Samsun kadın cinayetlerine karşı ayakta: 'Toplumsal çürümenin karşısında mücadeleye çağırıyoruz'

Kadın cinayetleri ülke genelinde protestoları tetikledi. Samsun'da sokaklar sloganlarla inledi. "Bu toplumsal çürümenin karşısında mücadele etmeye çağırıyoruz" denildi.

Haber Merkezi

İstanbul'da İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in öldürülmelerinin ardından kadın cinayetlerine ve kadına yönelik şiddete öfke büyüyor. 

Kadın cinayetlerini protesto için Samsun’da da halk sokağa çıktı. 

Atakum Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK), Türkiye Komünist Gençliği ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) öğrencilerinin çağrısıyla dün saat 19.00’da Atakum'da Banda Aceh Parkı'nda bir araya gelen kalabalık, Lozan Caddesi üzerinden sloganlarla yürüdü.

Samsunlu yurttaşların bir kısmı balkonlara, pencerelere çıkarak destek olurken, bir kısmı da yürüyüş kortejine katıldı. Halkın desteğinin yoğun olduğu eylemde “Boyun Eğme”, “Öfkeni diri, başını dik, kız kardeşinin elini sıkı tutu”, “Düzeniniz batsın kadınlar yaşasın”, “Karanlığa karşı ayağa kalkıyoruz” pankartları açıldı.

“Karanlığa boyun eğmeyeceğiz” sloganlarının atıldığı yürüyüşte hem üniversite öğrencileri hem de KDK’ler adına pek çok kişi söz aldı. Söz alan öğrencilerden biri  neredeyse her gün kadınların yaşamdan koparıldığına dikkat çekti.

Halk eyleme büyük bir ilgi gösterdi. Katılım yürüdükçe daha da arttı.

'Gençlik geleceksiz hissettikçe suça meyilli hale geldi'

Üniversite öğrencileri adına açıklama yapan Umut Akyol, “Gittikçe yaşamla bağları daha da zayıflayan gençlik, geleceksiz hissettikçe suça meyilli hale gelmektedir” vurgusunu yaptı.

Konuşmasında, “Nefes aldığımız her alanda ahlaki çürüme ve yozlaşmanın karşısında yer alacağımızı belirtiyor, bu karanlığa meydan okuduğumuzu açıkça ilan ediyoruz” dedi.

Akyol’un açıklamasının tamamı şöyle:

“Bizler bir kısmı başka şehirlerden gelen, bir kısmı buralı olan evlatlarınız, üniversite öğrencileri ve Samsun gençliğiyiz. Sizlerin vergileriyle kurulan üniversitelerde eğitim görmekte, geleceğimizi inşa etmeye çalışmaktayız.

Tam da bu nedenle 'Okumuş insan halkına ve ülkesine karşı sorumludur' diyerek, son günlerde özellikle kadınlara ve çocuklara yönelen şiddet eylemlerine tepki göstermek, 'can güvenliği ve adalet' taleplerimizi yinelemek için burada toplanmış bulunuyoruz.

Güzel ülkemiz, İclal ve Ayşenur kardeşlerimizin cinayet haberleriyle bir kez daha sarsıldı. Halkımız 8 yaşındaki Narin'in canice öldürülmesinin etkilerini henüz üzerinde hissederken, toplumsal hafızamıza yeni cinayetler eklendi. Biz bu eylemi yaparken de, ülkenin farklı yerlerinde kadınlar ve çocuklar yine şiddetin hedefi haline geliyor.

'Münferit değil, derin toplumsal çürümenin göstergesidir'

Yaşadıklarımız yalnızca birkaç sapığın ya da uyuşturucu bağımlısının gerçekleştirdiği münferit eylemler olarak ele alınamaz. Bu canileri, kadın ve çocuk düşmanı alçakları yaratan koşullar, para ile kurulan toplumsal yapının bir sonucudur. Kadın ve çocuk cinayetleri, bireysel birer vahşet değil, derin toplumsal çürümenin göstergesidir.

Kadın ve çocukların karşı karşıya kaldıkları şiddet, cinayet, taciz ve istismar saldırıları, toplumumuzun bile isteye içine itildiği ahlaki çürüme ve yozlaşmadan bağımsız değildir. Biliyoruz ki suça neden olan koşullar ortadan kaldırılmadıkça, en ağır cezalar dahi bu saydıklarımızı yok etmeye yetmez.

Ancak suçlular, hak ettikleri cezalarla karşı karşıya kalmazlarsa, 'adalet' denilen şey bu caniler için ancak teşvik edici bir dayanağa dönüşür.

Üniversite öğrencileri “Karanlığa karşı ayağa kalkıyoruz”, Kadın Dayanışma Komiteleri ise “Düzeniniz batsın kadınlar yaşasın” pankartıyla yürüdü. 

'Ülkemiz, bile isteye bu karanlığın içine itilmektedir'

Özellikle altı çizilmesi gereken husus şudur:

Gittikçe yaşamla bağları daha da zayıflayan gençlik, geleceksiz hissettikçe suça meyilli hale gelmektedir. Ciddi bir yaşam ve gelecek kaygısıyla karşı karşıya bırakılan gençler, çete ve mafyaların tuzağına düşmektedir. Adeta birer mesleğe dönüştürülen tetikçilik, torbacılık, çantacılık gibi karanlık işler, gençliğe bir çıkış kapısı olarak sunulmaktadır.

Toplum; uyuşturucu, fuhuş, kumar gibi insanı kendisine ve diğer insanlara; topluma yabancılaştıran olgularda gelecek arar hale getirilmektedir. Bunların hiçbiri birden bire kendi başına olabilecek şeyler değildir. Güzel ülkemiz, bile isteye bu karanlığın içine itilmektedir.

'Bu toplumsal çürümenin karşısında mücadele etmeye çağırıyoruz'

Bizler, bu toprakların ülkesini ve halkını seven çocukları olarak, sokaklarımızda güvenle dolaşabilmek, okullarımıza korkmadan, tereddüt etmeden gidip gelebilmek, okumak için çalıştığımız işyerlerinde güvenle nefes alabilmek istiyoruz.

Halkımızı duyarlı olmaya, genç arkadaşlarımızı kadınları ve çocukları hedefe koyan bu toplumsal çürümenin karşısında bilinçlenmeye, birlik olmaya, mücadele etmeye çağırıyoruz. Böylesi üzücü sonuçlarla karşılaşmamak için alınabilecek en doğru önlem birlik olmak, yan yana gelmektir.

Nefes aldığımız her alanda ahlaki çürüme ve yozlaşmanın karşısında yer alacağımızı belirtiyor, bu karanlığa meydan okuduğumuzu açıkça ilan ediyoruz. Samsun halkına evlatlarına sahip çıktığı için teşekkür ediyoruz.”

Eylem giderek büyüyen kalabalıkla devam etti. Çok sayıda pankart hazırlayan halk, kadın cinayetlerine karşı ses yükseltti. 

'Bundan sonra dişlerimizi değil yumruklarımızı sıkacağız'

Atakum Kadın Dayanışma Komitesi adına konuşan Eda Ateşli, acılı oldukları kadar öfkeli olduklarını belirtti ve “Bu karanlığı mutlaka ama mutlaka yırtacağız” dedi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“Bugün vahşice katledilen kız kardeşlerimiz İkbal ve Ayşenur için buradayız. Ne yazık ki, bu düzen değişmedikçe ne onlar ne de öldürülen diğer kadınlar ilk olmadığı gibi son da olmayacak.

Bu düzende bizler hiçbir zaman huzurlu, güvende ve rahat olmayacağız; bunun farkındayız. Her gün öldürülüyoruz, yaşama hakkımız elimizden alınıyor. Zenginler ve patronlar için tıkır tıkır işleyen kanunlar, bize gelince işlemiyor.

Bu düzende başımıza ne gelirse gelsin, felaketimizle baş başa bırakılıyoruz. Ancak en büyük felaketimiz, her sabah böyle bir karanlığa uyanmak. Bugüne kadar hep sabretmemiz, dişimizi sıkmamız istendi ama artık yeter! Bundan sonra dişlerimizi değil yumruklarımızı sıkacağız!

Acılıyız ama aynı zamanda öfkeliyiz ve asla boyun eğmeyeceğiz. Kadın ve çocuk katillerinden hesap soracağız. Bu karanlığı mutlaka ama mutlaka yırtacağız.”

“Dikkat bu ülkede kadın katliamı var” yazılı pankartı tutan üniversiteliler, fişeklerle yürüdü.