Okuyan'dan asgari ücret çağrısı: Hiçbir rakamı kabul etmemeli, sermaye sınıfını sıkıştırmalı

Asgari ücretin 'rakam' tartışmalarına odaklanmaması gerektiğini belirten TKP Genel Sekreteri, "Devletleştirme gibi sermaye sınıfını sıkıştıracak talepler gündemde tutulmalı" dedi.

Haber Merkezi

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, dün üçüncü defa rakam konuşmadan asgari ücreti belirlemeye çalıştı. 

Masada işçileri temsilen bulunan Türk-İş, önce "Rakam söylersek altında kalırız" dedi, ardından tekliflerinin 29 bin 583 lira olduğunu duyurdu.

Açlık sınırının biraz üstünde, yoksulluk sınırının oldukça altında yer alan bu tutar tepki çekti ve tartışma yarattı.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, asgari ücret tartışmalarının tutara odaklanmaması gerektiğine işaret etti.

Henüz duyurulmayan nihai tutarın da yetmeyeceğini söyleyen Okuyan, "İşçi sınıfı kendilerine verilecek hiçbir rakamı (evet hiçbir rakamı) beğenmemeli, kabul etmemelidir. Günün sonunda bu yaklaşımla verilecek mücadele en yüksek asgari ücret artışını elde etmek için de anlamlı olacaktır" dedi.

Sömürü mekanizmalarının teşhir edilmesinin önemine işaret eden TKP Genel Sekreteri, sermaye sınıfının egemenliğini sorguya açan "devletleştirme" gibi taleplerin gündemde tutulması gerektiğini kaydetti.

'Bu 'pazarlık' işçi sınıfına bir şey katmıyor'

Kemal Okuyan'ın X hesabından paylaştığı mesaj şöyle:

"Asgari ücrete ilişkin rakam telafuz etmek siyaseten son derece anlamsızdır. Hükümet ve sermaye sınıfı gerçek enflasyon oranının altında artış yapmanın yolunu illa bulacaktır. 

Bütün verilerle istediği gibi oynayan iktidara 'işçi sınıfının hakkı budur' demek, peşinen sömürü olgusunu ve bugünkü büyük adaletsizliği meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramaz. 

İktidarın asla vermeyeceği rakamlar telafuz ederek gerçekçilik sınırlarını zorlamak yerine, sermaye sınıfını sıkıştıracak ve onun egemenliğini sorgulayan 'devletleştirme' gibi taleplerin ısrarla gündemde tutulması gerekir. Sanıldığının tersine, bu radikal taleplerin hayata geçirilmesi, toplumsal mücadelelerin yükselişine ve emek-sermaye çelişkisinde dengelerin değişmesine ve düzen değişikliğine bağlı olsa da imkan dahilindedir ve daha gerçekçidir.

Bugünkü koşullarda asgari ücretin işçi sınıfının durumunda anlamlı bir iyileşmeye neden olacak düzeylere çekilmesi imkansızdır, bu yapıldığında kaşıkla verilenin kepçeyle geri alınacağı mekanizmalar anında devreye girecektir.

Geniş emekçi kesimlerin her yıl asgari ücret tartışmasına kilitlenmesinin önüne geçilmek zorundadır. Tek başına bu 'pazarlık', işçi sınıfına ne gündelik kazanımlar anlamında ne de mücadele kültürü açısından bir şey katmaktadır.

Önerdiğimiz asgari ücret gündeminin dışında durmak değil, tersine bu gündemin yarattığı ilgiyi, sömürü mekanizmalarının teşhirine ve işçi sınıfının kalıcı bir 'reddiye' geliştirmesine evriltmektir. İşçi sınıfı kendilerine verilecek hiçbir rakamı (evet hiçbir rakamı) beğenmemeli, kabul etmemelidir. Günün sonunda bu yaklaşımla verilecek mücadele en yüksek asgari ücret artışını elde etmek için de anlamlı olacaktır.

Bırakalım rakamları, o sermaye masasında oturan 'sözde' işçi temsilcileri telafuz etsin.

Şimdi asgari ücret rakamı açıklandı, açıklanacak. 'Hiçbir şeyi beğenmeyelim'. Daha açıklanmadan diyoruz ki, yetmez!

Sömürü ve eşitsizliği, holdinglerin işçilerin emeği sayesinde kasalarını doldurup taşırmasını asla meşrulaştıramayacaksınız."