Sokak köpeklerinin barınaklara alınmasının ve öldürülmesinin yolunu açan yasanın Meclis'ten geçmesinin ardından birçok yerde barınaklara toplanan sokak köpekleri ve birden fazla köpeğin gömüldüğü toplu mezarlar haber oldu.
Bu süreçte görev almak istemeyen veteriner hekimler istifa ediyor. "Biz bu okulu hayvanları yaşatmak için okuduk, öldürmek için değil" diyen hekimler, "Veteriner hekim olmayan, bir hayvanın hayatını kurtarmanın ne demek olduğunu bilmeyen insanların hayvanlar adına karar vermesini kabul edemeyiz" diyorlar. Bu süreçte istifa eden İlker* ve Elif* ile konuştuk.
'İki seçeneğim vardı. Ben vicdanımın sesini dinledim'
İlker il belediyesine bağlı veterinerlik hizmetleri dairesinde çalışıyordu. Bundan yaklaşık üç yıl önce girdiği işi çok aradığını ve öncesinde belediyelerde çalışmanın avantajlı olacağını düşündüğünü söylüyor. Ancak işler pek de tahmin ettiği gibi gitmemiş. Belediyelerin bu hizmetleri ihale ile taşeronlara verdiğini, kendisinin de yıllarca taşerona bağlı çalıştığını söylüyor.
İlker yasa çıkmadan öncesini ve sonrasını şu sözlerle anlatıyor:
"Ben belediyeye işe girdiğimde inanılmaz sevinmiştim. Ama girince gördüm ki işler pek de öyle değil. Mesela personel sayımız çok azdı. Hiçbir işe yetişemiyorduk. Bazen ihbar geliyordu, falanca yerde bir köpeğe araba çarpmış diye. Bir ben bir de şoför gidiyorduk. Adamın yükümlülüğünde değil belki ama inip o köpeği araca yüklemeye falan çalışıyordu, yardımcı oluyordu bana.
Ama yine de tahammül ediyordum. Sonuçta bunun için okudum, 'bu benim görevim' diyordum. Ama bu son çıkan yasadan sonra işler değişti. Normalde sokak hayvanlarını toplamak çok nadir yapılan bir işti. Ama yasa geçtikten sonra her gün 'ekipler çıkacak, hayvanları toplayacak' diye talimatlar gelmeye başladı. Biz zaten hayvanlar nerelerde bekliyor, nerelerde yaşıyor biliyoruz. İşte şehrin az uzağındaki çöplerde ya da bazı mahallelerde sürü halinde gezerlerdi. Normalde barınak vardı. Ama toplamazlardı. Şimdi sanki kırk yıldır arıyorlardı da bulamamışlar gibi davrandılar.
'Bunları toplayıp ne yapacağız?' diye sordum. Bizim bir amir var, 'Ne yapacağız, uyutacağız' dedi. Durdum düşündüm. Bunu uyutma görevi bende. Yani öldürecek olan benim. Çok düşündüm. Nasıl olsa başka bir yerde iş bulurum dedim. Ayrıldım oradaki görevimden. İki seçeneğim vardı. Ya görmezden gelecektim. Ya da vicdanımı dinleyecektim. Ben vicdanımın sesini dinledim. Bu cinayete ortak olmak istemedim."
'Belediyeler cinayetleri durdurabilir mi? Emin değilim, tüm süreç özel şirketlere emanet'
Elif de bu süreçte istifa eden veteriner hekimlerden. Bir ilçe belediyesine bağlı olarak veteriner hekimlik görevi yürütürken çıktı yasa. "Belediye CHP'de mesela. Ama daha önce AKP'deyken ihalesi verilmiş. Bırakın işini doğru düzgün yapanı, ben veteriner hekimlik hizmeti yapan ama veteriner olmayan kişiler dahi gördüm. Özel şirket. Almış adamı çalıştırıyor. Bir sürü şikayet var, hem meslek odası hem belediye soruşturuyor. Sonuç? Sonuç adamın maaşı teknik personel olarak yatıyor. Kimse sormuyor tabii sahada 'Bu adam neden aşı yapıyor, neden ilaç veriyor?' diye. İspat yok, delil yok. Herkes de korkuyor. Vallahi benim gördüğüm, belediyelerin bu özel şirketlere çok da sözünün geçmediği. Engelleyebilirler mi? Emin değilim" diye anlatıyor.
Elif, şöyle devam ediyor:
"Öğrencilik yıllarımda bana, veteriner hekim olmayan, bir hayvanın hayatını kurtarmanın ne demek olduğunu bilmeyen insanlar hayvanlar adına karar verecek ve bu kararı da veteriner hekimlerin boynuna yük edecekler deselerdi büyük ihtimalle o zamanki aklımla böyle bir kötülüğü yapacaklarına inanmazdım. İnanmak istemezdim. Fakat ne yazık ki şu an içinde olduğumuz şartlar artık okuduğumuz kitaplardan ve bilimden uzak bir noktaya ilerliyor. Her geçen gün bunu daha sık hissediyoruz."
'Meslek etiği ötanazi gerektiren örneklerde dahi reddetme hakkımız olduğunu söylüyor'
Elif ve İlker farklı şehirlerde görev yapıyor. Bu kararı alma sürecinde istifa etmeyi düşünürken, tanıdık meslektaşlarının da benzer karar verdiklerini görünce kendilerinin yalnız olmadığını anladıklarını söylüyorlar. İlker, "Ben gider olmadı bir firmada çalışırım ya da bir klinikte görev alırım. Ne olacak! Ama her gece bu kabusla uyuyup uyanmak istemem" diyor.
Elif ise başka bir ayrıntıya dikkat çekiyor. Çıkan yasayla mesleki etik arasındaki uçurumu anlatıyor.
"Veteriner hekimlerin terminal döneminde olan ve artık tedavi göremeyecek prognozu iyi olmayan bir hayvanın ötanazi kararında dahi vicdani ret hakkı mevcutken sağlıklı bir hayvanın uyutulmasını reddetme hakkı da mevcut. Ve ben inanıyorum ki meslektaşlarımın vicdanına bırakılsa hiçbiri bu yasayı uygulamak istemezler. Fakat yeni yasa barınakta çalışan veteriner hekimler için bir seçenek sunmuyor. Vicdanı ve etiği hiçe sayarak cezalarla tehdit ederek etik dışı bir uygulamayı dayatıyor. Bu durumda dayatmalarla çalışarak meslek etiğini hiçe saymak okunulan beş seneye ve onca emeğe yazık olur diye düşünüyorum."
'İşsizlikle korkutup cinayet işletecekler'
"Peki geride kalan meslektaşlarınız ne olacak?" diye sorunca veteriner hekimler çaresizce bakıyor. Her ikisi de "İşsizlikle korkutuyorlar" diye başlıyor söze. "Çalışanları işsizlikle korkutarak cinayete eşlik etmesini istiyorlar" diyor İlker. Elif ise bu nedenle görevinden ayrılan her meslektaşıyla gurur duyduğunu ifade ediyor.
"Açıkçası barınaklarda çalışan veteriner hekimler olsun diğer alanlarda çalışanlar olsun, işsizlikle korkutularak etik dışı ve vicdanı yoracak bir işin parçası olmaktansa alan değiştirmek en doğru tercih olarak geliyor bana. Veteriner hekimliğin çalışma alanı geniş. Bence kimse korkmasın. Evet kolay değil, zor yeniden iş bulmak. Ama mümkün. O yüzden vicdanımızın rahat edeceği işlerde çalışmayı diliyorum hepimize ve yasa yüzünden işinden ayrılan meslektaşlarımla da gurur duyuyorum."
'Gözü dönmüş insanların maşası olmak istemeyen mücadele eder'
İlker de benzer şekilde "Bunun için okumadık, böyle bir işte de çalışmayı reddediyorum o yüzden. İnsanların, ailemin yüzüne, her şey bir kenara aynaya nasıl bakarım ben bu talimatları uygularsam?" diyor ve ekliyor:
"Ben meslektaşlarımın ne olursa olsun meslek etiğine uyacaklarına inanıyorum. Bugün yasa olumsuz yönde değişti diye, yaşatmak için sabahladıkları hayvanları öldürecek değiller. Ve bu yasa yarın olumlu yönde de değişebilir değil mi? Bu ülkede bunlar mümkün. O zaman ne olacak? Hem bu vicdan azabını üstlenmemek için hem de değişim için mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Artık hayvanların da hayatına kast etmek isteyen gözü dönmüş insanların maşası olmak istemeyen mücadele eder. Ben böyle düşünüyorum."
Elif ve İlker çalıştıkları yerlerdeki görevlerinden ayrılarak doğru karar verdiklerine inanıyorlar. Şimdi ise yeniden iş arıyorlar. "Bizim için zor ama içimiz çok rahat. İş dediğin bulunur, bir çare olur mutlaka. İnsanlığımızı kaybetmeyelim yeter" diyorlar.
* Veteriner hekimlerin, gerek daha önce imzaladıkları sözleşmeler nedeniyle sorun yaşamamaları gerekse yeni iş arayışlarında zorluklarla karşılaşmamaları adına isimleri değiştirilmiştir.