Şili’de Boric rüzgarı: Gerçekten halk kahramanı mı?

Şili'de dikiş tutmayan düzeni ayakta tutmak için bir kez daha 'sosyal demokrasi' devreye sokulurken, mücadelenin seyrini sandık değil, emekçi halkın mücadelesi belirleyecek.

Onur Küçükarslan

Latin Amerika'da son dönemde kitlesel halk ayaklanmalarının yaşandığı ülkelerden biri de Şili oldu. Geçtiğimiz Pazar günü gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda, adaylardan birinin açıkça Pinochet dönemini savunan bir aşırı sağcı olduğu bu ülkede, diğer aday Boric kendini kitlelerle bağlantılı, mücadelede yoğrulmuş halkın gerçek temsilcisi olarak sundu.

Siyasi programı bir yana, Boric’in önerdiği kabinenin bileşenlerine ve emperyalist merkezle olan kirli ilişkilerine baktığımızda, bu projenin bir emperyalist yatırım olduğunu söylemek aşırı kaçmayacaktır.

Boric’in ekibi ve kirli ilişkileri

Boriç geçtiğimiz günlerde, seçilmesi halinde göreve getireceği müstakbel bakanlarından bazılarını ve hükümet üyelerini tanıttı.

Öne çıkanlar arasında Pinochet diktatörlüğüyle bağlantılı kişilerden, doğrudan IMF için çalışanlara kadar uzanan uğursuz bir geçmişe sahip isimler var.

Bunlardan biri  Roberto Zahler. 1969 ve 1970 yılları arasında profesörü Carlos Massad tarafından ülkenin Merkez Bankası'nda çalışmak üzere davet edildiğinde Zahler, Şili Üniversitesi'nde mühendislik öğrencisiydi. Pinochet diktatörlüğü döneminde ülkeyi yıkıma götüren neo-liberalist politikaların mimarı olarak anılan “Chicago Boys” ekibi ile bağlantılıydı. 1989'da hâlâ diktatörlük altında iş gören Merkez Bankası'nın yönetim kuruluna katıldı, 1991 yılında kurumun başkanlığını üstlendi.

Zahler bugün, Boric’in ekonomi programını formüle etmekten sorumlu olan Boric Ekonomi Konseyi'nin bir üyesi! Bu konseyde Andrea Repetto ismi de dikkat çekiyor.

Repetto, ilk bakışta küçük burjuva solunun sıradan bir figürü gibi görünüyor. Kadın, kimlik politikaları savunucusu, üniversite profesörü, MIT mezunu ve Michelle Bachelet'in son hükümetinin eski üyesi. Ancak derinlere baktığımızda, emperyalizmle doğrudan bağlantılı bir isim olduğu ortaya çıkıyor.

Garip ilişkileri, Andrea'nın, Sebastián Piñera'nın ilk hükümetinde önemli bir figür ve ülkenin bankalarının şefi olan Raphael Bergoeing ile evli olmasıyla başlıyor. Raphael kendisini "Evopoli" olarak bilinen sağcı Siyasi Evrim partisinin "militanı" olarak adlandırıyor. Bu “bilgiye” ulaşmak için 2013 yılına ait makaleleri okumak gerekiyor.

Raphael aynı zamanda ve 2018'den beri “Fundación Superación de la Pobreza” adlı STK'nın başkanı. Web sitesinde, söz konusu STK'nın tek sponsorunun Avrupa Birliği olduğunu görmek mümkün.

İlişkiler ağı burada bitmiyor. Repetto’nun STK’sı aynı zamanda Şili Kurucu Meclisi tarafından onaylanmak üzere teklifler sunan “Anayasa Bizim” platformuna da katılıyor. Bu platformda sayısız “şaibeli” isim bulunuyor.

Platform ayrıca, CIA'in dünya çapında rejim değişiklikleri gerçekleştirmek için kullandığı Ulusal Demokrasi Vakfı'nın yani NED'den destek aldığını açıkça belirtiyor.

Repetto aynı zamanda “Anayasa Bizim” platformunun bir başka unsuru olan “Kamusal Alan” örgütünün de parçası. Web sitesinde görüleceği üzere bu organizasyon, NED’in yanı sıra ABD ve Kanada'nın Şili'deki büyükelçilikleri, Ford Vakfı, FGV, Uluslararası Kalkınma Araştırma Merkezi (IDRC), UNESCO ve diğer kuruluşlarla ilişki içerisinde.

Boric geçtiğimiz günlerde Eduardo Engel'i de ekibinin bir parçası olarak ilan etti. Engel Dünya Bankası, IMF, Uluslararası Kalkınma Bankası için danışmanlık yapıyor.

Boric, ilginç bir şekilde emperyalist ülkelerin pazarlarına girmeyi başaran ve emperyalist kurumlarla ilişkileri ile öne çıkan Şilili vegan ürün üreticisi NotCO'nun eski ortağı Pablo Zamora ile de ilişkilerini sürdürüyor. Zamora, Boric ile emperyalist örgüt Endeavour arasındaki iletişimi kuran isim.

Sırf bu listeye bakarak şu soruyu sormak sanırız yanlış olmaz: Yoksul bir halkın “solcu” başkanı olarak pazarlanan Boric, emperyalist kurumlar ve hatta doğrudan CIA tarafından fonlanan yukarıdaki kurumların liderlerini hangi amaçla projesinin ve ekibinin merkezine koymaktadır?

Yanıtı, sosyal-demokrasinin tarihsel işlevini bir kez daha tekrarlayarak vermek mümkün: Şili’deki halk hareketini evcilleştirmek, ülkenin emperyalist merkezle ilişkilerini yeniden inşa etmek, “geleneksel” solun bir kısmını peşine takarak etkisizleştirmek, sağla uzlaşmak.

Boric’in “40 saatlik iş günü” benzeri “sosyal” açılımları, oynayacağı bu tarihsel misyonu gizlemek için yetmeyecek, ve benzeri örneklerde tekrar tekrar yaşandığı üzere, sözde “sol” adına emekçi halkı umutsuzluğa ve hayal kırıklığına itekleyerek, yeni bir sağ yükselişin katalizörü olacak. Bu açıdan kapitalizmi yönetmeye aday “laboratuar solcularından” daha fazlasını beklemek, halka karşı suç işlemekle eş anlamlı.