SÖYLEŞİ | Bıçaklı saldırı sonrası istifa eden hekim: 'Değersizden de öte aşağılanmış hissettiriyor’

Uğradığı bıçaklı saldırı sonrası ölümden dönen, sonrasında görevinden istifa eden asistan hekim Ertan İskender, yaşadıklarına ilişkin soL'a açıklamalarda bulundu.

Ali Ufuk Arikan

Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi’nde üç yıldır asistan hekim olarak görev yapan Ertan İskender, uğradığı bıçaklı saldırı sonrası ölümden dönerken, sonrasında görevinden istifa etti.

İskender ile asistan hekimlerin yaşadıkları sorunları, saldırı günü yaşananları ve istifa kararı almasına neden olan süreci konuştuk.

Kısaca sizi tanısak, ne kadar süredir görev yapıyorsunuz?

Ben Kerküklüyüm aslen, Kerkük Türkmeniyim. 2009 yılında Türkiye’ye geldim. Anne tarafım çok uzun yıllardır İzmir’de yaşıyor, annem de orada büyümüş. Ben eğitim için Türkiye’ye geldim. 2010 yılı Gazi Tıp girişliyim, 2016’da mezun oldum. Sonrasında bir sene Lokman Hekim'in acil servisinde çalıştım, o sürede vatandaşlık bekledim. Vatandaşlık gelince TUS’a çalışıp, sonrasında 2018'in Temmuz ayında Ankara Eğitim Araştırma’da asistanlığa başladım. İstifa edene kadar da yaklaşık 35 ay boyunca burada çalıştım.

‘Severek çalışıyordum, keyifle çalışıyordum’

Asistan hekimler ağır çalışma koşulları, uzun nöbet saatleri ve mobbingle gündem oluyor. Sizin için nasıl geçti bu süreç?

Cerrahi asistanlık Türkiye’de zaten ağır ancak bizim klinik bir nebze de olsa hafifti, baskıcı olmayan bir hocamız vardı.

Bıçaklanmadan önceki dönem baş asistandım ben. Kliniği değiştirmeye çalıştım, hiyerarşi olacak ama ego tatmini için olmasın istiyordum. 'Pansuman çömez işi' denirdi örneğin, benim dönemimde herkes bu işin bir parçası haline gelmiş oldu.

Olayın olduğu gün de 6 kişiydik, normalde iki kişi olacakken yoğunluğu azaltmak için elimizden geleni yapıyorduk arkadaşlarımızla.

Severek çalışıyordum, keyifle çalışıyordum diyebilirim. İş ortamı bu sözünü ettiğim değişiklikler sonrası daha iyi hale gelmişti. Çalışma hayatımız ikinci ailemiz haline gelmişti, çok güzel bir uyum sağlamıştık.

Bu olaydan önce çok mutluyduk diyebilirim.

‘O anda anladım, sonrası ameliyathane…’

Olay günü neler yaşandı, hatırlıyor musunuz?

Olay günü ne olduğunu anlayamadım. O kadar uğraştık, gerilim olmasın diye çok çabaladık. Görüntüleri görmüşsünüzdür, arkadaşları da oradan çıkarmaya çalışıyordum. Ağır küfürler ederken o küfürleri duymamaya çalışıyordum. Yanımdakilerle gidiyordum, ne olduysa 30 saniye içinde oldu.

Kaan, “Ertan abi" diye bağırdı, ben tekme attı sandım. Omurgamda, bel kısmında bir darbe hissettim, elimi uzattım kontrol için, her yer kan oldu, parmak sallanıyor… O anda anladım, sonrası ameliyathane. Bir uyandım, bana telefonu verdiler, bakanla konuştum.

‘Sistem çok hatalı, ben de ne yaparsak düzelir, nasıl düzeltiriz diye çabalıyordum’

Sonrasında neler oldu, istifa kararı nasıl geldi?

Açıkçası yaşanan sorunlar dolayısıyla ben zaten bir yere kadar gelmiştim. “Lanet olsun” dediğimiz oluyordu ama seviyordum işimi. Sistem çok hatalı, ben de ne yaparsak düzelir, nasıl düzeltiriz diye çabalıyordum. Elimizden geleni yapıyorduk, burayı düzenlemeye çalışıyorduk. 

Derken bizi sonra Covid’e veriyorlardı. Zaten sayımız az olduğu halde bizden isim çekiyorlardı, ekstra iş yükleniyordu her birimize. Çok daha fazla kişinin olduğu servislerden değil bizden çekiliyordu, bu da bizi zorluyordu.

Kısacası çok sıkıntı yaşadık ama elimizden geleni de yaptık. Başka türlü yaşanmaz, bu bizim mesleğimiz üzerinden bakıyorduk. Tıp olacak diye o kadar baskı olmuş ki üzerimizde, tıp tıp, sonra uzmanlık… Belki de bu bizim dayanmamızı sağlıyordu.

‘Benden bu kadar dedim’

Ancak bu olay olunca, ameliyattan sonra uyandığım ilk anda benden bu kadar dedim, daha ilk gün.

Ben olaydan sonra olanca sakinliğimle sağlıkçıların uğradığı baskıları anlattım, sistemin nasıl işlemesi gerektiği, nasıl önlemler alınması gerektiğine dair görüşlerimi dile getirdim.

Sekiz ay geçti üzerinden, hiçbir adım yok. Zaten caydırıcı cezalar yok, Bakan’ın dediğini söyleyeyim, 'cezalar üst mahkemelerden geri dönüyor' deniyor.

Meslek aşkı bir yere kadar, insan bir noktaya gelince yeter, ben sürünecem ve bunları yaşayacağıma evet diyemiyor.

‘Cumhurbaşkanlığı ilgileniyordu, yönetmelik uygun değil, yapamıyoruz dediler’

Olaydan sonra bölümünü değiştirelim demişlerdi, tamam dedim. Üç yıllık emeğin var ortopedide asistanlıkta, boşa gitmesin deniyordu.

Sonra 'yapamıyoruz' dediler, 'bölüm değiştiremiyoruz' dediler. Benle denilene göre Cumhurbaşkanlığı ilgileniyordu, 'yönetmelik uygun değil, yapamıyoruz' yanıtını ilettiler. Sonra Çalışma Bakanlığı yazdı, onlardan da 'olmuyor' yanıtı geldi.

Sonra biraz kafam dağılsın diye yurt dışına gittim, döndüğümde psikolojik destek de aldım. Acele karar vermemem istendi ama benim fikirlerim değişmemişti. Zaten çevremde ben mutluyum, sorunum yok diyen bir sağlıkçı görmedim.

‘Bu da değersiz hissediyor, değersizden de öte aşağılanmış hissettiriyor’

Sonrasında istifa kararınız geldi. Bunun netleşmesini ne sağladı?

İşe başlamam yönünde talepler geldi. Başladım ama baktım her şey aynı, bu da şu demek; böyle bir şey oldu ama umurumuzda değil demek. Aynı yetkililer, aynı odalar, aynı güvenlik. Bu da değersiz hissettiriyor, değersizden de öte aşağılanmış hissettiriyor.

İnsanlar doktora çok rahat söylenebiliyor. Döndüğümde bir arkadaşıma ilaç konusunda bir hasta söyleniyordu, mesleki bilgisini hiçe sayan ifadeler kullanıyordu. Sustum, sustum çünkü korkuyorum, belki üzerinde bir şey vardır diye. Korkmakta patolojik bir şey değil bence, haklı bir korku.

'Birkaç santim yana gelse darbe, 30 yaşında felç olduğunuzu düşünün'

Şu an felç de olabilirdim, hiçbir şey umrumda olmazdı bu olsa. Büyük şans eseri, birkaç santim yana gelse darbe, 30 yaşında felç olduğunuzu düşünün. Ben sabahın 5’inde Dikmen’den hastaneye koşarak giden biriydim...

Bu durum hiçbir ideolojiye, siyasi partiye özgü değil, bu Türkiye’de yaşayan her bir ferdin problemi.

Hastaların sağlıkçılara karşı davranışlarının yaptığımız tüm fedakarlıklara rağmen çok kırıcı olduğunu eklemek istiyorum. Bizim arkasında nasıl büyük bir emek verdiğimiz, fedakarlık yaptığımız görülmüyor. Bu sağlık sistemindeki durumla da birleşince bir çıkış bulamadığımı söyleyebilirim.