Sağlık Bakanı’ndan ‘özel hastane’ açıklaması: ‘Yapısal reformlar gündemimizde’

Özel hastanelerle anlaşmalı Yenidoğan Çetesi'nin bebekleri öldürdüğünün ortaya çıkmasının ardından istifa etmeyen Sağlık Bakanı Memişoğlu özel hastanelere ilişkin “yapısal reformlar” vaat etti.

Haber Merkezi

Türkiye’nin gündemine oturan “Yenidoğan Çetesi”nin en az 10 bebeğin ölümüne yol açtığının ortaya çıkmasının ardından “zafiyet yok” diyen Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu özel hastaneler hakkında “yapısal reformlar”ın gündemlerinde olduğunu açıkladı.

İstanbul’da bebekleri önceden anlaştıkları özel hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan “Yenidoğan Çetesi”ne yönelik tepkiler sürüyor. Yüzlerce sayfalık iddianamenin henüz mahkeme tarafından değerlendirilmesi sürerken iddianameye ilişkin yeni ayrıntılar da ortaya çıktı.

Öte yandan çeteye ilişkin soruşturma ve denetimler başlatıldığında İstanbul İl Sağlık Müdürü olan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu dün katıldığı canlı yayında sorunun sistem sorunu olmadığını savunarak “çürük elmalar”la ilgili olduğunu öne sürdü.

"Bu konuda teftişimizi, denetleme mekanizmalarımızı kontrol ederiz bir daha” diyen Memişoğlu insan varolduğu sürece kötülüğün de olacağını iddia etti ve “Biz kötülükle mücadele etmek için sistemimizi daha çok geliştireceğiz” dedi.

'Zafiyet yok' iddiası

Sağlık sisteminde bir zafiyet olmadığını öne süren Memişoğlu “Sistemimizi daha sağlamlaştırırız ama şöyle bir şey var, bir zafiyet yoktur. Şu anda bir daha söylüyorum, sağlık sistemi denetlememizde bir zafiyetimiz yoktur. Sadece bu adamlar ceza yesin diye, bu adamlar delilleri yok etmesinler diye özellikle gizli takip yapılarak çete çökertilmiştir. Biz yine çete şüphesi bulursak bir yerde çok net söylüyorum yine gizli takip yaparız, bunları çökertiriz. Çürük elmalar sistemimizde duramaz” diye konuştu.

'Yapısal reformlar gündemimizde' dedi, ayrıntı vermedi

Bakan Memişoğlu bugün sosyal medya hesabından yaptığı yeni açıklamada ise özel sağlık kurumlarına ilişkin “yapısal reformlar”ın gündemlerinde olduğunu duyurdu.

Memişoğlu sağlık sisteminde denetimlerin “her zamankinden daha sıkı bir şekilde gece-gündüz yapılmaya devam edileceğini” vaat ettiği açıklamasında mevcut denetleme sisteminin güncellenmesi için de “her branştan konusunda uzman hekimler ve akademisyenlerden oluşan komisyonlar” oluşturulacağını kaydetti.

Memişoğlu özel hastanelere ilişkinse “yapısal reformlar”ın gündemlerinde olduğunu açıkladı ancak bu reformların içeriğine dair ayrıntılı bir bilgi vermedi.

“Özel hastanelere ilişkin denetimler aralıksız devam ederken özel sağlık kurumlarına ilişkin yapısal reformlar da bakanlığımızın gündemindedir” ifadesini kullanan Memişoğlu “Bütün dünyanın takdir ettiği sağlık sistemimizi, kişisel çıkarları ve maddi menfaatleri için lekelemeye çalışanlara göz açtırmayacağız” şeklinde paylaşımda bulundu. Memişoğlu paylaşımında ayrıca “Sağlık çalışanlarımızın itibarını da bir avuç açgözlü çeteye çiğnetmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Adalet Bakanı Tunç açıkladı: Erdoğan 'varsa sorumlular ne gerekiyorsa yapılsın' demiş

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan henüz yenidoğan çetesine ilişkin kamuoyuna bir açıklama yapmazken, dün Sağlık Bakanı Memişoğlu ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile bir araya gelmişti.

Adalet Bakanı Tunç bugün Karabük’te AKP ilçe kongresine katıldıktan sonra çıkışta gazetecilere yaptığı açıklamada "Yenidoğan çetesi" soruşturmasının bir vatandaşın 27 Mart 2023 tarihinde CİMER'e ihbarıyla başlayan bir süreç olduğunu söyledi. Gelen başka ihbarlar üzerine İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün “gecikmeksizin hem idari soruşturma başlattığını hem de adli soruşturma için Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu" savunan Tunç bebek ölümlerine ilişkinse “Soruşturma gizli ama bebeklerle ilgili bir risk ortaya çıktığında da bu hemen ilgili Sağlık Müdürlüğüne bildirilerek onların korunması, onların hayata tutunmasıyla ilgili olarak da titiz davranıldı” dedi.

Soruşturmayı yürüten savcıya yönelik tehditlere ilişkin ayrı bir soruşturma açıldığını kaydeden Tunç “Hiç kimse yargı mensuplarını bu şekilde tehdit edemez ve korkutamaz” ifadesini kullandı.

Mahkemenin, şu anda iddianameyi değerlendirme aşamasında olduğunu kaydeden Tunç, "Ama şu anda bekleyeceğiz. İddiaların neler olduğu, suç kayıtlarının neler olduğu ve delillerin neler olduğunu, mahkeme iddianameyi kabul ettikten sonra görebileceğiz” dedi.

Dün Sağlık Bakanı Memişoğlu ile birlikte  görüştükleri Erdoğan’ın “soruşturmanın titizlikle devam etmesini, varsa sorumlular bu konuda, bebeklerin ölümüne yol açan bir durum söz konusuysa gerek idari gerek adli ne gerekiyorsa yapılması konusundaki kesin kararlığını” ifade ettiğini söyledi.

Tunç “İddianame kabul edildikten sonra da gizlilik ortadan kalkacak ve kamuoyu bu iddialarla ilgili olarak suçlamaları ve suçlanan kişileri de görmüş olacak” dedi.

Bazı şüpheliler etkin pişmanlıktan yararlanmak istedi

Öte yandan iddianameye ilişkin yeni ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor.

22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, bazı şüphelilerin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediği belirtildi.

AA’nın aktardığına göre Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının fezlekesinden yola çıkılarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede, şüphelilerin ifadelerine yer verildi.

Bu ifadelere göre, şüphelilere sorgularında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyip istemedikleri de soruldu.

İddianamede “örgüt elebaşı” olduğu değerlendirilen şüpheli Dr. Fırat Sarı, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemediğini söyledi.

"Tıp Fakültesinde okuduğum zaman 'PKK örgüt üyeliği'nden hüküm giyerek 5 yıl civarı cezaevinde yattım. Cezaevinden sonra okuluma tekrar dönüp bitirerek, mezun oldum." diyen Sarı, yaklaşık 7-8 yıl önce Medisense Sağlık Hizmetlerini kurduğunu ve yüzde yüz hisseli sahibi olduğunu kaydetti.

Geçimini doktorluk mesleğini yaparak sağladığını anlatan Sarı, "Danışmanlık verdiğimiz hastanelerde tüm prosedürler yasalara uygun şekildedir. İl Sağlık Müdürlüğünün tuttuğu tutanakla ilgili olarak tespit edilen eksiklikler hastane yönetimi ile alakalı eksikliklerdir. Epikriz yazılması ile ilgili eksiklikler doktorun sorumluluğundadır" ifadelerine yer verdi.

Doktorların ve o bölümde çalışan hemşirelerin maaşlarını hastane yönetimlerinin ödediğini belirten Sarı, bazı hesap hareketlerinde yer alan para gönderme işlemlerinin "motivasyon amaçlı ve borç alıp verme" gibi olduğunu savundu.

Fırat Sarı: Hastaneler bebek sayılarının artmasını istiyordu

Genel olarak yenidoğan yoğun bakımda kalan bebek sayıları azaldığında danışmanlık hizmeti verdikleri hastane yönetimleriyle problem yaşadıklarını iddia eden Sarı, "(Hastaneler) Bebek sayılarının artmasını istiyorlardı. Hasta tam iyileşmeden veya tedavi ret ile ailenin bebekleri almasından hastane yönetimleri zarar ettiklerinden dolayı bizim danışmanlık hizmetimizden şikayet ediyorlardı. Erken taburcu veya taburcu konularını hastanenin kendi doktorları karar vererek uygulardı" şeklinde ifade verdi.

“Örgüt elebaşılığıyla” suçlanan şüphelilerden Dr. İlker Gönen, suç işlediğini düşünmediği ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmasını gerektirecek bir durum olmadığını savundu.

Gönen, "Kuleli Askeri Lisesi mezunuyum. 2009 yılında tabip üsteğmen olarak görev yaptığım zaman askeriyeden ayrılmam nedeniyle 6 ay Silivri Cezaevinde hükümlü olarak kaldım. Bunun dışında hakkımda herhangi bir yakalama ve cezai işlem olmamıştır." ifadesini kullandı.

Yaklaşık 6 yıllık olan Medisense isimli şirkette bir yıla yakın bir süre çalıştığını ve ortada bir örgüt olmadığını ifade eden Gönen, dosyadaki tape kayıtlarının çok büyük bir kısmının danışman doktor olması sebebiyle tıbbi sorular veya sevk olunacak hastanın nereye sevk olacağıyla ilgili olduğunu kaydetti.

İddianameye göre, bir diğer “elebaşı” 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir de ifadesinde suçlamaları kabul etmeyerek, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söyledi.

Bir WhatsApp konuşmasıyla ilgili Özdemir, "Edirne 112 Servisine kendimi Güney Hastanesi ve Bağcılar Hastanesi Yenidoğan Koordinatörü olarak tanıtmamın nedeni hastalara yardımcı olmaktır. Zaten mesajı attıktan sonra buradan benim aracılığımla hasta sevki olup olmadığını hatırlamıyorum. Amacım sadece Edirne 112'ye ihtiyaçları halinde yardımcı olmaktı, mesajlarda da belli olduğu gibi hiçbir şekilde hastalardan bir para talebi söz konusu değildir" ifadelerini kullandı.

Hemşirelerin pişmanlık ifadeleri

Şüpheli hemşire Hakan Doğukan Taşçı ise etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söyledi.

Kendisini usulsüz işlerin içine sokan kişinin Fırat Sarı olduğunu öne süren Taşçı, "Kendisi hastanede doktor bulundurması gerekirken doktor yerine beni bırakıyordu. Ben de çocukların sağlığı için elimden geleni yapıyordum. İşler iyice çığırından çıktıktan sonra, çocukların sağlığı tehlikeye girdikten sonra bu kişiyle sürekli tartıştım. Yaklaşık 4 aydır da kendisi ile görüşmüyorum. Kendisi ile kavga ederek ayrıldım" savunmasını yaptı.

Taşçı, Gıyasettin Mert Özdemir'i ismen tanıdığını ve birkaç kez görüştüğünü belirterek, "Bu kişiyi CİMER'e şikayet ettim. Şikayet etme sebebim 'bebek tüccarlığı' yapmasından dolayı. Bu kişi 112 Acil'de ambulans şoförü olarak çalışır. Birçok özel hastane ile iş yapar. Genelde hastanelerde başhekimlerle, hastanede müdürleri ile anlaşarak hastanelere dışarıdan yenidoğan bebeklerin gelip yatışını yaptırıyor ve bundan kâr elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin bu yenidoğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor" ifadelerini kullandı.

Geceleri hastanelerde nöbetçi hekim bulunması gerekirken bulunmadığını savunan Taşçı, şunları anlattı:

"Sorumluluğu da benim gibi hemşirelere yıkıyorlar. Bu sistemden şikayetçi olup işten ayrıldığım dönemde yaklaşık bir yıl boyunca işe girmemi engellediler. Bir tane hastanın yaşama şansı az olmasına rağmen elimden geleni yaptığım için Fırat Hoca bana 'O hastayla ilgilenme boşuna, bırak ölsün.' diyerek beni sürekli işimi yapmamam konusunda engelledi. Ancak ben bunlara rağmen hastalara hep yardım ettim. İmkanlar doğrultusunda yönetimdeki kişilerden hastaların ödemelerinde indirim talep ettim. Bunu inisiyatif alarak yaptım. Bu soruşturma ile ilgili yapılan denetimlerden sonra Fırat Sarı'ya 'Artık bu işlerde yokum, istediğin raporları yazmayacağım' dedim ve Sarı'yı hastane yönetimine şikayet ettim. Fırat Sarı da benim şikayetimi öğrenince istifamı istedi. Bu sebeple de işten ayrıldım. Ben ayrıldıktan sonra da hastanede eks sayısı arttı. Bu eks vakalarının da araştırılmasını talep ediyorum.”

‘Raporların neredeyse tamamı usulsüz düzenleniyordu’

Şüpheli hemşire Hasan Basri Gök de etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma isteğini dile getirdi.

Bütün bildiklerini samimi bir şekilde anlatacağını belirten Gök, şunları kaydetti:

"Fırat Sarı, Gıyasettin Mert Özdemir'den tanıdığı ve irtibatlı olduğu hastanelerden kendi kontrolünde olan hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sağlıksız yenidoğan bebek bulmasını istiyordu. Yaklaşık 350 yatak kapasitesine sahip olan, Fırat Sarı'nın işletmeciliğini yaptığı yoğun bakımlar çoğunlukla fulldü. Fırat Sarı bu bebekler için SGK'ya faturalandırma yapıyordu. Bunun için de epikriz raporları gerekiyordu. Bu raporların neredeyse tamamı usulsüz olarak düzenleniyordu. Kendisi bir format oluşturmuş ve bu oluşturduğu formatı işletmeciliğini yaptığı hastanelerde yoğun bakım ünitelerinden sorumlu hemşirelere veriyor ve matbu olan format üzerinde düzenleme yapılarak epikriz raporu yazılmasını istiyordu."

Fırat Sarı'nın raporları hazırlayanların maaşlarına ek ödeme yaptığını kaydeden Gök, ifadesine şöyle devam etti:

"SGK'ya fatura edilebilecek ne varsa fatura ediyor ve devletten fazla para alınıyordu. Örnek vermem gerekirse yoğun bakımda tedavi gören bir yenidoğanın bir adet ilaç alması gerekiyorsa beş ilaç kullanılmış gibi gösteriyor ve bunu fatura ediyorlardı. Bu durum sürekli bire beş olarak değil, farklılık da gösteriyordu. Yoğun bakıma gelen hasta bebeklerin basamak dereceleri ile oynayarak, SGK'ya kesilen fazla faturadan usulsüz gelir elde etmişlerdir. Yabancı uyruklu bebek istememelerindeki amaçları ise SGK'nın yabancı bebeklere ödediği ücreti geç ödemesinden kaynaklıdır.”

Gök, diğer şüpheli Hakan Doğukan Taşçı ile Fırat Sarı'nın talimatları doğrultusunda hastaneden ilaç çıkartıp sattıklarını ve parasını Sarı'ya verdiklerini belirterek, "2024 Ocak ayında artık bu usulsüzlüklere dayanamayarak bu şahsın yanından ayrıldım ve bütün bağlantımı kestim. Şahsın yaptığı bütün usulsüzlükleri 4-5 ay önce CİMER'e şikayet ettim." ifadelerini kullandı.

Gök, Vergi Dairesi ihbar hattını arayarak Fırat Sarı'nın SGK'yı dolandırdığına dair şikayette bulunduğunu da belirtti.