Mücadele ve dayanışmanın sergisi: 'Filistin Halkı Direniyor'

"Sanat mücadelenin bir parçası, silahı, güçlü sesi olabildiğinde daha samimi ve gerçek oluyor."

Fide Lale Durak

29 Kasım Filistin Halkı ile uluslararası dayanışma günüydü ve Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin İsrail’in saldırganlığına karşı direnen Filistin halkı ile dayanışmak için yaptığı etkinliklerden biri olarak “Filistin Halkı Direniyor” sergisi açıldı.

Sergi 15 Aralık’a kadar İstanbul Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde görülebilir. Serginin fiziksel gösteriminin sona ermesinin ardından, eserlerin her biri İstanbul’daki 32 semt evine dağıtılarak Filistin mücadelesi ile dayanışmayı sürdürmenin parçası olacaklar. 

İyad Sabbah, Savaş Zamanlarında Melekler 8

Sergiye katılan sanatçılardan İyad Sabbah, Belçika’da göçmen olarak yaşıyor. Resimlerini dijital olanaklardan faydalanarak kurguluyor ve daha sonra üzerine müdahalelerde bulunuyor. Savaş Zamanında Melekler adıyla ürettiği bir seri işle sergide yer alan sanatçı, savaşın barbarlığı, yarattığı yıkım ve meleklerin çağrıştırdığı olumlu duygular arasındaki tezatı kullanarak kompozisyonlar yaratıyor. Melek tasvirini en çok Rönesans dönemi eserlerinde, cennette, gökyüzünde bulutların arasında İsa’yı ya da hükümdarları kutsarken görmeye alışkınız. Sabbah’ın melekleri ise bazen savaşın ortasında çaresizce oturuyor, bazen bir bebeği yıkıntılardan kurtarıyor ya da harabe bir binayı sırtlayarak kaldırmaya çalışıyor, bazense hayalete dönmüş şehrin tepesinde çaresizce uçuyor. “Savaş Zamanında Melekler 8” resmindeki meleğin, şehrin üzerinde uçuyor mu yoksa şehre düşüyor mu olduğu ise pek anlaşılmıyor. Bu belirsizliğin anlamını sanatçının kendi sözlerine kulak verdiğimizde çözebiliriz:

“Sergi, hayal gücünü gerçeklikle, savaşların artan yoğunluğundan kaynaklanan inanç ve mitleri birleştiren efsanevi fantezilerle birleştiriyor. Sergi, içinde bulunduğumuz gerçeklikte bizi doğaüstü bir dünyaya, örneğin ideal barış duygusuna sahip meleklerin dünyasına götürüyor. Ancak bu melekler kendilerini insan savaşlarının tam ortasında bulacak ve kaosa karışacaklardır. Kurbanlar sadece insanlarla sınırlı değil. Savaş zamanlarında, insan ve melek arasında fark yoktur, çünkü her iki dünyanın da barışı etkilenir. Sergideki eserler, felaketin ardından sessizliğin durumunu yansıtıyor. Bu, yıkım ve trajediden sonra kurbanlara atılan sessiz bir bakıştır.”

Mohammed Hassan, Savaş alanından portreler

Mohammed Hassan ve Basel Elmaqosu sergide yer alan ve halen Gazze’de yaşayan başka iki sanatçı. 

Hassan, savaş alanından kara kalem portreler yapıyor. Mülteci kampında yaşayan insanların duygularına odaklanıyor ve yaşamlarına bizi tanık ediyor. Sanatçı resimlerini başka söze gerek kalmayacak bir biçimde, sergi komitesinde ulaştırdığı mesajında şöyle açıklıyor:

“Dostlarım; ben şüphelerle dolu bir bedenim, artık bu evrende hiçbir şeyi anlamıyorum. Belki de kasıtlı bir aptallık hali beni boğuyor. Zihnim artık çadırımda oturmaktan başka bir şey anlamama ya da yapmama yardımcı olmuyor. İnsanları neden buraya çizdiğimi merak edip duruyorum. Kapalı bir çevrede steril düşünmekten kendimi alıkoymak için mi? Ya da bu hiçliğin, kaybın, yerinden yurdundan edilmişliğin ve ölümün ortasında, görünürdeki varlıklarını yeniden hissettirmek için etkilenmiş insanların dudaklarına bir gülümseme çizmek için mi? Ya da belki de güzel, amaçlı bir şey yaptığımı hissetmek ve çadırımda oturup sıkıcı sessizliğimin heyulasını kovmayı misyon edinmiş bir sanatçı olarak varlığımı hissetmek için dudaklarındaki o gülümsemeye ihtiyaç duyan benim. Buna izin verilebilir ve bu da mümkün, bu yüzden lütfen bu insanları unutmayın.”

Basel Elmaqosu, Savaş Alanından Hayatlar

Basel Elmaqosu, “Savaş Alanından Hayatlar” adlı bir seri resim ile sergide yer alıyor. Basel ressamlığının yanı sıra ödüllü bir fotoğraf sanatçısı ve aynı zamanda Gazze’de bir çağdaş sanat kolektifinin kurucu üyesi. Sergide yer alan işleri kâğıt üzerine kara kalem ve renkli çizimlerden oluşuyor. Bazı çizimlerinde gözleri kapatılmış, elleri arkadan bağlanmış bir erkeği ya da bacağını kaybetmiş bir kız çocuğunu tüm gerçekliği ile doğrudan ele alırken, bazı resimlerinde çadırların önünde oturan bir kadın ve erkeğin eline tutuşturduğu çiçekle ya da mülteci kampının üzerinde uçurduğu uçurtmayla umutlu bir bakışla resmediyor. Renk ağırlıklı işlerinde soyutlamalara daha fazla yer veriyor ve resimleri rengarenk bir kompozisyonun içerisinde her şeye rağmen umutlu insanları hissettiriyor. 

Diğer taraftan sanatçı, İsrail’in barbarlığı ve yaptığı soykırımı sonucunda yaşamı bir şarapnele ve bir kıymığa benzeterek şöyle diyor: 

“Her tarafta şarapneller, her tarafta parçalar, sadece insanları parçalara ayıran şarapneller değil, sadece binaları ikiye bölen parçalar değil. İnsanların kendisi parçalanıyor, hayatın kendisi parçalanıyor, hiçbir şey tam değil, hiçbir şey mükemmel değil, her şey parçalanmış. İnsanlar, binalar, sokaklar, ağaçlar, çadırlar, insan hakları. Hayatın kendisi şarapnel oldu, kıymıklar ve parçalar. Anne babasını kaybetmiş bir çocuğu, sevgili eşini kaybetmiş bir adamı, bebeğini kaybetmiş bir anneyi, geçim kaynağını kaybetmiş bir işçiyi, hastanesini kaybetmiş bir hastayı, fabrikası yıkılmış bir fabrika sahibini, yıllarca alın teriyle inşa ettiği evini harabeye dönmüş gören bir ev sahibini kim tek parça halinde toplayabilir ki? Hayatım boyunca bir Filistinli olarak, bir sanatçı olarak eksiksiz resimler çizmek için elimden geleni yaptım. Bugün, bu soykırımın içinde parçaları, şarapnel parçalarını ve kıymıkları bir araya getirip tek bir bütün haline getirmeye çalışıyorum, başarabilir miyim?”

Kholoud Mohammed, Balık

Kholoud Mohammed Birleşik Arap Emirlikleri’nde yaşıyor ve sergideki tek kadın sanatçı. Resimlerinde ağırlıklı olarak tuval üzerine akrilik boya kullanıyor. Depresyon teması üzerinden ürettiği birden fazla işi var. Şöyle diyor sanatçı: “Boğulma hissini sembolize eden akrilik renklerle yapılmış olan bu eserde; bunaltıcı düşünce ve olaylar beni bir duvara, sırtım ya da ellerim yerine başımla yaslanmaya, vücudumun tüm ağırlığımı başıma yüklemeye yöneltiyor.” Bunalım belki de sanatçının yaşananlar karşısında hissettiklerini anlatan en iyi durum. Bu resmin devamında “Balık” resmini yapıyor ve ekliyor “Bu akrilik resim çaresizliği ve güçsüzlüğü anlatıyor. ‘Bunalım’ projesinin bir parçası olan bu eserde, balık unsuru bir kırılganlık ve zayıflık sembolü olarak kullanılıyor.” Kholoud’un eserlerinde kadınlar göze çarpıyor, balıkları kucaklayan, içinde nice canlılar barındıran, kafasından kuşlar uçuran, Kudüs’e sarılan ama gölgeleri erkek olan kadınlar. 

Hilmi Saed, İsimsiz

Sergiye katılan ve Batı Şeria’daki savaş koşulları nedeniyle sergi komitesine eserleri hakkında herhangi bir açıklama metni iletemeyen Hilmi Saed, bir göçmen kampında doğmuş ve kendi kendini yetiştirmiş bir sanatçı. Naif fırçasıyla Filistin halkının acılarını ve umutlarını tablolarına taşımasıyla meşhur. Saed’in, bu yazıda paylaşılan, ismi olmayan, çerçeveden dışarı kaçan çocuk resmine dair, zamanında sosyal medyada yaptığı bir paylaşım üzerinden onun sesine de kulak verelim: 

“Molozların arasında zafer doğdu.
Kahramanların gözünde, söz parlar
Ey Gazze, direnç, hayatın sembolü
Nefes olduğu sürece sende umut vardır”

Sanat mücadelenin bir parçası, silahı, güçlü sesi olabildiğinde daha samimi ve gerçek oluyor. Filistinli sanatçıların bize ulaştırdığı bu ses, büyütülmesi gereken bir mücadele ve dayanışma aynı zamanda. 

İşgalciler kaybedecek, Filistin halkı kazanacak…