Nur Cemaati lideri Hüsnü Bayramoğlu’nun Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’le Ayasofya’da çektirdiği fotoğraf devletin ve ordunun yeni fotoğrafı aslında. Nur Cemaati yeni devletin yeni sahipleri arasında. Nurcular, son dönemde özellikle üniversitelerden, emniyete kadar birçok kurumda çok etkin. Ayasofya'nın ibadete açıldığı gün Nur Cemaati lideri Hüsnü Bayramoğlu’nun Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler ile verdiği poz da bunun kanıtı.
2016 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle bir resepsiyon verdi.
Yeni sarayındaki resepsiyonda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 93 yıl önce kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarihten silinmeye çalışılan bir milletin şahlanışının sembolü olduğunu vurgulayarak, “Cumhuriyeti bir kopuş olarak değil, bir devamlılık, yeni ve daha güçlü bir başlangıç olarak görmeliyiz” dedi. Cumhuriyet hızla Osmanlı’nın devamı tuhaf bir rejime dönüştürülüyordu.
Resepsiyonun misafirleri arasında Said-i Kürdi’nin talebelerinden Hüsnü Bayramoğlu da vardı. Bayramoğlu Kürdi’nin önde gelen varislerinden biriydi. Hizmet Vakfı İcra Kurulu Üyesi ve Türk-Filipin Dostluk Vakfı Başkanı Dr. Mehmet Rıza Derindağ da ona eşlik ediyordu.
Bayramoğlu’nu gören AKP’li gazeteciler “Hüsnü Ağabey sizin burada olmanızın bambaşka bir manası var yeni Türkiye’nin inşası ve yeni Cumhuriyet'in asli sahiplerinin devletin başında olduğunu gösteriyor. Sizi burada görmek çok sevinç ve umut verici” demişler. Gerçekten de Nur Cemaati yeni devletin yeni sahipleri arasında. Resepsiyondaki tablo da bunun en önemli kanıtı. Nurcular, son dönemde özellikle üniversitelerden, emniyete kadar birçok kurumda çok etkin. Ayasofya'nın ibadete açıldığı gün Nur Cemaati lideri Hüsnü Bayramoğlu’nun Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler ile verdiği poz da bunun kanıtı.
Nur cemaati lideri önünde resmigeçit
O gün resepsiyonda Bayramoğlu’na devlet erkanın gösterdiği hürmet cemaatin sitesinde şöyle anlatılıyor:
“Meclis Başkanımız İsmail Kahraman ise Hüsnü Ağabeyi görünce; 'Bakın bakın Hüsnü Ağabey, Bediüzzaman’ın hayattaki son varisi, bugün burada yani millet burada’ diyerek iki defa sarıldı, başından, yüzünden öptü ve döndü seslice 'Hüsnü Ağabey burada' diye seslendi.
Birçok isimle görüşen Hüsnü Bayramoğlu, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile de kısa bir görüşme yaptı. Hulusi Akar, Bayramoğlu'ndan dua etmesini istedi. Hüsnü Bayramoğlu da Akar'a, 'Ben Bediüzzaman'ın talebesiyim. Ordu ile alakadarız' dedi…
Bayramoğlu, resepsiyonda TBMM Başkanı İsmail Kahraman, eski Başbakan Ahmed Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile de görüştü.
Süleyman Soylu Bey de ‘İşte Hüsnü Ağabey burada’ diyerek sevinçle, tekrar tekrar Hüsnü ağabeye sarılarak “Ağabey bize dua et, ağabey dua et” diyerek ‘İşte Nur talebeleri, işte devletine hükümetine sahip çıkıyor, tankları durduranlar burada’ diyerek bu ziyaretten memnuniyetlerini ifade ettiler.”
Hüsnü Bayramoğlu kim?
Safranbolulu. 1935 doğumlu. 1949'da, daha çocuk sayılabilecek yaşta, Kürt Said’in hizmetine girmiş. Ve o hizmetten hiç ayrılmamış. "Bazen bana soruyorlar: 'Bu millet böyle evlerde kitap okuyarak mı kurtulacak?' Ben de diyorum: 'Evet! Öyle kurtulacak. Şimdiye kadar ne kadar cereyanlar çıktı, biliyorsunuz, bakın hepsi bitti gitti, ama Risale-i Nur hizmeti katlanarak devam ediyor…” diyor.
Şimdi Kürdi’nin en büyük varislerinden biri. Rakibi Mehmet Fırıncı. Süreç, Nur cemaati içerisinde Said Nursi’nin yaşayan iki talebesinin, “Vekili Mutlak" denilerek karşı karşıya gelmesiyle başladı. Hüsnü Bayram’ın Said Nursi ile olan fotoğraflarının, kendisine yakın isimler tarafından sosyal medyada paylaşılarak, “Vekili Mutlak” ilan edilmesine Mehmet Fırıncı ve ekibi karşı çıktı. Kavga devam ediyor. Sonuçları devleti de ilgilendiren bir kavga bu.
Haliyle devlete yakın olmak tarikat içindeki iktidar mücadelesini de kazanmak demek. Bayramoğlu bir hastalığı sırasında kendisini arayan Tayyip Erdoğan ile konuşmasını kaydetmiş, yayınlamış. Tabi bu aramanın karşılığı iktidara her işinde kayıtsız destek sunmak. Bunun karşılığını da Milli Eğitim’de kadrolaşma desteği ile almışlar. Cemaat MEB’de “değerler eğitimi” veren tarikatlardan biri.
Yaşar Güler'e gelince
Ayasofya’da namazını eda ettikten sonra koşup tarikat lideriyle fotoğraf çektiren Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’in de “renkli” bir geçmişi var.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından genelkurmay başkanlığı görevine atanan Orgeneral Yaşar Güler, yaklaşık 10 yıldır ordunun dahil olduğu birçok olayda adı geçen, yakın dönemin en önemli üst düzey komutanları arasında yer alıyor.
Yaşar Güler, AKP'nin iktidara gelmesiyle iyice alevlenen "laiklik" tartışmalarının parçası olan askerlerden biri olmadı. 2010 yılında korgeneral ve Ankara garnizon komutanıyken, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün "elini sıkması" tarihinde bir dönüm noktası oldu. Hayrünnisa Gül'ün resmî karşılama törenlerinde yerini alması, havaalanı protokolündeki yeri ve resepsiyonlara katılması için eşinin cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra 3 yıl beklemesi gerekmişti. Yaşar Güler'in havaalanındaki törende Hayrünnisa Gül'ün elini sıkması bu tartışmaların sonlanmasına vesile oldu. Artık ordu türbanlı cumhurbaşkanı eşini yadırgamayacaktı.
Yaşar Güler, "protokol krizinin" fiilen çözülmesinden kısa bir süre sonra Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı görevine atandı. Güler'in bu görevi sırasında da Uludere olayı yaşandı. 28 Aralık 2011'de Şırnak'ın Uludere ilçesinde bulunan Roboski (Ortasu) köyünden Irak'a geçen bir grup kaçakçı, PKK'li zannedilerek, F-16 savaş uçakları tarafından vurulmuş, olayda 17'si çocuk 34 kişi yaşamını yitirmişti.
Yaşar Güler'in istihbarat başkanlığı döneminde yaşanan bir diğer olay da İzmir'deki casusluk soruşturması oldu. Genelkurmay İstihbarat Başkanlığında Yaşar Güler’in de aralarında bulunduğu 9 kişilik bir komisyon kurulmuş ve bu komisyon belgelerin "çok gizli" olduğuna kanaat getirmişti. Sanıklar ve avukatlar "çok gizli" tespitinin hatalı olduğunu savunarak, Adli Müşavir Muharrem Köse ile dönemin İstihbarat Başkanı Güler'i sorumlu tutmuştu.
Yaşar Güler, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi yaşandığı sırada Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevini sürdürüyordu. Darbe girişiminden kısa süre sonra verdiği ifadede, akşam saatlerinde makam odasında çalıştığı sırada odasına yaklaşık 10 kadar askerî personelin "Yere yat, yere yat" diye bağırarak girdiğini aktardı. İfadeye göre, yere yatırıldı, kafasına basıldı ve elleri bağlandı. Daha sonra Akıncılar Üssü'ne götürüldü. Burada tutulduğu odaya giren darbe girişiminin liderlerinden biri olmak suçlamasıyla yargılanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk tarafından gözleri, elleri ve ayaklarındaki bağın çözüldüğünü anlattı.
Güler’in basına düşen ilk fotoğrafı ile son fotoğrafı oldukça uyumlu. O fotoğraflar ordunun artık cumhuriyet ordusu olmadığını haber veriyor…