Sinan Ateş cinayeti davasının ikinci duruşması yarın devam edilmek üzere sonlandırıldı.
Haber Merkezi
Ankara'nın ortasında 5 kurşunla öldürülen, iddianameye göre yalnızca akademisyen oysaki eski Ülkü Ocakları Başkanı olan Sinan Ateş'in öldürülmesi, yarım bir iddianamenin ışığında yargılama aşamasına devam ediyor.
Davanın ikinci duruşmasında sanıklar ve sanık avukatları, olay anına ait video görüntüleriyle ilgili bilirkişi raporuna itiraz etti. Mahkeme heyeti, tüm itirazları reddetti.
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, "Mahkemenin vicdanıyla, adaletiyle hukuka kanuna uygun karar vermesini saygıyla arz ve talep ediyorum" derken, anne Saniye Ateş, "Benim oğlumun katilleri dışarıda, bunlar para için yaptılar; oğlumun katillerini söylesinler" şeklinde konuştu.
Sinan Ateş’in kız kardeşi Selma Ateş Kazanç, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz ve Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı’nın dava dosyasına girmesini talep etti.
Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel, bugünkü duruşmaya katılmadı. Yücel’in yerine avukat Hüseyin Kaya duruşmaya katıldı. Yücel, duruşmadan çekildiği yönündeki iddiayı yalanlayarak, "Eşim ve çocuğum rahatsızlar, hastanedeyiz. Aynı şekilde ben de rahatsızım, o sebeple katılamadık, çekilmedik, vekaletimiz dosyada duruyor" dedi.
Ateş’in öldürülmesine ilişkin tutuklu 12 sanığın yargılanmasına Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Kampüsü’nde ikinci duruşma bugün başladı. Hafta boyu sürmesi öngörülen duruşmada esas hakkındaki savunmalar yapılacak.
Yoğun güvenlik önlemi
Saat 09.30'da başlayan duruşma nedeniyle cezaevi çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Cezaevi çevresinin yanı sıra duruşmanın görüldüğü mahkeme salonunda da çok sayıda polis, jandarma ve cezaevi görevlisi önlem aldı.
Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel, duruşmaya katılmadı
Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel, bugünkü duruşmaya katılmadı. Yücel'in yerine avukat Hüseyin Kaya duruşmada hazır bulundu. Halk TV'den İsmail Saymaz'a konuşan avukat Ali Yücel, davadan çekildiği yönündeki iddiayı yalanlayarak, "Eşim ve çocuğum rahatsızlar, hastanedeyiz. Aynı şekilde ben de rahatsızım, o sebeple katılamadık. Çekilmedik, vekaletimiz dosyada duruyor" dedi.
Siyasi parti başkan ve temsilcileri salonda
Duruşmaya CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, CHP milletvekilleri Deniz Demir, Mahir Polat, DEVA Partisi milletvekili İdris Şahin, İYİP milletvekili Selçuk Türkoğlu da katıldı.
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'in solunda CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sağında CHP Genel Başkanı Özgür Özel oturdu.
Basın kartı olmayan gazeteciler salona alınmadı
Öte yandan, geçtiğimiz duruşmalarda basın mensupları duruşmaya alınırken, bu duruşmaya turkuaz basın kartı bulunmayan basın mensupları alınmadı. Konuya ilişkin açıklama yapan Mahkeme Başkanı, “Cumhurbaşkanlığı akreditasyonu yapıyor. Bizim kimin basın mensubu olup olmadığına dair belirleme yetkimiz yok, bu yetki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda. Biz, 'bu da basın mensubudur' deyip de yetkimizi aşamayız. Bu yüzden de sadece yeni basın kartı olanları duruşmaya alıyoruz” dedi.
Ayşe Ateş: Katiller dışarda
Aranın ardından ilk olarak duruşmada Ayşe Ateş söz aldı. Ayşe Ateş, "Benim öldürülen kocamın davası devam ediyor. Sayın mahkemede esas itibari ile Türk milleti adına karar verir. Yani Cumhuriyetimiz ve milletimiz adına yetkili makamların karşısındayız. Devletimizin ayakta kalması milletimizin birlik ve barışı ve adaletin tecellisi her şeyden önemlidir. Başkalarının ölmemesi, başka insanların suçlu olmaması için sabırla, acıyla adaletin gerçekleşmesi gerekir. Bir kez daha başka keşkeler dememek için hakkaniyetli, hukuka uygun adaletin sağlanması en büyük arzumdur. Dünyadaki hiçbir şey insanın yaşaması ve huzur ve mutluluk içinde Rabbine kavuşmasından daha önemli değildir. Ne mal ne makam ne hırs sahiplerine bir şey kazandırmamıştır. Aleyhimize olanları reddediyor ve mahkemenin vicdanıyla adaletiyle hukuka kanuna uygun karar vermesini saygıyla arz ve talep ediyorum" dedi.
Saniye Ateş: Benim oğlumun katilleri dışarıda, bunlar para için yaptılar bunu
Ayşe Ateş’in ardından Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş konuştu. Saime Ateş, "Bunların yüzünü bile görmek istemiyorum. Cenabı Allah’a havale ediyorum bunları. Bundan sonraki hayatları öyle bir zehir olsun ki analarının babalarının yüzüne bakamasınlar. Bizi yaktığı yerlerden yansınlar aynı şekilde. Tekrar ediyorum benim oğlumun katilleri dışarıda, bunlar para için yaptılar bunu. Benim oğluma vurulan kurşundan çok beni hiçbir şey acıtmaz. Onlara bu parayı verip, benim oğlumu öldürenler dışarıda benim oğlumun katillerini söylesinler ondan sonra diyeyim ki ben de ‘Tamam siz para için yaptınız.’ Benim iki senedir başım yastık görmedi. Buradaki herkes görecek benim oğlumun katillerinin nerede olduğunu, ben şimdi dile getirmek istemiyorum Allah’a havale ediyorum" ifadelerini kullandı.
'Amin' diyen kişi salondan çıkartıldı
Saniye Ateş beyanda bulunurken "Amin" diyen kişi mahkeme başkanının talimatıyla tutanak tutularak dışarı çıkartıldı.
Saniye Ateş’in beyanları sonrası Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş, "Adaleti sağlayacağınıza inanıyorum, güveniyorum ama belki görmeyiz. Benim kardeşimi yok yere öldürdüler. Allah size huzur vermesin. Allah’ın adaletinden hiçbirisi kaçamayacak, toparlayıp konuşamıyorum bu kadar şey söyleyeceğim çok fazla söyleyemiyorum" dedi.
Selma Ateş: Sinan öldürülmeden önce Devlet Bahçeli’ye bir dosya verdi
Selma Ateş TELE1’den Ersin Eroğlu’ya yaptığı açıklamada, Sinan Ateş’in ölmeden önce Devlet Bahçeli’ye bir dosya verdiğini açıkladı.
Ateş şunları söyledi:
“Olcay Kılavuz’la ilgili neden bir işlem yapılmıyor. İtibar suIkastlerinin altından İzzet Ulvi Yönter, Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım çıkıyor. 17 kişilik dosyada ne var bilmiyoruz. Bu katillerin arkalarındaki dayanakları kimler. Çağrı Ünel davasında bunların öngörüsünü anlamıştık. Ülkücü ülkücüye saldırısında Genel Başkan olarak sesinizi çıkartmayarak bu cinayeti hazırladınız. Sinan, Devlet Bahçeli’ye bir dosyalıya sundu. Bu dosyayı da Bahçeli kendisi aldı. Sinan’a da gereğini yapacağım dedi. Bu dosyanın içeriğini Sinan bize açıkladı. Devlet Bahçeli bu dosyayı okudu. Devlet Bahçeli, bu dosyanın içeriğini açıklamak zorunda”
Tetikçinin savunması: Selman kameranın görmediği yerden ateş etti
Duruşmada tutuklu sanıkların esas hakkındaki savunmalarına geçildi. Eray Özyağcı, maktul Ateş’i tasarlayarak öldürmediğini iddia ederek, şu savunmayı yaptı:
"Tasarlayarak kimseyi öldürmedim. Amacım yaralamaktı, kastım öldürmek olsaydı ben kafeden çıktığımda Sinan ve Selman hep beraber gidiyordu. Sırtlarından vurur olay yerinden uzaklaşırdım. Ben bunu yapmadım, kaldırımda bekledim. Karşılarına çıktım üç el ayaklarına ateş ettim. Yüz üstü düştü, arkadaşları hareket edince panik oldum. Selman silahını bana doğrulttu. Ben de Selman’ın omuz bölgesine ateş ettim. Ben zaten onları vurabilirdim, macera aramazdım. Selman kameranın görmediği yerden bana ateş etti. Hedef gözetmeksizin ben de ona karşılık verdim. O sırada Ahmet Keşik’te ateş etti, sonra olay yerinden hızlıca kaçtım. Benim niyetim öldürmek olsaydı öldürürdüm. Karşısına çıktığım zaman ayağına ateş etmezdim, kafasına, göğsüne ateş ederdim. Siz beni ölümden sorumlu tutuyorsanız kamera kaydından kastım net olarak belli. Ben suçumu zaten kabul ediyorum. Ama bu şekilde bana zulmedilmez. Benim kastım vallahi öldürmek değildi. Ben direk kafasına ateş eder kaçardım. Yanındaki kişilerle benim hiçbir alakam yok. Selman’ın koluna ateş etmek istedim, öldürmek istemedim. Sesimizi de kimseye duyuramıyorum. Ben kimseden korkmuyorum."
Silahlı eylemi organize eden ve azmettirici olarak yargılanan tutuklu sanık Doğukan Çep de "Vereceğiniz her türlü karara saygılı ve de razı olduğumu bilmenizi isterim. Gönül ister ki olguya göre karar verilmesidir. Gönlüm rahat vicdanım rahat. Ben Ankara’ya kimseyi öldürmeye göndermedim, gönderirsem gönlüm rahat olmazdı. Çünkü ben birinin ölüm emrini vermiş olacaktım. Bunu da yapsaydım zaten derdim ki 'Evet ben bunu öldürmeye gönderdim' derdim. Delikanlı gibi söylerdim daha önce de söyledim" savunmasını yaptı.
‘Bunların olabileceğini ben düşünemedim’
Olayda motosikleti kullanan tutuklu sanık Vedat Balkaya da "Kullanmış olduğum motosikletin plakasının bantlı olduğunu iddia eden buraya iki tane yalancı tanık geldi. Bunlara bir yerlerde dokunulduğuna ben kesinlikle inanıyorum. Bunu kesinlikle reddediyorum. Asılsız bir iddiadır, tanık beyanları ve bu konudaki iddialar kesinlikle mesnetsiz ve iftiradır. Bunları reddediyorum. Bu olay benim gözümde basit bir alacak verecek meselesi, bunun ötesine geçmeyeceğini ben kendimce düşünüyordum. Fakat bunların olabileceğini, bu tür bir elim olaya dönüşebileceğini ben düşünemedim. Bu yüzden plakayı kapatma ihtiyacı da duymadım" iddialarını dile getirdi.
‘Ben müebbet ceza istenecek herhangi bir suça bulaşmadım’
Tutuklu sanıklardan eski Ülkü Ocakları Genel Merkez Yöneticisi Tolgahan Demirbaş da savunmasında şunları öne sürdü:
"Daha önce de söylediğim gibi iddanameyi reddediyorum. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Bu mütalada üzerime atılan suçlamaları reddediyorum. Olaya karışanları tanımıyorum. Maktul ile herhangi bir husumetim yoktur. Benim azmettirici olduğumla ilgili bir delil bile yoktur. Kimse de buna inanmıyor Sayın Savcı dışında. Gözaltına alındığım sırada 4 kişinin adı sorulduğunda emniyette hiçbirini tanımadığımı söyledim, telefonumun şifresini verdim. Bir camiayı karalamak için telefonumun aparat haline geleceğini bilemedim. Azmettiricilikle ilgili tek bir soru bile sorulmadı. Siyasi parti üyeliğim soruldu. Bana ağırlaştırılmış müebbet istenmesini anlamak mümkün değil. Doğukan ve Tolgahan’ın plan yaptığı söyleniyor ama herhangi bir delil yok. Ben müebbet ceza istenecek herhangi bir suça bulaşmadım. Eray Özyağcı'nın tutuklandığını televizyondan öğrendim. Hatta buna sevindim, olayın failleri yakalandı ben özgür kalacağım diye."
18 sanığın savunmalarını yapmasından sonra yarın devam etmek üzere bugünkü celse sonlandırıldı.
Sanıklar salondan götürülürken Eray Özyağcı Murat Ağırel, Barış Pehlivan ve Timur Soykan’a eliyle tetik işareti yaptı. Soykan şu sözlerle durumu X hesabından paylaştı:
"Sinan Ateş'in katili Eray Özyağcı, duruşma salonundan çıkarılırken ben, Murat Ağırel ve Barış Pehlivan'a doğru tetik işareti yaparak tehdit etti. Bu sırada gülüyordu."
İddianamede istenen cezalar ne?
Özetle iddianamede “toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçlamasıyla Eray Özyağcı, Vedat Balkaya ve Suat Kurt ile azmettirme suçlamasıyla Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş için ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal için “iştirak halinde, tasarlayarak kasten öldürme suçuna yardım” suçlamasıyla cezalandırma talep ediliyor.
İddianamedeki hikâye neydi?
İddianameye göre azmettirici Gülsuyu Çetesi lideri 2013’teki Hasan Ferit Gedik cinayetinin hükümlüsü Dodo lakaplı Doğukan Çep ve Ülkü Ocakları Genel Merkez eski yöneticisi Tolgahan Demirbaş, Ateş’i öldürmek için plan yapıyor.
Cinayet büro komiseri Aykal, Demirbaş’a Ateş’in ev adresini veriyor. Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel, Ateş’in avukatı Ali Yücel’in araç plakasını sorgulatılmasını istiyor, Aykal’dan bu bilgileri alan Demirbaş bunları Yüksel’e atıyor. Tetikçi Ero lakaplı Eray Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya iki özel harekat polisi “pavyona gitmek için giderken” götürüyor. Tetikçiyi olay yerine getiren ve kaçıranlar Vedat Balkaya ve Suat Kurt.
10 kişi tahliye edilmişti
Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin dava 1 Temmuz'da görülmeye başlanmıştı. Davada tutuklu 22 sanıktan 10'u adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti.
Sanıklar Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy ve Alper Atay adli kontrol şartıyla tahliye edilirken, Ülkü Ocakları Genel Merkez Yöneticisi Tolgahan Demirbaş, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel, dönemin Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal, tetikçiyi Ankara getiren Aşkın Mert Gelenbey ile Mustafa Can Çolak, Çağlar Zorlu, tetikçi Eray Özyağcı, azmettirici Doğukan Çep, MHP'li avukat Serdar Öktem ve Mustafa Uzunlar tutuklu yargılanıyor.
Ayrılan dosyada herkes MHP’li
Tolgahan Demirbaş'ın dönemin MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz'un evinde gözaltına alınmasına ilişkin yapılan şikayetin dosyaya girmesi ve içlerinde MHP yöneticilerinin de olduğu 17 şüpheli hakkındaki soruşturma dosyasının görülen dosya ile birleştirilme talebi reddedilmişti.
Haklarında işlem yapılan 39 kişiden, yurt dışına çıkış yasağı getirilen Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ile eski MHP Mersin Milletvekili ve eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz dahil 17 kişi hakkındaki soruşturma ise ayrı bir dosya üzerinden sürdürülüyor.