Milli Eğitim Bakanı ne dediğini biliyor mu?

Bakanın bugün yaptığı açıklamalarla ilgili görüşlerine başvurduğumuz TKP'li öğretmenler yapılan açıklamaların gerçekleri yansıtmadığını ve bakanın bakanlık açıklamalarıyla bile çelişen reklam konuşmaları yaptığını söyledi.

Haber Merkezi

Milli Eğitim Bakanı, bu sabah saatlerinde okullarda yeni öğretim yılı için yapılan hazırlıklar ve bu yıl devlet okullarında yapılacak eğitim hakkında Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde düzenlediği bir basın toplantısıyla bilgi verdi.

Bakanın açıklamalarının çeşitli haber kanallarında yayınlanmasıyla birlikte öğretmenlerden ve öğrencilerden tepkiler gelmeye başladı.

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz "TKP'li öğretmenler" tarafından soL'a yapılan açıklama şöyle:

Çocuk eğitiminin, çocuk yetiştirmenin en temel prensiplerinden birisidir: Çocuklara yalan söylemeyin, yalan söylemeye zorlamayın, yalan söylemeyi öğrenmelerine izin vermeyin, yalan söylemeyi öğretmeyin.

Görüldüğü kadarıyla çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitiminden sorumlu bakanımızın bu prensiplerden haberi yok.

'8 milyon öğrenci EBA'da yok, bakanlığın kendisi açıkladı bunu'

Bakan, uzaktan eğitimle ilgili konuşurken 16 milyon öğrencinin internete erişimle ilgili bir sıkıntısı olmadığını, sadece mezra ve yaylalarda yaşayan 1,5 milyon çocuğun internet erişimiyle ilgili sıkıntıları olduğunu söyledi.

İki hafta önce mecliste bir soru önergesine verilen bakanlık yanıtındaki sayıları bilmiyor olabilir mi? MEB, meclise verdiği yanıtta dedi ki, biz 16,5 milyon öğrencinin sadece 8 milyon 600 bin'ini EBA'ya sokabildik. Onlar da haftada sadece 2 kez giriyordu, ortalama olarak. "Internet erişimiyle ilgili sıkıntı" tarifinin neye göre yapıldığını, bakanlığın bunu nasıl tespit ettiğini, örneğin evinde bilgisayarı olmayan ama büyükşehirde yaşayan bir çocuğun "internet erişiminde sıkıntı olmadığının" nasıl söylenebildiğini sormayacağımızı sanıyor olmalı.

'Uzaktan eğitim vereceksiniz diyorlar ama nasıl vereceğimizi soran yok'

Bakan, uzaktan eğitim için de hazırlıkların yapıldığını anlatıyor. Öğretmenler için söylediklerine bakın:

"Öğretmenlerimiz ihtiyaç hasıl olduğu için talepkar oldular. Dijital beceri eğitimine binlerce talep geliyor. Artık kişiye özel eğitim verebiliyoruz. Dünyadaki büyük kuruluşların gönüllü desteği oldu. Yüz binlerce öğretmenimizin dijital beceri eğitimi alması, sertifika almalarını sağlıyoruz."

Bakan böyle diyor fakat örneğin "uzaktan eğitim vereceksiniz" denilen öğretmenlerin kullandıkları araçların hiçbirini bakanlık sağlamıyor. "Internetiniz yoksa, okula gelip ordan yapın" deniliyor ama okullarda böyle bir altyapı yok! Uzaktan eğitim için hazırlıkları anlatan bakan, öğretmenlere yeterli ve hızlı internet bağlantısı ve uygun bilgisayar sağlamak gibi bir sorumluluk duymuyor.

'Temizlik görevlisi yok okulda, nasıl temiz olacak?'

Bakan, okulların temizliği hakkında da konuşuyor. Pandemi koşullarında eğitim yapmak için nasıl hazırlanıldığını anlatıyor. Şu sözleri, bakana inanabilenler için gerçekten mutluluk verici:

"Okulun temizliği konusunda hangi standartlar olmalı üç aydır TSE ile çalışıyoruz. İl müdürleriyle her hafta görüşüyoruz ve hangi okullarda hangi eksikler var, bu eksikleri okul okul saptıyoruz. Her bir okulun ihtiyacını belirledikten sonra o okula gönderme şansımız var. Kendimiz ürettiğimiz için tedarikte sıkıntı yaşamıyoruz. Okulların eksiğini gidermekle ilgili sorun yaşamıyoruz. Bunları tamamlayıp 'Okulum Temiz' belgesiyle tamamlıyoruz."

Okulların eksiklerini saptayıp tamamlıyoruz diyen bakan, her yıl TYP programı çerçevesinde İŞKUR'dan alınan temizlik ve güvenlik personeli için bu yıl hiçbir adım atılmadığını bilmiyor mu? Bakanlığın okullara geçici işçi statüsüyle her yıl aldığı temizlik personeli olmadan 'okulum temiz' gibi reklam sloganlarıyla göz boyaması bir skandal değil mi?

Ayrıca, "Okulların eksiklerini saptamak" ne demek? Okullar açılıyor. Bütün okullara malzeme yollanması lazım. Eksik saptamanıza gerek yok, yollamadıysanız eksiktir zaten!

Bakanın söyledikleri dışında söylemedikleri de önemli.

'Fatih Projesi'ne ne oldu?'

Uzaktan eğitimden, dijital platformlardan söz ederken "Fatih projesine ne oldu?" sorusunun sorulmaması kabul edilir şey değil. "Eğitimde geleceğe açılan kapı" sloganıyla başlatılan projede akıllı tahtalar, öğrencilere dağıtılan tabletler, öğretmenlere verilen eğitimler vardı. Şimdi uzaktan eğitimden söz edildiği sırada bu projeden bakiye kalan nedir? Ne oldu o tabletlere? Dijital çağa açılan kapıdan kimler geçti? EBA, bu projenin alt başlıklarından biriydi. Yaşanan sıkıntıları yok sayan sözler dinliyoruz EBA hakkında. Ama daha kötüsü "Fatih projesi" sanki yer yarıldı, içine girdi. Kimse anmıyor. Hesabını veren de yok.

Bir başka şey, bakanın özel okullarla ilgili hiçbir şey söylememiş olması.

Bakanlık, tüm gayretini özel okulların bu yıl "iyi" kayıt alabilmesi, para kazanması için harcıyor aslında ve fakat gündeminde özel okullar yok.

Bakan özel okulların da değil, özel okul patronlarının bakanı

Özel okulların nasıl denetleneceği hakkında hiçbir şey söylemedi bakan. Geçen yıl bir dizi hak kaybına uğrayan özel okul öğretmenlerinin mesleki haklarının nasıl korunacağına ilişkin hiçbir şey yok. Özel okulların, servis, yemek parası derken velilerden topladığı paraların uzaktan eğitime geçildiğinde iadesiyle ilgili ne yapıldı? Bundan sonra bu süreç nasıl denetlenecek? Yok. Vergi indirimi diye bir şeyden söz etmiş bir tek. 'Veli lehine yapılabilecek bir şey' olarak. Kimi kandırıyor? Velileri ve öğrencileri özel okul patronlarının insafına terk etmiş, yine patronlara kıyak olarak vergi indirimini gündemine alıyor ve bunu 'veli lehine' diye pazarlıyor.  Bakan özel okul patronlarına çalışıyor ama özel okulların gerçek sorunları, buralardaki eğitimcilerin hali bakanlığın gündeminde değil.

Şunu vurgulamak durumundayız, eğitimde yaşadığımız sorunlar yeni değil. Pandemiyle de ortaya çıkmadı. "Pandemiyi yönetemiyorlar" demek eksik olur. Türkiye'de anayasal hak ve devletin görevi olarak tanımlanmış olan eğitim süreçleri yönetilmiyor! Yalanlarla kapatılmaya çalışılan gerçek bu.