Patronlar istiyor, MEB zorunlu eğitimi tırpanlıyor: ‘Yusuf Tekin AKP’nin gerçek yüzüdür’

Önce gerici dernekler zorunlu eğitimi tartışmaya açtı, ardından patronlar daha fazla çocuk emeği istedi. Milli Eğitim Bakanı Tekin lise eğitiminin kısaltılacağı sinyalini verdi. Eğitim-İş Genel Başkanı “Yusuf Tekin AKP’nin gerçek yüzüdür” dedi.

Burcu Günüşen

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in zorunlu eğitim süresinin kısaltılmasına ilişkin açıklamalarına tepki gösterdi, “Yusuf Tekin AKP’nin gerçek yüzüdür” dedi.

AKP iktidarında eğitim politikalarının “yapboz tahtası” gibi sözlerle eleştirilmesine karşı çıkan Özbay “Yapıp bozulan bir şey yok. Amaç belliydi. Dinselleştirme ve piyasalaştırma temelli bir amaçtı. Ve tam gerçek yüzünü, daha cüretkar tavırları bu dönemde görüyoruz” dedi.

Lise eğitiminde patronların önerdiği modeller masada

Bakan Tekin geçtiğimiz günlerde katıldığı TRT Haber özel yayınında zorunlu eğitimdeki olası değişikliklere dair açıklamada bulundu, “sanayi ve ticaret sektörlerinin nitelikli eleman ihtiyacı konusundaki talepleri” doğrultusunda, önerilen modelleri “titizlikle takip ettiklerini” söyledi.

Tekin, bunların içerisinde süzülecek, üzerinde uzlaşılmış konular olursa bunları kabine toplantısında görüşebileceklerini, bir karar alınması gerekirse alacaklarını kaydetti.

Basına yansıyan haberlere göre liselerdeki eğitim süresine dair kamuoyunda 3 model tartışılıyor.

  • "3+1 Eğitim Sistemi"nde, lisede zorunlu eğitimin ilk 3 yıla indirilmesi öngörülüyor. Bu kapsamda öğrencilere 11. sınıfta diploma verilecek. 12. sınıf ise isteğe bağlı olarak üniversiteye hazırlık yılı şeklinde planlanıyor.
  • "2+2 Eğitim Sistemi"nde ise liseler için zorunlu eğitim süresinin 2 yıl olması tartışılıyor. İsteyen öğrencilere 2 yıl daha eğitim verilecek. Mesleki anlamda ilerlemek isteyenler ise Mesleki Eğitim Merkezi, açık öğretim ya da istihdam programlarına yönlendirilecek.
  • "Yaş Modeli"nde de öğrenciler için zorunlu eğitimi tamamlama yaşı belirlenmesi tartışılıyor. Buna göre lise öğrencileri 16 yaşını doldurduğunda diploma alabilecek.

Gerici derneklerin raporları doğrultusunda başlayan tartışma, patronların isteğiyle somutlanıyor

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay bu modellerin AKP iktidarı döneminde eğitim sisteminin dinselleştirme ve piyasalaştırma eksenlerindeki dönüşümünün yeni adımları olduğunu söyledi.

Milli Eğitim Bakanlığı Maarif Platformu, Enderun Özgün Eğitimciler Derneği ve İstanbul Medeniyet Enstitüsü gibi gerici yapıların hazırladığı çalıştay raporları doğrultusunda 12 yıllık zorunlu eğitimi tartışmaya açmıştı.

Özbay bu modellerle zorunlu eğitim çağındaki çocuklar için “Okumasınlar, çalışsınlar, evlensinler” denildiğini ve bunun kurumsallaştırılacağını söyledi.

kadem özbay

Eğitim-İş Başkanı Özbay “Bunu uzun süredir konuşuyorlar, Enderun Vakfı, NUN Vakfı, Enstitü Sosyal, İstanbul Medeniyet gibi platformların, hepimizin bildiği tarikatların olduğu bu yapıların uzun zamandır zorunlu ve karma eğitimi hedef aldığını görüyoruz. Bir de burada tabii patronların talebi var. Ara eleman dedikleri, ucuz işgücü olarak gördükleri ne yazık ki çocuklar…” dedi.

Milyonlarca genç işsiz, MEB çocukları istihdam etmekten söz ediyor

Çocukların işgücü piyasasının bir ara elemanı olarak tanımlanmasına tepki gösteren Özbay, ülkede halen 17-29 yaş arasında her üç gençten birinin ne eğitimde ne istihdamda olduğuna işaret etti:

“5 milyona yakın zorunlu eğitim dışına çıkmış gencine eğitim ve istihdamda yer bulamayan bakanlık şimdi 15 yaşın altındaki çocukları istihdam etmekten bahsediyor. Çocuk ile ‘işçi’, çocuk ile ‘gelin’ kavramlarının yan yana gelmesi bir ülke için en büyük utançtır.”

4+4+4 modelinin mimarlarından biri de Yusuf Tekin’di

2012 yılında uygulamaya konulan 4+4+4 modelinin mimarlarından birinin o dönemde müsteşar olan Yusuf Tekin olduğunu da hatırlatan Özbay, Tekin’in o dönem de benzer gerekçeleri ortaya attığına dikkat çekti ve bu çelişkinin piyasa ihtiyaçları doğrultusunda siyasi iktidarın “yasa, uluslararası hukuk, çocuk hakları ne derse desin” istediğini yapma anlayışını kanıtladığını dile getirdi.

‘MESEM cehennemi’ yayılacak

Halihazırda zorunlu eğitim 12 yıl olmasına karşın OECD ülkeleri arasında Türkiye’de okulda kalma süresinin 9 yılda kaldığına işaret eden Özbay, yeni modeller hayata geçerse bu sürenin daha da kısalacağını kaydetti.

Yapılmak istenenin “AKP’nin sermaye sınıfına sunduğu en kirli hediyelerden biri olan MESEM cehennemi”ni tüm lise düzeylerine yaymak olduğunu vurgulayan Özbay şunları söyledi:

“Nasıl imam hatip okullarını açtılar, yetmedi, zorunlu seçmeli derslerle diğer okulları da aslında bir nevi imam hatipe çevirdiler, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmeni medrese hocasına çevirmeye çalıştılar, burada da aslında diğer tüm lise düzeylerini bir nevi MESEM’e çevirme isteğinin olduğunu görmek gerek.”

Emeklisinin, çocuğunun çalıştığı ‘Aile Yılı’

Zorunlu eğitim çağındaki çocuklara “Ben sana diplomanı bir an önce veririm, erken yaşta evlendirilirsin, ya da yoksul hane halkına bir gelir girdisi olarak çalışırsın” denildiğini ifade eden Özbay, "Yani emeklisinin, anne babanın ve çocuğun çalıştığı bir ülke. 'Aile Yılı’ndan da kasıt da muhtemelen bu. Bütün aile çalışın o zaman yaşarsınız deniliyor” dedi.

Bakan Tekin’in zorunlu eğitimin süresinin kısaltılmasının dayanağını istihdam ilişkisiyle kurmasına tepki gösteren Özbay ülkede milyonlarca gencin işsiz olduğuna işaret etti:

‘Okumasın, çalışsın, evlensin’

Bu ülkede milyonlarca işsiz var. 18 yaşın üzerinde milyonlarca işsiz var. Üniversite diplomalı milyonlarca işsiz var. Atama bekleyen bir milyon öğretmen var. Şimdi gözü 15-16 yaşındaki çocuğun emeğine dikmişler. Onun sömürüsüne dikmiş durumdalar. O nedenle aslında bu ‘çocuklar okulda kalmasın çalışsın’ planıdır. 'Okulda kalmasın evlensin' planıdır. 'Çocuk gelin' dediğimiz süreci Milli Eğitim Bakanı kurumsallaştırıyor.”

‘Yapıp bozulan bir şey yok amaç başından belliydi’

Özbay ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı’nın “eğitim hakkını gasp eden bir bakanlığa dönüştüğü”nü vurguladı.

Fen liselerinde bile son yıllarda “hayalet sınıflar” olduğunu, sınav odaklı eğitim sistemi yüzünden çocukların özellikle 12. sınıfta okulla ilişkilerinin koptuğunu belirten Özbay, bu sürece toplumun adım adım hazırlandığını söyledi.

“Yusuf Tekin AKP’nin gerçek yüzüdür” diyen Özbay, MEB’in politikalarına yönelik “yapboz tahtası” gibi eleştirileriyse reddetti:

Yapıp bozulan bir şey yok. Amaç belliydi, bu, dinselleştirme ve piyasalaştırma temelli bir amaçtı. Ve tam gerçek yüzünü, daha cüretkar tavırları bu dönemde görüyoruz. Yoksa aslında bundan önce atılan her bir adım da bunlara hizmet etmek için hazırlananlardı ama yetmiyor.”

Tarikatlar ve patronlar doymuyor

“Yetmeyen ne?” sorusuna ise Özbay şu yanıtı verdi:

Tarikatlara cemaatlere parsel parsel verilenler, bunlara açılan alanlar yetmiyor. Patronları doyuramıyorlar. Belirli bir yaşta, belirli bir deneyime sahip insanları bu ücretlerle çalıştırmak daha zorken, MESEM gibi bir kısmını devletin karşıladığı, üçte birlik ücretle çocuğa harçlık verir gibi ücret ödeyecekler. Bu aslında patronların ve tarikatların taleplerini yerine getiren AKP’nin gerçek yüzüdür. Hem piyasalaştırma hem de dinselleştirme politikası.”

‘Ülkenin geleceği açısından çok tehlikeli’

Avrupa ülkelerindeki zorunlu eğitim süresinden verilen örnekleri hatırlatan Özbay “Evet oralarda da 16 yaş ile ilgili örnekler var. Ama bu örnek verdikleri ülkelerde zorunlu olmasa bile insanlar 16 yaşından sonra çocuklarını üniversitelere gönderiyor. Ve oradan eğitimiyle bir istihdam ilişkisi kuruluyor” dedi.

Devletin tüm alanlarda çocuk yaşını geçtikten sonra gençler için eğitim-istihdam ilişkisini değerlendirerek planlama yapması gerektiğinin altını çizen Özbay “Bu kadar yoksulluğun olduğu ve artık diplomaların birçok alanda geçersiz olduğu bir ülke olduğumuz sürece bu model daha fazla çocuk işçi, daha fazla çocuk gelin anlamına gelecektir” ifadelerini kullandı.

Yapılmak istenenin ülkenin geleceği açısından "çok tehlikeli" olduğunu ve hiçbir konuda kendilerine danışılmadığını da söyleyen Özbay “Türkiye’nin en büyük eğitim sendikalarından birinin genel başkanıyım. Eğitim sistemine dair ne Öğretmenlik Meslek Kanunu, ne Maarif Modeli ne de bununla ilgili bakanlık tarafından herhangi bir davet, görüşme, tartışma sürecine şahitlik etmedik” diye belirtti.

'Okumasınlar, evlensinler, çalışsınlar': Dinciler eğitimde nasıl patronların ekmeğine yağ sürüyor?
zorunlu eğitime tırpan