'nin, 2 yıl içerisinde tamamen orduya entegresini istemesi, HDK'nin ise sivil bir hükümetin ardından yaklaşık 10 yıla yayılan bir süreçte bunu kabul edebileceğini açıklamasıyla başlayan gerginlik, taraflar arasında silahlı çatışmaya dönüşmüştü.
Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, ülkedeki iç savaş nedeniyle binlerce kişi hayatını kaybetti, 8 milyon insan evlerini terk ederek Sudan'ın daha güvenli bölgelerine veya komşu ülkelere kaçmak zorunda kaldı.
Savaş sağlık sistemini de çökertti
Bu durum, ülkenin sağlık sisteminin harap olmasıyla daha da karmaşık hale geldi.
DSÖ'ye göre, savaş bölgelerindeki hastanelerin yüzde 70 ila 80'i bu dönemde hizmet dışı kaldı. Bu da nüfusun yaklaşık yüzde 65'inin sağlık hizmetlerinden mahrum kalmasına neden oldu.
Savaş aynı zamanda Sudan'da dünyanın en büyük iç göç krizine de neden oldu. Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre yaklaşık 6,5 milyon insan daha istikrarlı yerler bulmak amacıyla yurdundan kaçmak zorunda kaldı. Bu durum da, ev sahibi toplulukların yiyecek de dahil olmak üzere halihazırda sınırlı olan kaynaklarını zorlamakta.
Darfur'daki mülteci kamplarında durumun çok kritik olduğu belirtiliyor. Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) Sudan'ın en büyük ve en eski kamplarından biri olan Zemzem kampındaki durumla ilgili yaptığı değerlendirme, burada yetersiz beslenmeyle ilgili tüm acil durum eşiklerine ulaşıldığını ortaya koydu. MSF'nin tahminine göre, kampta her iki saatte bir çocuk hayatını kaybediyor.