Okuyan: Cumhuriyetin yeniden ayağa kaldırılması için eşitsizliklerin kaynağı kurutulmalı

Fiziki ve ideolojik saldırılarla Cumhuriyetin tartışmaya açıldığını belirten TKP Genel Sekreteri Okuyan, böylelikle sermaye sınıfının daha az sorgulanır hale getirildiğini vurguladı.

Haber Merkezi

soL TV’de yayınlanan Mert Doğan ve Kemal Okuyan'la Komünist Bakış programında bu akşam "Cumhuriyet" konuşuldu.

Doğan'ın "Cumhuriyet neden tartışılıyor?" sorusunu yanıtlayan Okuyan, ülkede küçük bir azınlık olduğunu hatırlattı, topluma bakılınca iktidarın bile kabul ettiği bir mutsuzluğun hakim olduğunu belirtti. "Mutsuz olan tartışır" diyen Okuyan, cumhuriyetin bugün sonuçlarının ortadan kalktığı bir devrimci döneme doğduğunu söyledi. Birinci Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkıma ve ona neden olan emperyalist sisteme karşı halkların ayağa kalktığını kaydeden Okuyan bunun Türkiye’deki yansımasını saraya karşı çıkan halkın cumhuriyetle buluşması olarak ifade etti. Cumhuriyetle emperyalist sisteme bir gedik açıldığını söyledi.

'Eşitsizliklerin asıl kaynağı sermaye sınıfıdır'

Kemal Okuyan şöyle konuştu:

"İkinci Dünya Savaşı da önemli sonuçlar doğurdu. Sonu emperyalistler için kötü bitti. 80'lerden beri ise sistematik bir şekilde 1920'lerdeki devrimci dalganın sonuçlarından kurtulma operasyonları yapılıyor. 12 Eylül 1980 de bunun bir parçasıdır. Sovyetleri düşürdüler. Cumhuriyet tartışmaları bu saldırının doğrudan uzantısı. Cumhuriyet karşıtı fikirlerin yayılmasını sağlayan fikirler arasında neoliberalizm var, İslamcılık var, her şey var. Bu saldırının hem ideolojik hem fiziki boyutu var. Farklı yaklaşımlarla Cumhuriyetin 'değersizliği' fikrini yerleştirdiler. Yani 80'lerden bu yana aslında Cumhuriyet tartışılıyor. Bu sistemden kazanan eşitsizlikler kaynağı sermaye sınıfı ise daha az sorgulanıyor, tartışılıyor. Neredeyse tabu haline geldi. Bu tuhaf bir durum. Ve tam da istenen bir durum. Bunlar tartışılmasın deniyor."

'Bağımsızlık, laiklik, cumhuriyet kavramları bu ülkeye yerleşmiştir'

"Türkiye’de siyasi alanda Cumhuriyet'i yendiler ancak toplumsal alanda yapamıyorlar" diyen Okuyan, ülkede altı dolu olmasa da bağımsızlık kavramının yerleştiğini ve kökünün Milli Mücadele'ye dayandığını hatırlattı. Laiklik ve cumhuriyet kavramları açısından da benzer bir durum olduğunu belirten Okuyan asıl konuşulması gerekenin sermaye sınıfı olduğunu dile getirdi. "Cumhuriyeti tartışacaksak o zaman Şeyh Said'i de, cumhuriyet karşıtı fikirleri de tartışalım" diye konuştu.

'Tarihi mücadele edenler yazar'

Milli Mücadele'nin insan kaynağının yoksul köylülük olduğunun altını çizen TKP Genel Sekreteri, "O tarihi mücadele edenler yazdı, kaçanlar işbirliği yapanlar değil. 'Cumhuriyetin tabanı yoktu' savı doğru değil. İnsanlar o mücadele içerisinde şekillendiler. Bir ülke kurdular. Kurtuluş Savaşı'ndaki dirençle baş edemediler. Harekete geçene halk denir" dedi.

Okuyan, Doğan'ın sorusu üzerine partisinin bugün yayımladığı "'Terörsüz Türkiye' İddiası ve 'Sömürüsüz Türkiye' Kavgamız" başlıklı açıklamanın 17. maddesini detaylandırdı. Eşitsizliklerin sürmesine rağmen Cumhuriyeti neden savunduklarını şöyle açıkladı:

"Bu meselenin çözümü için bir toplumsal hareket gerekir. Osmanlı’nın son döneminde emekçi karakteri olan, yetersiz de olsa hareketler var. Ancak mevcut sistemin değişmesine dönük toplumsal istek yok. Hareketler bir ülkeyi dönüştürmeye yeterli değil. O dönem giderek yoksullaşan halka, yaygınlaşan cehalete bakıp 'Bu ülkeye sosyalizm gerek' demek yetmez. Ülke önce ayağa kalkmalı. Cumhuriyet bu açılardan tarihi hızlandırdı. Eğitim konusunda hızlı harekete geçildi. Başarılan önemli şeyler olsa da yoksulluk ve zenginlik kalmış.

Toplumsal eşitsizliklere bakınca zengin toprak sahipleri ile yoksul köylüler arasındaki farklılıkları görürüz. Cumhuriyet eşitsizliklerin giderilmesi anlamında yoksulların beklentilerini karşılamadı. Zenginler daha zengin oldu, bir yandan tabii ülke gelişti ama eşitsizliğe dokunulmadı. Kapitalizmin o dönem gelişmemesi şimdi çok gelişmesi problem. Fakat bakınca ülkede kesintisiz bir zengin sınıfı var. Bugün metal, tekstil işçisi olan, plazalarda saatlerce bilgisayarlarda çalışanların ataları yoksul köylülerdir. Bunun artık sorgulanıp değiştirilmesi gerekiyor."

'Gelin holdingleri tartışalım'

Cumhuriyet için böyle değerlendirme yapılmadan karşısında durulmasını, "tepeden inme" savını eleştiren Okuyan, Türkiye'nin o dönem geçmişinden kopartılması gereken bir ülke olduğunu vurguladı.

Mustafa Kemal'in yarattığı büyük heyecan ve savaş nedeniyle Anadolu köylüsünün yeni sistemi kabul ettiğini belirten Okuyan, "Biz laiklikten, Cumhuriyetin her açıdan Osmanlı’dan üstün olduğundan, Mustafa Kemal'in devrimci olduğu düşüncesinden taviz vermeyiz. Ama madem Cumhuriyet fikrini tartışmaya açıyorlar, gelin holdingleri tartışalım" dedi.

Şeyh Said konusunun sınıfsal açıdan tartışılması gerektiğini ifade eden Kemal Okuyan, "Tarihin tekerleklerini geriye doğru döndürmeye çalışan birinden nasıl halk kahramanı çıkaracaksınız?" diye sordu. Bir ülkenin tarihe nasıl bakacağını öğrenmesi gerektiğini savunan Okuyan, yaşananları değerlendirirken ülkeleri ileriye mi geriye mi götürdüğünün önemsenmesi gerektiğine dikkat çekti. "1920'lerde, 30'larda ülkenin çehresinin değişmesi az şey midir?" dedi.

'Hedef bağımsız, egemen, toplumcu düzen'

Önümüzdeki hafta sonu Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi tarafından toplanacak Cumhuriyetçiler Kurultayı'nda da bu konunun tartışılacağını hatırlatan Okuyan, esas konunun "Bugünkü Türkiye’den nasıl çıkılır" sorusunu yanıtlamak olduğunu belirtti. "'Bugün yaşanan sorunların temelinde sermaye sınıfı vardır' tezini savunan herkesin başımızın üzerinde yeri vardır" dedi.

"Burada anlaşırsak Suriye'de, Ege'de, Akdeniz'de ne oluyor daha iyi anlarız" ifadelerini kullandı. 100 yıl öncesi dönüşüme ilişkin TKP'nin olgun bir pozisyonu olduğunu söyleyen Okuyan şöyle konuştu:

"Biz o meselede çok netiz. Dokundurtmayız. Bugüne ilişkin de çok netiz, sermayeyi tartışmak istiyoruz. Biz Cumhuriyetçiyiz, komünistiz. Buradan bir toplumsal enerji ve ittifak çıkarmak zorundayız. Önemli olan hedefte anlaşmak. Bağımsız, egemen, toplumcu düzendir hedef. Bunun yolu da bellidir; çok uluslu tekellerle mücadele etmek, laiklikten taviz vermemek, içimizdeki NATO'cularla hesaplaşmak. Biz bunu sağlamaya çalışıyoruz. TKP'nin en büyük şansı samimiyetidir.

Cumhuriyet halk iktidarıdır, eşitlik fikrine dayanır. O zaman Cumhuriyet fikrinin yeniden ayağa kaldırılması için eşitsizliklerin ortadan kaldırılması, kaynağının kurutulması gerekir. Ve bu ön sıraya koyulmalıdır. Biz buna sosyalist cumhuriyet diyoruz. İçeriği böyleyken adına başka bir şey demenin bir önemi de yok. Ama gelin şu holding, tarikat düzeninden birlikte kurtulalım. Buradan topluma bir fayda yok."

Okuyan, programın sonunda, Ahmet Büke'nin o dönemi anlatan, son romanı "Kırmızı Buğday"ı izleyicilere önerdi. 

TKP'den kapsamlı 'süreç' açıklaması: 'Terörsüz Türkiye' iddiası ve 'Sömürüsüz Türkiye' kavgamız
tkp