SÖYLEŞİ | 'Adnan Oktar vakası bilimsel bir suçtur'

Adnan Oktar ve cemaati türlü hayal kırıklıklarıyla uğraşadursun, sahte fosillerle ilgili tartışma için Ege Üniversitesi'nden Dr. Serdar Mayda ile görüştük.

Tuluğ Ünlütürk

Adnan Oktar'ın cemaat evlerinde kaçak fosillerin ortaya çıkmasıyla gündeme gelen "Fosiller tarihi eser mi, değil mi?" tartışması üzerine dün yaptığımız bir haberle sekiz yıl önce Kadıköy'den kovulan sahte fosil sergisini hatırlatmış, "Oktar ve tuhaf cemaati şu anda yargı önünde. Peki tüm bunlara göz yumanlar?" diye sormuştuk.

Bugün Silivri'de yargılanan Adnan Oktar ve çetesi, kendisini yargılayan gericiliğin birden fazla işine yaramış bir aparat, bilim karşıtlığının ve antikomünizmin Türkiye'deki uzantısı. Bunları biliyoruz. 70'ten fazlası tutuklu, 250 kadar sanıkla devam eden davada gelinen nokta, bu "tuhaf cemaatin" gericiliğe hizmet etmenin yanı sıra, bir suç şebekesi olarak da çalıştığına işaret ediyor. 

Uzun yıllar okul önleri, metro istasyonları ve sokalarda sergiledikleri "yüzlerce milyon yıllık ama hiç evrimleşmemiş" hayvan fosillerinin sertifikalı gerçek örnekler olduğunu iddia eden çetenin şimdiki iddiası ise tarih öncesine ait fosillerin yasal olarak tarihi eser olmadığı. 

Adnan Oktar ve tuhaf cemaati türlü hayal kırıklıklarıyla uğraşadursun, biz hiçbir açıdan söylenen şey olmadıklarını anladığımız fosillerle ilgili tartışmaya açıklık getirmek için Ege Üniversitesi'nden Öğretim Üyesi Dr. Serdar Mayda ile görüştük. 

Türkiye'de paleontoloji alanında yaşanan sıkıntılardan "uluslararası fosil piyasası"na uzanan görüşmede Serdar Mayda, Adnan Oktar ve cemaatinin ellerindeki fosillerin çoğunun bilimsel açıdan değersiz olup, dekoratif süs eşyaları olarak değerlendirilebileceğini, sergilerinde evrime ve bilime saldırmak için kullandıkları  memeli ve sürüngen fosillerinin ise pek çok açıdan sahte olduğunu söyledi. Farklı fosil parçalarını birleştirmekten, baştan üretmeye dek farklı yollar kullanılan sahte fosil üretiminin dünya çapında bir iş olduğunu belirten Mayda, "Adnan Oktar ise zaten o uydur kaydır işlerin peşinde. "Bana yüz milyon yıllık kurt lazım" dediğinde o kurt üretilir ve getirilir. Adamın niyeti bu zaten, kandırılmasına da gerek yok." diyerek, Adnan Oktar üzerinden süren tartışmanın fosillerin statüsünden ziyade bilime saldırı meselesi olduğunu  vurguladı. 

İşte söyleşinin tamamı...  

Hocam, Adnan Oktar'ın elindeki fosiller bu defa bir kaçakçılık iddiasıyla gündem oldu biliyorsunuz. Yıllardır evrim teorisine karşı açtıkları fosil sergileriyle biliyorduk bu şebekeyi, şimdi bir de işin ticaretini yaptıkları şüphesi var. Sizin konuyla ilgili yorumunuz nedir?

Açıkçası ben durumun büyük bir kaçakçılık meselesi olduğunu düşünmedim. Ellerindeki fosiller uluslararası satıcılardan elde edilebilir şeyler. Yani uluslararası bir piyasası var bu işin, toptan satışlar bile yapılıyor. Göreli bir şey söylüyorum elbette ama öyle yüz binlerce milyonlarca dolarlık bir şey yok ellerinde anladığım, o büyük paraları çok daha başka yerlerden ediniyor bu cemaatler. Bahsedilen ölçekte fosiller nadirdir ve Adnan Oktar'ın elinde bu tür ayrımları yapabilecek bir paleontolog olduğunu da sanmıyorum. Olsa bilirdik zaten, çok değil sayımız. Daha ziyade uluslararası satıcılardan aldığı orta karar balık ve kabuklu fosilleri var elinde. Bunlar gerçektir. Sergilerde ve o sözde "Yaratılış Atlası"nda da kullanmışlardı bunları. Çin'den Brezilya'ya her yerden satın alabilirsiniz bu tip fosilleri. 

Peki memeli fosilleri? Daha önce sergilerinde de "100 milyon yıllık" olduğunu iddia ettikleri kurt, ayı kafatasları, evrimleşmemiş sürüngen örnekleri kullanmışlardı. 

Mümkün mü? Söyleyeceğim ikinci şey de bu, balık ve kabuklu gibi sık bulunan fosillerin aksine, ellerindeki memeli ve reptil fosillerin büyük çoğunluğu fazlaca restore edilmiş ve kısmen farklı gruplara ait fosillerden tamamlanarak bütünleştirilmiş örnekler olarak görebiliriz. Bunlar her şeyden önce adı geçen canlıya ait değiller ya da verdikleri yaş ile uyumlu değiller. Omurgalı örneklerin çoğu restorasyon görmüş, yakın tarihli parçalar yahut tamamen imitasyon işler. Yurt dışında bu alanda üretim yapan bir sürü "sanatçı" bulmak mümkün. Özellikle Çin ve Kuzey Afrika ülkelerinde bu tip imitasyon fosil üretimi adeta bir meslek halinde. Bu alanda çok sıkı işler çıkartıyorlar gerçekten...

Bir "yan sanayi" piyasası da var galiba? 

Olmaz mı, uydur kaydır canlılar var böyle. Dünya'da bir mesele bu. Almaya’da bir müzede yürüttüğüm bir çalışma esnasında benzer bir imitasyon olayını ortaya çıkarmıştık mesela. Dünyanın en önemli müzelerinden olmasına rağmen fazlaca restore edilmiş bu tip fosilleri satın aldıklarını yerinde görmüştüm. Yani onlar da faka basmışlar. 1999’da “Archaeoraptor” adıyla National Geographic tarafından kayıp halka kuşlar ve trepodlar arasında kayıp halka olduğunu kamuoyuna duyurulan fosil örneğin aslında farklı fosil formların birleştirilmiş bir kompozisyonu olduğu ortaya çıkmıştı. Kısaca fosil sahte çıkmıştı. Bunlar hep piyasanın belirlediği çarpıttığı işler. Sanatsal olarak hayran kalabilirsiniz, çok dekoratif. Ama bilimsel olarak, değil baştan yapmak, bir dişi değiştiğinde, biraz restorasyon gördüğünde o fosil artık bilimsel açıdan çöptür. Onu incelemek bile istemeyiz biz. Adnan Oktar ise zaten o uydur kaydır işlerin peşinde. "Bana yüz milyon yıllık kurt lazım" dediğinde o kurt üretilir ve getirilir. Adamın niyeti bu zaten, kandırılmasına da gerek yok. Satıcı da bilim için yapmıyor ki bunu, "tamam abi" diyor, "senin kurt hazır". Bu koşullarda hangi gerçeği tartışabiliriz ki zaten, yıllarca kapımızı aşındırdı bu cemaat, muhatap almadık. Biz paleontolojik açıdan tartışılacak bir şey görmüyoruz durumda. 

Siz bilimsel olarak kaynaklarınızı nasıl elde ediyorsunuz peki? 

Nadir bulunan, keşfedilen fosillerin yanı sıra bizim de uluslararası satıcılardan aldığımız fosiller var elbette. Müze kurarken, sergilemek için, bazen incelemek için... Zaten Çin'e de gitseniz, orada çalışırken de aynı "dealer"la karşılaşırsınız. Diğer yandan, kazılarda, araştırmalarda ortaya çıkıyor pek çok önemli fosil. İhbarlar değerlendiriliyor mesela. Sonuçta önünüze bir sahte fosil konması da mümkün, bilimsel olarak çok değerli bir parçadan vurgun yapmaya çalışanlar da var. Ama bilim insanıyız, bunun için okuduk, öğrendik, çalışıyoruz. 

Bilimsel olarak incelenmesi gereken meteor parçaları, milyonlarca yıllık fosiller, tarihi eserler, mineraller... Toprağın altındaki bu değerler açısından Türkiye'de durum nedir? 

Türkiye'de tabiat varlıkları sayılıyorlar ve 2863 sayılı Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve ilgili yönetmeliklere bağlı bu alan. Kanunun söylediği şekilde kazılıyor, raporlanıyor, inceleniyor, sınıflandırılıp sergileniyor. Ancak biz alanın bilim insanları da bu konudan hayli sıkıntıdayız. Tarihi eserlerle aynı kategoride değerlendirilmeleri bizim açımızdan da sorun teşkil ediyor ama elbette bu Adnan Oktar ve cemaatinin yaşadığı türden bir sıkıntı değil. Normal koşullarda bu materyalin eser olarak değil biyolojik malzeme olarak tanımlanması ve kendi kanunu ve düzenlemeleri olması gerekir ki tüm kazı ve inceleme prosedürü de buna göre şekillensin. Bu yapının bütün olarak değişmesi gerekir. Ayrıca fosilin tanımının ve ayrımının detaylandırılması gerekmektedir. Yoksa toprağın içi de üstü de fosil dolu ama hepsi aynı bilimsel değeri taşımıyor. Omurgalı, omurgasız fosiller vs. bunların da ayrımı olmalı mevzuatta. Bugün Türkiye'deki kanunlarla fosili yurt dışından alabilirsiniz , bunda bir sıkıntı yok. Gerekli gümrük işlerinden sonra fosilleri kendiniz istediğiniz şekilde tutabilirsiniz ve isterseniz sergilersiniz. Ancak yurt içinde bulunmuş fosilleri en yakın Müze veya ilgili kurum ve kuruluşlara bildirmeniz gerekiyor. Bakanlık da bu fosilleri uygun gördüğü müze, üniversite veya araştırma merkezlerine yönlendirir. Bakanlık tarafından denetlenen koleksiyonerlerin fosilleri muhafaza edebilmeleri de mümkün. Ayrıca koleksiyonerler kendi aralarında fosillerin değişimini sağlayabiliyorlar. Bu açıdan Adnan Oktar vakası da ticari olmaktan çok bilimsel bir davadır. Sadece onların davası da değil üstelik. 

Teşekkür ederiz hocam. 

Ben teşekkür ederim.