Sivas Katliamı davası: 'Kimse bizi Karamollaoğlu'yla helalleştiremez'

Sivas Katliamı'nda yaşamını yitiren Gülsün Karababa’nın abisi ve Madımak Müze Komitesi Üyesi Hüseyin Karababa, 'Kimse bizi Karamollaoğlu'yla helalleştiremez' dedi.

Yalçın Cuğ

2 Temmuz 1992 tarihinde Sivas'ta bulunan Madımak Oteli’nde 33 Alevi aydın ve sanatçının yakılarak katledilmesi hakkında yıllardır süren ve 3 firari sanığın yargılandığı davanın 5. duruşması yarın Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Sivas Katliamı'nda yaşamını yitiren Gülsün Karababa’nın abisi ve Madımak Müze Komitesi Üyesi Hüseyin Karababa, dava sürecini ve yaşananları soL'a değerlendirdi.

Mahkemenin sürece yayılarak, davanın takipsizliğe düşürülmeye çalışıldığını ifade eden Karababa, "Davayı takipsizliğe düşürmeye çalıştıkları bir politika izlemeye çalıştılar ancak biz politikaya karşı bir direnç sergiledik. Aslında davayı kapatmak istiyorlar ama kapatamıyorlar, çünkü insanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımı yoktur" dedi.

'Karşımıza sistematik bir soykırım çıkıyor'

Sivas Katliamı'nın Alevi yurttaşlara yönelik soykırımın ayaklarından birisi olduğunu belirten Karababa, 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın tutanaklarında da yaşananları soykırım olarak nitelendirdiklerini aktardı. "Maraş, Malatya, Çorum, Sivas, Ortaca, Gazi Mahallesi'nde yaşanan olaylara baktığımızda karşımıza sistematik bir soykırım çıkıyor" diyen Karababa, "Değindiğim olaylarda yaşanan göçe zorlamak, kimliğin inkar edilmesini sağlamak, kişilik haklarından yoksun bırakmak, mülkiyetin bırakılıp kaçılmasına neden olmak gibi nedenlere bakıldığında bunun açıkça soykırım olduğu bellidir" ifadelerini kullandı. Karababa, Sivas'ta  yaşanan olayların ardından yüzde 40 olan Alevi nüfusunun yüzde 20'ye düştüğünü belirterek "Yapılan soykırımın amacına ulaştığını bu oranla bile görüyoruz" dedi.

'Çiller'in dinlenmesini istedik, reddedildi'

Davayı Eylül ayında uluslararası mahkemelere taşıyacaklarını belirten Karababa, hakimin taleplerini yerine getirmediğini belirterek şöyle konuştu:

"Mahkeme sonucunda da reddi hakim yapacağız ve hakimin kararını reddedeceğiz. Hakim bu zamana kadar davacı olan bizlerin, hiçbir talebini yerine getirmedi. Örneğin o dönemin başbakanı Tansu Çiller'in, yine dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin'in dinlenmesini istedik ancak reddedildi. Bunun yanı sıra Aziz Nesin'in oğlu Ahmet Nesin'in yaptığı açıklamaların ardından hem Doğu Perinçek'in hem de Ahmet Nesin'in dinlenmesini talep ettim ancak bu talep de reddedildi."

'Kimse bizi Karamollaoğlu'yla helalleştiremez'

Kılıçdaroğlu'nın "helalleşme" çağrısına da değinen Karababa, dönemin Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu ile "helalleşmeyeceklerini" belirterek, şöyle konuştu: 

"Temel Karamollaoğlu'nun da dinlenmesini özellikle talep ediyoruz. Soykırım suçuna ortak olmuş birisinin bu kadar aklanmaya çalışılmasına karşı tepki yaratmamız gerekiyor. Kimse Karamollaoğlu'yla bizi barıştıramaz veya kimse bizi Karamollaoğlu'yla helalleştiremez. Helalleşme politikasının altında yatan, Karamollaoğlu ile bizi helalleştirmek. Kılıçdaroğlu, 29 yıldır bir defa Madımak'a gelmedi, bir defa mezarlığa uğramadı, bir defa bir anneye baş sağlığı dilemedi, bir defa bir mitingimize katılmadı. Bize bu kadar uzakken, şimdi bir de Karamollaoğlu'nu tak koluna, getir bizimle helalleşmeye... Böyle bir şeyin olmayacağını biz cümle aleme duyurduk."

'Almanya, Sonkur'un Alman istihbaratında kullanıldığını açıklayabiliyor'

Yaşananların uluslararası bir boyutu da olduğunu belirten Karababa, konunun içerisinde Hollanda ve Almanya devletlerinin de olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Sivas Katliamı politik bir cinayettir, bize karşı yapılan katliam serisinden birisi. Durduk yere kimse kimseyi yakmaz, burada politik bir organizasyon var. Bilinçli şekilde organize edilmiş bir durum var, uluslararası aktörler var. Mesela orada katledilen insanlardan birisi de Hollandalı Carina Thuys. Olayın üzerinden 29 yıl geçti ancak Hollanda hükümeti, yakılarak öldürülen vatandaşı için avukat göndermiyor, davasına bakmıyor. Çabalarımız sonucunda Hollanda davaya gözlemci göndermeye başladı, Hollanda Büyükelçiliği geçen yıl Madımak'a ziyarette bulundu. Hollanda Devleti, kendi vatandaşı da katledildiği için kendisi zanlıyı yargılama talebinde de bulunabilir, biz bu konuda da baskı kurmaya çalışıyoruz. Bu konu, Hollanda hükümetini de Hollanda kamuoyunu da ilgilendiriyor.

Başka bir örnek olarak, bizim davamız bir yandan da Murat Sonkur'un aranması üzerine ilerliyor ve Murat Sonkur şu anda Almanya'da yaşıyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti Murat Sonkur'un iade talebi için Almanya Devleti'ne başvurduğunda, Almanya açık bir yazı gönderip Sonkur'un Alman istihbaratında kullanıldığını açıklayabiliyor. O yüzden bu organizasyonun uluslararası bir boyutu da bulunuyor."